Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye'nin orta vadeli perspektifi AB'dir
    Güven Sak, Dr. 07 Mayıs 2009
    Ne demiştik bir süre önce? Kriz döneminin "günü kurtarma" dönemi olduğunun altını çizmiştik. Kriz zamanları delikanlılık yapacak zamanlar değildi, şirket yönetme sorumluluğunu üstlenmiş olanlar açısından. Öyle hiç lafı uzatmaya, utanıp sıkılmaya da lüzum yoktu. Önemli olan uzun vadeli planlar yapmak değil, atacağınız her adıma dikkat etmekti. Adım adım gitmekte fayda vardı. Peki, o zaman bu başlıkta kocaman kocaman yazan "orta vadeli perspektif" ne anlama geliyor? Bir manası var mı? Gelin bir bakalım. Bu kriz döneminin manasını uzun yıllar önce Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Franklin Delano Roosevelt belirlemişti, şimdilerde Barack Hüseyin Obama onun dediklerini tekrar ediyor. Kriz, "cüretkâr ve inatçı denemeler" (bold, persistent experimentation) dönemiydi Roosevel [Devamı]
    IMF, artık garip-gurebanın yanındadır
    Güven Sak, Dr. 05 Mayıs 2009
    Küresel finans krizi küresel bir değişim sürecinin kapısını aralıyor. Değişimi fark edemeyen değişimi yönetemez. Ne diyorlardı? Ya biz bu krizi yöneteceğiz ya da bu kriz bizi yönetecek. Ya küresel değişim dinamiklerini fark edip, onları yönlendirmeye çalışacağız ya da küresel krizin başlattığı değişim süreci sonunda istesek de istemesek de bizi değiştirecek. Ya değişenden yararlanıp, krizin maliyetini daha iyi kontrol edeceğiz ya da biz neler oluyor diye etrafa bakarken kriz bizi delip de geçecek. Biz, dünyada olup bitenlerin, Türkiye'de yakından izlenmediğini düşünüyoruz. Mesela IMF'nin artık yoksulların krizin etkilerinden korunmasına yönelik bir sosyal şart (social conditionality) üzerinde çalışıyor olması, bizim buralarda hiç yankı uyandırmıyor. Bunun nedeni hiç tartışılmıy [Devamı]
    Çin'in işi kolay da, ya Türkiye'ninki?
    Fatih Özatay, Dr. 04 Mayıs 2009
    Küresel kriz çoğu gelişmekte olan ülkenin büyüme modelini gözden geçirmesi gerektiğini ortaya çıkardı. Alın mesela ihracata çok duyarlı ekonomileri. Kriz, küreselse, bir de uzunca bir süre hüküm sürüyorsa, bu ülkeleri derinden etkiliyor. Dışarıya mal satamıyorlarsa, büyüme hızları önemli ölçüde düşüyor. [Devamı]
    Kredi faiz oranları yüksek çünkü bankalar kredi açmaktan çekiniyor
    Hasan Ersel, Dr. 04 Mayıs 2009
    Banka, güven duyduğu bir müşteri ile kredi anlaşması yapmaya karar verdiğinde, faiz oranını anlamlı düzeye indirir. Yüksek faize razı olan müşteri ise banka için muteber değildir. Demek ki kredi faiz oranlarının çok yüksek olması, bankaların açgözlü olduklarını değil, kredi açmaktan çekindiklerini gösterir.   Gerek siyasetçilerden ve gerekse iş çevrelerinden şu şikâyeti sıkça duyuyoruz: "Mevduat faizleri düşüyor ama kredi faizleri yüksek kalmaya devam ediyor". Saptama doğru. TCMB'nin yayımladığı "Enflasyon Raporu 2009-II" adlı dokümanın 73'üncü sayfasından alınan Şekil-1'den durumun, bir anlamda, böyle olduğu, hatta kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki farkın 2008'in son çeyreğinden itibaren ciddi ölçüde artmakta olduğunu görmek olanaklı. Bu bilgiye dayanarak ne sonuc [Devamı]
    Orta vadede biz daha çok etkileneceğiz
    Fatih Özatay, Dr. 03 Mayıs 2009
    Küresel kriz üzerine son günlerde internette yer alan yazılara şöyle kısaca bir göz atılınca iki unsur dikkat çekiyor. Birincisi, reel sektörde toparlanmaya yönelik ilk işaretlerin gelmekte olabileceğini vurgulayan görüşler. Dikkat ederseniz oldukça muğlâk bir ifade kullandım, Türkçeyi biraz da zorlayarak; 'gelmekte olabileceğini', ama ne yapayım ki yorumlar da bu ifade gibi. [Devamı]
    Kimse iktisatçıları sevmiyor
    Güven Sak, Dr. 02 Mayıs 2009
    Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) eğilimlere bakarsanız herkes en çok bankacılardan nefret ediyor. En çok nefret edilenler listesinde ikincilik ise şirket yöneticilerine, yönetim kurulu başkanları ile CEO'lara ait. Bu, özellikle halka açık şirketlerde görülen bir durum. Üçüncülük ise bir bütün olarak iktisatçıların. Artık kocaman kocaman makaleler de yazıyorlar. Ama ortada bir gerçek var: Kimse iktisatçıları sevmiyor. Şimdilerde zaman ABD'de şirket genel kurullarının toplanma zamanı. Bu hafta Bank of America'nın genel kurulu vardı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Ken Lewis işini kaybetti. Twitter'daki fotoğraflarda "Ekonomi ne zaman herkesin faydasına işleyecek" pankartları ile yapılan bir gösteri vardı. Bank of America deyince söz konusu olan bir şirketti. Üstelik işi b [Devamı]
    2009'un ötesine bakma gereği
    Hasan Ersel, Dr. 01 Mayıs 2009
    Bu ay içinde IMF'nin "World Economic Outlook" adlı dokümanı yayımlandı. "Kötümser" olarak nitelendirilen bu rapor Almanya'nın GSYH'sinin 2009 yılında yüzde 5,6 düşeceğini öngörüyordu. 29 Nisan 2009 günü Almanya hükümeti 2009 yılı için GSYH öngörüsünü düzettiğini açıkladı. Daha önce 2009 için yüzde 2,25 daralma öngören Alman hükümeti, öngörüsünü yüzde 6 daralma biçiminde düzeltmiş, IMF'den daha kötümser bir konuma geçmişti. Bu, II. Dünya Savaşı sonundan bu yana Alman ekonomisinde gözlenen en büyük gelir düşüşü. Buna karşılık Alman hükümeti, 2010 için IMF'den biraz daha iyimser görünüyor. IMF, Almanya'nın 2010'da yüzde 1 daralacağını öngörürken hükümet, yüzde 0,5 büyüme bekliyor. 2011 için ise Almanya Ekonomi Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg'in öngörüsü yüzde 1,9. Alman hükümetin [Devamı]
    İhracatımız 2010'da da sorun yaşayabilir
    Fatih Özatay, Dr. 30 Nisan 2009
    Bugün nisan ayının son günü. Diğer bir ifadeyle yılın üçte biri geride kaldı. Henüz küresel krizin Türkiye ekonomisini daraltıcı etkisini azaltıcı dişe dokunur bir ekonomik program açıklanmadı. Hatırlarsanız TEPAV'ın hazırladığı kriz raporunda yer alan tüm önlemler mart ayında alınsaydı bile büyüme hızında 1.9 puanlık bir iyileşme söz konusu oluyordu: Yüzde 5.5 olarak öngörülen küçülme hızı, o önlemler sayesinde yüzde 3.6'ya düşüyordu. [Devamı]
    AB pazarında payımız küçülürken ihracat beklentisi nasıl artar
    Güven Sak, Dr. 30 Nisan 2009
    Geçen salı "Bu beklenti anketlerinin problemi nedir" diye sormaya başlamıştık. Hatırladınız mı? Ortada bir gariplik vardı. "Gelecek üç ay için ihracat siparişleri" beklentisi iyileşenlerin oranı sular seller gibi artıyordu. Beklenti artıyordu artmasına ama aynı dönemde temel ihracat pazarlarımızda yıllık büyüme tahminleri negatife dönüyordu. İhracat siparişleri ile ilgili soru reel kesim güven indeksinin bir parçası olduğu için soruyu şöyle sormaya çalışmıştık: "Yoksa haritası çıkarılmamış topraklardan geçerken, piyasa aktörleri nasıl beklenti oluşturabileceklerini bilemiyorlar mı? Güven indekslerinde bir şaşkınlık mı var?" Bugün müsaadenizle aynı konuya devam edelim. Önce bir konuya açıklık getirelim müsaadenizle. Geçen salı ve bugün yazdıklarımızın "anketlerle oynuyorlar abi [Devamı]
    Almanya küçülürken ihracat siparişlerinin artması nasıl beklenebilir
    Güven Sak, Dr. 28 Nisan 2009
    Ortada bir problem varmış gibi duruyor. Size öyle gelmiyor mu? Son günlerde ihracat pazarlarımızın her birinde 2009 yılı için büyüme beklentileri aşağıya doğru gözden geçiriliyor. Ama gelin görün ki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iktisadi yönelim anketinde "gelecek üç aya ilişkin ihracat siparişi beklentisi" Kasım 2008'de en düşük seviyeye geriledikten sonra hızla iyileşmeye başlıyor. Nisanda, toplam anket katılımcıları içerisinde gelecek üç ayda ihracat siparişlerinin artacağını düşünenler, azalacağını düşünenlerden yüzde 14 daha fazla. Böyle olunca reel kesim güven endeksi de yukarıya çıkıyor. Buna ne denebilir? Ne oluyor? Beklediğimiz yeşil filiz acaba bu mudur? Geçen hafta piyasalarda göreli olarak artan hareketliliğin "yeşil filiz" olarak nitelenmemesi gerektiği [Devamı]