Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    2010 yılını düşünürken neleri dikkate almak gerekir
    Güven Sak, Dr. 02 Haziran 2009
    Bugünün iktisat politikası tartışmasındaki sığlık size de son derece can sıkıcı gelmiyor mu? Bakın hâlâ ne tür önlemler almamız gerektiğini tartışmıyoruz. Artık 2009 yılının haziran ayındayız ve Türkiye'de iktisat politikası tartışmasının "IMF ile anlaşalım"- "yok canım, önce o bizim şartlarımızı kabul etsin" münazarasına sıkışmış olması aklı başında herkesin içini sıkmalıdır. Sayın Başbakanımızın iki arada bir derede sürekli olarak "IMF işinde daha durun bakalım. Hele bir şartlarımızı kabul etsinler" demesinin hiçbir anlamı yoktur. Uyandırdığı tek his, "Hangi şartları, kardeşim" sorusudur. Bakın etrafta onun da bir cevabı yoktur. Siz bir müzakere yapıldığını düşünüyor musunuz? Biz zannetmiyoruz. İşten anlayan, meseleyi bilen hiçbir yetkilinin açıklama yapmıyor olması nedeniyl [Devamı]
    Kısa vade-uzun vade çelişkisi
    Fatih Özatay, Dr. 01 Haziran 2009
    Orta vadeye damgasını vuracak önemli ekonomik unsurların başında kriz öncesindeki küresel sermaye bolluğunun ortadan kalkma olasılığının yüksek olması geliyor. İki nedenle: Birincisi, küresel sistemin üzerinden silindir geçti; toparlanması uzunca bir zaman alacak. İkincisi, denetim ve gözetim bundan sonra mali sistemin sadece bir kısmı için değil tümü için geçerli olacak, ayrıca daha da güçlü gerçekleştirilecek. [Devamı]
    Orta vadeli program inandırıcı olmalı
    Hasan Ersel, Dr. 01 Haziran 2009
    Sayın Ercan Kumcu, 30 Mayıs 2009 tarihli yazısında şöyle yazmış: "IMF programı ve denetimi olmadan da Türkiye'nin kısa vadede kamu açıklarını artırıp orta vadeli bir perspektif içinde kamu finansmanında disiplinin geçerli olacağı, ekonomik birimleri ikna edici bir yaklaşımın benimsenebileceği düşünülüyor. Halbuki, iki ay evvel Türkiye böyle bir programı açıkladı. Program hiç kimsenin aklında dahi kalmadı. Unutuldu. Açıklanan rakamlar manzumesinden akıllarda kalan tek şey hükümetin 2009 yılında ekonominin küçüleceğini itiraf etmesi oldu. Merak ediyorum. İki ay evvel açıklanan programı ciddiye almayan ekonomik birimler şimdi benzer bir tablonun açıklanmasıyla kamu açıklarının geçici bir süre için artırıldığına nasıl ikna olacaklar? Önümüzdeki yıllarda kamu finansmanında disiplinin yeniden ol [Devamı]
    Şu vergi meselesi
    Fatih Özatay, Dr. 31 Mayıs 2009
    İç talebi artırmayı amaçlıyorsunuz diyelim. Nedir elinizdeki araçlar? Vergi oranlarında indirimler, bazı kesimlere bütçe gelirlerinin bir kısmını aktarmak (transfer harcamalarını artırmak) ve kamu harcamalarını yükseltmek. Vergi oranlarında indirim yoluyla iç talebin artırılacağı açık. Dolayısıyla tartışma konusu bu değil. Kimse vergi oranlarında indirim yoluyla harcamaları artıramazsınız demiyor. [Devamı]
    Gelelim sevilen iktisatçılar bahsine
    Güven Sak, Dr. 30 Mayıs 2009
    Bir süre önce "kimse iktisatçıları sevmiyor" diye başlamıştık ama iki yazıdan sonra lafı bir yere bağlamadan bırakmıştık. Müsaadenizle bugün vazifemizi yerine getirelim. İlk önce işe Andres Velasco ile başlayalım. İşte size başarılı ve de ülkesinde sevilen bir iktisatçı. Ama merak etmeyin, geçen yıl en nefret edilenler listesinde birinciliğe güreşirdi. Bu neyi gösterir? Herkesin bilmediği konularda çok konuştuğunu olsa olsa. Şili'de de öyle, burada da öyle. Andres Velasco bu hafta Wall Street Journal'ın orta sayfasındaydı. Bu aralar herkes onu çok seviyor. Bir iktisatçı için bu aralar bulunmaz bir nimet. Bakın Moody's, Şili'nin kredi değerliliği notunu daha yeni yükseltti. Herkes aşağı doğru giderken herkes "ABD'nin notu ne zaman aşağıya doğru revize edilecek?" diye merak ederke [Devamı]
    'Kriz biter' mi yoksa 'krizden kurtulunur' mu
    Hasan Ersel, Dr. 29 Mayıs 2009
    Krize ilişkin bazı sloganlar ilgimi çekiyor. Bunlardan ilki "Hiçbir kriz sonsuza kadar sürmez." İlk bakışta doğru. Ama ne anlama geldiği "sonsuz" anlayışınıza göre değişiyor. Örneğin vefat edenler için "ebediyete intikal etti" ifadesi kullanılır. "Sonsuzluğa göçtü" anlamına geliyor. Eğer kriz yaşamımı söndürdüyse ya da şirketimi batırdıysa benim için, sonsuza kadar sürmüş olmuyor mu? İkinci slogan "Kriz varsa çare de var". Bu da ilk bakışta doğru. Ama burada da "çare var" yani "sorunun çözümü var" ifadesinden ne anlaşıldığına göre sonuç değişiyor. Çarenin var olacağının bilinmesi, bulunabileceği anlamına gelmez. Çare bulmak ayrı bir çaba gerektirir. Örneğin rekabetçi bir ekonomide bütün piyasaların aynı anda dengeye gelmesini sağlayan fiyatların var olup olmadığı, XIX. yüzyılın ortasından [Devamı]
    Hisli bir yazı
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mayıs 2009
    Erzincan'daydık. Ablamla ben ilkokulda okuyorduk. Okul çıkışı annem arada bizi sinemaya gündüz seanslarına götürürdü. Genellikle Yeşilçam filmleri oynadığını anımsıyorum. Üçümüz, elbette bolca ağlardık. Sanıyorum 'kemanımla sana bir ses verebilseydim' tangosunun sık sık çalınıp söylendiği o 'hisli' filmde başrolde Muzaffer Tema vardı. Kör bir adamı oynuyordu... En çok da o 'keman'lı filmde ağladığımı hatırlıyorum. Bir yanlışlık var mı diye ablama telefon açıp sordum; o da benim hatırladığım gibi hatırlıyor. 'Bozacının şahidi şıracı' misali de olabilir; eğer yanlışım varsa ki büyük ihtimal vardır, şimdiden af ola... Demek ki 'hisli' yanımı o yıllara borçluyum. Ama ne demişler; "sabret, ileride semeresini görürsün". Farklı bir ifadeyle; "bolca ağlayarak hislen, ileride 'hissedebili [Devamı]
    Kurumlar arasında...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mayıs 2009
    İki ay kadar önceydi, bir e-mail aldım. Beykoz’da bir lisenin rehber öğretmeni okula gelip ‘sinema konuşmamı’ istiyordu. ‘Gelirseniz,’ diye bitiriyordu mektubunu, ‘öss-dershane-test üçgeninden kusmak üzere olan öğrencilere iyi gelecek.’ ‘Kusmak’ fiili, özellikle de bir rehber öğretmenin ağzında bayağı iyi geldi kulağıma. Yoksa, [Devamı]
    'Kriz varsa, çare de var'
    Güven Sak, Dr. 26 Mayıs 2009
    Üreten Türkiye Platformu "Kriz varsa çare de var" genel başlıklı bir iletişim kampanyası başlattı. Üreten Türkiye Platformu'nun başını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) çekiyor. TOBB'un yanı sıra Hak-İş, Türk-İş, TESK, TİSK, Kamu-Sen, TÜSİAD, MÜSİAD ve TİM de platforma dahil. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, isteyen herkesin platforma katılabileceğini özellikle vurguladı. Platform, "Kriz varsa, çare de var" diyerek öncelikle iç pazarın önemini vurgulayan bir açıklama yaptı. "Eve kapanma, pazara çık" dedi. Bunu tüketicileri hedef alarak söyledi. Kampanyanın bundan sonraki aşamalarında toplumun diğer kesimlerine yönelik mesajlar da açıklanacak. İç pazar odaklı bakış açısı ise bu kriz için son derece uygun duruyor. Şimdi gelin, bugün, "Kriz varsa, çare de var" kampanya [Devamı]
    Kredisiz toparlanma mümkün mü?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Mayıs 2009
    Bankacılık sektörünün açtığı kredilere ilişkin son gelişmeler şöyleydi: Birincisi, toplam kredi miktarı son haftalarda ne düşme ne de yükselme eğilimi gösteriyordu. Diğer bir ifadeyle, ekim ayının başlarından itibaren gözlenen düşme eğilimi durmuştu. İkincisi, tüketici kredileri 20 mart haftasından bu yana artıyordu. Üçüncüsü, hem toplam kredilerde hem de tüketici kredilerinde gözlenen bu olgu her banka grubunda gözlenmiyordu. Özel bankaların kredileri azalırken, kamu bankalarının kredileri artıyordu. Son haftalardaki bu eğilim bir tarafa, şu anda yatırım bankaları da katıldığında, toplam kredi miktarı ekim ayında ulaştığı zirve noktasına göre enflasyondan arındırılmış olarak yaklaşık yüzde 7.5 oranında daha düşük bir düzeyde. Soru şu: Toplam kredi miktarında yukarıya doğru kalı [Devamı]