Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Sanayi üretiminde uzun süren düşüş
    Hasan Ersel, Dr. 30 Ekim 2009
    TÜİK'in yayımladığı verilere göre sanayi üretimimizde bir önceki yıla oranla düşüş ağustos ayında da devam etmiş. Sanayi üretim endeksi ağustos ayında, bir yıl önceye oranla, yüzde 8,9 düşmüş. 2009'un ilk yarısında, sanayi üretim endeksindeki düşüşün basit aritmetik ortalamasının yüzde 16,6 olduğu anımsanırsa temmuz ve ağustos aylarındaki yüzde 9 dolayındaki düşüş, isteyenlerce, "olumlu" olarak bile yorumlanabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var: Temmuz ve ağustos ayları için yıllık değişme karşılaştırmaları sanayi üretiminin daralma sinyalleri verdiği aylarla yapılıyor. 2008'in ilk altı ayında, ortalama yüzde 4,9 artan sanayi üretimi, 2008 Temmuzu'ndan itibaren hız kesmişti. 2008 Temmuzu'nda sadece yüzde 1,4 artan üretim (Ocak 2006-Temmuz 2008 dönemindeki en düşük hız), [Devamı]
    Şu kaynak sorunu
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ekim 2009
    Daha önce defalarca krize karşı verdiğimiz tepkinin 'çok geç, yetersiz ve kısmen yanlış hedeflere yöneldiği' eleştirisini okudunuz bu sütunlarda. Bu olgunun arkasında yatan olası nedenlere de değinmeye çalıştım. Bunlardan bir tanesi üzerinde biraz daha durmak istiyorum bugün. İç talebi artıracak bir maliye politikası uygulamayı amaçlıyorsunuz. Çok çeşitli yolları var elbette. Ama ilk akla gelenlere bakalım: İşsizlik yardımlarını artıracaksınız, emeklilere ek ikramiye dağıtacaksınız, işgücünün niteliğini artırıcı kurslar açacaksınız, altyapı yatırımlarını hızlandıracaksınız, vergi indirimlerine gideceksiniz... Sıralaması kolay elbette. Zor olan bunları gerçekleştirecek bütçe imkânlarını yaratmak. Sonuçta bunların herhangi birini ya da birkaçını yapmaya kalktığınızda bütçe açığını [Devamı]
    Merkez bankalarının önemli sorunu
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ekim 2009
    Bir süredir son yıllarda para politikası uygulamasının başına en çok bela olan bir konuyu ele alıyorum. Temel soru şuydu: Küresel krizin patlak vermesinde önemli bir rol oynayan varlık fiyatlarındaki şişmeyi önlemek için para politikası kullanılmalı mı? Bu konudaki son yazım perşembe günü çıktı. Yazının sonunda peşi sıra bazı sorular sormuşum: Hızlı kredi genişlemesi varsa ne yapacak bu durumda merkez bankaları? Daha işin başında önemli bir sorun var: Ne hızdaki bir kredi genişlemesi hızlıdır? Hızlı olduğunu düşündüğünüz bir kredi genişlemesi, aslında finansal sistem açısından hiç potansiyel bir tehlike oluşturmuyorsa? Diyelim ki bu güçlüğü aştınız ve kredi piyasasındaki gidişatın gidişat olmadığına karar verdiniz; ne yapacaksınız? Bu sorular Merkez Bankası'nın 2004'te aklındaki [Devamı]
    Türkiye'de neden ihracat yapılır
    Hasan Ersel, Dr. 26 Ekim 2009
    Küresel talebin düşmesi iç talepteki daralmayla birleşince ihracatın, riski azaltmaya yönelik ihracat uygulaması, anlamını yitirmiş oldu.    Türkiye'de kurulu bir şirket neden ihracat yapar? Bu soruya, "Tatlı kârlar olduğu için" biçiminde kestirme bir yanıt verirsek yanlış olur. Bugünkü rekabetçi küresel ortamda, dünyada ihracat ne kolay bir iştir ne de "zannedildiği kadar" kârlıdır. Konuya şöyle yaklaşılabilir: Türkiye'nin iç pazarını, hele sanayi ürünleri söz konusu olduğunda, bizim önemli ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği ülkelerindeki gibi rekabetçi olarak düşünemeyiz. Türkiye'nin iç pazarını, iktisat kuramcılarının "tekelci rekabet" adını verdikleri aksak rekabet tipi ile tanımlamak daha uygun olur. Bu piyasada yine çok sayıda satıcı vardır. Çünkü Türkiye'de iç pazara giriş, ithal [Devamı]
    Krizin yansımaları
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2009
    Krizin tam anlamıyla patlak verdiği tarih olarak Lehman Brothers'ın Eylül 2008'in ortasındaki çöküşü alınıyor. Bugün bu tarihin biraz öncesinden başlayarak krizin önemli göstergeler açısından Türkiye'deki gelişimine bakmak istiyorum. Yaklaşık bir buçuk yıllık bir muhasebe söz konusu olan. Dört kanaldan krizin Türkiye'yi etkilediğini hep vurgulaya geldim: İhracat azalışı, şirketlerimizin ve bankalarımızın net dış borç geri ödeyicisi konumuna düşmeleri, içeride bankalarımızın açtıkları kredi miktarında azalma ve ekonomiye duyulan güvende düşüş. Tablo 1'de ilk sütununda dolar cinsinden ihracatımızın, ikinci sütununda ise bankalarımızın açtıkları toplam kredi miktarın enflasyondan arındırılmış biçiminin bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde artışları yer alıyor. Üçüncü sütundak [Devamı]
    1980 kurumlarını gözden geçirme zamanı çoktan geldi
    Güven Sak, Dr. 24 Ekim 2009
    1980 kurumları yaşamımızda derin bir yer tutuyor. Bilmem farkında mısınız? Halbuki onları bundan yaklaşık 30 yıl önce kurmuştuk. Daha önceleri yoktular. Yirmi dokuz yıl bir insan hayatında bile çok değil. O gün onların bir işlevleri vardı. İşlevlerini yerine de getirdiler ama artık onları yeniden düşünmemiz gerekiyor. 1980 kurumları denildiğinde, bunların ekonomi ile alakalı olanlarını ekonomi ile doğrudan alakalı değilmiş gibi görünenlerinden ayırmak gerekiyor. Bugün kısmi bir değerlendirmeye ne dersiniz? Aslında Türkiye'nin askeri müdahale ürünü tüm kurumlarını birbir elden geçirmesi gerekiyor. Ama şu son zamanlarda âdet olduğu üzere, "şöyle bir elden geçirelim, hareket olsun" laubaliliği ve hazırlıksızlığı ile değil, ciddiyetle kurumsal altyapımızı elden geçirmek gerekiyor. B [Devamı]
    Brezilya niçin mali sermaye girişine vergi koydu?
    Hasan Ersel, Dr. 23 Ekim 2009
    Brezilya, tahvil ve hisse senedine yatırım yapmak amacıyla ülkesine gelen sermayeye yüzde 2 oranında vergi koydu. Vergi, bu sermaye ülkeye girdiğinde alınacak. Böylece yabancı yatırımcıların tahvil ve hisse senedi alımından elde etmeyi bekledikleri kazanç düşecek. Bu durumda da ülkeye bu amaçla giren sermayenin azalması ve bunun sonucunda da döviz arzının eskisinden daha az olması beklenir. Dolayısıyla döviz (dolar) değerlenecek ya da ülke parası "real" değer kaybedecek. Brezilyalı yetkililerin derdi de bu son nokta: Yıl başından bu yana "real" yüzde 35 dolayında değerlenmiş. Bu da ülkenin ihracatını olumsuz yönde etkilemiş, ithalatını ise şişirmeye başlamış. Brezilya'nın bu yılın ağustos ayında 3.1 miyar dolar olan ticaret fazlası, eylül ayında 1.3 milyar dolara düşmüş. Bunun temel nedeni [Devamı]
    Hangi sürat felaket?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2009
    Pazartesi incelemeye başladığım konuyu sürdürüyorum. Bugünün sorusu şu: Hızlı kredi genişlemesi neden para politikası açısından önemli bir sorun yaratma potansiyeline sahip? J. Frankel ve A. Rose, 1996 yılında yayınladıkları bir çalışmada 1971-1992 dönemi için gelişmekte olan ülkelerdeki para krizlerini inceliyorlar. Yüz ülkeden buldukları ortak özelliklerden bir tanesi de kriz öncesi dönemlerde yurtiçi kredi hacminde hızlı artış olması. Bu alanda daha yenilerde günışığına çıkan bir çalışma Barajas ve arkadaşları tarafından yapılmış. İnceledikleri çok sayıdaki bankacılık krizinin yaklaşık yarısından önce hızlı kredi genişlemesi dönemi yaşandığında dikkat çekiyorlar. Bu bulguların arkasındaki temel neden şu: Hızlı ekonomik genişlemeyle birlikte işlerin olumlu yönde gitmesiyle fina [Devamı]
    Harcama çeki zamanında işe yaramış gözüküyor
    Güven Sak, Dr. 22 Ekim 2009
    Yok canım burada değil orada. TEPAV, Türkiye için bu yılın başında, harcama çeki önerisini gündeme getirdiğinde hükümetimiz pek oralı olmamıştı. Hatırlayın lütfen, "canım zaten onlar işe yaramıyor" gibi, "yerim dar, yenim dar" kabilinden yanıtlar hemen yetiştirilmişti. Halbuki işi ciddiye alan, kendi ülkelerindeki küçülmeyi sınırlandırmaya çalışan ülkelerde bu tür tedbirler o dönemde denendi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bu sürekli denemeler çağında, iktisat politikası aktivizmi açısından en hareketli ülkelerden biriydi. ABD'de 2008 krizi tedbirleri arasında ilk sırayı alanlardan biri de hanehalkına doğrudan tüketim desteği dağıtılmasıydı. Benzer bir tedbir aynı zamanda örneğin Şili'de de uygulamaya konulmuştu. Bakın şimdi ABD deneyimi ile ilgili akademik raporlar gündeme [Devamı]
    Türkiye, 2008'den 2009'a 10 sıra gerilemiş
    Güven Sak, Dr. 20 Ekim 2009
    Dünya Bankası'nın 2010 yılı "İş Ortamı" (Doing Business) raporu eylül ayında yayımlandı. Ama ortadaki keşmekeşten konu fazlaca tartışılmadı. Rapor, 2008 yılından 2009'a Türkiye'nin yalnızca küçülmediğine, ülkede iş yapma ortamının da göreli olarak kötüleştiğine işaret ediyor. Bunun ne anlama geldiği üzerinde durmaya ne dersiniz? Dilerseniz aşağıya bekleriz. Önce ne olduğunu bir belirleyelim: Türkiye'nin 2009 raporunda 63'üncüyken 2010 raporunda 73'üncülüğe gerilediği İş Ortamı Raporu, dünya ekonomilerini yatırım yapılabilirlik açısından sıralayan en kapsamlı çalışma niteliğinde. Çalışma, 2009 ve 2010 raporları itibariyle 183 ülkeyi içeriyor. Daha Birleşmiş Milletler kadar olmadı, ama bekleyin olacak. Rapor, 2004 yılından beri yayımlandığı için uzun soluklu. Sonuçta ülke ekonom [Devamı]