Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Bağımsızlık, kural ve inandırıcılık
    Fatih Özatay, Dr. 04 Mart 2010
    Demokrasi-lerde işbaşındaki hükümetlerin bir daha seçilmeleri kaygıları var, doğal olarak. Politik iktisat alanında yapılan çalışmalar gösteriyor ki, yeniden seçilme amacı ekonomik istikrarı bozucu uygulamalara yol açabiliyor. Hem ekonomik istikrarı bozan, hem de muhalefet aleyhine olan bu tür uygulamaları demokrasi çerçevesinde kalarak en aza indirecek kurumsal düzenlemeler iktisatta yoğun biçimde tartışılıyor.Merkez bankalarının temel amaçları olarak fiyat istikrarının belirlenmesi, kamuya kredi açmalarının yasaklanması, yönetimlerinin atama ve görevden alınmalarında siyasi etkileri azaltacak şekilde düzenlemelere gidilmesi, kısacası merkez bankalarının bağımsızlığı bu tartışmalardan çıkan bir doğal sonuç oldu. Özellikle 1990'lardan başlayarak, çoğu demokratik ülkenin merkez ba [Devamı]
    Bu şirketler kurumsallaşmadan bankadan zor kredi alırlar'
    Güven Sak, Dr. 04 Mart 2010
    Hafta başı "ben esasen bu krizden pek memnunum" diyenlerin neden öyle dediğine bir bakmıştık. Öyle ya, memleketimizde böyle bir grup işadamı var. Neydi onların ayırıcı özellikleri? Ya şirketlerinin işletme sermayesi tabanı zaten genişti, ya da işletme sermayesi tabanı genişleme kapasitesine sahipti. Kayıran Allah'ın işlerini döndürmek için elinde yeterince nakdi olmayan işletmelerle, gerektiğinde nakde ulaşma imkânı kısıtlı olanları kayırması gerekiyordu. O vakit, günün sorusu şöyleydi: Şirketler kesiminin işletme sermayesine erişim imkânları nasıl arttırılabilir? İşte bakın bu noktadan itibaren rivayet muhtelif. İşletme sermayesine erişebilmenin en kolay yolu bankacılık sistemine kolaylıkla erişebilmek elbette. Peki, bankacılık sistemimiz, bugüne kadar, finansal piyasalara eri [Devamı]
    ABD'de batan bankalar
    Hasan Ersel, Dr. 03 Mart 2010
    İçinde bulunduğumuz kriz ABD bankacılık kesimine ne kadar zarar verdi? Bunu görmek için kullanılabilecek göstergelerden birisi "tökezleyen" (batan ya da devlet desteği almak zorunda kalan) bankaların sayısı ve bunların büyüklükleri. FDIC (Federal Mevduat Sigorta Kurumu), ABD'de batan ya da kamu desteği almak zorunda kalan bankaları açıklıyor. Bu rakamların seyrine bir göz atalım. Ancak bu rakamların ne anlama geldiğini görebilmek için 2009 yılı sonunda ABD'de FDIC'e bilgi veren 6839 ticari banka olduğunu anımsatayım. Söz konusu bankalarda 8 trilyon 333 milyar dolar mevduat var ve bunların varlıklarının toplamı 11 trilyon 846 milyar dolar. Türkiye'nin bankacılık sisteminin aynı tarihte topladığı tüm mevduatın 514 milyar dolar (ABD'nin yüzde 6,2'si) ve sistemin varlıklarının toplamının da 56 [Devamı]
    'Ben esasen bu krizden pek memnunum'
    Güven Sak, Dr. 02 Mart 2010
    Geçenlerde memleketin Güneydoğu'ya düşen taraflarından gelen genç bir işadamı tam da başlıktaki gibi söyledi: "Ben" dedi, "esasen bu krizden pek memnunum." Ben öyle "Yahu bu ne diyor böyle" diye bakarken o ekledi: "Bu kriz bizi hakikaten teğet geçti." Anlatan genç ve de başarılı bir işadamıydı. Son derece samimi bir biçimde anlatıyordu. Hiç de öyle, ismi lazım değil, öfkesi ile ünlü bir siyasetçiye dert anlatıyor pozisyonda da değildi. Dolayısıyla hani öyle Nasrettin Hoca sendromundan mustarip olmasına gerek yoktu. Hatırlarsınız canım, Nasrettin Hoca sendromunu. Timur, ordusunun bakım için kendi köylerine bıraktığı fili beslemekten bıkan Akşehir halkı, Hoca'yı önlerine koyup, şikâyette bulunmak üzere Timur'un huzuruna gider. Filin yiyip içtikleri halkı canından bezdirmiştir. Fi [Devamı]
    Bütçenin saydamlığı
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mart 2010
    Mali kural geçen hafta içinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ekonomi editörleri ile yaptığı toplantıyla birlikte yeniden gündeme geldi; ekonomi sayfalarında önemli yer kapladı. Hatta büyük puntolara formüller de verildi. Bu köşede bazı yazılarda grafik ve tablo bolluğundan sıkılan okurlarım mutlaka vardır; lütfen not etsinler: Bu satırların yazarı, eğer hafızası yanıltmıyorsa onu, hiç o kadar ileri gitmedi; x, y gibi simgelerle herhangi bir formül hiç yer almadı bu köşede. Lütfen bu köşenin (geçici) sahibinin bu insaflı tavrı göz ardı edilmesin.Takdir edeceğinizi umduğum bu insaflı tavrı mali kural konusunda da sürdürmüş olmamın temel nedeni şu: Formül, mali kurala ilişkin önemli hususlar sıralandığında en başta yer almıyor. 'Daha önemli' olduklarını düşündüğüm noktaları bu k [Devamı]
    AB'nin Türkiye'yi düşünecek
    Hasan Ersel, Dr. 01 Mart 2010
    Yunanistan'ın içine sürüklendiği ekonomik kriz, Avrupa Birliği'nin en önemli gündem maddesi. Yakın gelecekte ekonomiye odaklanması beklenen AB'nin, Türkiye'nin üyeliği konusunu düşünmeye bile zaman ayıracağı kuşkulu.   Avrupa Birliği'nin (AB) görünürdeki en önemli sorunu, Yunanistan'ın içinde bulunduğu duruma çözüm bulmak. Brüksel toplantısından Yunanistan'a destek verileceği biçiminde, içeriği pek de belli olmayan, "olumlu" bir sonuç çıktı. Yunan hükümeti, bazı önlemler alacağını açıkladı. AB, Yunanistan'ın biraz daha fazla önlem alması gerektiğini söyledi. Yunan hükümeti de sokaklara taşan tepkileri gösterip daha fazla zorlanmaması gerektiğini ima etti. "Malumu ilam etmekle" yükümlü(!) olan derecelendirme kuruluşlarından birisi, dört büyük Yunan bankasının notunu, "dikkatli bir biçimde", [Devamı]
    Gelişmişlik farklılıkları coğrafyaya ve kültüre mi bağlı?
    Fatih Özatay, Dr. 28 Şubat 2010
    Ülkelerarası gelir karşılaştırmasını veren tabloyu tekrar ve de tekrar vermekten hiç bıkmamak gerekiyor. Etkileyici çünkü. 1950'lerden bu yana, bizden önceki kuşaklarla bizim kuşağın performanslarını güzel bir şekilde özetliyor. Bizden sonrakilerin farklı davranmaları gerektiğini de gösteriyor. Zira gelişmiş ülkelerin performansına kıyasla elli yıldır Türkiye'nin göreli bir iyileşme yaşamadığının altını çiziyor bu tablo. Aramızdaki gelir farklılığının ne azaldığını, ne de arttığını vurguluyor. Kısacası, yerimizde saydığımızı gösteriyor. Geçen pazar verdiğim tabloyu, yalnızca bizim beceremediğimizi beceren ülkeleri içerecek şekilde kısaltarak bir daha veriyorum. Daha önceki tabloda göreli durumları giderek kötüleşen ülkeler de yer alıyordu. O çerçevede bakınca fazla moral bozmaya [Devamı]
    Obama neden medyaya bağırmıyor
    Güven Sak, Dr. 27 Şubat 2010
    Geçen hafta olup bitenler bir ülkede mutabakat zemininin ortadan kalkmasının işleri nasıl içinden çıkılmaz hale getirdiğine delil olarak alınmalıdır. Mutabakat zemininin ortadan kalkması, herkesi birbirine kuşku ile bakmaya yöneltmekte ve de ülkede bir nevi "Kavgada yumruk sayılmaz" atmosferinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu, kötüdür. Bu hava zehirlidir. Su getirme iddiasında olanların, testinin kırılmamasının önemini bilenlerin, icraatı kendisine dert edinmiş olanların bu ortamda mesuliyetleri azalmaz artar. Mesulün, tüm kurumları bir araya getirerek sistemin işlemesini temin etmesi gerekir. Yoksa millet zaten testiyi kıranla suyu getireni ayırt etmeyi bilir. Hep bilmiştir zaten. Bu ülkede, mevcut idare sisteminde, ortadaki mesuliyetin sahibi Sayın Başbakanımızdır. ABD'de, on [Devamı]
    Hangi AB?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Şubat 2010
    Hangi AB'ye girmek istiyoruz? İki hatırlatma: Ekonomi alanı ile sınırlı bu yazı. İkincisi de ben AB uzmanı falan değilim. Tam tarihini hatırlamamakla birlikte, olsa olsa 2003 falan gibi ufaktan merak duymaya başlamışımdır AB konularına. O zaman bu konuda neden yazıyorsun diye sorabilirsiniz. Cahil cesareti işte.Bu cesaretle şu soruyu da sorayım: Ortada bir gariplik yok mu? Avro bölgesinde yer alan ülkeler için Avrupa Merkez Bankası tarafından tek elden yürütülen bir para politikası var. Buna karşın, her ülkenin farklı maliye politikası var; hiçbir ülke bu egemenlik hakkından vazgeçmemiş.Lisans düzeyindeki makroekonomi ve parasal iktisat derslerinde anlatılır genellikle; maliye politikasından bağımsız para politikası olmaz diye. Belirtilmek istenen şudur: Maliye politikası alıp ba [Devamı]
    Kemerleri bağlayalım, lütfen
    Güven Sak, Dr. 25 Şubat 2010
    Herkesin kendine göre bir derdi var. Ortada itişen tarafların, hele bir dinlerseniz, acayip iddiaları var. Sorarsanız hepsi de haklılar. Şehvetle anlatıyorlar kendilerinin uğradığı haksızlıkları. Halbuki ortada tam bir "Kavgada yumruk sayılmaz" atmosferi var. "Kavgada yumruk sayılmaz" atmosferinde her şey mubahtır. Marifet, memleketi öncelikle bu havaya sokmamaktır. Kurumlar arasında uyumdan mesul olanlar, taraf olunca, bu kavga kaçınılmaz. Biz bu havayı, 1980 öncesinde, bir kez solumuştuk. Hoş değildi. Ama yapacak bir şey yok. Madem atmosferi bir bütün olarak değiştirmek mümkün değil, gelin bugün önümüzdeki dönemde, iktisadi istikrar için yapılabilecek olanla ilgilenelim. Kurallı maliye politikası bahsi bugün artık dünden daha önemli hale geldi. Hem içerideki hem dışarıdaki hav [Devamı]