Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Saydamlık mı patavatsızlık mı
    Hasan Ersel, Dr. 09 Haziran 2010
    Yıllar önce, özelleştirme konusunda danışmanlık yapmak üzere Türkiye'ye gelen bir uzman bana "Türkiye'de sorumlu kişilerin sorumsuz beyanat vermelerini engelleyecek bir yasal düzenleme olup olmadığını" sormuştu. Biraz şaşırıp, biraz da canım sıkılarak olmadığını söyledim. O da mutsuz bir ifadeyle "Bizde de yok" dedi. Hangi ülkeden olduğunu anımsamıyorum. Ama geçen hafta olanlara bakılırsa Macaristan'da da yokmuş. Geçen perşembe, Macaristan'da iktidarda olan Fidesz partisinin başkan yardımcısı Lajos Kosa, ülkesinin Yunanistan benzeri bir krize sürüklenme tehlikesi içinde olduğunu söyledi. Kosa'nın yaptığı açıklamaya göre 2010 yılında da bütçe açığı tahmin edildiği gibi GSYH'nin yüzde 3,5'i dolayında kalmayacak, yüzde 7,5'e fırlayacaktı. Ertesi gün, haber ajansları ortalığı yatışt [Devamı]
    Tempolu büyüme için yeni-normali anlamak
    Güven Sak, Dr. 08 Haziran 2010
    Finansal piyasalarda sinirler gergin. Delil isteyen geçen haftaya bakabilir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) istihdam verileri, toparlanmanın göründüğü kadar dahi güçlü olmadığını gösterdi. Macaristan'ın yeni hükümeti, seçim vaatlerini niye tutamayacağını anlatırken "enkaz devraldık" diyeceğine "Yunanistan gibi olabiliriz" deyince herkes kurulmuş zemberek gibi havaya sıçrayıverdi. G20 toplantısında halen yeni-normalin ne olduğu konusunda bir fikir birliği olmadığı bir kez daha teyit edilmiş oldu. O da üzücü elbette. 'Yeni-normal'in eskinin normali gibi olmayacağı konusunda geniş bir fikir birliği hâlâ kurulamadı. Teşhis konusunda bir birlik olmayınca tedavi konusunda da bir fikir birliği olmuyor. Piyasalar, düşman arazisinde operasyona çıkmış gerilla birliğinin ruh halinde. Pe [Devamı]
    Uçan balık ihtiyacı
    Fatih Özatay, Dr. 07 Haziran 2010
    Dünyanın bir kısmında dış ticaret fazlası veren ülkeler varsa, diğer kısmının ise dış ticaret açığı vermesi gerektiği açık sanıyorum. Elbette fazla veren ülkeler mallarının bir kısmını gizli biçimde uzaylılara satıyorlarsa ilk cümle yanlış oluyor. Ama böyle bir ticaretin pek de gizli kalmayacağını rahatlıkla varsayabiliriz. Bu durumda dış ticaret ya da cari işlemler dengesindeki fazlaların öbür yüzü mutlaka dış ticaret ya da cari işlemler açıkları olmak zorunda. ABD uzun yıllardır önemli miktarda cari işlemler açığı veriyor. Buna karşılık, Almanya, Çin ve Japonya'da yüklü miktarda cari işlemler fazlası var. Cari işlemler fazlasını çeşitli biçimlerde tanımlayabiliriz. Bir tanesi şu: Bir ülke gelirinden daha az yatırım ve tüketim harcaması yapıyorsa cari işlemler fazlası veriyordur [Devamı]
    Karar almada doğru yöntemi bulamazsak küresel yarışın dışında kalırız
    Hasan Ersel, Dr. 07 Haziran 2010
    Türkiye'nin önündeki sorunların önemli bir kısmı uzlaşma ile çözülmeyi bekliyor. Ancak uzlaşma konusundaki başarısızlık önemli bir engel. Öte yandan uzlaşma gerekmeyen konularda da karar almada güçlükler yaşanıyor.     Bir süre önce Sayın Cem Kozlu'nun yapıp sunduğu 'Başarının İzinde' programının konukları Sayın Bülent Eczacıbaşı ve Sayın Gürer Aykal idi. Konu, yönetimde karar alma yöntemlerine geldi. Sayın Eczacıbaşı, sonul kararı uzlaşmaya bırakan bir anlayışı benimsediğini söyledi. Sayın Aykal ise tek elde karar vermeden yana olduğunu belirtti. Tabii, her ikisi de kendi farklı alanlarındaki deneyimlerini aktarıyorlardı. Sayın Aykal, orkestra yönetmenliği söz konusu olduğunda başka türlü olamayacağının altını çizdi ve bunun dışına çıkmayı deneyen Dimitri Mitropoulos'un (1896 [Devamı]
    Macaristan ve mali kural
    Fatih Özatay, Dr. 06 Haziran 2010
    Yine 'eğlence' haline geldi. Bilgisayarım çalışıyor haldeyken sürekli açık duran ekranlardan biri de dünya piyasalarındaki gelişmeler hakkında anında haber veren bir web sayfası (Bloomberg). Cuma günü öğlen yemek için ofisten ayrılırken Avrupa'da işler yolunda görünüyordu. Ofise döndüğümde ise piyasalar baş aşağıya gitmeye başlamışlardı. Az sonra ABD piyasaları açıldı; oradaki olumsuz gelişme daha da şiddetliydi. İşin komik yönlerinden biri şu: Sabah saatlerinde olumlu gelişmeler yaşanıyorken haberlerin ayrıntılarına bakıldığında, olumlu gelişmelerin arkasındaki nedenlerin sıralandığı görünüyordu. Mesela ABD ekonomisinin toparlandığı bayağı bir belirginleşmişti. Benzeri yorumlar, isimleri de verilerek uzman görüşlerine dayandırılıyordu. Öğleden sonra sabah yaşananların tam tersi [Devamı]
    Starbucks, Yasak Şehir'den nasıl kovuldu
    Güven Sak, Dr. 05 Haziran 2010
    Bendeniz bugünlerde yine memleketin gündeminden sıkıldım. Kafasını dinlemek isteyen başkaları da varsa, sizi şöyle bir kenara alayım, lütfen. Bugün size şöyle Seinfeld tadında, hiçbir şey üzerine bir yazı yazabilir miyim? Gelin bir deneyelim. Çin'in başkenti Beijing'deki Yasak Şehir'de (Forbidden City) vaktiyle bir Starbucks kahvecisi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Önce 2000 yılında açılmış ve sonra 2007 yılında kapanmış. Hem de neden kapanmış? Bir internet blog'unda başlatılan "Tarihimizi kirletiyorlar" kampanyası ile birlikte, birden büyüyen bir kamuoyu tepkisi nedeniyle Yasak Şehir Starbucks şubesi kapanmak zorunda kalmış. Nerede? İnternetin bile sıkı baskı altında tutulduğu, daha geçenlerde 'Google' şirketinin ülkeyi terk etme kararı aldığı Çin'de, internet blog [Devamı]
    Ortalık karışıyorken
    Fatih Özatay, Dr. 03 Haziran 2010
    Ortalık yeniden karışma sinyalleri veriyor. Bu ortamda yaşadığımız son iki krizden ders çıkarmamızda yarar var. Ne yazık ki bu ders, ortalığın daha da karışması halinde, ekonomimiz için iyi şeyler ima etmiyor. Ders, şu sorunun yanıtında gizli: Küresel kriz öncesindeki ekonomik durumumuz, 2001 krizinden önceki durumumuza kıyasla çok daha iyi iken, küresel krizde işsizlik ve üretim açısından 2001 krizine kıyasla daha kötü bir performans gösterdik. Neden? Şüphesiz yerleşik söyleme pek uymuyor 'Neden?' sorusundan önce gelen saptamanın ikinci yarısı. Bize performansımızın pek de kötü olmadığı söylendi, hâlâ da söyleniyor. Ama rakamlar öyle söylemiyor. Bu krizde 2001'e kıyasla işsizlik çok daha yüksek bir düzeye çıktı (2002 sonunda yüzde 10.3 iken, 2009 sonunda yüzde 14). Bu krizde eko [Devamı]
    Retoriğe değil, neticeye bakmak lazım
    Güven Sak, Dr. 03 Haziran 2010
    İsrail'in açık denizde silahsız sivilleri taşıyan bir gemiler topluluğuna karşı gerçekleştirdiği müdahale; hele hele, bu müdahale neticesinde, dokuz sivilin hayatını kaybetmesi, bu arada bunlardan dördünün de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması son derece sinir bozucudur. Kahredicidir. Elbette kınanmalıdır. Diplomatik ifadesiyle "orantısız güç kullanımı"ya da geçenlerde katıldığım Birleşmiş Milletler Filistin'in Vazgeçilmez Hakları Komisyonu'nda konuşmacı olan Barones Tonge'un ifadesiyle söylersek, tam da, o orantısız güç kullanımı ifadesinin hep maskelemeye çalıştığı, "vahşi bir saldırı" söz konusudur. Bize ait olanlar buraya geri dönmekte olduğuna göre, şimdi yapılması gereken öncelikle ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktır. Onu anlamalıyız ki, "yahu, o gemi orada ne arıyor [Devamı]
    Belirsizlikler artarken
    Hasan Ersel, Dr. 02 Haziran 2010
    TÜİK nisan ayı için dış ticaret rakamlarını açıkladı. Eğilimlerde değişen bir şey yok. İhracatımızda artış var ancak ithalatımızın artış hızı daha fazla olduğu için dış ticaret açığımız büyüyor. Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı bütçe rakamları, nisan ayında bütçe açığının bir yıl önceye oranla ciddi bir artış göstererek 4.5 milyar TL'ye ulaştığını gösteriyor. Bu ilk bakışta göründüğü kadar kötü bir sonuç değil. Bir kere, ilk dört aya bir bütün olarak bakıldığında bütçe açığı geçen senenin altında. İkinci olarak, nisan ayında iç borç servisi bir önceki yıla oranla yüzde 107,6 daha fazla. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı, bu gelişmenin bir eğilim değişikliğini değil, bu ayda faiz harcamalarının yoğunlaşmasının sonucu olduğunun altını çizmekte haklı. Enflasyon ve büyüme hızı açısından p [Devamı]
    Başlangıç koşulları çok farklı
    Fatih Özatay, Dr. 31 Mayıs 2010
    Dün bu köşede, iki krize ilişkin bugüne değin yaptığım karşılaştırmaların özet sonuçları vardı. Bu karşılaştırmalar kriz sırasında ve krizden sonra olan bitene ilişkindi. Bugün her  iki krizden önceki koşullara bakmak istiyorum. Nihai değerlendirmeyi, anlaşılan birkaç yazı sonra yapabileceğim. Başlangıç koşulları derken 2001 krizi için 2000 yılına, küresel kriz için de 2007 yılına bakacağım. Tek bir yıla saplanıp kalmamak için 2001 ve 2008'i de işin içine sokacağım. 2001 krizi ile küresel kriz arasında başlangıç koşulları açısından iki temel alanda farklılık var. Bu farklılıklar maliye politikası ve finansal sektöre ilişkin farklılıklar. Karşılaştırma yapılırken dikkate alınması gereken bir önemli nokta var; şu: Şimdi kullandığımız milli gelir verileri mart 2008'de ilk defa gün [Devamı]