Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Siz bu aralar TÜİK'ten memnun musunuz?
    Güven Sak, Dr. 27 Temmuz 2010
    Türkiye üzerine analiz yapmak isteyen birinin Türkiye İstatistik Kurumu'nu (TÜİK) bilmemesi düşünülemez. Veri ihtiyacınız varsa veri deposu orasıdır. TÜİK'in eski adı Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) idi. Sonra bu, Avrupa Birliği (AB) sürecinde "Canım, öyle istatistik toplama işini devlet yapamaz, ortada göreli özerkliği olan bir kurum gerekir" dendiği için AB işinin daha sürünmediği günlerde DİE oldu TÜİK. DİE, TÜİK olunca iş hallolmuş sayıldı. Bu TÜİK, DİE olduğu zaman da böyleydi. Pek sevilmezdi. Ben bu aralar TÜİK'ten memnun değilim. Verilerle bu kadar da oynanmaz ki, her gün bir varsayım yerinden kayıyor, bir katsayı değişiveriyor. Tamam, her şeyin bir açıklaması var ama kafanız karışıyor, uzun vadeli analiz yapamıyorsunuz. Gelin bugün size işgücü istatistikleri konusuna ba [Devamı]
    Yatırımlar toparlanmakta nazlanıyor
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2010
    Krizler sırasında yatırımların keskin biçimde daraldığını biliyoruz. Tüketimdeki azalma yatırıma kıyasla daha az oluyor. Nedeni açık: Tüketim harcamalarının önemli bir kısmı zorunlu tüketim harcamaları. Bunlardan vazgeçmek mümkün değil; daha çok daha düşük kalitedeki mallara kaçış görülüyor zorunlu tüketim harcamalarında. Krizlerden çıkılarken genellikle yatırım harcamalarındaki hareketler çıkışlara paralel olmuyor. Bunun temel nedeni olarak, krizden çıkışın kalıcılığından emin olunmak istenmesi gösterilebilir. Son kriz sırasında Türkiye'deki yatırım ve tüketim hareketleri de bu genel gözlemlerden farklı değil. Grafik 1'de düz çizgi ile özel tüketim harcamalarının, kesikli çizgi ile de özel yatırım harcamalarının 2007'nin başından bu yana seyri yer alıyor. İki seri de mevsim etki [Devamı]
    Özel tüketim harcamaları ve iktisadi canlanma
    Hasan Ersel, Dr. 26 Temmuz 2010
    Sayın Ercan Türkkan, iki yıl önce, kredi ve banka kartı kullanım verilerinden hareketle hanehalkı tüketimindeki gelişmeleri izlemeyi amaçlayan bir endeks geliştirdi. Bu endekse ilişkin bilgileri de muntazam bir biçimde aylık olarak yayımlıyor. 'e.t.t.e aylık bülten' adlı bu bültenden özel tüketim harcamalarındaki hareketler hakkında, önemli bilgiler edinmek olanaklı. [Bu endeksin neyi ifade ettiği, hesaplama yöntemi ve diğer bilgiler için: Ercan Türkkan: Özel tüketim talebinin izlenmesinde kartlı alışveriş: Yeni bir tüketim endeksi önerisi -'e.t.t.e', Haziran 2008, www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/ErcanTurkan_ette.pdf]. 'e.t.t.e' ile TÜİK'in tüketim tahmini ile benzerlik gösterdiğini, aralarındaki bağıntı katsayısının yüksek olduğunu da belirtmek gerek. 'e.t.t.e.' bülteninin Hazi [Devamı]
    Tek araç, üç adres
    Fatih Özatay, Dr. 25 Temmuz 2010
    2001 krizinden hemen sonra uygulamaya konulan yapısal reformlarla desteklenmiş istikrar programının, kesin bir tarih vermek güç olsa da, 2007 gibi miadını doldurduğu belirtilebilir. Artık sıra işgücü talebini artıracak, işgücünün beceri düzeyini yükseltecek, vergi tabanını genişletecek, yatırım ortamını iyileştirecek, küçük şirketlerin finansmana erişim olanaklarını artıracak, haksız rekabeti engellemek üzere kayıt dışı ile mücadele edecek, daha fazla araştırma yapılmasını teşvik edecek ve bunlara kaynak aktaracak bir programa gelmişti. Bu köşede 'mikro reformlar' başlığı altında uzunca bir süre tartışıldı bu reformlar.Yine hatırlarsanız bu köşede, bir süre ısrarla Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyi ile AB ve ABD'nin kişi başına gelir düzeyleri ele alındı. 1960'tan beri yerimiz [Devamı]
    BP tıpayı taktı ama Nijer deltası yine buram buram petrol kokuyor
    Güven Sak, Dr. 24 Temmuz 2010
    Üstelik bu gidişle daha da çok kokacak gibi duruyor. Petrol sızıntısı, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) olursa kul yapısı felaket, Nijerya'da olursa Allah'ın işi bir doğal hadise midir? British Petroleum (BP), sızıntının olduğu deliğe 87 gün sonra tıpayı takabilmiş gibi duruyor. Peki, Nijer deltasında tam 2000 kuyunun sürekli petrol sızdırdıkları için 'temel sızıntı kaynağı' olarak anılmaları ne anlama gelmektedir? Oradaki çevre ise buradaki bir başka Allah'ın işi midir? Gelin bugün bir Nijerya'ya, Nijerya vasıtasıyla da "2050 yılında böyle giderse dünya nasıl olur" kataloğuna yeni bir bölüm hazırlamaya başlayalım. Hadi bakalım. Nijerya, Afrika'nın batısında, Gine Körfezi'nde, Türkiye'den az büyük yüzölçümüne sahip bir ülke. Nüfusu ise Türkiye'nin iki katı kadar neredeyse. T [Devamı]
    Bir taş, çok kuş meselesi
    Fatih Özatay, Dr. 22 Temmuz 2010
    Birkaç yazı ile liranın değerlenmesine karşı para politikası çerçevesinde yapılabilecekleri tartışmaya açmıştım. Çeşitli gazete köşelerinde epey yazı çıktı bu konuda. Önerilerimden biri, hatırlarsanız, enflasyon yüzde 5-6 gibi bir düzeye düştükten sonra enflasyon hedeflemesi rejiminde değişikliğe gitmekti. Bu değişiklik, enflasyon ile hedeflenen enflasyon arasındaki fark ve üretim ile potansiyel üretim düzeyi arasındaki farka ek olarak reel kuru da dikkate alan bir çerçeve oluşturarak yapılacaktı. Reel kurun da para politikası amaçları arasında yer alması önerisini açmak gerekiyor. En iyisi öncelikle bunun ne olmadığını anlatmak. Bunu yaparken bu önerime getirilen bir eleştiriyi bu köşeye taşıyayım öncelikle. Şöyle deniyor: "Para politikasının birden fazla hedefi olamaz. Merkez B [Devamı]
    Göçmen politikası olmayan, bölgesel güç olur mu
    Güven Sak, Dr. 22 Temmuz 2010
    Geçenlerde Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı "Çok üniversiteler kurduk, ortaya bir öğretim elemanı ihtiyacı çıktı. Şimdi bunu karşılamak için dışarıdan yabancı öğretim elemanı getirilmesini kolaylaştıracak bir yol arıyoruz. Üstelik onları üniversite dışında da çalışmakta serbest bırakacağız" dedi. Sizi bilmem ama ben bu açıklamayı şaşırtıcı derecede yerinde ve de akıllıca buldum. YÖK'ten bu tür açıklamalara alışkın olmadığım için son derece şaşırdım elbette. Ama bana kalırsa, YÖK Başkanı bu kez son derece faydalı bir tartışmayı başlattı. Gelin bakın bu açıklama neden son derece yerinde ve akıllıcadır. Açılmış olan yolda biraz dolaşmak isteyenleri aşağıya bekleriz, efendim. İlk turumuz başlamaktadır. Şimdi YÖK Başkanı çıkıp yukarıdaki gibi bir açıklama yapınca ne düşünürsünüz? [Devamı]
    IMF'nin uyarılarını ciddiye almakta yarar yok mu?
    Hasan Ersel, Dr. 21 Temmuz 2010
    IMF'nin 7 Temmuz 2010 tarihli 'Küresel Mali İstikrar Raporunun Güncelleştirme Notu' bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için ciddi kaygılara ve uyarılara yer veriyor. Özetle şunları söylüyor: 1) 'Avrupa Mali İstikrar Olanağı' adlı mali destek programının yürürlüğe konulması ve Avrupa Merkez Bankası'nın menkul kıymet alımı yapacağını açıklaması bir süre için sorunlu Avrupa ülkelerinin bazılarının (Yunanistan, Portekiz, İrlanda) devlet tahvillerinin getiri oranlarının Alman devlet tahvillerininkinden farkını (spread) düşürdü. Bu etki, İspanya ve İtalya için pek belirgin olmadı. Ancak bu müdahalenin etkisi uzun sürmedi. Fark tekrar açılmaya başladı. Hatta bu açılış Belçika, Avusturya ve Fransa devlet tahvilleri için bile gözlendi. IMF'nin notu yayımlandığından bu yana farklar gerçi [Devamı]
    Mali kural olmayınca ne olur
    Hasan Ersel, Dr. 19 Temmuz 2010
    Mali Kural Yasa Tasarısı'nın, 'çalışmaların yetişmemesi' nedeniyle bu yasama döneminde TBMM'nin gündemine alınamayacağı anlaşıldı. Mali kurala ilişkin düzenleme yapılmamasının mali disiplinin olmaması anlamına gelmeyeceği kamuoyuna yapılan açıklamada yer aldı. 'Açıklayıcı olmayan açıklamalardan' bir yenisi daha. Hangi çalışmaların neden tamamlanamadığı söylenmediği için, ilk cümleden pek bir şey öğrenmek olanaklı değil. [Devamı]
    Tarımsal istihdama ne oluyor?
    Fatih Özatay, Dr. 19 Temmuz 2010
    Köşe yazarınız tarımdan anlamaz. Tarım sektörüne ilişkin verilere de pek bakmaz. Bu cahilliğine karşın yine bir cesaret geldi kendisine. Tarım sektörünün yarattığı katma değer ve istihdam hakkında bir şeyler karalamak istedi. Olamaz mı? Valla anlaşılan olacak gibi. 2009 yılındaki gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) tarım alt kalemi, yani tarımda yaratılan katma değerin 2009 yılındaki değeri ile 1998 yılındakini karşılaştırınca ortaya çıkan şu: 11 yılda sadece yüzde 11.5 oranında artış var. Farklı bir ifadeyle bu dönemde tarım katma değeri her yıl ortalama yüzde 1 oranında artmış. Oysa aynı dönemde tarım dışında yaratılan katma değerin yıllık ortalama artış hızı yüzde 3.2 olmuş. Dönemi kısaltınca tarım sektöründeki olumsuz gelişme daha da belirginleşiyor. 2005-2009 dönemindeki yı [Devamı]