Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    2001'den beri değişen nedir?
    Güven Sak, Dr. 19 Ekim 2010
    Ben ortada hiç de öyle alternatif, misyon sahibi bir yeni sermaye filan görmüyorum. Ben o eski Radikal'den "Haydi bana müsaade" diyerek ayrıldığımda, sene 2001'di. Zaman 2001 krizi zamanıydı. Dokuz yıllık bir aradan sonra, yeni bir Radikal'deyim. Zaman yine kriz zamanı. Madem yeniden başlıyoruz. Önce bir arayı hatırlayalım. 2001'den bugüne değişeni tespit ederek başlayabilir miyim bugün, müsaadenizle? [Devamı]
    2003-2010, önceki elli yıldan farklı mı?
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ekim 2010
    2003-2010 dönemindeki ortalama büyüme önceki 42 yıldaki büyüme ile aynı. Bu yıl yüzde 6,5 dolaylarında bir büyüme hızı tutturacağımızı düşünelim. Bu durumda 1960-2010 arasındaki elli yıllık dönemde ortalama büyüme hızımız yüzde 4,4 oluyor. Biraz geriye gidip dönemi 1950'den başlatırsam ortalama rakam yüzde 4,5'e çıkıyor. [Devamı]
    Statükoculuk kolay, marifet radikallikte
    Fatih Özatay, Dr. 17 Ekim 2010
    'An'a bakıp sevinebiliriz. Peki, son elli yıla bakarsak sevineceğimiz bir tablo var mı? 'Medyada Radikal Devrim'in ilk gününde insanın aklına şu soru geliyor: Türkiye Radikal'in medyada yapmaya soyunduğunu ekonomide yapmaya kalksaydı, ne yapması gerekirdi? Ama daha önce sorulması gereken şu: Gerçekten ekonomide bir devrime ihtiyacı var mı Türkiye'nin? [Devamı]
    Ramallah'tan Beytüllahim'e kaç saatte gidilir?
    Güven Sak, Dr. 16 Ekim 2010
    Yukarıdaki sorunun yekten söylenebilecek bir cevabı yoktur. Geçen hafta bizim Musa öyle söyledi. Harita üzerinden bakarsanız, Ramallah'la Beytüllahim'in arası yaklaşık 20 kilometredir. Ancak Ramallah'tan Beytüllahim'e kaç saatte varılabileceğine ilişkin bir sorunun doğrudan cevabı yoktur. Çünkü Ramallah da, Beytüllahim de İsrail işgali altındaki Filistin şehirleridir. Orada hiçbir şey kolay değildir. Her an her şey olabilir. Hiç o topraklarda iş yapmanın nasıl bir şey olabileceğini tahayyül ettiniz mi? İşte bu yazı Filistin'de iş yapmanın nasıl bir şey olduğunu tahayyül edebilmeniz içindir. Filistin'de iş yapmak zordur. Filistin'de sanayiyi geliştirmek de zordur ama imkansız değildir. Aynı geçen gün Diyarbakır için dediğim gibi, iş yapmanın maliyeti fazladır esas olarak. Ama bu kez bakın n [Devamı]
    Yeni bir seçim ekonomisi uygulama olanağı
    Fatih Özatay, Dr. 14 Ekim 2010
    Gelişmiş ülkeler küresel krize karşı 'çılgın' sayılabilecek parasal önlemler aldılar. Para bolluğu yarattılar ve faizleri çok düşük düzeylerde tuttular. Bunun sonucunda özellikle gelişmekte olan ülkelerin 'yükselen piyasa ekonomileri' olarak adlandırılanlarına bol miktarda kısa vadeli fon akmaya başladı. [Devamı]
    Gaziantep'te olup da Diyarbakır'da olmayan nedir?
    Güven Sak, Dr. 14 Ekim 2010
    Siz hiç Gaziantep'i gördünüz mü? Ya Diyarbakır'ı. Diyarbakır yoksul, Gaziantep varsıldır. Bakınca görülür. Ben G.Antep'i ilk gördüğümde kendimi doğup büyüdüğüm Bursa'da gibi hissetmiştim. Zaten bakın bir nevi Bursa gibidir artık. Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sanayi merkezidir. Artık öyledir. Gaziantep, 1980'in serbestleşme reformları sonrasında sanayinin Anadolu'ya nasıl yayıldığına verilebilecek birinci sıradaki örneklerden biridir. Ancak benzer bir gelişme, bakın Diyarbakır'da olmamıştır. Halbuki Gaziantep ile Diyarbakır'ın arası kara yoluyla yaklaşık 3 saattir. Peki ama Gaziantep'e kadar gelen sanayi neden aynı ihtişamla Diyarbakır'a da uğramamıştır? Üç saatte değişen nedir? Bugünlerde Türkiye gündeminin en temel konusu Kürt meselesidir. Bu mesele üzerine düşünür [Devamı]
    Hem kısa vadeli hem de geçici
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ekim 2010
    Sermaye kontrollerine ilişkin son yıllarda yapılan çalışmalar, bu tür kontrollerin ülkelere gelen fonların vadesini değiştirmekte başarılı olduklarını gösteriyor. Kontroller sayesinde vade uzuyor. Öte yandan bu çalışmalar bu tür kontrollerin ulusal paraların değerlenmesini engellemekte pek de işe yaramadıkları sonucuna ulaşıyor. [Devamı]
    Türkiye'nin AB hedefi için tarih vermesi
    Hasan Ersel, Dr. 13 Ekim 2010
    Sayın Bahadır Kaleağası 2 Ekim 2010 tarihli Radikal gazetesinde Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) hedefine ilişkin sürecin yönetimini ele alan önemli bir yazı yayımladı. Yazı bir yandan bu sürecin şimdiye kadar nasıl işlediğini, Türkiye'nin bu dönemde sahip olduğu avantajları kullanma başarısını eleştirel ama yapıcı bir gözle çok güzel ortaya koyuyor. Eleştirel diyorum, çünkü yazı gelinen noktayı anlayabilmek için, konuyu "neler yapılabilirdi, neler yapıl[a]madı?" soruları etrafında ele alıyor. Öte yandan yapıcı bir yazı. Çünkü geçmişte kaçan fırsatlara bakıp hayıflanma kolaycılığından uzak duruyor ve önümüzdeki dönemde neler yapılması gerektiği konusunda somut öneriler geliştiriyor. Bu önerileri iktisadi açıdan değerlendirmeye çalışacağım. [Devamı]
    Bir düzeltme yazısı
    Hasan Ersel, Dr. 11 Ekim 2010
    Önce özür dileyeyim. 6 Ekim 2010 tarihli yazımda, kendi hatam sonucu yanlış bazı sonuçlar yer alıyor. Sayın Uğur Gürses ve Sayın Seyfettin Gürsel uyardılar. Kendilerine teşekkür ediyorum. Söz konusu yazımda yanlış olan, son dört ayda kesimler itibariyle istihdam artış hızlarının çok yüksek olmamakla birlikte birbirlerine çok yakın olduklarıydı. Öyle değil. Kesimlerin istihdam artış hızları arasında, daha önceki yıllarda olduğu üzere, ciddi farklar var. Öte yandan mart-haziran dönemindeki ortalama istihdam artış oranının geçmiş dönemlere oranla istisnai derecede yüksek olmadığına ilişkin sonuç ise büyük ölçüde geçerliğini koruyor. Şimdi kafama takılan soruya tekrar döneyim. [Devamı]
    Geçici döviz girişlerine karşı yapılabilecekler
    Fatih Özatay, Dr. 11 Ekim 2010
    Gelişmiş ülkelerin yarattıkları para bolluğu ve faizleri çok düşük düzeylerde tutmaları, bizim gibi ülkelerin başına bela. Onların başımıza açtıkları dertleri, öyle anlaşılıyor ki bundan sonra daha sık tartışacağız. Bizim gibi ülkelere kısa vadeli fon girişlerini arttırıyor bu olgu.Tasarruf açığı veren ülkelerin, yatırım düzeylerini büyüme hızlarından feragat etmeyecek bir düzeyde tutmaları için tasarruf açıklarını kapatacak yeni tasarruf alanları bulmaları gerekiyor. Kısa vadede, bunu gerçekleştirmenin bir yolu, yabancıların tasarruflarını çekmek. Bu nedenle, tasarruf açığı olan ülkeler için bu tür fon akımlarını kısıtlayacak sermaye kontrollerine gidilmemesi gerektiği belirtiliyor.Şu sıralarda karşı karşıya kaldığımız döviz girişleri iki nedenle büyüme dostu fon girişleri sınıf [Devamı]