21. yüzyılda 19. yüzyılı yaşıyoruz
Güven Sak, Dr.
22 Nisan 2011
Küresel şirketlerin performansı çok farklılaştı. Artık ucuz işgücünü değil, iyi müşteriyi takip ediyorlar. Dünyada ülkeler ikiye ayrılır: Ağırlıklı olarak içinde bulundukları yüzyılın meseleleri ile uğraşan ülkeler ile geçmiş yüzyılların meselelerinden başını bir türlü alamayan ülkeler. Türkiye ne yazık ki ikinci gruba ait bir ülke olmaktan çıkamadı. Dünya 21. yüzyılı yaşıyor. Türkiye'nin gündeminde ise 19. yüzyıla ait meseleler var. Kürt meselesi bunlardan yalnızca bir tanesi. Buyurun işte, meseleyi değil çözüme kavuşturmak, nasıl ele alacağımızı bile daha bilmiyoruz. Ne zaman bilmiyoruz? 21. yüzyılın ilk çeyreğinin neredeyse yarısı biterken bilmiyoruz. Ortada bir keşmekeştir gidiyor. Yüksek Seçim Kurulu, bu hükümet tarafından, 2006 yılında, kim bilir hangi nedenle, Ceza Kanunum
[Devamı]
Başçı'ya 'kızgın tepsi' mi kaldı?
Fatih Özatay, Dr.
21 Nisan 2011
Şu anda yürürlükteki alışılmışın dışındaki para politikasının Sayın Başçı'nın katılımı olmadan tasarlanması mümkün mü? Bu köşede sıkça okuduğunuz bir olgu ile başlayayım. Şu: Yapılan çalışmalar, kurumsal yapıdaki farklılıkların ülkeler arasındaki gelir farklarını açıklamak açısından önemli olduklarını gösteriyor. Türkiye açısından bu sonucu şöyle de ifade etmek mümkün. Uzun yıllardır gelişmiş ülkelerle aramızdaki refah farklılığının neredeyse değişmeden kalmış olmasının önemli bir nedenini kurumsal yapımızda aramak gerekiyor.
[Devamı]
Nasıl oluyor da oluyor? Büyüme-4
Fatih Özatay, Dr.
20 Nisan 2011
Sıra, 'Nasıl oluyor da oluyor?' dizisinin büyüme bölümünün son yazısında. Yapılan çalışmalar, kurumsal yapıdaki farklılıkların ülkeler arasındaki gelir farklarını açıklamak açısından önemli olduklarını gösteriyor. 'Kurumsal yapı çok geniş bir kavram'. Biraz daha somutlaştırmak gerekiyor.
[Devamı]
AKP’nin 2023 planı, Türkiye’yi her sene yüzde 8,48 büyütür mü?
Esen Çağlar
19 Nisan 2011
Adalet ve Kalkınma Partisi geçtiğimiz Cumartesi günü seçim beyannamesini açıkladı. İktidar partisi, üçüncü genel seçimine giderken, milli geliri 2015'de 1 trilyon dolara, 2023'de de 2 trilyon dolara çıkartmayı hedefliyor. Basit bir hesapla, bunun için her sene 2023'e kadar yüzde 8,48'lik bir büyüme gerektiği ortaya çıkıyor. Yani büyüme hızımızı, son 30 yıldaki yüzde 4'lük ortalamanın tam iki katına çıkaracağımızı öngörüyor beyanname. Bu tam da benim Türkiye gündeminde görmeyi arzuladığım bir iddiaydı.
[Devamı]
2010'da bütçe 2009'a kıyasla daha gevşek
Fatih Özatay, Dr.
19 Nisan 2011
Cari işlemler açığından rahatsızsanız o zaman bütçenizi sıkmanız gerekiyordu. Bu yapılmamış. Perşembe günkü yazımda Türkiye'nin, genel kanının aksine 2010 yılında 'gevşek' bir maliye politikası izlemeyi tercih ettiğini belirtmiştim. Bugün bu savımı rakamlarla kanıtlamak istiyorum.
[Devamı]
Cumhurbaşkanı seçimi bu anayasa ile kriz çıkartır
Güven Sak, Dr.
19 Nisan 2011
Mevcut anayasa çerçevesinde yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapısal bir istikrarsızlık kaynağı olacaktır. Türkiye'de sorunları bir garip tartışıyoruz. Her konu amuda kalkmış bir biçimde ortaya atılıyor. İşe düzünden değil, tersinden başlıyoruz. Sonunda tartışma bir türlü normal mecrasında ilerleyemiyor. Konuşuyoruz, konuşuyoruz ama bir arpa boyu yol alamıyoruz. Alın mesela başkanlık sistemi tartışmasını. Bana kalırsa, Türkiye'nin, kimin cumhurbaşkanı olmayı istediğinden bağımsız olarak, bir cumhurbaşkanlığı meselesi vardır. Ama bakın yokmuş gibi yapıyoruz. Peki, başkanlık sistemi tartışması nasıl ayaklarının üzerine oturtulur? Günün istikrar sorusu bence buradadır. Siyasi istikrarın sürdürülebilirliği ve iktisadi istikrar ile de yakından alakalıdır.
[Devamı]
İndeks saplantısı - 1
Fatih Özatay, Dr.
16 Nisan 2011
Yazarın çalışması saygın bir indeksteki bir dergide yayımlanmışsa, belli bir nitelikte olduğu kabul edilir. Ama bu her zaman doğru değildir. 8 Nisan günü Sayın Eyüp Can, yükseköğretime ilişkin sorunların derinlemesine ele alınması gerektiğini yazıyordu köşesinde. O çerçevede yükseköğretime ilişkin bazı 'ezberler'den söz ediyordu. Bir tanesi de şuydu: "Yapılan araştırmaların yarattığı katma değere bakmaksızın indekslere giren araştırma sayısını arttırmaya çalışarak 'boşa kürek çekme' sporunu geliştirmek."
[Devamı]
Oldu, gözlerim doldu
Güven Sak, Dr.
15 Nisan 2011
1970'li yıllarda Kore ile Türkiye aynı seviyedeydi. Bugün bizden çok daha ileri bir sanayi ülkesi. Geçen gün ülkeleri ikiye ayırmıştım. Ortada 'yalnızca herkesin ürettiği malları üretebilecek imkânlara sahip vasat ekonomiler ile kendine özgü malları da üretebilen potansiyeli yüksek ekonomiler' vardı. Hatırladınız mı? Bir ekonomi ne kadar vasatsa o ülkede kişi başına düşen gelir de o kadar düşük oluyordu. Kendine özgü malları üretebilecek kapasiteyi geliştirmeyi başarmış olan ülkeler, aynı zamanda, mesela üniversite seçme sınavlarında da daha az saçmalıyorlar. Bir ülkenin hastanesi neyse postanesi de öyle oluyor. Askeriyesi ne kadar beceri sahibiyse siyasi partileri de o kadar beceri deposu oluyor. Gelin bakın nasıl oluyor?
[Devamı]
Maliye politikası sıkı değilse
Fatih Özatay, Dr.
14 Nisan 2011
Türkiye, yaklaşan genel seçimler nedeniyle 2010 yılında 'gevşek' bir maliye politikası izlemeyi tercih etmiş. Türkiye ekonomisi, 2010 yılında yüzde 8.9 gibi oldukça yüksek bir hızla büyüdü. Küresel kriz sırasında içine düştüğümüz 'V' şeklindeki çukurdan üçüncü çeyrekte çıkmıştık. Dördüncü çeyrekte gerçekleşen gayri safi milli hasıla (GSMH) değeri, bu çıkışı tescilledi. Krizden önceki en yüksek GSYH değeri 2008'in ilk çeyreğinde gerçekleşmişti. 2010'un son çeyrek GSYH değeri, kriz öncesindeki zirve GSYH değerinden yüzde 5.4 daha yüksek.
[Devamı]
Ödemeler dengesinde son gelişmeler
Fatih Özatay, Dr.
13 Nisan 2011
'Nasıl oluyor da oluyor?' dizisinin 'büyüme' bölümüne bu hafta ara verip güncele dönüyorum. Yeni açıklanan ödemeler dengesi verileri üzerinde durmak istiyorum. İki hafta önce 2010 yılına ilişkin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamlarını öğrendik. 2010 yılında çok yüksek bir büyüme hızı gerçekleştirdik: Yüzde 8.9. Yüksek bir hızla büyümek olumlu bir gelişme elbette. Ancak potansiyel büyüme hızımızın yüzde 4.5 olduğu dikkate alındığında, potansiyelimizin bu kadar üzerinde bir hızla büyümenin bir takım sorunlar doğuracağı da (doğurduğu da) açık.
[Devamı]