Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    99'dan beri bir arpa boyu yol gitmişiz
    Güven Sak, Dr. 28 Ekim 2011
    Van depremi gösterdi ki, Türkiye hâlâ gelişmekte olan ülkeler kategorisinden çıkamamıştır. Ülkeler ikiye ayrılır: Organizasyon kapasitesi gelişmiş olanlar ve diğerleri. İlk gruptakilere gelişmiş ülkeler diyoruz. İkinci gruptakilere ise gelişmekte olan. Van depremi gösterdi ki, Türkiye hâlâ ikinci grupta. 1999'da Marmara depreminden 2011 Van depremine memleketin organizasyon kapasitesinde belirgin bir gelişme gözlenmemektedir. En azından benim Van depremi çerçevesinde gördüklerimden çıkardığım sonuç budur. Deprem hepimizi üzdü ama üzüntü rasyonel değerlendirme kabiliyetimizi kaldırmamalı. Önce üç tespit yapayım, sonra yukarıdaki hüküm cümlesine nasıl vardığımı açıklayayım. İlk tespit şudur: Kızılay'ın yıkılan binalarda oturanların barınma sorunlarını düşünürken, hasarlı binalarda yaşayanlar [Devamı]
    Çok amaçlı olmak
    Fatih Özatay, Dr. 27 Ekim 2011
    Bir ay önceki karar metninde genişletici para politikasından söz ediliyordu. Oysa bir ay sonra tam tersi bir politikaya geçildi. Salı sabahı CNBC-e kanalında bir programa katıldım. Merkez Bankası'nın (TCMB) çarşamba günü açıklayacağı eylem planının nasıl bir şey olabileceği üzerinde Sayın Servet Yıldırım ile sohbet ettik. Net bir şeyler söylemek -TCMB'nin son dört Para Politikası Kurulu (kurul) kararında yer alan farklı açıklamalar nedeniyle zordu. Zira ilk üçü ile sonuncusu arasında radikal bir farklılık vardı. Bu nedenle "Eski bir merkez bankacı olarak ne yapıldığını anlamıyorum" dedim. [Devamı]
    Amaçlar güzel, lâkin
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ekim 2011
    Siz bu yazıyı okurken Merkez Bankası (TCMB) yeni eylem planını açıklamış olacak. İlgili duyuruda "Türk lirasının değerini önemli ölçüde güçlendirecek fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan beş maddeli bir eylem planı hakkında bilgi sunulacaktır" deniliyor. Sizi bilmem ama benim TCMB'nin son zamanlarda yaptıkları hakkında kafam oldukça karışık. Gelin, bu kafa karışıklığını size de yansıtayım bugün. [Devamı]
    Gürültü kirliliği mi yaratıyor?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2011
    TCMB'nin çok amaçlı-çok araçlı para politikasını değerlendirin: Sizce ileriye yönelik bekleyişleri şekillendirmede başarılı mı? Lafı Merkez Bankası'nın (TCMB'nin) politikalarına getireceğim ama önce İsveç'e oradan da ABD'ye uzanmam gerekiyor. 2011 Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan iki kişiden biri olan Thomas Sargent'in ödüle giden yolda yaptığı önemli katkılardan biri, ekonomik birimlerin ileriye yönelik karar alırken bazı değişkenlerin ileri dönemlerde alacakları değerlere ilişkin oluşturdukları bekleyişlere ilişkin. Bu bekleyiş meselesi iktisatta çok önemli. Mesela yakın gelecekte dolar kurunun değerinin lira karşılığında belirgin biçimde artacağını bekliyorsanız bugün gidip dolar satın almak isterseniz. Eğer piyasadaki bekleyiş yönü ağırlıklı olarak böyle ise başka kişiler de dolar alır. Son [Devamı]
    Merkez Bankası hangi dilden konuşacak?
    Güven Sak, Dr. 25 Ekim 2011
    Umarım bugün Merkez Bankası kumda oynamayı bırakır ve belirsizlik ortadan kalkar. Türkiye'nin durumu hakkındaki kanaatimiz değişiyor. Bu aralar ben etraftan hep aynı soruyu duyuyorum. Mahcup biçimde yanıma geliyorlar. "Pardon", diyorlar, "vaziyetimiz hakikaten öyle bize anlatıldığı gibi iyi midir?" Vaziyetin iyi olduğuna inanmak istiyor gibiler. İşlerin kötü olabileceğini duyarlarsa, sanki çok üzülecek gibiler. Ama öyle ya da böyle, istemeye istemeye de olsa hakikati de duymak istiyorlar. Ama giderek artan bir kötümserlik eğilimi görüyorum. Geçiş dönemleri hep böyle oluyor. İyimserden kötümsere ya da kötümserden iyimsere geçiş öyle birden olmuyor. Artan kötümserleşmenin kurlardaki hareketlilikle yakından alakalı olduğunu düşünüyorum. Geçen hafta, Dünya Bankası ve TEPAV’ın düzenlediği bir t [Devamı]
    Kaderin cilvesi
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2011
    'Bizlerin' bir daha görmek istemediği o finansman biçiminin Avrupa için kurtarıcı hale gelmesi de kaderin cilvesi olsa gerek. Nobel Ekonomi Ödülü bu yıl iki kişi arasında paylaş tırıldı: Christopher Sims ve Thomas Sargent. Nobel Ekonomi Ödülü Komitesi, ödülün neden bu iktisatçılara verildiğini, Sims ve Sargent'in katkılarının tartışıldığı kırk sayfalık bir raporla açıkladı. Özellikle iktisat lisansüstü öğrencilerinin ve ileri: makroekonomi dersi alan iktisat lisans öğrencilerinin o raporu internetten bulup okumalarında yarar var. Raporun sekizinci sayfasında Sargent'in çalışmalarının ekonomi politikası açısından taşıdığı anlama yer verilen bir bölüm var. Ele alınan çalışmalardan biri, bu köşede çeşitli defalar yer aldı: 'Sevimsiz monetarist aritmetik' adını taşıyor ve Wallace ile yazılmış. [Devamı]
    Gençler burada, işçiler nerede?
    Güven Sak, Dr. 21 Ekim 2011
    Anketlere göre ABD’Ii isçilerin yüzde 86'sı eylemciler ile aynı fikri savunuyor. "Ve dostlarım, hareketin bütün tarihini size şöyle özetleyebilirim: Önce sizinle ilgilenmezler, yokmuşsunuz gibi yaparlar. Sonra sizinle dalga geçerler, karşınıza geçip gülerler. Sonra size saldırırlar, sizi yakmaya çalışırlar. En sonunda kazanırsınız, adınıza anıtlar dikerler. Süreç Amerikan Birleşik Giyim İşçileri Sendikası için de böyle olacaktır." Bu tartışmalı ifade 1918 yılından kalma. İddiaya göre Mahatma Gandi böyle söylemiş. Simdi kimin söylediğini unutun. İfadeye Zuccotti Parkı sakinleri açısından bir bakalım, müsaadenizle. Önce hakikaten herkes onlar yokmuş gibi yaptı. Sonra dalga geçtiler. Simdi 'yakma' aşamasına doğru hızla ilerliyoruz. Ama bakın, "Wall Street'i işgal" eylemcilerini daha New York' [Devamı]
    OVP üzerine bazı gözlemler-2
    Fatih Özatay, Dr. 20 Ekim 2011
    OVP'nin bizler için 'Verimlilik artacak, Türkiye hızla büyüyecek…' gibi temenni manzumesi haline dönüşmesi riski artıyor. 2012-2014 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) hakkında 'dedikodu' yapmaya devam ediyorum. OVP'ye ilişkin en büyük sorunum 2010 ve 2011'deki yüksek cari açık GSYH oranlarından sonra üç yıl daha üst üste yüksek cari açık vereceğimizin öngörülmesiydi. Öyle ki 2014 itibariyle son beş yıllık ortalama cari açık-GSYH oranımız yüzde 7,7 oluyor. Sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1990'dan bu yana, bu kadar yüksek bir beş yıllık cari açık başka bir dönemde yok. Son açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre ağustos ayında Türkiye yurtdışından net 'kaynak' (borç) bulamadı. Oysa yılın ilk yedi ayındaki ortalama net dış döviz girişi 7.2 milyar dolar düzeyindeydi [Devamı]
    Son gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 19 Ekim 2011
    Son günlerde hem önemli veriler açıklandı hem de önemli politika metinleri. Bugün işsizlik ve cari işlemler açığı verileri ile Orta Vadeli Program (0VP) ve 2012 bütçesi üzerinde durmak istiyorum. Önce pazartesi günü açıklanan temmuz ayına ait işsizlik verileri. [Devamı]
    OVP üzerine bazı gözlemler
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ekim 2011
    2014 yılında gerçekleşecek beş yıllık cari açık Türkiye ekonomisinde şimdiye değin hiç gerçekleşmemiş bir cari açık olacak. Geride bıraktığımız perşembe günü 2012-2014 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. OVP'de takıldığım temel nokta program dönemi için öngörülen cari işlemler açığının düzeyi. 2010 ve 2011 yıllarında gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranla yüksek cari açık verdik: Yüzde 6,5 ve yüzde 9,4 (2011 yılı değeri programda verilen tahmin). OVP bu yüksek cari açık oranının üç yıl daha süreceğini öngörüyor. 2012: Yüzde 8,0. 2013: Yüzde 7,5 ve 2014: Yüzde 7,0. Böylelikle 2014 sonunda son beş yıllık dönemin cari açık oranı yüzde 7.7 olacak. Üstelik 2014'te verilmesi öngörülen cari açık-GSYH oranı, sermaye hareketlerini serbestleştirdiğimiz 1990'dan 2010 sonuna [Devamı]