İhtiyacımız olan bu değildir
Güven Sak, Dr.
25 Şubat 2012
Mecliste yeni eğitim reformuna ilişkin kanun teklifi görüşülüyor. Yoksa güzel ülkemizde sıkça kullanılan şekliyle, “sözde” eğitim reformu mu demeliydim? Görüşülen tasarının “sözde” olması eğitim sisteminde herhangi bir değişikliğe yol açmayacak olmasından kaynaklanmıyor. Bilakis, kabul edilirse yasa sistemi radikal biçimde değiştirecek. Sorun şu ki, söz konusu yasa, Türkiye’nin zaten düzensiz olan eğitim sisteminin daha da acizleşmesine yol açabilir. Mevcut sistemin getirdiği az sayıdaki kazanım da kaybedilebilir. Bütün bunlar, velilere seçme hakkı sunma kisvesi hakkında yapılmaktadır. Kanun teklifine göre, eğitimin ilk dört yılı yine zorunlu olacak; ancak çocuklar ikinci dört yıllık dönemde evde oturabilecektir. Uzmanlar, seçeneklere sahip olmanın kimi zaman olumsuz sonuçlar doğurabileceğ
[Devamı]
Eğitimde yeni düzenleme: 4+4+4
Fatih Özatay, Dr.
25 Şubat 2012
Bir ülkenin eğitim düzeyi ile büyüme oranı ve refah düzeyi arasında çok yakın bir ilişki var. Ülkeler arası gelir karşılaştırmaları yapılırken farklı ülkelerde yaşayanların benzer malları edindikleri farklı fiyatlar dikkate alınarak ülkelerin gelirleri yeniden hesaplanıyor. Böyle yapılmazsa zengin ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında çok büyük gelir farkları çıkıyor ve sanki gelişmekte olan ülkelerde yaşayanların büyük çoğunluğu açlıktan kırılacakmış sonucuna ulaşılıyor. Oysa mesela gıda ürünleri, genellikle gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere kıyasla daha ucuz. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarının gelişmiş ülkelerin vatandaşlarına kıyasla daha düşük gelirlerle benzer mal sepetini satın almaları mümkün olabiliyor.
[Devamı]
Türkiye aynen Çin olmuyor
Güven Sak, Dr.
24 Şubat 2012
Benim gördüğüm kadarıyla, Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan'ın da devreye girmesiyle vahim bir hatadan döndük. İyi de yaptık. Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) müstakbel lideri, Şi Cinping Türkiye’deyken altını çizeyim: Türkiye öyle aynen Çin gibi olmuyor. Memleket, 1930’ların devletçiliğine öyle sistemli bir biçimde ilerlemiyor. 3 Şubat’ta yayımlanan “Türkiye aynen Çin oluyor” başlıklı yazıda, Sermaye Piyasası Kanunu değişiklik tasarısına dikkatlerinizi çekmiş ve kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında, bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemenin, sonuç itibariyle, şirket yönetimlerini merkezi idarenin vesayeti altına alacağını söylemiştim. Benim gördüğüm kadarıyla, Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan’ın da devreye girmesiyle vahim bir hatadan döndük. İyi de yaptık. Bugün bun
[Devamı]
Ya eurodan çıkarsa...
Fatih Özatay, Dr.
23 Şubat 2012
Yunanistan'ın euroyu terk ederek drahmiye dönmesinden başka çaresi kalmadığı çok sayıda uzmanın dile getirdiği bir seçenek. Soru şu: Yunanistan’a ilişkin son günlerde yaşananlar uluslararası mali piyasalarda risk alma iştahını değiştirip Türkiye’ye gelecek yabancı fon miktarını ve dolayısıyla Türkiye’nin 2012 büyümesini etkiler mi?
[Devamı]
Mark Zuckerberg Türkiye’de askere gitseydi ne yapardı?
Esen Çağlar
22 Şubat 2012
Mark Zuckerberg 1984’de New York’ta değil de İstanbul’da doğsaydı bugün büyük ihtimalle askere ne zaman nasıl gideceğini düşünüyor olurdu. Bir önceki yazımda[1] Türkiye’deki ekosistemin gençlerimize Zuckerberg’in ABD’de sahip olduğuna benzer bir ortam sunmaktan hayli uzak olduğunu anlatmaya çalışmıştım. O yazıda bir şeyi atlamışım: Askerlik meselesi.
[Devamı]
Otomotivden yola çıkıp Avrupa üzerinden Türkiye'ye
Fatih Özatay, Dr.
22 Şubat 2012
Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) çok eskiden beri sektöre ilişkin düzenli veri yayınlıyor. Sonradan birkaç sektörde daha veri yayınlayan dernekler ortaya çıktı. Ama kamuoyunu bilgilendirmeye başlayan ilk dernek OSD oldu. Sektörleri temsil eden derneklerin yayınladıkları veriler resmi istatistiklerden daha önce yayınlandıkları için ekonomiyi değerlendirmek açısından yararlı oluyorlar. Umarım başka sektörleri temsil eden dernekler de düzenli aralıklarla veri yayınlarlar.
[Devamı]
Tinerciler yoksul çocuklardır
Güven Sak, Dr.
21 Şubat 2012
Türkiye'de her dört çocuktan biri yoksul bir ailede yetişiyor. Çocuk yoksulluğunda OECD ortalaması % 12,6 düzeyinde. Türkiye, OECD verilerine göre, çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Sayın Başbakanımız geçenlerde “Bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz?” diye muhaliflerine sesleniyordu. Ben istemiyorum. Sayın Başbakan’ın da istemediğini biliyorum. Ama gelin görün ki, veriler ortadadır. Tinerciler, yoksul çocuklardır. Sokaklarda yaşarlar. Çocuk yoksulluğu ise OECD verilerine göre Türkiye’de, son on yılda artmıştır. Gelin bugün, size bu rakamlardan ne anladığımı anlatayım. Ortaokul münazaralarındaki gibi, boş konuşup, ortaya atılmak yerine, bu rakamlara bakıp, politika üretmek lazım. Ben de yardım edeyim. “Biliyordun da, neden söylemedin” demesin
[Devamı]
Sıfır faiz
Fatih Özatay, Dr.
21 Şubat 2012
Faiz sıfır olacaksa ve normal reel faiz yüzde 2 ise, enflasyonun eksi yüzde 2 olması gerektiği hesaplanabilir. Ortaya atıldığında ilgimi çekmediği için hakkında bir şeyler yazmadığım bir konu var: ‘Sıfır faiz’. Bugün farklı bir açıdan ele almak istiyorum. ‘Sıfır faiz’, parasal iktisat kuramında üzerinde tartışılan konulardan biri. İleri düzeydeki para teorisi kitaplarında genellikle bir alt bölüm halinde ele alınıyor. Sıfır faizin, aşağıda anlatacağım gibi, ”optimal enflasyon oranı ne olmalı?” sorusu ile de ilişkisi var. Bu soruyu yanıtlamayı amaçlayan çalışmalar, genellikle işe sıfır faizin nasıl ortaya çıkabileceğini inceleyerek başlıyorlar. Mesela 2011’de yayımlanan Parasal İktisat Elkitabı’nın (Elsevier Yayınevi) üçüncü cildinin bölümlerinden birinin başlığı şu: ‘Optimal Enfl
[Devamı]
Dünyanın bir numarası
Güven Sak, Dr.
18 Şubat 2012
Gelin itiraf edelim: Biz Türkler listenin başında olmayı seviyoruz. Ne listesi olduğu önemli değil; Türkiye birinci sıradaysa sorun yok. Öyleyse, haberler iyidir: Türkiye cari açığın milli gelire oranında dünya birincisidir. Daha derin bir analize gerek yok, The Economist’in son sayısını alın, ekonomik ve finansal göstergeler bölümüne bakın. Rakamlar orada durmaktadır.
[Devamı]
Dünya büyüme oynaklığı liginde yerimiz
Fatih Özatay, Dr.
18 Şubat 2012
2000-2010 döneminde 184 ülke içinde büyümemizin gösterdiği oynaklık 130 ülkeden daha fazla. İleriye yönelik tahmin yapmak teknik bir iş. Öngörüler bir model çerçevesinde yapılıyor. Bu modellerin bazı varsayımları oluyor. Mesela ham petrolün varil fiyatına, ABD Merkez Bankası’nın (FED) politika faizine, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişlemeye gidip gitmeyeceğine, yurtiçinde vergi oranlarının değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin varsayımlar yapılıyor. Bu tür önemli değişkenlerin alabilecekleri değerlerin farklı bileşimlerinden farklı senaryolar oluşturmak mümkün. Mesela büyüme tahmini yapıyorsanız, modeliniz size risk alma iştahının büyümeyi belirleyen temel dışsal unsurlardan biri olduğunu söylüyorsa, vergi oranlarını ve ham petrol fiyatını sabit tutup, FED ve ECB
[Devamı]