Şimdi 16 ama daha önce 15
22 Mayıs 2012
Sıradan vatandaş açısından Türkiye'nin on altıncı büyük ekonomi olmasının anlamı ne? Soruya yanıtım çok kısa: Hiçbir önemi yok. Bazen –umarım sadece bazendir- anlayışım çok kıtlaşıyor ve takılıp kalıyorum. Bir türlü anlayıp ilerleyemiyorum. Bu zafiyetimin en güncel örneği, şu Türkiye’nin dünyanın bilmem kaçıncı büyük ekonomisi olması ‘meselesi’.
[Devamı]
'Ne padişah, ne sultan, bi enişten, bi ablan'
22 Mayıs 2012
Son günlerde, yürütmeyi ve yasamayı ayrı seçimlerle oluşturmanın faydalı olabileceğini daha fazla düşünmeye başladım. Ben 1960’ların ilk yarısında doğdum. 1965’te Sayın Süleyman Demirel başbakan oldu. Süleyman Bey hep başımda oldu. Amerika’da benimle aynı yıl doğanlar için durum öyle değildi. O zaman Amerika’da Başkan Johnson dönemiydi. Sonra Richard Nixon, Gerald Ford, James Carter, Ronald Reagan, I. George Bush ve Bill Clinton geldi. Süleyman Bey bu arada hep bizim başımızdaydı. Süleyman Bey başbakan olduğunda, İngiltere’de Harold Wilson başbakandı. Sonra Edward Heath, James Callaghan, Margaret Thatcher, John Major ve Tony Blair geldi. Bizim buralarda Süleyman Bey 1965’ten 2000’e tam otuz beş yıl hep başımızdaydı. Türkiye’de lider sultası denildiğinde, aklıma hemen Süleyman Dem
[Devamı]
Kentleri çarpık olanın futbolu da çarpık olur
21 Mayıs 2012
Dünyada iki çeşit ülke var. Futbol yüzünden polisle taraftarın birbirine girdiği ülkeler ve girmediği ülkeler. Türkiye ve İngiltere ilk grupta, yani futbolun çok sevildiği ülkeler grubunda. Futbolun bu kadar sevildiği ülkeler de kendi içinde ikiye ayrılıyor. Kentlerin içinde her yaştan çocuk ve gencin futbol oynayabileceği geniş yeşil sahaların olduğu ülkeler ve kentlerin içinde sadece göbekli amcaların para karşılığı “halı sahada” futbol oynadığı ülkeler. İngiltere ilk grupta Türkiye ise ikinci grupta.
[Devamı]
AB neden Türkiye’de rol üstlenmelidir?
19 Mayıs 2012
Bir zamanlar Avrupa Birliği (AB) Türkiye’de dönüşümün lokomotifi ve başarılı bir yapısal dönüşüm modeliydi. Hem değişimin aktörü, hem de Türkiye için bir rol modeliydi. Ancak Türkiye’de halen böyle düşünen çok az insan var. Eurobarometer anketlerine göz gezdirince kadim kıtanın cazibesini kaybettiği ortaya çıkmaktadır. Türklerin gözünde, bir bütün olarak AB’nin imajı düşmektedir. Elbette, Avrupalıların son dönemdeki özgüven kaybı bu durumun düzeltilmesine yardımcı olmamaktadır.
[Devamı]
3+3
19 Mayıs 2012
OVP'nin öngörüleri gerçekleşirse ülkede yaşayanların geliri yüzde 4 artacak. Peki, neden memurlar bu gelir artışından pay almıyorlar? Memurlara 2012 zammı için gelen ilk resmi teklif olan ‘Kamu İşveren Heyeti’nin 2012-2013 Yıllarına İlişkin Toplusözleşme Teklifi’ yüzde 3+3, yaklaşık yüzde 6.1’lik bir maaş artışına karşı geliyor. Perşembe günü çıkan haberlere göre teklif edilen artış oranı biraz daha yükseltilecekmiş. Belki siz bu satırları okurken yükseltilmiş olabilir de.
[Devamı]
İşsizlik de üretimle aynı mesajı veriyor
17 Mayıs 2012
Küçük oynamaları dikkate almadan söylenebilecek şu: İşsizlik oranı son dört aydır değişmiyor ve yüzde 9'da seyrediyor. Salı günü açıklanan işsizlik verileri de ‘yumuşak iniş’ senaryosu ile uyumlu. Ancak hemen eklemek gerekiyor: Bu verilerin yumuşak iniş senaryosu ile uyumlu olması, illa yumuşak iniş olacağı anlamına gelmiyor. Zira Avrupa’daki son gelişmeler karşısında yumuşak iniş senaryosunun geçerliliği tehlike altında.
[Devamı]
Büyüme oranının öngörülenin altına düşmesi riski artıyor
16 Mayıs 2012
Dün şubat dönemine ilişkin işsizlik oranlarını, geçen hafta da mart ayına ilişkin sanayi üretimini öğrendik. Bir süredir ham verilerin yanı sıra mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler de yayınlanıyor. Böylelikle bir dönem öncesine kıyasa herhangi bir verideki değişimin ne kadarının iktisadi nedenlerden kaynaklandığını öğrenebiliyoruz.
[Devamı]
Daha az mı yumuşak?
15 Mayıs 2012
Avrupa'daki gelişmeler risk alma iştahını olumsuz etkilediği sürece, kura baskı olacağından, TCMB yine yüksek faize başvurur. Yılın ikinci çeyreğinin ortalarına geldik. Mevcut bilgiler Türkiye ekonomisinin 2011’e kıyasla oldukça düşük bir oranda ama ‘yumuşak iniş’ senaryosuna uygun bir biçimde büyümekte olduğunu gösteriyor.
[Devamı]
Neden bir Hyundai çıkartamadık?
15 Mayıs 2012
Biz, mesleksiz üç kişi daha iş bulsun diye teşvik tasarlıyoruz. Onlar şampiyon yetiştirmek için tasarlıyor. Seul ziyaretinden beri aklımdan çıkmayan sorulardan biri de, “Neden biz bu topraklardan bir Hyundai çıkartamadık?” sorusudur. Diyeceksiniz ki,”Bitmedi şu iki günlük Seul ziyareti anıların!” Vallahi haklısınız. Ne yapayım? Etkilendim işte.
[Devamı]
Başkanlık sistemi Türkiye’nin önceliği midir?
12 Mayıs 2012
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan resme dahil olsun ya da olmasın, cumhurbaşkanının yetkileri tartışması Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Gelin bakın neden öyledir. Türkiye halen bir formdan diğerine geçme uğraşında, değişmekte olan bir ülkedir. Ekonomik dönüşüm süreci 1980’lerin başında yapılan politika reformları ile başlamıştır. 2000’lere gelindiğinde büyük şehirler dışındaki şehirlerde sanayinin gelişmesi ve yeni orta sınıfın doğuşu ile birlikte siyasi dönüşüm süreci de başlamıştır. Bugünkü yeni anayasa süreci sadece yeni bir dönemin başlangıcı değil, aynı zamanda Türkiye’de açık ve canlı bir tartışma sürecinin çıkış noktalarından olmuştur. Siyasette uzuncadır süren karnından konuşma dönemi artık sona ermektedir. Anayasa tartışmaları yalnızca yeni anayasanın yazılmasıyla ilgili değildi
[Devamı]