Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Kentler, köylülere mi emanet kalacaktır?
    Güven Sak, Dr. 31 Temmuz 2012
    Dün sorunumuz merkezin yerel üzerindeki vesayeti idi. Korkarım, yarın problemimiz köyün kent üzerindeki vesayeti olacaktır. Türkiye’nin tartışma gündemi, Türkiye’nin gündemi değildir. Kürtaj, sezaryen ve en son üniversitede bira muhabbeti ayıplı gündem maddeleridir. Ayıplıdır çünkü Türkiye’nin geleceğine ve zenginleşmesine ait değildirler. Böyle bakıldığında, Türkiye’nin güncel tartışma gündemi bir nevi “cambaza bak cambaza” gündemidir. Hani eskiden kente panayır geldiğinde, yankesicilere gün doğarmış. “Aaa, cambaza bak cambaza” diye etrafta dolaşıp, cüzdanları toplarlarmış. İşte aynen öyle.. Ben kentlerini idare edemeyen, kentin örgütlenme ve işleyiş yapısını değiştiremeyen bir Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke olamayacağını düşünüyorum. Böyle bir Türkiye’nin orta gelir tuzağı [Devamı]
    Milli parayı atıp euroya geçmek
    Fatih Özatay, Dr. 28 Temmuz 2012
    Avrupa'nın sorunsuz kuzey ülkeleri diğerlerine, 'Ne haliniz varsa görün' deyip kendi para birimlerine mi dönecekler? Çok kızarlardı. Kızgınlıklarını ‘kibarca’ belli edecek biçimde de tepki verirlerdi. Bizim krizden sonra küresel krizden ise önceydi. Merkez Bankası’ndaki görevim nedeniyle yılda iki kez merkez bankalarının bankası konumundaki BIS’in düzenlediği toplantılara katılırdım. Bu toplantıların her yıl bir tanesi Türkiye’nin de içinde bulunduğu merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri için yapılırdı. Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) ve Brüksel’den birkaç bürokrat da katılırdı o toplantılara. [Devamı]
    Kuru arttırmaktan çıkarılabilecek dersler
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2012
    Böyle bir politika uygulanırken asla enflasyonla mücadeleyi ikinci plana itmemek ve itiliyormuş algısını yaratmamak gerekiyor. Birkaç yazıdır enflasyonun yanı sıra liranın yabancı paralar karşısındaki değerini de gözeten bir para politikasının ne ölçüde uygulanabilir olduğunu tartışmaya çalışıyorum. Merkez Bankası’nın (TCMB), 2010’un sonlarından kabaca Ağustos 2011’e kadar uyguladığı, liraya yabancı para birimleri karşısında zamana yayılmış biçimde değer kaybettirme politikasının sonuçlarından ileriye yönelik çıkardığım derslerde sıra. [Devamı]
    Görecek miyiz?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Temmuz 2012
    Para krizlerini açıklamaya çalışan kuramsal çalışmalar ile para krizlerinden önce olan biteni inceleyen uygulamalı çalışmaların dikkatimizi çektikleri bir nokta var. Özellikle sabit ya da önceden artış hızı açıklanmış döviz kuru rejimlerinde, bu kur rejimlerine uyum göstermeyen ekonomi politikaları varsa, eninde sonunda uygulanmakta olan döviz kuru rejiminin çöküşü kaçınılmaz oluyor. Rejim çökmeden bir süre öncesinden başlamak üzere bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Mesela bu tür ekonomilerde devletin borçlanma faizi giderek yükselebiliyor. [Devamı]
    Enflasyonu yükseltmeden rekabet gücünü arttırmak
    Fatih Özatay, Dr. 24 Temmuz 2012
    Enflasyon kalıcı bir biçimde düştükten sonra, döviz kurundaki artış ile enflasyon arasındaki ilişki zayıflayabiliyor. Politika önermesi şuydu: Dışsal şoklara bağlı olarak gösterebileceği küçük dalgalanmalar bir tarafa, enflasyonun kalıcı bir biçimde yüzde 4 etrafında kalacağından emin olunduktan sonra, para politikası, liranın yabancı paralar karşısındaki değerinin enflasyondan arındırılmış düzeyini (reel döviz kurunu) belli bir düzeyde tutacak biçimde tasarlanabilir. Dikkat: “Enflasyondan vazgeç, reel döviz kuruna odaklan” demiyor bu önerme. “Enflasyon yüzde 4 civarına düştükten sonra, bu düşüşün ‘şans eseri’ olmadığından emin ol, sonra da hem enflasyonu o düzeyde tutmaya çalış hem de reel döviz kurunu ‘normal’ addettiğin bir düzeye getirmeye odaklan” önerisinde bulunuyor.  Dış [Devamı]
    Bu dönemde en kötüsü tasarrufçu olmak
    Güven Sak, Dr. 24 Temmuz 2012
    Ben sarsılan tasarrufçu güveninin bu dönemin en önemli kaybedeni olacağını düşünüyorum. 2008 krizi inançlarımızı yıkmaya devam ediyor. Sisteme olan imanımız zorda. Geçenlerde, sistemimizin taşıyıcı kolonlarından biri daha gitti. Londra bankalar arası referans faiz oranı (libor)belirlenmesinde hile yapıldığı ortaya çıktı. Yok artık. O libor ki, yüzlerce trilyonluk günlük işlem, o referans faiz oranına bakılarak fiyatlandırılıyordu. İngiliz Barclays bankasının, görevinden bir nevi merkez bankası başkanının zoruyla, ayrılan genel müdürü, “biz libor için zamanında olmayacak düşük faiz oranlarından borçlanabileceğimizi söylemiştik. Zamanın merkez bankası idaresi de hilemizin farkındaydı. Hatta zaten öyle istiyordu” deyiverdi. Sonra ortalık karıştı. Bu Barclays işi hiç iyi olmadı. Sist [Devamı]
    Türkiye’nin umutsuz ev kadınları
    Güven Sak, Dr. 21 Temmuz 2012
    Türkiye’nin ve Güney Kore’nin işgücünün büyüklüğü aşağı yukarı aynı: 25 milyon kişi. Öte yandan, iki ülkenin nüfusu arasında ciddi bir fark var: Türkiye’nin nüfusu 73 milyon, Güney Kore’ninki ise 50 milyon. Yani, bizim nüfusumuz daha büyük, işgücümüz ise daha küçük. Neden? Kadınların işgücüne katılım oranı bizde yüzde 30’un altındayken, Kore’de yüzde 50 civarında. Kadınların işgücüne katılım oranı Türkiye’den yüksek olan tek ülke Kore de değil. Türkiye’de oran nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkelere kıyasla da düşük. Avrupa ülkelerini saymıyorum bile… Yani, bir nedenden Türkiye’de kadınlar benzer ülkelerde yaşayan kadınların aksine evde oturmayı tercih etmektedir. [Devamı]
    Taammüden
    Fatih Özatay, Dr. 21 Temmuz 2012
    Enflasyon rejimi TL'nin yabancı paralar karşısındaki değerini arzulanan düzeye yakın tutacak biçimde düzenlenebilir mi? Merkez Bankası’nın (TCMB) çeşitli raporlarında ve yetkililerinin sunumlarında iki yıla yakın bir süredir kullanılan bir grafik var. Mesela 2011.III sayılı enflasyon raporunun ikinci, 2012.II sayılı raporunun ilk grafiği. Bu grafiklerde on gelişmekte olan ülkenin döviz kurlarının ortalamasının 2010’un kasım ayından itibaren seyri ile liranın yabancı paralar karşısındaki değerinin (döviz kurunun) seyri karşılaştırılıyor. 2011.III sayılı enflasyon raporunda bu grafiğe atıfta bulunularak şöyle deniliyor: “TCMB’nin uyguladığı politikaların bir yansıması olarak, yılın ikinci çeyreğinde Türk Lirası’nın değeri benzer grupta yer alan ülkelerden arzu edilen doğrultuda ayr [Devamı]
    Halbuki özel araç sahiplerinin sayısı daha az
    Güven Sak, Dr. 20 Temmuz 2012
    Belediyecilik anlayışımız, yolları yapmış ve sonra her koyun kendi bacağından asılır diye hepimizi sokağa salmıştır. Ben bu yazılara okuyucuların yaptıkları yorumları okuyorum. Yazılanları her zaman sevmiyorum ama yine de okuyorum. Geri bildirim iyidir. Geçen salı günkü yazımın altına düşülen bir not beni yeniden düşündürdü. Bugün sizlerle bu çerçevede birkaç rakam paylaşmak istiyorum. [Devamı]
    İstanbul’da Neden Toplu Taşıma Araçlarını Kullanmıyorum?
    N. Emrah Aydınonat, Dr. 19 Temmuz 2012
    İstanbul trafiği denince hemen akla şu soru geliyor. Bunca sıkıntısına rağmen (ben dâhil) herkes neden özel otomobiliyle trafiğe çıkıyor? Neden boğazı vapurla geçip, manzaraya karşı çay keyfi yapmak yerine arabasına atlayıp trafiğe karışıyor? İnsanların kendilerine eziyet etmek istediğini, mazoşist olduklarını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Aslında herkes en konforlu ve rahat şekilde gideceği yere ulaşmaya çalışıyor. Evet. Trafiğe rağmen İstanbul’da en konforlu ulaşım biçimi çoğu zaman aracınıza atlayıp trafiğe karışmak! Peki, neden böyle? Cevabı basit. Kısa mesafeler dışında toplu taşıma sistemini kullanmak zor ve sorunlu. [Devamı]