Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Antakya neden Suriye’nin acısını hissetmektedir?
    Güven Sak, Dr. 22 Eylül 2012
    İlçenin adı biz Türkler için Antakya, diğer pek çokları için ise Antioch. Hatay iline bağlı Antakya Türkiye’nin güneydoğusunda, Suriye sınırında... Ben Antakya’yı aslen bölgede bulunan Roma mozaiklerinin sergilendiği Arkeoloji Müzesi nedeniyle biliyorum. Ancak ilçeyi ziyaret etmek için başka bir sürü iyi neden var. Örneğin, lokantalarında Arap, Türk ve Fransız mutfağının doğal bir karışımını tadabilirsiniz. Antakya yakın zamanda UNESCO Gastronomi Şehri unvanını aldı. Yaklaşık 1,5 milyonluk misafirperver halkıyla ilçe Türkiye’ye gelen tüm meraklı ziyaretçilerin seyahat planında yer almalı. [Devamı]
    Merkez Bankası kararlarının etkileri
    Fatih Özatay, Dr. 22 Eylül 2012
    Yılın son çeyreğinde ve bir ölçüde yeni yılın ilk çeyreğinde iç talepte ani bir 'u' dönüşü beklememek gerekiyor Merkez Bankası (TCMB) iki ayı aşkın bir süredir bankalara borç verdiği paranın faizini düşürüyor. TCMB’nin asıl politika faizi olan ve ‘ortalama fonlama maliyeti’ olarak adlandırılan bu faizin, yılın ilk altı ayındaki ortalaması yüzde 8,7 düzeyindeydi. Sonraki aylarda aldığı ortalama yüzde değerler şöyle: Temmuzda 8,0, ağustosta 6,8 ve eylülde 6,2. Giderek artan oranda kademeli bir düşüş olduğu açık. [Devamı]
    Bizim sanayi devleri neden müteahhit oluyor
    Güven Sak, Dr. 21 Eylül 2012
    Memleketimizin elektronik devini İstanbul'da inşaat yapmaya sevk edenin sanayi teşviklerinin eksikliği olmadığını düşünme eğilimindeyim Bu günlerde aklımdaki mesele budur: Türkiye’nin elektronik devi İstanbul’da inşaat yapmayı tercih ederken, Güney Kore’nin elektronik devi Samsung neden dünyanın elektronik devi haline gelebilmiştir? Bizimki sanayicilikten müteahhitliğe geçerken, neden orada müteahhitlikten sanayiciliğe geçilebilmektedir? Birkaç yıl önce şirketlerle yaptığım bir toplantı hâlâ aklımdan çıkmıyor. Memleketimizin sanayi devleri, yatırım planlarını yaparken, hizmetler sektöründe ve Türkiye’nin içinde büyümeyi düşünüyorlardı. Ben memleketimizin elektronik devini İstanbul’da inşaat yapmaya sevk edenin sanayi teşviklerinin eksikliği olmadığını düşünme eğilimindeyim. Ban [Devamı]
    Çok şanslısınız! Fırsat eşitliği ve iktisadi büyüme...
    N. Emrah Aydınonat, Dr. 20 Eylül 2012
    İktisadi büyüme ve kalkınmanın önündeki en önemli engellerden biri, fırsat eşitliğinin olmamasıdır. Türkiye’nin önündeki en büyük engellerden biri de bu. Bu yazıyı okuyor olmanızdan yola çıkarak çok şanslı olduğunuzu söyleyebilirim. İnternet erişiminiz var, okumak için zaman ayırıyorsunuz, muhtemelen üniversite mezunusunuz veya üniversitede okuyorsunuz. Bu özellikleriniz nedeniyle Türkiye’deki küçük bir azınlığın seçkin üyelerisiniz. [Devamı]
    Riskten bol ne var!
    Fatih Özatay, Dr. 20 Eylül 2012
    Avrupa'nın kurtarma fonu, fona başvuran ülkeye önemli koşullar getirecek. Bu koşulların yerine getirilip getirilmediğini ise yakından denetleyecek [Devamı]
    Daha kolay gibi görünse de zor bir döneme giriyoruz
    Fatih Özatay, Dr. 19 Eylül 2012
    Yılın ilk yarısında yüzde 3.1 oranında büyüdük. Bu düzeyin üçüncü çeyrekte de pek değişmeyeceği, öncü göstergelerden anlaşılıyor. Düşük büyüme işsizlik oranını da yansıyor: Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı uzun bir süredir yüzde 9.4 ile 8.9 arasında geziniyor. Hafta başında açıklanan haziran dönemi işsizlik oranı yüzde 8.9 oldu. Peki, yılın son çeyreğinde ve 2013'ün ilk yarısında daha yüksek bir büyüme oranı yakalayabilir miyiz? [Devamı]
    2013 yılında dışarının kötüleşmemesine duacıyız
    Fatih Özatay, Dr. 18 Eylül 2012
    Yurtiçi ekonomi politikasından büyümeye çok sınırlı bir destek beklenmeli. Uluslararası koşulların kötüleşmemesine duacıyız. Yılın ilk üç çeyreğinde potansiyelimizin belirgin biçimde altında büyüdük. İşsizlik oranına % 9 dolaylarında bir katılık olarak yansıdı bu olgu. Dün %8,9 olarak açıklanan haziran dönemi (mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış) işsizlik oranı bu ataleti bir kez daha kanıtladı. Bu yavaş büyüme dönemine karşı bir ekonomi politikası tepkisi verilebilir mi? Son veriler, Sayın Maliye Bakanı’nın son demeçleri ve basında çıkan konuyla ilgili haberler maliye politikasında bir gevşemenin (salt ekonomik gerekçelerle bakıldığında) mümkün olmadığını gösteriyor. Bu durumda yüzümüzü para politikasına döndürebiliriz. Önce para politikasının bir süredir daha gevşek olduğ [Devamı]
    Merkez Bankası, Steve Jobs'tan ders almalıdır
    Güven Sak, Dr. 18 Eylül 2012
    Ekonomiyi yavaşlatmanın yolu faiz oranlarını yükseltmektir. Tersini isterseniz, para politikasında tersini yaparsınız Türkiye ekonomisi yavaşlıyor. Büyüme oranımız geriliyor. Her yerde hissettiğiniz sıkıntı büyük bir olasılıkla bununla alakalıdır. Türkiye ekonomisinin yavaşlamasını Ankara istemiştir. Ama ben bugünlerde, “Ankara’nın istediği yavaşlama acaba bu yavaşlama mıydı?” diye düşünmeden edemiyorum. Ekonomi yavaşlamasına yavaşladı ama bakın son dönemde Merkez Bankası efektif olarak faiz oranını düşürdüğü halde ekonomi şimdilik bir canlanma emaresi göstermiyor. Düşünenler, “Acaba ortada bir problem mi var?” diye merak ediyor. Neden böyle oluyor? Neden ben bu ortamda işleri yoluna sokmak için, MB’nin Steve Jobs’tan öğrenecekleri olduğunu düşünüyorum? [Devamı]
    Bu çift üç çocuk yapmış: Bu iş bulmuş, bu okula gitmiş… Bu da “hani bana, hani bana” demiş!
    Serdar Sayan, Dr. 17 Eylül 2012
    Ankara’nın en güzel gözüktüğü zaman ne zaman sorusuna başkaları ne cevap verir bilmiyorum. Bu soruya verilecek cevaplar, İstanbul fanatikleri arasında çok popüler olan “hiçbir zaman” cevabından tutun; sonbaharda/ilkbaharda gibi mevsimsel tercihleri vurgulayan yahut sıkça duyduğum Gökçek-öncesi ya da -sonrası türü dönemsel tercihleri öne çıkaranlara kadar değişebilir. Benim favori cevabım “Mısır’dan dönüşlerde” şeklinde. [Devamı]
    Paris Protokolü Filistin ekonomisini kötü etkilemektedir
    Güven Sak, Dr. 15 Eylül 2012
    Geçen Pazartesi Ramallah’ta dejavu yaşadım. Eski intifada zamanlarındaki gibi, her yerde sloganlar atılıyor, caddeleri trafiğe kapatan büyük kayaların üzerinde araba lastikleri yakılıyor ve çocuklar taş atıyordu. Ancak, önemli bir fark vardı. Bu kez gösteriler İsrail işgaline karşı değil, Filistin Özerk Yönetimi Başbakanı Dr. Salam Fayyad’ın bir politikasına yönelikti. Halk, İsrail hükümetinin belirli ürünlere yönelik katma değer vergisini artırma kararı nedeniyle ortaya çıkan fiyat artışlarını protesto ediyordu. İsrail’in bütçesini kontrol etmek için aldığı önlemin etkisini Filistinliler hissediyordu. Neden böyleydi? 1994 yılında İsrailliler ile Filistinliler arasında imzalanan Paris Protokolü yüzünden… Bakın neden protokolün Filistin’in ekonomi politikası yapma kabiliyeti açısından kötü [Devamı]