Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Çocuk oyuncağı
    Fatih Özatay, Dr. 04 Ekim 2012
    Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Hazine bürokratlarının Merkez Bankası'nı bilgilendirmemeleri mümkün olabilir mi? Dün enflasyon açıklandı. Çok kısaca durum şu: Beklendiği gibi tüketici enflasyonunda bir miktar artış var. Yine beklendiği gibi (son zamanlarda zam yapılan ürünleri kapsamayan) temel enflasyonda ise düşüş. Dolayısıyla son yazımda belirttiğim gerekçelerle Merkez Bankası (MB), faiz koridorunun üst sınırını bir miktar daha aşağıya çekebilir. Bir süre para politikası ve Merkez Bankası üzerine yazmak istiyorum. Türk Lirası cinsinden yükümlülükleri için bankaların Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları karşılıkların bir kısmının yabancı para olarak tutulmasına Merkez Bankası’nın izin vermesi üzerine hiç yazmadım. Önümüzdeki günlerde ele alacağım konulardan bi [Devamı]
    Para politikası için senaryolar
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ekim 2012
    Yılsonuna ilişkin yakın zamana kadar yüzde 6.5 dolaylarında olan enflasyon tahminleri peşi sıra yükseltiliyor. Vergi artışları sonrası yüzde 7 telaffuz edilmeye başlanmıştı. Doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlardan sonra yüzde 8'ler konuşuluyor. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu dikkate alındığında ve 2011 sonunda enflasyonun yüzde 10.5 düzeyinde gerçekleştiği hatırlandığında, bunun olumlu bir gelişme olmadığı açık. Bugün, vergi artışları ile son zamlara para politikası cephesinden bakacağım. [Devamı]
    Zamlar ve Merkez Bankası
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ekim 2012
    Merkez Bankası'nın fonlama maliyetini döviz kurunda aksi bir gelişme olmadığı sürece politika faizi düzeyinde tutacağını düşünüyorum. Önce bazı mal ve hizmetlerden alınan vergilerde artışa gidildi. Arkasından benzin ve motorine zam geldi. Dün de elektrik ve doğalgazın fiyatı yaklaşık yüzde 10 yükseltildi. Bu gelişmelere son yazımda istikrar ve büyüme pencerelerinden ayrı ayrı bakmıştım; bugün enflasyon ve Merkez Bankası’nın (MB) para politikası açısından bakmak istiyorum. Enflasyon 2011 sonunda yüzde 10,5 düzeyindeydi, ağustosta ise yüzde 8,9 oldu. 2012 sonu için hedeflenen enflasyon ise yüzde 5. Merkez Bankası, yakın zamana kadar enflasyonun yıl sonunda yüzde 6,2 düzeyinde gerçekleşeceğini öngörüyordu. Bu kadar rakamı, elektrik ve doğalgaza yapılan zamların boyutunu daha iyi o [Devamı]
    Yeni problemimiz, düşük büyüme ve yüksek cari açıktır
    Güven Sak, Dr. 02 Ekim 2012
    Dünün yüksek büyüme ve yüksek cari işlemler açığı döneminde, hiç değilse, neyle karşı karşıya olduğumuzu çok iyi biliyorduk. Dün yüksek büyüme, yüksek cari işlemler açığı ikilisini gördüğümüzde tedirgin olurduk. Üzerine az mürekkep harcamadık. Buyurun, bugün de düşük büyüme, yüksek cari işlemler açığı acaba ne getirir diye yaman meraklanıyoruz. TEPAV Finans Enstitüsü’nün Ekonomide Durum Raporu’nun ikincisi yayımlandı. Ben içinde en çok bu yeni birleşimle ilgili uyarıyı sevdim. Neden? Gayet basit bir nedenle, biz daha önce bunu bilmezdik. Şimdi bir geçiş dönemi fenomeni olup olmadığını, sonra da nasıl yönetilebileceğini merak ediyoruz. Şimdi daha iyi biliyoruz ki, iktisat politikası yönetimi bir nevi jonglorlüktür. Havada en azından beş topu aynı anda idare edebiliyor olmanız gere [Devamı]
    İhracat düşüşü neden mali kuralı hatırlatıyor?
    Fatih Özatay, Dr. 29 Eylül 2012
    Sadece 'an'a odaklanırsanız istikrar adına doğru adımlar. Ama dinamik çerçevede baktığınızda doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Büyüme hızımızın düşmesinde iki temel unsur rol oynadı. Birincisi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Haziran 2011’de kredi arzı artış hızını azaltmaya yönelik bazı etkili adımlar attı. İkinci unsur ise Avrupa’daki sorunlardı. 2011’in ikinci yarısında Avrupa’da durumun çok belirsizleşmesi risk alma iştahını azalttı. Bankalarımız ve şirketlerimiz yurtdışından borçlanmakta güçlüklerle karşılaştılar. Ayrıca aynı ortamda yatırım yapma iştahı da azaldığından yurtiçi kredi talebi azaldı. Ek olarak, Avrupa’nın büyümüyor olması ihracatımızı olumsuz etkiledi. Dikkat ederseniz, bu unsurların sadece ilki son günlerin moda deyişiyle ‘frene basmak’ ile ilgil [Devamı]
    Harcamasını azaltamayan vergisini günceller
    Güven Sak, Dr. 28 Eylül 2012
    Maliye politikasında bildiğim tek değişiklik, dolaylı vergi gelirlerini arttırmak için yapılan zamlara 'güncelleme' diyor oluşumuzdur. Türkiye dünyanın neresindedir? Türkiye ekonomisi birinci dünyadadır. Vergi sistemi ise üçüncü dünyaya aittir. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 70’i dolaylı vergilerden oluşan ülkeye üçüncü dünya ülkesi denir. Söyler misiniz bana, maliye politikası alanında ne değişmiştir? Benim bildiğim tek değişiklik, artık dolaylı vergi gelirlerini arttırmak için yapılan ürün zamlarına ‘güncelleme’ diyor oluşumuzdur. Ben işte buna bayılıyorum. Kendimi daha bir Orwell dünyasına adım atmış gibi hissediyorum. Mesela ‘Adalet Bakanlığı’ diyoruz! Maliye Bakanlığımız geçenlerde yine bir ‘güncelleme’ yaptı. Yani ne yaptı? Bazı ürünlerin fiyatlarını güne uygun hale geti [Devamı]
    Merkez'in bir suçu yok
    Fatih Özatay, Dr. 27 Eylül 2012
    Suç ve suçlu bulmaya meraklıyız ya, artık bunun 'suçlusunu' da sonra birlikte ararız. Ekonomik büyümenin yılın ilk yarısında yüzde 3,1’e düşmesi nedeniyle Merkez Bankası’nı (MB) suçlayanlar oldu. Ortada bir suç yok. Ama illa bir suç olduğu düşünülüyorsa bunun faili kesinlikle MB değil. Kredi arzında 2010’un son yedi ayı ile 2011’in ilk yedi ayında gözlenen ‘çılgın’ artış hızı, finansal istikrar açısından tehlikeliydi. Araştırmalar, dünyada yaşanan finansal krizlerin yarıya yakınından önce hızlı kredi genişlemesi olduğunu gösteriyor. Hızlı kredi genişlemesi ile finansal krizler arasındaki yakın ve tehlikeli ilişkinin en temel nedeni sanıyorum açık: Ekonomiler hızla büyürken ekonomik birimler son derece iyimserleşiyorlar. Arz ve talep patlaması Ortalığın hep öyle güllük gülista [Devamı]
    Büyüme açısından olumsuz gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 26 Eylül 2012
    Dışarıya ilişkin üç önemli riskten söz etmiştim son yazımda. İkisi Avrupa, sonuncusu ise ABD ile ilgiliydi. İlk olarak İspanya ve İtalya gibi ülkelerin Avrupa'nın kurtarma fonlarına başvurmaları gerekiyor ki, Avrupa Merkez Bankası devreye girerek bu ülkelerin devlet tahvillerini satın alarak faizlerini makul düzeylere düşürebilsin. Oysa İspanya'nın henüz ne yapacağı belli değil; şimdilik ayak diriyorlar ve dolayısıyla piyasalar tedirgin. Bu nedenle, ortadan en önce kalkması beklenen risk, bir süre daha bizimle birlikte olacak. İkinci olarak Avrupa'da bu yaşananların bir daha yaşanma olasılığının en aza indirilmesi ve şu sırada İspanya gibi ülkelerden yoğun miktarda kaçıp Avrupa'nın sorunsuz ülkelerine doğru akan para (banka mevduatının mesela) olgusunun ortadan kalkması için ort [Devamı]
    Merkez'in haberi olmaması mümkün mü?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Eylül 2012
    Merkez'in son kararlarını önlemlerin alınacağını bilmeden almış olması ihtimali yüzde sıfır değilse bile sıfıra milim yakın Son vergi düzenlemelerine birkaç farklı pencereden bakmak mümkün. En başta söylenmesi gereken şu: Maliye politikasında disiplin adına doğru bir adım atıldı. Sonuçta maliye politikasında gevşemenin, hele bir de süreklilik kazanırsa, başımıza ne dertler açtığını yaşayarak çoktan öğrendiğimizi gösteriyor bu karar. Bozulan ve daha da bozulma eğilimi gösteren bütçe dengelerini tekrar yerli yerine oturtmaya çalışıyor. Bu pencere, ‘olumlu görünüm penceresi’. Şimdi ‘olumsuz görünüm pencerelerini’ teker teker açayım. Birinci olumsuzluk, başımız sıkıştığında yine ‘kalitesiz’ önlemlere yönelmemiz. 2001 krizinden hemen sonra ortaya çıkan büyük yangını söndürmeye çalış [Devamı]
    Çakma adaletten İstanbul Finans Merkezi çıkmaz
    Güven Sak, Dr. 25 Eylül 2012
    Türkiye'nin adalet sistemi doğru dürüst çalışmıyor. Bunu söylemek için, herhangi bir davada sanık yakını olmak gerekmiyor... Türkiye’nin adalet sistemi doğru dürüst çalışmıyor. Bunu söylemek için, herhangi bir davada sanık yakını olmak gerekmiyor. Türkiye’nin adalet sistemi dün de çalışmıyordu, bugün de çalışmıyor. Ama bizim dün İstanbul Finans Merkezi kuracağız diye bir iddiamız yoktu, bugün var.. Adaleti çakma olan memlekette, uluslararası finans merkezi filan olmaz. Balyoz davası kararlarından sonra aklıma takılan husus işte budur. Hükümetimiz İstanbul Finans Merkezi projesinde ciddiyse, ciddiyetin göstergesi kapsamlı bir yargı reformu projesidir. Yeter mi? Yetmez. Aynı zamanda yeni bir anayasa projesidir. Yeni anayasa olmadan İstanbul Finans Merkezi olmaz. Gelin bakın neden o [Devamı]