Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Çifte karakterli göstergeler
    Fatih Özatay, Dr. 01 Kasım 2012
    Yılın üçüncü çeyreğindeki büyüme oranımız büyük ihtimalle ilk yarıda gerçekleşen düşük büyümenin de altında kaldı. Eylül ayı dış ticaret verileri dün açıklandı. Enerji ve altın dışı ithalatımız geçen yılın son ayından bu yana bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla hep daha düşük düzeyde gerçekleşiyor. Nedeni açık: Büyüme oranımız oldukça düşük bir düzeye geriledi, dolayısıyla ithalat gereksinmemiz azalıyor. Eylül ayında da bir değişiklik yok: Altın ve enerji dışı ithalatımız yüzde 3,6 oranında azaldı. Tek değişiklik, düşüş oranının son aylardakinden daha az olmasında. [Devamı]
    Son çeyreğe ilişkin ilk büyüme göstergeleri
    Fatih Özatay, Dr. 31 Ekim 2012
    Ekim ayındaki ekonomik faaliyet hacmi açısından çifte bayramdan önce önemli bilgi veren iki veri yayınlandı: Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksi ve sanayi sektöründe kapasite kullanım oranı. [Devamı]
    Ekim ayı da farklı değil
    Fatih Özatay, Dr. 30 Ekim 2012
    Ekimde sanayi üretiminde üçüncü çeyreğe kıyasla bir kıpırdanma yaşandığına ilişkin emare görmüyorum. Çifte bayramdan önce sanayi sektöründe ekim ayı kapasite kullanım oranı (KKO) açıklandı. Bayram havası nedeniyle olsa gerek bu veriye ilişkin finansal kurumların raporlarında olumlu değerlendirmeler gördüm. Olumlu değerlendirmeler mevsim hareketlerinden arındırılmış veriler kullanılarak bir önceki ay ile yapılan karşılaştırmaya dayanıyordu. Gerçekten de KKO eylül ayında yüzde 72,8 düzeyindeyken ekimde yüzde 73,1 olmuştu. Oysa çifte bayram havası nedeniyle gözden kaçan şuydu: Bu oran, potansiyelimizin oldukça altında büyüdüğümüz yılın ilk yarısındaki her iki çeyrekte gerçekleşen ortalama kapasite kullanım oranlarından düşüktü (Tablo 1). Bayram havası dışında bir neden aranacak olur [Devamı]
    Siyasi kutuplaşma ekonomi için kötüdür
    Güven Sak, Dr. 30 Ekim 2012
    Ben siyasi kutuplaşmanın önümüzü tıkadığını, bahtımızı kararttığını düşünüyorum. Aynı sorun Amerika'da da var. Siyasetçi siyasi kutuplaşmayı sever. Elinde değil, tanım gereği sever. Siyasi kutuplaşma, siyasetçinin, seçmen mobilizasyon kabiliyetini ve arkasından seçim kazanma şansını arttırır. Ama kazanılan seçimin millete bir hayrı olmaz. Olmamıştır. Olamaz. Ben siyasi kutuplaşmanın önümüzü tıkadığını, bahtımızı kararttığını düşünüyorum. Aynı sorun Amerika’da da var. Siyasi kutuplaşma, Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını, Amerikan ekonomisinin ise kısa vadede canlanmasını zorlaştırıyor. Gelin bakın nasıl düşünüyorum? Önce Amerika’dan başlayayım müsaadenizle. Amerika’da yapılan bir çalışma, toplumun Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yüzde elli yüzde elli bölünmüş olmasının, uy [Devamı]
    Türkiye’nin reform yorgunluğu
    Güven Sak, Dr. 27 Ekim 2012
    Geçtiğimiz hafta “Prague Enlargement Dialogue” kapsamında düzenlenen toplantıya katıldım. Katılım sürecinin uzamasının Türkiye’de reform yorgunluğuna neden olup olmadığını sordular. Türkiye’nin üyelik görüşmeleri yedi yıl önce başladı. Görüşmelerin beşinci yılında Türkiye yorgun düşmüştü. Ama toplantıda sürecin uzamasının Türkiye’yi yormadığını söyledim. Zira, denemeyi yıllar önce bıraktıysanız yorulmazsınız. Türkiye, 2007 yılında AB oyununu oynamayı bırakmıştır. [Devamı]
    Bir finansman mühendisliği örneği olarak ROM
    Fatih Özatay, Dr. 27 Ekim 2012
    Rezerv Opsiyonu Mekanizması' bankalara lira cinsinden daha fazla fon kalmasını sağlıyor. MB'nin döviz rezervlerini artırıyor. Merkez Bankası’nın (MB), bankalara, topladıkları lira cinsinden mevduat karşılığında kendisinde tutmak zorunda oldukları paranın belli bir oranını döviz cinsinden tutabilmelerine izin veren uygulaması üzerinde duruyordum. MB’nin ‘Rezerv Opsiyonu Mekanizması’ (ROM) olarak adlandırdığı bu mekanizma hakkında birkaç noktaya daha değinerek bu konuyu kapatayım. [Devamı]
    Nobel Barış Ödülü neden ASEAN'a gitmedi?
    Güven Sak, Dr. 27 Ekim 2012
    Zoru başarmanın başlangıç noktasında tarihle yüzleşme cesareti yatmaktadır. AB'de vardır. ASEAN'da yoktur. Avrupa Birliği (AB) 2012 Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Bence iyi oldu. Bugün aklımdaki soru şudur: Nobel Barış Ödülü bu yıl AB yerine neden ASEAN’a gitmedi? AB bölgesel entegrasyonu amaçlayan bir birlikse ASEAN da Asya Pasifik bölgesinde aynı amaç için çalışıyor. Üstelik Amerikan dokümanlarında, güvenlikle ilgili temel vurgunun Avrupa ve çevresinden Asya Pasifik bölgesine doğru kaydığı bir dönemdeyiz. Peki, Nobel Barış Ödülü neden ASEAN yerine AB’ye gitti? Cevabımı merak edenleri aşağıya beklerim. [Devamı]
    Bayramlık ama makul bir senaryo
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2012
    2013'ten itibaren 4-5 büyüme oranını yakalarız, işsizlik 9 dolaylarında çakılı ka-lır. Peki, gerçekleşme olasılığı ne kadar? Bayramın ilk günü. Ekonomimizin yakın gelecekte nasıl şekilleneceğine ilişkin olumlu ama makul bir senaryo oluşturmak mümkün mü? Evet, mümkün. Gelin bugün öyle bir senaryoya beraberce göz atalım. [Devamı]
    Gösterge Tuhafiye: Ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi ve pencere-balkon göstergesi
    Serdar Sayan, Dr. 25 Ekim 2012
      "Ahkâm Keseri"ni baştan beri düzenli okuyan okuyucuların hatırlayacağı gibi, yazılarımda zaman zaman alışılmış olmayan kalkınma göstergelerinden söz ediyorum. Bir anlamda, çok boyutlu ve kapsamlı bir kavram olan “ekonomik gelişme”nin tam olarak ne ifade ettiğini, alışıldık olanların dışındaki bileşenlerden ya da yansımalardan hareketle anlama çabaları bunlar. "Gelişmiş olma hali"nin ayırıcı (ama standart olmayan) kimi karakteristiklerine yönelik bir arayış olarak görmek de mümkün. Sağlanması bir ülkenin gelişmiş olmasını garantilemeyecek ancak sağlanmaması, gelişmişlik eksikliğine dalalet edecek kriterlerden söz ediyorum. Kişi başına düşen milli gelir ya da 100 bin nüfus başına düşen doktor sayısı yahut bin kişi başına toplam günlük gazete satışı gibi standartlaşmış olanlar dışında kalan [Devamı]
    İstikrarın bedeli
    Fatih Özatay, Dr. 24 Ekim 2012
    1990'larla karşılaştırıldığında geldiğimiz nokta çok olumlu. Faizler düşük, enflasyon düşük, kamu borcu düşük, bütçe açığımız düşük. Kısacası, istikrar açısından bakıldığında oldukça olumlu bir noktadayız. Ancak eski istikrarsız günlerden bugüne taşıdığımız önemli bir sorunumuz var. Üstelik o önemli sorun ağırlaşma eğilimi gösteriyor: [Devamı]