Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Yumuşak inişin anlatılmayan hikayesi
    Güven Sak, Dr. 17 Kasım 2012
    Geçenlerde sıfırdan yabancı yatırım yapmakla ilgilenen iş adamlarıyla sohbet ettim. Türkiye, yabancı emlak sektörü için olanaklarla dolu bir ülke. Fakat orta vadeli ekonomik görünüm parlak olsa da, kısa vadeli görünüm yatırımcıları bir kez daha düşünmeye itiyor. Müsaadenizle son dört yılda Türkiye’nin büyüme performansına ve 2013 için büyüme beklentilerine bir bakalım. [Devamı]
    Notumuz yine de artar mıydı?
    Fatih Özatay, Dr. 17 Kasım 2012
    İşsizlik oranımız 10,5 düzeyinde olsaydı Fitch yine de kredi notumuzu 'yatırım yapılabilir' düzeye çıkarır mıydı? [Devamı]
    Neden kaldırımdan gitmiyormuş?
    Güven Sak, Dr. 16 Kasım 2012
    Sağa sola 'İnanmayacaksınız ama burası Ankara' levhaları koymakla Ankara gelişmiş bir kent olmaz. Belki gün gazetedeki haber şöyleydi: “Keçiören Etlik, General Dr. Tevfik Sağlam Caddesi’nde, akülü aracıyla kaldırıma çıkamadığı için yolda gittiği ileri sürülen Nevzat Özyavuzer’e, aynı istikamette giden R.E’nin kullandığı Keçiören Belediyesi’ne ait çöp kamyonu çarptı. Özyavuzer olay yerinde hayatını kaybetti.” Olay, Ankara’nın tam ortasında oldu. [Devamı]
    Şeffaflığın peşinden (1)
    Fatih Özatay, Dr. 15 Kasım 2012
    Para politikasına ilişkin bazı modalar eskir ve yerlerini yenilerine bırakırken şeffaflaşmadan vazgeçilmiyor. Son kırk-elli yıla bakılınca, piyasa ekonomilerinde para politikası uygulamasının önemli değişikliklere uğradığını hemen görmek mümkün. Mesela bir aralar merkez bankalarının ekonomideki para miktarını belli bir dönemde ne oranda arttıracaklarını önceden açıkladıkları bir para politikası uygulaması modaydı. Sonra koşullar değişti, bu tür bir ‘parasal kontrol’ uygulaması terk edildi. Yerini, enflasyon hedeflemesi denilen bir para politikası çerçevesi aldı. [Devamı]
    Merkez Bankası reel kur hakkında konuşarak risk mi alıyor?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Kasım 2012
    Son yazımda liranın değerlenme baskısı altında kalması halinde Merkez Bankası'nın (MB) neler yapabileceğini tartışmaya çalışmıştım. Pazartesi günü, MB Başkanı böyle bir durumda faiz koridorunu ve politika faizini aşağıya çekebileceklerini söyledi. MB'nin bugüne kadar yaptıkları dikkate alındığında, faiz koridorunda indirim zaten ilk akla gelen politika tepkisiydi. Buna karşın, sözünü ettiğim yazımda politika faizinin düşürülmesi olasılığının şimdilik az olduğunu, enflasyonda düşüş belirginleşirse gündeme gelebileceğini belirtmiştim. Demek ki MB böyle düşünmüyor; politika faizinde küçük bir indirim olasılığını da dışlamıyor. [Devamı]
    Merkez Bankası'nın bundan sonraki adımları
    Fatih Özatay, Dr. 13 Kasım 2012
    Türkiye ve benzeri ülkelere yönelik döviz akımlarının güçlenmesinin önündeki tek engel ABD'nin 'mali uçurum' riski. Merkez Bankası’nın (TCMB) son Enflasyon Raporu’nun 12. sayfasından alıntı yapıyorum. Benzeri cümleler son Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti’nin 15. maddesinde de var: “Kısa vadeli sermaye akımlarında yaşanabilecek ivmelenme, hızlı kredi genişlemesi ve yerli para üzerinde oluşabilecek değerlenme baskısı ekonomimizdeki dengelenme sürecini yavaşlatabilecektir. Bu riskin gerçekleşmesi halinde TCMB, kısa vadeli faizleri düşük düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar gibi makro ihtiyati araçlarla sıkılaştırmaya gidebilecektir. Ayrıca rezerv opsiyon mekanizması da otomatik dengeleyici özelliğiyle finansal istikrarı dengeleyecektir”. [Devamı]
    Karşılıksız çek tutarı ikiye katlandı
    Güven Sak, Dr. 13 Kasım 2012
    Türkiye ekonomisinin yavaşladığını en çok Anadolu'daki tüccar ve sanayici hissediyor. İlginç bir dönemin içinden geçiyoruz. Türkiye ekonomisi yavaşlıyor. Türkiye ekonomisi kontrollü bir biçimde yavaşladığı için övgü alıyor. Neden? Türkiye ekonomisi yavaşladıkça zaman içinde biriken risk daha iyi kontrol edilebilir hale geliyor. İyi mi oluyor? Nerede oturduğunuza bağlı. Bir bütün olarak bakıldığında, ekonomi tıkırında görünüyor. Ama işletmeler düzeyinde baktığınızda, yavaşlamanın maliyeti ve zorlukları daha açıklıkla görünüyor. [Devamı]
    Türkiye’de kadın CEO’ların sayısı artmaktadır
    Güven Sak, Dr. 10 Kasım 2012
    Türkiye’yi tanımlarken aklınıza gelen ilk şey nedir? Benim için ülkenin ikili yapısıdır. Konunun yabancısı olanlar İstanbul’dan Diyarbakır’a seyahat ettiklerinde Türkiye’yi nasıl tanımlamaları gerektiğine karar veremeyecektir. İstanbul’dan güneydoğuya gittikçe, ekonomik olanaklar seti de gitgide daha az sofistike hale gelmektedir. Ülkenin bir bölgesinde kadın CEO’ların sayısı artarken, diğer bir bölgede kadınların işgücüne katılım oranı en düşük seviyeye gerilemektedir. Bu iki uç eskiden birbirinden coğrafi olarak uzaktaydı. Ancak şimdi artan iç göç dolayısıyla birbirinden daha fazla haberdar oluyor. [Devamı]
    Sanayi üretiminde bir sürpriz yok
    Fatih Özatay, Dr. 10 Kasım 2012
    Son çeyrekte toparlanma ihtimali elbette var ama toparlanma olacaksa bunun kasımdan önce olmayacağı anlaşılıyor. Bazen böyle oluyor; “Bir sonraki yazıda ele alacağım” diyorum, araya önemli bir konu giriyor, sözümü tutamıyorum. Bu yazıda, döviz kurunun olası seyri ve Merkez Bankası’nın olası politikası üzerinde duracağıma söz vermiştim; ileriye atıyorum. Nedeni şu: Perşembe günü açıklanan eylül ayı sanayi üretimi verisine ilk verilen tepki, ‘sürpriz’ şeklinde oldu. [Devamı]
    Tutukluların Çıkmazı, Yeni Anayasanın Açmazı
    N. Emrah Aydınonat, Dr. 09 Kasım 2012
    İktisatçıların çok sevdiği bir oyun var: Tutukluların çıkmazı (prisoner's dilemma).[1] Özetle, bu  oyun bize diyor ki, kendi çıkarlarınız açısından mantıklıymış gibi görünen bir seçim, sizin zararınıza olabilir. Kişisel çıkarlar peşinde koşmak sizin ve toplumun genelinin zararına olabilir.  İktisatçıların çok sevdiği bu oyunun ana fikirlerinden biri bu. Şimdi bu ana fikirden yola çıkarak ülkemizin en önemli gündem maddelerinden biri olan yeni bir anayasanın yazılması süreci hakkında düşünmeye çalışalım. Sorularımız şunlar: Acaba yeni anayasa hazırlanırken partilerin kendi çıkarları peşinde koşmaları (yani, oy peşinde koşmaları) toplumsal olarak istenmeyen sonuçlar doğuruyor olabilir mi? Acaba, partiler anayasanın hazırlanması sürecinde diğer partilerin tabanından oy kapmak için yarışmak ye [Devamı]