Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Karmaşık gibi ama değil
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ocak 2013
    2012'nin üçüncü çeyreğinde yüzde 1,6 oranında büyümüştük. Öyle görünüyor ki dördüncü çeyrek bundan daha kötü olmayacak. ABD ‘mali uçurum’a düşülmesini önleyecek kararı aldı. Tam olmasa da büyük ölçüde rahatladı dünya. Tam değil; çünkü iki ay sonraya ertelenen bazı konular yeni tartışmalar başlatabilecek. Neyse, yurda döneyim. Aralık ayı kapasite kullanım oranı (KKO) bir yıl öncesinin aynı dönemine göre daha düşük bir düzeyde gerçekleşti. KKO’ya ilişkin bir de mevsim etkisinden arındırılmış veriler yayımlanıyor; onlara bakmıyorum. Zira bu verilere ‘inanmak’ yanlış yorumlara sevk edebilir insanı. Biraz ‘teknik’ kaçacak; yazının sonunda anlatayım neden bakmadığımı. [Devamı]
    Ekonominin Büyüme Hızından Bana Ne
    Hasan Ersel, Dr. 02 Ocak 2013
    Gözlemler, “ulusal gelirin”[i] büyüme hızı ile kendi refahlarındaki değişme arasında bir ilişki olmadığını düşünen pek çok insanın, daha kibar biçimde olsa da, başlıktaki ifadeyi paylaştığı yönünde. Üstelik bu insanların önemli bir kısmı yanılmıyorlar da. Ulusal gelir arttığı (buna kısaca iktisadi büyüme diyoruz) halde kişilerin refahı düşebiliyor. Buna da en az iktisatçılar şaşar. Çünkü GSYH ile ölçülen ulusal gelir bir refah göstergesi değildir.[ii] GSYH, bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen tüm sonul mal ve hizmetlerin piyasa değerinin ne olduğunu gösteren bir kavram. İktisatta, ulusal gelirdeki (pratikte GSYH’daki) değişmenin toplumun refahındaki değişmeyi göstermeyeceğini biliniyor. Buna rağmen, bu bağıntının varlığına dayanan çıkarımlara, özellikle basında, çok rastlıyoruz.[iii] [Devamı]
    Son haftanın çelişkili verileri ve mali uçurum
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ocak 2013
    Yeni yıla girerken ABD Senatosu 'mali uçurum'a düşülmesini kısmen engelleyen bir kararı büyük bir çoğunlukla aldı. Senato'dan geçen metnin Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi'nde salı günü oylanması bekleniyordu. Siz bu yazıyı okuduğunuzda muhtemelen sonuç belli olacak. Senato'dan geçen metin hakkında ilk yorumlar "hiç yoktan iyidir" şeklinde: Korkulanı önlüyor ama öte yandan özellikle ilk çeyrekte büyümeyi düşürmesi bekleniyor. Ayrıca Temsilciler Meclisi kararı onaylasa bile iki ay sonrasına ertelenen bazı anlaşmazlık noktaları var: Borç tavanı ve harcama kesintileri şubatta tekrar gündeme gelecek. [Devamı]
    İlk günden olumlu olmak lazım
    Fatih Özatay, Dr. 01 Ocak 2013
    Akla birçok soru geliyor ama dedim ya yılın ilk yazısı olumlu şeyler söyleyeceğim. Güzel bir yıl dilerim. 2012’nin son yazısında 2012’ye iki çok farklı pencereden bakmaya çalışmıştım. Çift karakterli bir yazı yazmak mümkündü. Zira 2012’de ekonomimizde olan biten birbirine zıt değerlendirmelere izin veriyordu. Bu yazı yeni yılın ilk günü gün ışığına çıkacak. İlk gün sadece olumlu bir şeyler söylemeye çalışayım. ‘Enflasyon düştü, kapasite kullanım oranı arttı’ gibi ‘anlık’ olumluluklar olmasın; daha uzun vadeli, daha yapısal olumluluklar bulmaya çalışayım. [Devamı]
    2013 yeni anayasa yılı olsun
    Güven Sak, Dr. 01 Ocak 2013
    Ben milletin sağduyusuna güvenmek gerektiğini düşünüyorum. 2013 anayasa yılı olmalıdır. Siyaset sözünü tutmalıdır. Bir yıldan diğer bir yıla geçiyoruz. Bir yıldan bir diğer yıla geçerken adet bir dilek tutmaktır. Yeni yılla birlikte hayatınızda değişmesi gerekene karar vermektir. Dilek, elbette gerçekleştirilebilir olmalıdır. 2013 Türkiye için yeni anayasa yılı olsun. Türkiye, bütün meselelerini Meclis çatısı altında müzakere ederek çözebileceğini ele güne göstersin. 2012 yılının kazanımları, yeni anayasanın yapılabilir olduğuna işaret ediyor. Siyaset, sızlanma değil orta yolu bulma sanatıdır. Müzakere, orta yolu bulmak için yapılır. 2013 yılı, Türkiye için yeni anayasa yılı olmalıdır. [Devamı]
    Mısır’ın olmayan referandumu
    Güven Sak, Dr. 29 Aralık 2012
    Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde hem Türkiye hem de Mısır anayasa komisyonu kurdu. Mısır’ın komisyonu Mart 2012’de, Türkiye’ninki ise Ekim 2011’de çalışmalarına başladı. Geçen hafta, Mısır’daki komisyon görevini somutlaşmayan bir referandumla tamamladı. Türkiye ise hala komisyon çalışmalarının sonucunu bekliyor. Peki, neden Mısır’daki süreci hiç var olmayan referandum diye tanımladım? Neden Türkiye’nin anayasa komisyonundan hala umutluyum? Müsaadenizle iki ülkedeki anayasa yapımı süreçlerini karşılaştırayım. [Devamı]
    2012'ye de damgasını vurdu
    Fatih Özatay, Dr. 29 Aralık 2012
    Makroekonomik istikrarı sağlamış olmamız dış kaynakları çekmek için yetmiyor. Küresel piyasalarda risk iştahının bol olması gerekiyor. Yılın son yazısında 2012’ye ilişkin iki zıt değerlendirme yapmak mümkün. Olumlusu ile başlayayım: Büyüdük. Üstelik en önemli ihracat pazarımız Avrupa daralıyorken gerçekleşti bu. İşsizlik oranımız kriz öncesinde yüzde 10 dolaylarında katılık gösteriyordu. 2012’de yüzde 9,3 civarına düştü. İki önemli kırılganlığımız vardı; bunlarla mücadelede başarılı olduk. Birincisi, yüksek düzeydeki cari işlemler açığımızı önemli miktarda azalttık. İkincisi, tüm 2010 ile 2011’in ilk üç çeyreğinde finansal istikrarı tehdit edebilecek boyutlara çıkan kredi artış oranını düşürdük. [Devamı]
    Gösterici, polisin velinimetidir
    Güven Sak, Dr. 28 Aralık 2012
    Polis teşkilatında zihinsel dönüşümün en önemli aşamalarından birinin göstericilere yaklaşım olduğunu da düşünüyorum. Şimdi Orta Doğu Teknik Üniversitesi‘nde ne oldu? Bana kalırsa, 29 Ekim’de Ankara’da Cumhuriyet Bayramı törenleri sırasında ne olduysa, ODTÜ’de de o oldu. Sayısı binlerle ifade edilen sayıda polis birkaç yüz gösterici ile demokratik teamüllere uygun bir biçimde baş etmeyi beceremedi. Türk mühendisliğinin eseri olan Göktürk-2 uydusunun atılmasını izlemek için ODTÜ’ye gelen Sayın Başbakan bir grup öğrenci tarafından her zamanki gibi protesto edildi. [Devamı]
    2013'e doğru (5)
    Fatih Özatay, Dr. 27 Aralık 2012
    Yüzde 20 gibi bir kredi artış oranına 'izin' verilmeyeceğini düşünüyor insan. Ama yaklaşan seçimler nedeniyle emin olmak da zor. Temel senaryoyu oluştururken 2013’e ilişkin önemli varsayımlar yaptım. Bunların içinde en ‘cesuru’ ABD’nin mali uçuruma düşmeyeceği varsayımıydı. Son yazımda ise mali uçuruma düşülmesi halinde halimizin nice olacağını kısaca değerlendirdim. ‘Cesur’ olmasa da çok önemli bir kabulüm daha var: Ekonomi yönetiminin 2013 boyunca kredi artış oranını yüzde 15 düzeyinde sınırlayacağını varsaydım. [Devamı]
    2013'e girerken (4)
    Fatih Özatay, Dr. 26 Aralık 2012
    '2013'e girerken' dizisinin bu son yazısında 2013'e ilişkin tahminlerimi vereceğim. Bu tahminler daha önce verdiğim temel senaryomdaki dışsal koşullara ilişkin kabullerimin gerçekleşmesi halinde geçerli. Lirada reel bir değer kaybı beklemiyorum. Dünyadaki yavaş büyümeye paralel olarak, ihracat pazarlarımızda büyümenin sınırlı olacağını belirtmiştim. Bu koşullar altında, ihracat performansımızdaki iyileşme de sınırlı olacaktır. Dolayısıyla, ihracatın büyümeye katkısında 2012'ye göre küçük bir artış beklemek makul görünüyor. Kredi arzının, tüketime 2012'de verdiği destekten daha fazla destek vereceğini düşünmüyorum. Temel nedeni, özellikle tüketici kredilerindeki artış oranının sınırlı olmasının ekonomi yönetimince isteniliyor olması. Öte yandan Merkez Bankası kısa vadel [Devamı]