Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Ömrümüz uzarken neden zenginleşemiyoruz?
    Güven Sak, Dr. 02 Nisan 2013
    Girişimcileri hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapan bir yatırım iklimine sahipseniz, zenginleşmek için gereken sıçramayı yapamıyorsunuz. Bugün aklımdaki meseleyi başlığa olduğu gibi yazdım. Kırk yıl önce Türkiye’de doğarak, bir yaşına basmayı başarabilmiş olan bir bebek, İsveçli bir bebekten 23 yıl daha kısa yaşıyordu. Bugün ise aradaki bu fark sekiz yıla indi. Bu arada Türkiye’de yaşam beklentisi 50’den 74’e yükseldi. Gerçi İsveç’te kırk yıl önce yaşam beklentisi bizim bugünkü seviyeden daha iyiydi ama olsun kırk yıl sonra aradaki fark önemli ölçüde azaldı. Artık İsveçliler gibi daha uzun yaşayabiliyoruz. Ama bakın kişi başına gelir karşılaştırmalarında işin rengi değişiyor. Kırk yıl önce, Türkiye’de, kişi başına gelir, İsveç’teki kişi başına gelirin yüzde 10’u kadardı. Bugü [Devamı]
    2012'de sadece yüzde 2,2 oranında büyüdük
    Fatih Özatay, Dr. 02 Nisan 2013
    Sürdürülebilir büyüme oranımızın yüzde 4,5-5 arasında olduğunu düşünüyorduk; bu düzey düşüyor mu? Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) gerçekleşmelerini dün öğrendik. 2011 yılında yüzde 8,8 olan büyüme oranımız 2012’de yüzde 2,2’ye düştü. Bir sürpriz değil. 2011’in sonuna doğru bu köşede yer alan bir dizi yazıda, çeşitli senaryolar vermiş ve makro göstergelerin nasıl gelişebileceğini tartışmıştım. En makul senaryoda, 2012 büyüme oranı yüzde 1-3 aralığında çıkıyordu. Yılın ilk üç ayının GSYH verilerinin belli olmasından sonra da yine bu köşede, mevcut kapasite kullanım oranı, reel kesim güven endeksi, kredi artış oranı, sanayi üretimi ve ihracat verileri ışığında yüzde 2,2-2,3 dolaylarında bir büyüme oranının gerçekleşebileceği öngörüsü yer aldı. GSYH’ye ilişkin saptamalarım şöyle: B [Devamı]
    İsrail-Türkiye ilişkilerini düzeltmek
    Güven Sak, Dr. 30 Mart 2013
    Geçen hafta, İsrail’in Mavi Marmara olayındaki hatalarından dolayı Türkiye’den özür dilemesinin hemen sonrasında İsrail’deydim. Türkiye bu özrü çoktan hak etmişti. Ancak özür Obama faktörünün devreye girmesiyle geldi. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Obama’nın nezaretinde Başbakan Erdoğan’ı telefonla arayarak yazılı özür metnini okudu. Sesinde bir mutluluk ifadesi yoktu, ama en nihayetinde doğru olanı yaptı. Aslında özür metni üzerinde anlaşmaya varılalı bir yıldan fazla olmuştu. Ama Netanyahu ancak şimdi, İsrail seçimlerinden sonra pes edip özür dilemeye razı oldu. Özür, sadece İsrail ve Amerika’da değil, Türkiye ve Filistin’de de hem siyasi çevreleri hem de iş çevrelerini rahatlattı. Ama bana sorarsanız, Obama sürece dahil olmasaydı İsrail’den özür gelmeyecekti. [Devamı]
    Sorunun dayattığı kur politikası sorunu arttırıyor
    Fatih Özatay, Dr. 30 Mart 2013
    Sadece tüketim ve tasarruf kararları değil, yatırım yapma kararları da etkileniyor kurdan. Araya Para Politikası Kurulu kararları girmeden önce önemli bir ekonomik hastalıktan söz ediyordum: Döviz cinsinden yükümlülüklerin döviz cinsinden alacaklara kıyasla çok fazla olması. Ekonomi politikası seçeneklerini son derece kısıtlayan bir hastalık bu. Geçen hafta salı ve perşembe iki örnek vermiştim bu kısıta ilişkin. Sıra bir diğerinde. Böyle bir ekonomide kur çok önemli bir değişken haline geliyor. Sadece ihracat ve ithalat için değil. Ekonomik birimler gelirlerinin ne kadarını tasarruf edeceklerine karar verirken kura bakıyorlar. Mesela, belki o anda kur onların ithal bir otomobil almaları için elverişli düzeyde. Şimdi tasarruf yapıp sonra o otomobili almak yerine şimdi tüketmeye [Devamı]
    Çocuk sayısında İsveç'i yakaladık
    Güven Sak, Dr. 29 Mart 2013
    Doğurganlık oranı 40 yıl önce İsveç'te iki, Türkiye'de beşmiş. Şimdi bu oran İsveç'te hâlâ iki, Türkiye'de de iki oldu. Hepimizin hayatını etkileyen en belirleyici faktör nedir? Bana kalırsa teknolojik değişimdir. Daha doğrusu teknolojik değişimin dünyanın her alanına inanılmaz bir hızla yayılıyor olmasıdır. Dün yalnızca Batı’da, uygarlığımızın merkezinde, bir küçük azınlığı ilgilendiren teknolojik değişim bugün kitleselleşmiştir. Yeniliklere erişmek demokratikleşmiştir. Uygarlığımız bir teknik uygarlıktır ve artık yerkürenin her tarafını sarmıştır. Mühendisler her yerde aynı biçimde bina yaparlar. Ameliyatların dini, dili, ırkı yoktur. Doktor her yerde doktordur. Yerkürenin her tarafında yaşayanları hem teknolojinin nimetlerine eşit biçimde ulaştıran hem de hızla birbirine benzeten aynı s [Devamı]
    Zorunlu karşılık oranı her an 'ters köşeye' yatırabilir
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mart 2013
    Salı günkü PPK kararının gerekçesi doğruysa PPK'nın zorunlu karşılık oranlarını arttırmaması da doğru. Salı günü açıkça yazdım. Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararına ilişkin beklentim, son gelişmelerin yeni bir büyüme sürecinin başladığı yönünde yorumlanması halinde zorunlu karşılık oranlarının ılımlı bir biçimde yükseltileceği, başlamadığı yönünde yorumlanması halinde ise zorunlu karşılık oranlarının arttırılmayacağı şeklindeydi. Ayrıca ne faiz koridorunda ne de politika faizinde indirime gidilmesini bekliyordum. PPK zorunlu karşılık oranlarını değiştirmedi. Buna karşılık, faiz koridorunun üst sınırını bir puan aşağıya indirdi. [Devamı]
    Para Politikası Kurulu'nun dünkü kararları
    Fatih Özatay, Dr. 27 Mart 2013
    Merkez Bankası'nın (MB) yürüttüğü para politikası kararlarını alan Para Politikası Kurulu (PPK) mart ayı toplantısını dün yaptı. Beklentim, aşağıda tartışacağım gibi son gelişmelerin yeni bir büyüme sürecinin başladığı yönünde yorumlanması halinde zorunlu karşılık oranlarının ılımlı bir biçimde yükseltilmesi, başlamadığı yönünde yorumlanması halinde ise karşılık oranlarının artırılmaması yönündeydi. Ayrıca, ne faiz koridorunda ne de politika faizinde indirime gidilmesini bekliyordum. PPK zorunlu karşılık oranlarını değiştirmedi. Buna karşılık, faiz koridorunun üst sınırını bir puan aşağıya indirdi. Neden böyle bir karar alındı? MB enflasyon açısından kendini rahat hissediyor. Hampetrol fiyatlarındaki artış eğilimi durdu. Temel enflasyon zaten yüzde 6'nın altında. MB, enflasy [Devamı]
    PPK ne karar alabilir?
    Fatih Özatay, Dr. 26 Mart 2013
    Enflasyon ve kura ilişkin yaptığım değerlendirmeler ışığında faizlerde bir değişiklik öngörmüyorum. Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplanıyor. Ne tür bir karar alabilir PPK? Liranın reel değeri: Şubat ayında reel kur endeksi 119,7 düzeyindeydi. MB, endeks 120’yi aşınca müdahale edeceğini açıklamıştı. 125’i aşıp 130’a doğru yönlendiğinde ise müdahalenin dozu artacaktı. Öte yandan, yarısı euro, yarısı dolardan oluşan döviz sepetinin lira değeri, martta şubata göre yüzde 0,5 düzeyinde arttı. Mart enflasyonu geçen yılki düzeyinde kalırsa kurdaki artış enflasyonun üzerinde olacak. Reel kur endeksine giren ülkelerdeki enflasyonu dikkate almasak bile, liranın az da olsa reel olarak değer kaybettiği anlaşılıyor mart ayının bugüne kadar olan kısmında. Bir de o ülkele [Devamı]
    Türkiye'de çaydan önce ticaret odası vardı
    Güven Sak, Dr. 26 Mart 2013
    Türkiye'nin kurumsal kültüründe her il ve ilçede bir hükümet binası, bir askeri karargâh ve bir adet oda-borsa binası vardır. Gün boyu her fırsatta çay içmek, bizim geleneğimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Yolu Türkiye’den geçen bir yabancı “Şimdi bu ülkeden aklımda neler kaldı?” diye giderken yolda bir liste yapmaya kalksa, çay içmek ilk beşe, hatta ilk üçe kesinlikle girer. Biz her fırsatta çay içeriz. Toplantıda çay içeriz. Misafir gelince çay ikram ederiz. İki kişi oturup bir konuyu konuşacaksak mutlaka öncelikle bir çay ısmarlarız. Olmadı, tek başımıza oturup keyif çayı içeriz. Ama her fırsatta mutlaka çay içeriz. Çay bizim geleneğimizin bir parçası ise ticaret ve sanayi odaları da kesinlikle öyledir. Çayın memleketimize girişi odalardan sonradır. Ben, oda camiası ile tanıştık [Devamı]
    ABD-AB Serbest Ticaret Anlaşması’na Destek Büyüyor
    26 Mart 2013
    Dünya’nın en büyük iki ticaret devi arasında bir süredir zemin yoklaması şeklinde devam eden temasların ciddi bir Serbest Ticaret Anlaşması arayışına dönüşeceği anlaşılmaktadır. Bu amaçla iki taraf arasındaki temasların olumlu seyrettiği ve STA’dan her iki tarafın da beklentilerinin yükselmeye başladığı ve anlaşmanın 2014 yılında tamamlanacağına dair ümitlerin yeşerdiği belirtilmektedir. Başkan Obama’nın önceliğinin, bu defa küresel ticaretin daha açık bir ortamda gerçekleştirilmesini sağlamak olduğu görülmektedir. [Devamı]