Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Son haftanın gelişmeleri
    Fatih Özatay, Dr. 10 Nisan 2013
    Son yazımda yılın ilk çeyreğindeki ekonomik faaliyet hacmine ilişkin bir değerlendirme yapmıştım. Ilımlı bir toparlanmanın başlamadığını gösteren veriler olduğu gibi başlamış olduğunu gösteren veriler de vardı. Dün yeni bir veri daha açıklandı. Şubat ayında sanayi üretimi (takvim etkisinden arındırılmış) bir yıl öncesine kıyasla yüzde 4.4 oranında arttı. Böylelikle ilk iki aydaki ortalama yıllık üretim artışı yüzde 3.2 oldu. Bu oran geçen yılın ikinci çeyreğindeki yıllık üretim artışı haricindeki çeyrektekilerden daha yüksek. Ayrıca geçen yılın ortalama sanayi üretim artışı olan yüzde 2.5'in de üzerinde. Dolayısıyla ılımlı bir toparlanmanın başlamış olabileceğine dair bir veri daha yayınlanmış oldu. Birkaç noktaya dikkat çekmek isterim: Birincisi, 'toparlanma' değil 'ılımlı to [Devamı]
    Sinyaldeki parazit azalmaya başladı mı?
    Fatih Özatay, Dr. 09 Nisan 2013
    Şubat ayı sanayi üretiminin de devreye girmesiyle 'ılımlı toparlanmanın başladığı' yönünde işaret veren veriler biraz daha ağır basıyor. İlk çeyrekte ekonomide bir toparlanmanın başlayıp başlamadığı, ‘an’a ilişkin son zamanların en merak edilen sorusu. Dün yeni bir bilgi daha geldi. Şubat ayı sanayi üretimi açıklandı. Nedenini daha ayrıntılı olarak araya başka bir konu girmezse gelecek yazımda ele alırım; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere bazı haller dışında bakmıyorum. Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla sanayi üretimi nasıl gelişmiş onunla ilgiliyim. Bu amaçla da takvim etkisinden arındırılmış veriye bakıyorum. Şubat ayında yüzde 4,4 oranında artış var takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminde. Dün veriler açıklandığında bir miktar karışıklık oldu. F [Devamı]
    Geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberalle karşılaştım
    Güven Sak, Dr. 09 Nisan 2013
    Arsa rantının getirisi, girişimcileri erken yaşta hayat yorgunu ve de rahat vurgunu yapıverir. Ben geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberalle karşılaştım. Orta Avrupalıydı. Rusya’da petrol işinden para kazanmıştı. Şimdi Türkiye’de arsa işine nasıl girebileceğini hesaplıyordu. Ondan sonra, petrol işi neyse, arsa işinin de öyle olduğunu düşünmeye başladım. Gelin bakın neden böyle düşünüyorum. Radikal bu günlerde son derece önemli gazetecilik başarılarına imza atıyor. Ömer Erbil’in, Serkan Ocak’ın, Elif İnce’nin kentsel garipliklerle ilgili haberlerini izliyor musunuz? Bence izleyin. Son yıllarda, İstanbul’da verilen imar izinlerindeki emsal artışlarının oranı evvelki günkü gazetedeydi. Buna göre İstanbul’da son yıllarda emsal iki katından fazla artmış. Bu ne demek? Gayet açık. [Devamı]
    Halkın kalbini ve beynini kazanmanın yolu
    Nihat Ali Özcan, Dr. 06 Nisan 2013
    Teorik tartışmalara göre, PKK gibi bir sorunla karşılaşan devletler/siyasetçiler daima olayların bir adım gerisinden giderler. İnisiyatif daha ilk aşamada karşı tarafa kaptırılır. Çünkü, böyle bir sorunun başlama zamanını ve yöntemini devletler değil PKK gibi örgütler belirler. [Devamı]
    Kürt politikacılar neden kalkınma dilini öğrenmeye başlamalıdır?
    Güven Sak, Dr. 06 Nisan 2013
    Türkiye bir uzlaşma sürecinden geçmektedir. Otuz yıllık silahlı Kürt hareketinin ardından ülke temkinli bir iyimserlik içerisindedir. Bu, son on yılda Türkiye’nin sorunu çözmeye yönelik ikinci girişimi. İlki birbiri arkasına gelen kamu diplomasisi faciaları nedeniyle başarısız olmuştu. Hükümet o zamanlar uzlaşma sürecinin doğrusal olmayan dinamiklerden haberdar değildi. Umuyorum bu kez farklı olacak. [Devamı]
    Alınacak daha çok yol var
    Fatih Özatay, Dr. 06 Nisan 2013
    Tüketici enflasyonunun yüzde 5 dolaylarına düşmesi için temel enflasyonun yüzde 3 civarında kalması gerekiyor. Perşembe günü enflasyondan söz açmışken sürdüreyim. Ekonominin potansiyelinin çok altında büyüdüğünün öğrenildiği bir haftada enflasyon üzerine iki yazı fazla gibi görünebilir. Değil oysa. İlla büyüme aleyhine olması gerekmiyor enflasyonun düşmesinin. Bu konuda çeşitli akademik çalışmalar var. Ben birkaç rakam vermekle yetineyim. Yıllık ortalama enflasyonlar şöyle: 2007: 8,8; 2010: 8,9; 2012: 8,9. Aynı yıllarda büyüme oranları da şöyle: 2007: 4,7; 2010: 9,2; 2012: 2,2. Bu üç yılın ortalama enflasyonu aynı. Buna karşılık, büyüme oranları çok farklı. 2007’de potansiyelimize yakın bir düzeyde büyüyoruz. 2012’de potansiyelin çok altında, 2010’da ise potansiyelin çok üzerinde [Devamı]
    Uzlaşma Komisyonu’ndaki uzlaşmazlıklar nasıl giderilebilir?
    05 Nisan 2013
    Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki dört partinin eşit temsiliyle Ekim 2011’de  kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yazım sürecini tamamlamak üzere. Basından görebildiğimiz kadarıyla, görüşülen yaklaşık 120 maddeden 30’a yakınında mutabakat sağlanmış, 90’a yakını şerhli yazılmış durumda. Son haberlere göre, partiler 5 Nisan 2013 itibariyle bütün önerilerini Komisyon’a sunmuş olacaklar. [Devamı]
    Enflasyona bir de bu pencereden bakın
    Fatih Özatay, Dr. 04 Nisan 2013
    Taammüden kuru arttırarak kazanılan rekabet gücü kalıcı olmuyor. Bu süreçte yaratılan enflasyonla uçup gidiyor. Veri bombardımanı sürüyor. Dün mart ayı enflasyonu açıklandı. Gerçi 2011’in ilk üç ayında başlayan süreçte büyüme oranımız sürekli daha düşük değerler aldığı için asıl merak konusu hep büyüme oldu. Söz konusu baş aşağıya gidiş ne zaman sona erecek? Toparlanma başladı mı? 2013 için hedeflenen yüzde 4 büyüme oranına ulaşılabilir mi? Bu soruların yanıtını aradık, arıyoruz. Olsun, enflasyon ihmal etmeye gelmez. Asıl ihmal etmemesi gerekenler onu ikinci plana itebilirler ya da aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamalar çerçevesinde bu izlenimi verebilirler. Hiç olmazsa köşe yazılarında bizler enflasyonu ihmal etmeyelim. Enflasyonda katılık Önce mart ayına ilişkin verilerde dikkatimi [Devamı]
    Büyümede son durum
    Fatih Özatay, Dr. 03 Nisan 2013
    Geride bıraktığımız yılın sonunda 2013'e ilişkin tahminlerimi vermiştim. Bu tahminler üç faklı senaryoya dayanıyordu. Temel senaryonun en önemli unsurları, Avrupa'daki mevcut durumun kötüleşmemesi ve ABD'nin mali uçuruma düşmemesiydi. Ayrıca iki önemli ihracat pazarımız olan Avrupa ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde büyüme IMF öngörülerindeki gibi olacaktı. Yurtiçinde ise kredi artış oranı o zamanlar daha kesin bir üst sınır olarak ilan edilen yüzde 15 ile sınırlanacaktı. Bu koşullar altında, aralık ayındaki bilgilerimiz çerçevesinde 2013'te ekonomimizin yüzde 4 düzeyinde büyümesi oldukça makul görünüyordu. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) gerçekleşmelerini dün öğrendik. 2011 yılında yüzde 8.8 olan büyüme oranımız 2012'de yüzde 2.2'ye düştü. Bu düşüş, 2011'in ilk çeyr [Devamı]
    “Nerde doğsam?” diye araştıran çocuk!
    N. Emrah Aydınonat, Dr. 02 Nisan 2013
    Nerede doğmak isterdiniz? Saçma bir soru biliyorum. İnsan bir ülkede doğup, büyüyünce o ülkeye büyük bir sevgi duymaya başlıyor. O ülkenin kültürünü, güzelliklerini, alışkanlıklarını içselleştiriyor. Dolayısıyla, yeniden doğsanız nerede doğmak istersiniz diye sorulunca pek çok kişi kendi ülkesini seçiyor. Amerikalıların Amerika’yı, Almanların Almanya’yı, Fransızların Fransa’yı ve Türkiyelilerin Türkiye’yi sevmesi, bir kez daha doğacak olsa aynı yerde doğmayı istemesi çok anlaşılır bir şey. Ama gelin bir düşünce deneyi yapalım. Olaya yeni doğacak bir çocuk açısından bakalım. [Devamı]