Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Reyhanlı saldırısı
    Nihat Ali Özcan, Dr. 18 Mayıs 2013
    Geçen hafta Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı ile sarsıldı. Elliden fazla insanımız hayatını kaybetti. Saldırı kısa sürede etkisini gösterdi, birçok tartışmayı tetiklerken kamuoyu da bölündü. Kısa süre içinde şüphelilerin yakalanması ve Türk vatandaşı olduklarının açıklanması da tartışmaları daha da muğlâk hale getirdi. Tartışmalar sadece kimin/kimlerin yaptığı ile sınırlı kalmadı, Türk istihbarat örgütlerinin yeterlilikleri de sorgulanmaya başladı. Bilgi kirliliğinin arttığı bu ortamda saldırıdan yola çıkılarak çok sayıda komplo teorisi üretildi. Teorilerde olağan şüphelilerin listesi oldukça uzundu. Listenin bir ucunda Suriye İstihbaratı, öteki ucunda Suriyeli muhalifler, arada da birçok devlet ve örgüt vardı. [Devamı]
    Alternatif bir politika gerekiyor mu?
    Fatih Özatay, Dr. 18 Mayıs 2013
    İkinci bir kurumun daha notumuzu arttırması, hem borçlanma maliyetlerimiz hem de alınabilecek borç miktarı açısından olumlu bir gelişme. İki iyi haber geldi bu hafta. IMF’ye olan borcumuz bitti ve Moody’s kredi notumuzu ‘yatırım yapılabilir’ düzeye çıkardı. Fitch’ten sonra ikinci bir kredi değerlendirme kurumunun daha notumuzu arttırması hem borçlanma maliyetlerimiz hem de alınabilecek borç miktarı açısından olumlu bir gelişme. Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz politikası ve parasal genişleme sürüyor. Üstelik parasal genişleme kervanına Japonya da katıldı. Son aylarda yüksek miktarda yabancı fon girişi vardı Türkiye’ye. Not arttırımının böyle bir ortamda gerçekleşmesi, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gelecek yabancı fon girişlerinin daha da artabileceği anlamına geliyor. Elbette ul [Devamı]
    Manhattan'da Central Park nasıl hâlâ duruyor?
    Güven Sak, Dr. 17 Mayıs 2013
    Türkiye, aynı Amerika'nın iki yüzyıl önce tamamladığı gibi, sermaye birikim sürecinin o ilk aşamasını tamamlamıştır. Bu günlerde Helene Wecker’in, yeni çıkan, ilk ve tek romanı The Golem and the Jinni’yi okuyorum. Son derece zevkli bir okuma serüveni olduğunu hemen söyleyeyim. Hikâye, 19. yüzyılın ikinci yarısında bir zamanda geçiyor. New York’un ilk göçmenlerinin hikâyeleri diyelim. Okurken, New York’taki devasa Central Park’ın, bir nevi roman kahramanı gibi, hikâyeye durmadan girip çıktığını fark ettim. Sonra doğal olarak, merak ettim: Bu Amerikalılar, New York’un göbeğinde, Manhattan Adası’nda bu devasa parkı nasıl olmuş da kurmuşlardı? Daha önemlisi, bugüne kadar nasıl korumuşlardı? Öyle ya, dünyanın en pahalı arazisi, Amerika’nın New York kentindeki Manhattan Adası üzerinde [Devamı]
    Dengesizlik dengesinde dengeye gelmemek gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mayıs 2013
    Büyümeden feragat etmeyecekse yüksek cari açık vermek durumunda olan bir ülkede, faiz oranının enflasyonun altına düşmesi, ne anlama geliyor? Geçenlerde Gürcistanlı bir iktisatçı ile konuşuyordum. ABD’de doktora yapmış, uzun bir süredir orada çalışıyormuş. Bu arada iki yıl kadar ülkesinde de çalışmış. Gürcistan’da çoğu iktisatçının, bazı hap gibi ezberleri olduğundan yakınıyordu. Onlara göre oldukça basitmiş hayat: Her şeyi piyasaya bırak, vergi oranlarını düşür, devletin ekonomideki rolünü küçült, falan... [Devamı]
    İleride IMF'ye başvurmak zorunda kalmamak daha önemli
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mayıs 2013
    IMF'ye dün itibariyle borcumuz kalmadı. Avrupa'nın sorunlu ülkeleri borç üzerine borç alırken hoş bir gelişme. Şüphesiz daha önemli olan şu: IMF'den bir daha borçlanmamıza yol açmayacak duruma getirdik mi ekonomimizi? [Devamı]
    Çok amaçlı olmamak da amaç olsa?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Mayıs 2013
    İstemediğimiz kısa vadeli sermaye girişleri giderek arttı. Oysa kur oynaklığı yok. Ama reel kur 121 düzeyinde. Enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez bankalarının şöyle bir avantajı var: Tutturmakla yükümlü oldukları sadece bir hedef açıklıyorlar: Enflasyon hedefi. Ancak aslında sadece enflasyona değil en azından iki değişkene odaklanıyorlar. Enflasyonu hedeflenen düzeye yakınlaştırmaya çalışırken aynı zamanda büyüme oranının da potansiyel büyüme oranından sapmasını önlemeye çalışıyorlar. Tek başına enflasyonun hedefe yakın olması yeterli değil onlar için; büyüme oranı mesela potansiyelin altında ise faiz indiriyorlar. Bunun bir ‘avantaj’ olduğunu söyledim, nedenini ise açıklamadım. Şu anda Türkiye’de uygulanan para politikası ile karşılaştırıldığında bu avantaj daha iyi anlaşı [Devamı]
    Dilek Özçelik'in derdini unutmayalım lütfen
    Güven Sak, Dr. 14 Mayıs 2013
    Sizce kimler Türkiye'nin yüksek teknolojili bir ülke olmasını istemiyor? Merak edenler Meclis zabıtlarından izleyebilir. Bir devlet büyüğümüzün sözü hep aklımdadır. Devletin bir işi şimdilik iyi yapıyor olması, o işin doğru yapıldığı anlamına gelmez. Kokusu orta vadede mutlaka ortaya çıkar. Görünmeyen yanı görünür. Sağlık politikamız ve kamunun ilaç fiyatlama politikası ortada. Ben boşuna 1930 model sağlık politikası demiyorum. Bugün size bir örnek üzerinden anlatayım. Siz karar verin. Bulunamayan ilaçlar ile ilgili meseleyi, Türkiye, geçenlerde, kanser tedavisi gören, Dilek Özçelik sayesinde öğrendi. Ama sonra unuttu. Gerçi meseleyi büyüten, Dilek Hanım’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yardım istemesi olmadı. Sayın Bakan’ın “İlaç bulunmuyor” talebine, ne olduğunu anlamadan, [Devamı]
    İran-PKK ilişkisi nereye?
    Nihat Ali Özcan, Dr. 13 Mayıs 2013
    PKK militanlarının sınır dışına çekilmeye başlamasıyla dikkatler İran’a döndü. İran’ın tutumu merak konusu olmaya başladı. İran, sadece süreçle değil, bölgesel dengelerdeki değişimi de çıkarları açısından anlamlandırmaya çalışıyor. Özellikle’de, Türkiye’nin Suriye politikasını, Kuzey Iraklı Kürtlerle geliştirdiği ilişkileri, ABD’nin tutumunu, İsrail’in özür dileme politikalarının sonuçlarını... [Devamı]
    Kürt açılımında başlangıcın sonu
    Güven Sak, Dr. 11 Mayıs 2013
    Winston Churchill’in 1942 Mısır El Alamein Muharebesi’nde Nazi Almanya’sına karşı kazanılan ilk zaferden sonraki meşhur sözünü hatırlar mısınız? 10 Kasım 1942’de Mansion House’da konuşurken sesindeki rahatlık seziliyordu. Bir yandan da kararlılıkla mutluluğunu bastırıyordu. “Bu bir son değil,” diyordu. “Sonun başlangıcı bile değil. Ama bu başlangıcın sonu olabilir.”  Kürdistan İşçi Partisi PKK’nın silahlı kuvvetlerinin Türkiye’den çekilmesiyle sonuçlanan askeri geri çekilme süreci de Kürt açılımında olsa olsa başlangıcın başı yahut başlangıcın sonudur. Sonun kendisi değildir. [Devamı]
    Borç ve büyüme tartışması
    Fatih Özatay, Dr. 11 Mayıs 2013
    2009'da borç düşük, bankalar sağlıklı ve risk algılaması yüksek değildi. Maliye politikası bir miktar gevşetilebilirdi; kısmen de olsa öyle yapıldı. Maliye politikasına ilişkin özellikle gelişmiş ülkelerde yürütülen tartışma son on beş yılın Türkiye’sine bakınca bir garip geliyor bana. ABD’nin kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYH) oranı yüzde 89 düzeyinde. Buna karşılık, iki yıl vadeli tahvili şu anda piyasada yüzde 0,2 düzeyindeki bir faizden el değiştiriyor. On yıl vadeli tahvilinin faizi yüzde 1,8, otuz yıl vadeli tahvilinin faizi ise sadece yüzde 3 düzeyinde. ABD’nin maliye politikası ve dolayısıyla ABD Hazinesi’nin çıkardığı tahvil için bir risk algılaması olsa herhalde faizler bu kadar düşük düzeylerde olmaz. Elbette bu söylediklerim ABD’nin borcunun sürekli [Devamı]