Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Tüketim artıyor, yatırımda kıpırdanma henüz yok
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mayıs 2013
    Ekonomide şu andaki bilgiler ışığında, 2013 için yüzde 4 büyüme oranı ulaşılabilir görünüyor. Bir süredir ekonomimizdeki kırılganlıklar ve doğurdukları riskler üzerinde duruyorum. Birkaç yazı daha yazacağım bu konuda. Ancak önemli verilerin açıklandığı bir döneme girdik. Bu nedenle, bugünlük kırılganlıklar ve riskler konusundan uzaklaşıp güncele dönüyorum. Dün, mayıs ayına ait reel kesim güven endeksi (RGE) ve kapasite kullanım oranı (KKO) verileri açıklandı. Her iki gösterge de ekonomik faaliyet düzeyi hakkında önemli bilgiler veriyor. RGE ile özel yatırım harcamaları arasında güçlü bir ilişki var. Üstelik RGE’nin yıllık değişimlerindeki dalgalanmalar, yatırımların yıllık değişimlerinin dalgalanmalarının öncü göstergesi. Durum şöyle: Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla RGE [Devamı]
    Elektronik vizelerinizi hemen alın
    Güven Sak, Dr. 25 Mayıs 2013
    Her yıl 30 milyondan fazla yabancı turistin ziyaret ettiği Türkiye dünyanın en büyük altıncı (Amerika Birleşik Devletleri ve Çin hariç), Avrupa’nın ise en büyük dördüncü turist destinasyonu. Bu eğilim 1980’lerin başında, rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın turizm atılımından sonra başladı. Dışişleri Bakanlığı ise sürece katkı sağlamayı daha bu sene akıl etti. Hiç yoktan iyidir. Bakanlığın yeni açtığı elektronik vize (e-vize) Internet sitesiyle sadece üç dakikada başvuru yapmak ve e-vize almak mümkün. Artık Türkiye Cumhuriyeti konsolosluklarının kapısını aşındırmak, resmi evraklarla uğraşmak, havaalanlarında bekleşmek yok. Birkaç tık ve tuş darbesi ile yabancı turistler e-vizelerine kavuşuyor! [Devamı]
    Henüz geç değil
    Fatih Özatay, Dr. 25 Mayıs 2013
    Bol övgü, krize karşı bağışık kılmıyor ülkeleri. Bu, kanımca alınması gereken önemli bir ders. Meşhur Meksika krizini, namı diğer ‘Tekila krizini’ hatırlıyor musunuz? 1994’ün ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş boy göstermeye başladı. Aralık 1994’te hükümet yüzde 15’lik devalüasyon yaptığını açıklıyor. Kriz de patlıyor. Mart 1995 gibi doların peso karşısındaki değeri iki katına çıkıyor. Elbette iş bu kadar basit değil; bu yazı için önemli değil. On sekiz yıl önceki Meksika krizi şimdi nereden çıktı derseniz, bir hatırlatma yapayım: Krizin patlak vermesinden birkaç ay önce, ABD basınında Meksika’nın ekonomi yönetiminin nasıl da parlak ekonomistlerden oluştuğuna ve Meksika ekonomisinin harikalar yarattığına ilişkin yazılar çıkmış. 1997 yılının ortasında Tayland’da kriz patlak [Devamı]
    Arap ülkelerinde Markafoni olur mu?
    Güven Sak, Dr. 24 Mayıs 2013
    Komşularla sıfır problem politikası işlemezse Markafoni olmaz. Ben bu hafta Amman’daydım. Eskiden İstanbul’dan uçağa binip Amman’a gitmek için iki saatten daha az zaman gerekirdi. Şimdi ise üç saatten fazla sürüyor. Eskiden uçak Suriye’nin üzerinden geçerdi, şimdi artık geçemiyor. Hem onlarla konuşmuyoruz hem de güvenli değil. Bu durumda, en kısa yol, İsrail hava sahasını kullanmak olabilir, orası güvenli ama onlarla da konuşmuyoruz. Kalıyor geriye üçüncü yol, o da dümdüz aşağıya Mısır’a kadar gidip Sina Yarımadası üzerinden U dönüşü yapmak. Yol bu kadar uzayınca yolculuk da üç saatten fazla sürüyor. Arap Baharı ve siyaset bölgede yaşamınızı nasıl etkiliyor diye soranlara ben artık bunu anlatıyorum. Geçenlerde bir toplantıda “Mısır’ın Markafoni’si nasıl olur” diye anlatıyordum [Devamı]
    Hadi hayırlısı
    Fatih Özatay, Dr. 23 Mayıs 2013
    Zaten çok düşük olan tasarruflarımızın bir kısmını başka ülkelere aktaracağız. Hadi hayırlısı. Mealen şunları son zamanlarda sık sık işitiyor ya da okuyoruz: “Gelişmiş ülkelerde faiz çok düşük. Yükselen piyasa ekonomileri de düşük faiz kervanına katıldı. Bu nedenle bizde de faizin çok düşük olması çok doğal. Faizin enflasyonun altında kalması bu nedenle sorun değil.” Şüphesiz bazı kesimler için enflasyonun altında bir faiz sorun değil. Mesela yabancı fon yöneticisi açısından hiç sorun olmadığı açık. Onu Türkiye’deki enflasyon neden ilgilendirsin ki? Fonun parasının bir kısmını getirecek, Türkiye’de tahvil ve hisse senedi gibi mali varlıklar satın alacak, getirisini elde ettikten sonra da tahvili ya da hisse senedini satıp elde ettiği parayı dövize çevirip ülkesine götürecek. Son [Devamı]
    FED beklenenden önce sıkılaştırırsa
    Fatih Özatay, Dr. 22 Mayıs 2013
    Amerika Merkez Bankası (FED) 2012'nin sonuna doğru, sürdürmekte olduğu para politikasını koşullar değişmezse 2015'in sonlarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Enflasyonda bir yükselme olmadıkça, şu anda yüzde 7.5 düzeyinde olan işsizlik oranının, normal addedilen yüzde 5.5-6 aralığına doğru yöneldiğinden emin olana kadar sürdüreceği anlamına geliyor bu politikayı. Dikkat: İlla işsizlik oranının bu düzeye düşmesi gerekmiyor. Gidişatın o yönde olması da yeterli FED için. [Devamı]
    Müjde, filimize kardeş geldi
    Güven Sak, Dr. 21 Mayıs 2013
    Bu günlerde parası olanların ortak problemi 'Şimdi ben paramı nereye yatırsam?' meselesidir. Türkiye, IMF’ye borcunu ödedi. İyi mi oldu? Cevap: Nereden baktığınıza bağlıdır. Siyaseten bakarsanız, seçmene satacak yeni bir konu çıktı. Teknik olarak bakarsanız, toplam dış borç stoku 85 milyar dolar olan bir ülkenin önce en ucuz maliyetli borcunu geri ödemesi tedbirli bir tüccar tavrı değildir. Fitch’in kasımdaki kararını takip eden Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkardı. Bu iyi midir? Cevap: Nereden baktığınıza bağlıdır. Doğrudan yabancı yatırımlar için bir oyun planınız, stratejik sektör seçimleriniz varsa iyidir. Yok, mahkeme sistemi aynı, patent koruması sınırlı olmaya devam edecekse o vakit, “Şimdi ben paramı nereye yatırayım?” derdindeki portfö [Devamı]
    Ölüm bir kez, oysa...
    Fatih Özatay, Dr. 21 Mayıs 2013
    Sonuçta bir kez ölünüyor. Bu politikanın riski, elbette rekabet gücümüzün bir süreliğine aşınmasına yol açması. Gelişmiş ülkelerin çok düşük faiz politikası ve bol kepçe etrafa saçtıkları para bizim gibi ülkelerin başına önemli sorunlar açıyor. Türkiye’nin bir de özel durumu var. Kredi notu iki kurum tarafından yatırım yapılabilir düzeye çıkarıldı. Böylelikle bol miktarda fon (dış kaynak-sermaye) girişi oluyor. Bu akımı iki gelişme durdurabilir: Birincisi, geçenlerde Güney Kıbrıs’ta yaşananlara benzer bir sorun Avrupa’da tekrar yaşanırsa o sorunun yaşandığı dönem boyunca sermaye girişi olmaz. Hatta sorunun şiddetine bağlı olarak net sermaye çıkışı da olabilir. İkincisi, Suriye’deki olan bitenin Türkiye topraklarına giderek artan ölçüde taşınması halinde, yine fon akımı olumsuz et [Devamı]
    Biz Mısır Devrimi’ni çok sevmiştik
    Güven Sak, Dr. 18 Mayıs 2013
    Moody’s bu hafta Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyesine yükseltti. Mart ayındaysa Mısır’ın notunu devrimin başladığı 2011 Ocak ayından bu yana ilk kez düşürmüştü. Tam da bu nedenle Mısır devrimi bugünlerde bana Daniel Cohn-Bendit’in biyografisinin başlığını hatırlatıyor: Kabaca tercümesiyle “Biz devrimi çok sevmiştik.” Cohn-Bendit, siyasi konum olarak merkeze kayışını anlatırken 1968 Paris öğrenci ayaklanmalarında oynadığı rolü inkar etmiyordu. Merak ediyorum, Mısırlılar da kendi devrimleri hakkında aynısını düşünüyor mudur? Evet, her şey güzel olabilirdi. Ama belki de devrim coşkusunu geçmişte bırakmak daha doğru. Ocak 2011’den bu yana eğlendiler, artık tekrar işe koyulma vakti. [Devamı]
    Reyhanlı saldırısı
    Nihat Ali Özcan, Dr. 18 Mayıs 2013
    Geçen hafta Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı ile sarsıldı. Elliden fazla insanımız hayatını kaybetti. Saldırı kısa sürede etkisini gösterdi, birçok tartışmayı tetiklerken kamuoyu da bölündü. Kısa süre içinde şüphelilerin yakalanması ve Türk vatandaşı olduklarının açıklanması da tartışmaları daha da muğlâk hale getirdi. Tartışmalar sadece kimin/kimlerin yaptığı ile sınırlı kalmadı, Türk istihbarat örgütlerinin yeterlilikleri de sorgulanmaya başladı. Bilgi kirliliğinin arttığı bu ortamda saldırıdan yola çıkılarak çok sayıda komplo teorisi üretildi. Teorilerde olağan şüphelilerin listesi oldukça uzundu. Listenin bir ucunda Suriye İstihbaratı, öteki ucunda Suriyeli muhalifler, arada da birçok devlet ve örgüt vardı. [Devamı]