Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Hem yiyelim hem de zayıflayalım
    Güven Sak, Dr. 11 Ekim 2013
    Türkiye'nin bir orta vadeli programı olması iyidir. Ama hem iç talebe dayalı olarak büyüyüp hem de yurtiçi ta-sarruf oranımızı nasıl arttıracağımızı tam bilemedim. Orta Vadeli Program (OVP) geçen gün açıklandı. OVP, kamu kesimi için disiplindir. Üç yıllık bir perspektiftir. İyidir. Okudum. Aklımda bir “hem yiyelim hem de zayıflayalım” televizyon programı tadı kaldı. İnsan bir hoş oluyor doğrusu. Hem kendinize bir limit koymayıp yemeye devam ediyorsunuz hem de Allah’ın bir hikmeti olarak zayıflayıveriyorsunuz. Aynı zamanda bütün test değerleriniz normal seviyelere iniveriyor. Olsa ne güzel olurdu değil mi? İnsan kesin olarak inanmak istiyor. Hem çaba harcamıyorsunuz hem de zayıflıyorsunuz. Gelin bakın neden böyle oldum. Bundan birkaç yıl önce Türkiye ile Çin büyümede dünya reko [Devamı]
    Yeni tahminler
    Fatih Özatay, Dr. 10 Ekim 2013
    Orta Vadeli Program hem 2013 hem de 2014 için bir yıl önceki programda öngörülenden daha düşük büyüme öngörüyor.'Hisli’ yazılardan sonra sıra rakamlara bakmaya geldi. Çoğu okuyucu için korkarım biraz ‘kuru’ kaçıyor bu tür yazılar. Ama ne yapayım ki birilerinin de değerlendirmesi gerekiyor bu tür gelişmeleri. Bir süre sonra hepimizin hayatını etkiliyor çünkü. Söz, çok az sayıda rakam vererek yazmaya çalışacağım. Önce ağustos sanayi üretimi ile işe başlayayım. Bir yıl öncesine göre düşüş var üretimde. Bu yıl önceki aylarda böyle bir düşüş gerçekleşmemişti. Her zamanki gibi yapıp bir aylık hareketlere ‘takılmayacağım’. Daha geniş bir pencereden bakınca olumsuzluk biraz azalıyor ama durum yine de olumsuz: Yılın ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,3 oranında artış var ür [Devamı]
    Karamsarlaşmamak gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ekim 2013
    Dün ağustos ayı sanayi üretimi açıklandı. Ama önce geçen haftaki yazımın kapanış kısmından bir alıntı yapayım: “Dış ticaret verileri büyüme açısından ilk olumsuz sinyali verdi. İthalat ile büyüme arasında çok yakın ve aynı yönlü bir ilişki var… Enerji ve altın dışı ithalat, ağustos ayında bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla sadece yüzde 1.2 oranında yükseldi. Oysa yılın ilk yedi ayında, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 7.4 oranında artmıştı. Elbette bir aylık verilere bakıp, derin sonuçlar çıkarmamak gerekiyor. Ancak az önce değindiğim gelişmeler dikkate alındığında, ithalat rakamlarından gelen sinyali bir uyarı olarak dikkate almalı.” [Devamı]
    Obama da haddini bilecek
    Güven Sak, Dr. 08 Ekim 2013
    Dünyanın en güçlü ülkesinin iki kez seçilmiş lideri de olsa Başkan Obama haddini bilecek, ne yapalım. Orada Amerikan hükümeti, bütçe hakkını kullanan Amerikan Kongresi hükümetin bütçesini onaylamadığı için kilitleniyor. Burada bütçe hakkının sahibi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayıştay’ın kamu kurumları hakkında hazırladığı denetim raporlarını göremiyor. Neden? Raporlar bir süreden beri Meclis’e gelmiyor. Size hangisi daha demokratik geliyor? Ben Amerika’da olup biteni daha demokratik buluyorum. Gelin size meseleyi nasıl gördüğümü anlatayım. Cumhuriyetçiler’in çoğunlukta olduğu Amerikan Temsilciler Meclisi, Demokrat Başkan Obama hükümetinin bütçesini onaylamadı. Bütçe onaylanmayınca, yetkisi meclisten alınmayan bir harcama yapılamayacağına göre, Amerikan hükümeti de çares [Devamı]
    Lütfen söyler misiniz; neyi hatırlayalım, neyi unutalım?
    Fatih Özatay, Dr. 08 Ekim 2013
    Neden 1994 ve 2001 krizlerinde kaybettiğimiz toplam milli geliri hatırlayacağız da 2009'daki kaybın daha fazla olduğunu unutacağız? Ortaokul ve liseyi yatılı okurken özellikle ilk birkaç yıl kimi etüt hocalarından ve de müdür muavininden az dayak yememiştim. Bazen top oynarken okulun bir camı kırılırdı, bazen harçlığımın emanet edildiği rahmetli halamı cumartesi günü evinde bulamazdım ve dolayısıyla saçımı kestiremezdim. Türkçe öğretmenimizin “Okuyun ha” diye verdiği romanları, akşam etütlerinde sıranın gözünde gizlice okumaya çalışırken, sıranın üzerinde açık olan ders kitaplarına kanmayan etüt hocalarından “Neden ders çalışmayıp roman okuyorsun; adam olmayacaksın” faslından bolca tokat yemişliğim de az değildir hani. Aman şimdi babamla annem okuyup üzülmesinler; ne kadar ‘ad [Devamı]
    Bir demet gariplik (2)
    Fatih Özatay, Dr. 05 Ekim 2013
    2006'dan bu yana açıklanan enflasyon hedeflerinin ortalaması yüzde 5,3. Oysa aynı dönemde gerçekleşen enflasyonların ortalaması yüzde 8,3. Gariplikler’ listesine yeni eklemeler yapıyorum. Bugün önceliği enflasyona veriyorum. 2006’dan bu yana kamuoyuna açıklanan enflasyon hedeflerinin ortalaması yüzde 5,3. Oysa aynı dönemde gerçekleşen enflasyonların ortalaması yüzde 8,3. Gerçekleşen değerin yüksek olmasının nedeni, başlarda enflasyonun çok yüksek olması, daha sonra hızla düşmesine karşın ortalama alınınca naçar yüksek çıkması değil. Tersine, 2006’dan bu yana enflasyon bu ortalama etrafında bir yukarıya bir aşağıya dalgalanıp duruyor. Mesela Ocak 2012 ile Eylül 2013 arasında gerçekleşen enflasyonların ortalaması da yüzde 8,3! Olabilir... Ama şu olmaz: 2010’un üçüncü enflasyon r [Devamı]
    YÖK'ten hiçbir şey olmaz
    Güven Sak, Dr. 04 Ekim 2013
    YÖK, yükseköğretimle alakası olmayan bir siyasi vesayet organıdır. Sıkıyönetim uygulamasını üniversitelere yaygınlaştırmak için kurulmuştur. Ben bu aralar pek çok hadisede yanlış yere baktığımızı düşünmeye başladım. Aynı eski panayırlardaki “Cambaza bak cambaza” numarası gibi. Hani yankesici, çarpmak istediklerini önce “Cambaza bak cambaza, aman düşmek üzere” diye bir tarafa baktırıp bu arada cüzdanını götürürmüş. İşte aynen öyle. Kalabalık içinde cüzdana sahip olmak yerine dikkati başka bir yere yöneltmek iyi değildir. Müsaadenizle bugün Yüksek Öğretim Kurulu’ndan (YÖK) neden hiç hazzetmediğimi size anlatmaya çalışayım. Özellikle şimdilerde değil, kurulduğu 1980 askeri darbesi günlerinden beri. Hem de şöyle örnekli filan anlatayım: 1995 yılında Türkiye’de üniversiteye gençler [Devamı]
    Yanıtı bende yok
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ekim 2013
    Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme oranını yükseltebilmesi için yapacağı reformların başında kayıtdışı ekonomi ile mücadele olmalı. Verimlilik arttırılmalı”, “Enflasyon düşürülmeli”, “Sürdürülebilir büyüme oranımız yükseltilmeli”, “Yüksek teknolojili mallar ihraç etmeliyiz”... Bu tür, doğruluğundan kimsenin şüphe etmeyeceği ama içi boş önermelerden çok sayıda örnek vermek mümkün. “Tamam da, nasıl?” sorusunu gündeme getiriyor her biri. Geçenlerde bir okurum, bir yazım üzerine aynı soruyu sormuş bana. Köşe yazılarında iki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. İçi boş önermeler farklı, uzmanların ulaştıkları sonuçları aktarmak farklı. İlki yeteri kadar açık. İkincisine örnek vereyim. Bazı uzmanlar oturmuşlar, yıllarca bir konu üzerinde çalışmışlar. Mesela: “Neden çok az sayıda ülk [Devamı]
    Bir bu eksikti..
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ekim 2013
    Finansal piyasalarda gerginliğin arttığı dönemlerde bizim gibi ülkelere gelen net sermaye (net dış borç) miktarında azalma oluyor. Gerginlik artarsa bu azalma şiddetleniyor; giren sermaye, çıkan sermayenin altına düşebiliyor. Böyle bir durum hemen kendini faiz ve kur yükselişi olarak gösteriyor. Arkasından da yurtiçinde açılan kredi miktarı uzun dönemli eğiliminin altına düşüyor. [Devamı]
    Biz sana ne ettik ki be Ezop?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Ekim 2013
    Şimdilerde ABD'ye ilişkin yeni gerginlik kaynağı, 'işlerin rayından çıkması' kategorisinden. Sürekli olumsuzlukları görmemekte ruh sağlığı açısından yarar var. İspanya’daki ya da Yunanistan’daki yüksek işsizlik oranlarına, işini kaybedenlere, mezun olup bir türlü çalışacak iş bulamayan gençlere üzülüyor insan elbette. Ama Avrupa’daki krizin oldukça eğlenceli tarafları olduğunu da kabul etmek gerekiyor. (Şimdilik) ‘vardı’ demek daha doğru; bir süredir oralardan ses çıkmıyor. [Devamı]