Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Beyin göçü ODTÜ'den geçen yoldan sonra...
    Fatih Özatay, Dr. 24 Ekim 2013
    Yaptıkları araştırmalarla, yeniliklere yol açacak, böylece çok sayıda yeni işyerinin kurulmasını sağlayacak beyinlere ihtiyaç var. Tersine çevrilir mi? Zor... Zorsa, işsizlik oranımızı kalıcı bir biçimde yüzde 7 düzeyine indirmemiz mümkün mü? Değil. Peki, yüzde 8? Çok zor. ODTÜ’den geçen yolun beyin göçüyle ne ilgisi var? Hadi var diyelim, işsizlik oranı ile ilişkisi ne? Salı günü ABD’de istihdam verileri açıklandı. İşsizlik oranı yüzde 7,2’ye düşmüş. Finansal piyasalar bayram etti. Zira bu oran FED’in korkulan adımı atması için yeteri kadar düşük değil. ABD için yüzde 6 düzeyinin biraz altında bir işsizlik oranı ‘normal’ kabul ediliyor. Oysa bu ‘normal’, Japonya için ‘anormal’; onların normali yüzde 4 düzeyinde. Her iki normal Türkiye için ‘anormal düşük’. Bizim normalimiz yü [Devamı]
    FED, korkulan adımını ne zaman atacak?
    Fatih Özatay, Dr. 23 Ekim 2013
    ABD Merkez Bankası’nın (FED) 29-30 Ekim’de toplantısı var. Bundan sonraki toplantı ise aralık ortasında. Hatırlarsanız eylül ayındaki toplantı öncesinde bayağı bir patırtı kopmuş, tüm finansal piyasa oyuncuları yapılacak açıklamaya odaklanmışlardı. Odaklanmanın temel nedeni malum: FED’in geçen sene sonunda başlattığı üçüncü ek parasal genişlemeyi kademeli olarak azaltma sürecine girmesi bekleniyordu. Bu bittikten bir süre sonra ise faiz artırımı başlayacaktı. Bunların gerçekleşmesi, küresel finansal piyasalarda son zamanlarda alışılan para bolluğunun eskisi kadar olmayacağı anlamına geliyordu. Bu, bizim gibi ülkeler için daha yüksek faiz ve kur, ayrıca daha az dış kaynak demekti. Felaket değildi ama büyüme oranlarının birkaç yıl potansiyellerinin altında kalması olasılığını yük [Devamı]
    Önemsiz olmanın Merkez Bankası açısından önemi
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2013
    Piyasalarda son zamanlarda gözlenen rahatlamanın temel nedeni, FED'den en azından aralık ayına kadar bir politika değişikliği beklenmemesi. Çarşamba Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. 29-30 Ekim’de ise ABD Merkez Bankası’nın (FED) toplantısı. Çok değil bir ay önce her ikisinde alınacak kararlar ve kararların açıklanış biçimi merakla bekleniyordu. Şu günlerde böyle bir merak yok oysa. Bu ilgisizliğin nedeni, araya giren uzun bayram tatili mi? Yok, değil. Bu merak eksikliğinin temel nedeni, elbette önümüzdeki bir hafta içinde aksine bir gelişme olmadıkça, ABD’de son haftalarda yaşananlar. Cumhuriyetçiler ile Demokratların bir türlü uzlaşamamaları sonucunda, ABD’de devlet ‘kepenk kapatmak’ zorunda kalmış ve çok sayıda memur ücretsiz izne çıkarılmıştı. Ayr [Devamı]
    Bir insansız hava aracını kaç insan uçurur?
    Güven Sak, Dr. 22 Ekim 2013
    2013 yılı itibariyle, Amerikan ordusunda, 1300 adet İHA pilotu çalışıyor. Toplam pilotların yüzde 8,5'i kadar İHA pilotu var artık. Türkiye’de, burnumuzun ucunda da olsa, değişeni anlayamadığımız kanaatindeyim. En azından, etraftaki meddah atışmaları bana böyle düşündürüyor. Amerikalılar, bu günlerde, Vaşington hakkında ne düşünüyorlarsa, sanırım biz Türkler de aynısını Ankara hakkında düşünmeliyiz. Ankara, ehem ile mühimi birbirinden ayırt edemiyor. Gelin bugün esasa dönelim ve yukarıdaki soruya bir cevap arayalım. Sizce bir insansız hava aracını (İHA) 24 saat havada tutmak için kaç kişi gerekir? Bir F16’yı 24 saat havada tutmak için kaç kişi gerekirdi? F16’dan İHA’ya değişenin gelecek açısından anlamı nedir? Bununla Edward Snowden hadisesi arasında bir bağlantı var mıdır? Bu [Devamı]
    Zıtların ortak Nobel ödülü
    Fatih Özatay, Dr. 19 Ekim 2013
    Fama, kriz sonrasında Ekonomist'te finansal piyasalardaki balonlar üzerine çok sayıda yazı yayımlanmasına kızmış ve Ekonomist aboneliğini kesmiş. Bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü üç kişiye verildi: E. Fama, L. Hansen ve R. Shiller. Ödülü, hisse senedi gibi mali varlıkların fiyat hareketlerini anlamamıza yaptıkları katkılar nedeniyle aldılar. Hansen geliştirdiği istatistiki yöntem için... Fama ve Shiller ise kuramsal açıklamaları nedeniyle... Ocak 2010’da küresel kriz üzerine yazdığım bir dizi yazıda her ikisinin görüşlerine de yer vermiştim. Fama ile Shiller’in zıt denilebilecek açıklama biçimlerine sahip olmaları işin ilginç tarafı. Herhangi bir mali varlığın, mesela hisse senedinin ya da döviz kurunun bugünkü fiyatının iki bileşenden oluştuğunu göstermek mümkün: İktisadi temeller [Devamı]
    Hayrola, petrol filan mı buluyoruz?
    Güven Sak, Dr. 18 Ekim 2013
    Türkiye ile ilgili üç tespitimden birincisi, ben Türkiye'nin konuşmaya değil, yaptığı işe odaklanmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Avrupa Birliği ile ilişkilerden sorumlu bakanımız bir ay kadar önce galiba Yalta’da Türkiye’nin Avrupa Birliği serüvenini anlatırken “Avrupa böyle önyargılı olursa, Türkiye sonunda Norveç gibi olur herhalde” demiş. Nasıl Norveç Avrupa ile ekonomik olarak iç içe ama Avrupa Birliği üyesi değilse aynen öyle yani. Bana bunu anlatan dostum, “Hele önce bir Norveç gibi olalım, sonra bakarız” dedi. İşte ben ondan sonra bu Norveç işini merak ettim. Tam bir aydır aklımda, hazır Avrupa Birliği İlerleme Raporu açıklanmışken, bari şimdi sorayım: “Hayrola, petrol filan mı buluyoruz?” Eğer öyleyse tamam. Yoksa boğaz neden dokuz boğum? Sekiz düşünelim, bir söyley [Devamı]
    İçi boş algısından kurtarmak gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 17 Ekim 2013
    OVP metinlerinin sil baştan yeniden tasarlanması ihtiyacı var. Kalkınma Bakanlığı'nda yapılan onca çalışmayı hakkıyla yansıtmıyor bu metinler. Yıllar önce sigara paketlerinin bir kenarında küçük harflerle “falanca yıl icra planı madde filanca çerçevesinde sağlığa zararlıdır” mealinde bir ibare vardı. Muhtemelen ima edilen, aslında sigaranın sağlığa zararlı olmadığı, icra planının sigarayı zararlı gördüğüydü. Hani icra planları böyle bir imaya çanak tutmuyor da değillerdi. Bu planlar, beş yıllık kalkınma planlarının yıllık programları çerçevesinde oluşturulurdu. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) uzmanları, yıllık programla ilgili kendi bölümlerini yazdıktan sonra, programdaki öngörülerinin hayata geçebilmesi için birtakım tedbirler önerirlerdi. Bu tedbirlerin bir kısmı, ilgili kon [Devamı]
    Türkiye'de devlet interneti bilmiyor
    Güven Sak, Dr. 15 Ekim 2013
    Türkiye'de devlet interneti bilmiyor. İnternet ekonomisinin nereye doğru gittiği ile ilgilenmiyor. 2013 yılı için Nobel Kimya ödülleri daha yeni açıklandı. Değerlendirme komitesi, Martin Karpluss, Michael Levitt ve Arieh Warshel’e kimya deneylerini bilgi işlem ortamına başarılı bir biçimde aktardıkları için ödül verdi. Ödül sahipleri, karmaşık kimyasal işlemlerin bilgisayar ortamında modellenmesi konusunda öncülük yapmışlardı. Nobel ödülünü dün alanlar, kâğıt-kalem ile masa başında, olmadı kara tahtanın önünde tebeşirle çalışırlardı. Teknolojik değişim bilimin önünü süratle açıyor. Yalnızca bilimsel çalışmaları değil, bilgi işlem teknolojisi (BİT) hayatın her alanını değiştiriyor. Bundan sonra hızlanarak değiştirecek. Ama işe bakın ki Türkiye’de devlet interneti hâlâ bilmiyor. [Devamı]
    Unutmalı mıyız?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Ekim 2013
    Sağlıklı bir ülkenin gündeminin başında ABD'nin ne yapacağı olmamalı. Türkiye'nin, dışsal şokların gündemde alt sıralara inmesini sağlayacak bir yapıya kavuşması gerek. Onca kriz geçirdik, sonuçta batmadık. Elbette toparlanana kadar bazı insanlar işlerinden oldu, kimi şirketler kapandı, kişisel dramlar yaşandı. Ama sonuçta hayat devam etti; toparlandık. Öyleyse neden o krizleri yaşadığımızı unutmalı mıyız? Krizler dışında önemli finansal gerginlikler de oldu son yıllarda. Mesela 2004’ün baharında, 2006’nın yaz aylarında ve 2011’in ikinci yarısında. Kur arttı, faiz yükseldi, ülkeye sermaye girişi azaldı. Bir müddet sonra büyüme oranımız düştü. Ama bu gerginlik dönemlerinde krizlerde görülen ölçüde olumsuzluklar yaşanmadı. Öyleyse neden bu tür finansal gerginliklere karşı duyar [Devamı]
    İşsizlik oranı yükseliyor
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ekim 2013
    Temmuz dönemi verilerine göre işsizlik oranımız yüzde 10,1 düzeyinde. İşgücüne katılım oranı ise yüzde 51 civarında sabitlenmiş görünüyor. Dün temmuz dönemi istihdam verileri açıklandı. Küresel kriz öncesinde işsizlik oranımız yüzde on düzeyinde katılık gösteriyordu. Krizle birlikte önemli ölçüde arttı; Mayıs 2009’a geldiğimizde beş puan yükselmişti. Sonra belirgin bir düşüş eğilimi gerçekleşti. Öyle ki kriz öncesindeki katılık düzeyinin bir miktar gerilediği izlenimi doğdu. 2011 ortalarından itibaren bu izlenim arttı; 2012 başına geldiğimizde işsizlik oranı yüzde 9’a gerilemişti. Üstelik işsizlik oranındaki düşüş, iş aramaktan umudun kesilip işgücünden çıkılması ile gerçekleşmemişti. Aksine sözünü ettiğim dönemde, çalışmak isteyenlerin (çalışanların ve iş arayanların) çalışabi [Devamı]