Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Bana standardını söyle…
    Serdar Sayan, Dr. 31 Ekim 2013
    kişiler için can sıkıcı olmaktan, ülkeler için ciddi ekonomik maliyetlere uzanan geniş bir önem aralığında değişebilir. Alt-sınırdan bir örnekle başlayıp, kendi can sıkıcı deneyimimi paylaşayım sizinle.  ABD’de doktora yaptığım yıllarda, üyesi olduğum Türk öğrenci derneğinin en yoğun mesaisi, Kasım ayındaki 2 günlük “Birleşmiş Milletler Festivali”nde gerçekleştirilen ve derneğin yıllık bütçesindeki en büyük gelir ve gider kalemlerini de kapsayan faaliyetlere harcanıyordu. Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, en büyük gider kalemi festivalde gösteri yapan folklor grubuna eşlik edecek zurnacının masrafları;[1] en büyük gelir kalemi ise, festivalde kurulan yiyecek standında satılan dönerdi. Benim de organizasyon komitesinde olduğum sene, festivalde satmak üzere bir Yunan lokantasından tedari [Devamı]
    Bir de başımıza SIT çıktı
    Fatih Özatay, Dr. 31 Ekim 2013
    Sermaye girişlerinde düşüş, kurun ve faizin yükselmesi demek. Bu gelişme, döviz cinsinden borcu fazla olan şirketler kesiminin bilançosunu bozuyor. Dün, önemli bir yabancı finans kurumunun yükselen ekonomilere ilişkin güncel bir raporuna bakıyordum. Dünya Bankası’nın yeni çıkan ve ülkeleri ‘iş ortamı’ açısından sıralayan yıllık raporunu değerlendiriyordu. ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı tavra ilişkin mayıs ortalarında başlayan finansal gerginlik ortamından en çok etkilenen ülkelerin, iş ortamını (diğerlerine kıyasla) düzeltmemekte inat eden ülkeler olduğu saptamasını yapıyordu. ‘BI SIT’ ülkelerine (Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ve Türkiye) dikkat çekiyor, özellikle de ‘SIT’ ülkelerini ön plana çıkarıyordu. Bu çerçevede, SIT’lerin FED kararından diğerlerine g [Devamı]
    Girişimcilerimizi neden tanımıyoruz?
    Güven Sak, Dr. 31 Ekim 2013
    Türkiye alem bir ülke. Kendi girişimcilerini tanımıyor. Bakın etrafınıza şu kadar büyüdük, bu kadar ihracat yaptık diye herkes konuşuyor. Ama bu büyümenin nereden kaynaklandığına fazla takılmıyoruz. Girişimcilerimizi tanımıyoruz. Ne iş yaptıklarına da çok fazla bakmıyoruz. Ne zorluklarla iş yaptıkları konusunda ise hiç bilgi sahibi değiliz. Biz onların kapalı kapılar ardında siyasetçilerle al takke ver külah malı götürdüklerine inanmaya meyilliyiz. Öyle zorluklar içinde başarıya koştuklarına asla inanmayız. Hele hele öyle kahraman filan olduklarına asla itibar etmeyiz. Kahraman asker olur, ne bileyim dini öder olur; ama asla girişimci kahraman olamaz diye düşünüyoruz, bana kalırsa. Hata ediyoruz. [Devamı]
    Gösterge tuhafiye: Standardı kadar konuşmak
    Serdar Sayan, Dr. 30 Ekim 2013
    Standardizasyonun önemi, ekonomik büyümeye katkısı konusu böyle. Peki dünyada ürün, materyal, süreç standartlarını kim koyuyor, kimin sözü geçiyor, bu güce sahip? Kısa cevap çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar şeklinde –ki bunlardan en önemlisi 1947’de kurulan Uluslararası Standartlar Örgütü (ya da ISO). Daha ayrıntılı cevabı, Tablo 2’deki göstergeler eşliğinde vereceğim. Böylece standartları(mızı) kim(ler)in saptadığı netleşecek. [Devamı]
    İşler ne ölçüde yolunda gidiyor?
    Fatih Özatay, Dr. 30 Ekim 2013
    Yakınlarda iki önemli veri açıklandı: Kapasite kullanım oranı (KKO) ve reel kesim güven endeksi. KKO ile sanayi üretimi, güven endeksi ile de özel yatırım harcamaları arasında aynı yönlü ve yakın bir ilişki var. Üretim ve yatırım ise ikinci çeyrek verisine sahip olduğumuz milli gelir gelişmeleri hakkında çıkarsama yapmamıza olanak veriyor. [Devamı]
    İyimserliğin nedeni ne?
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ekim 2013
    Reel kesim güven endeksi bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla keskin bir artış gösterdi: Yüzde 5. Mayıs ortasından kabaca eylülün sonuna kadar uluslararası finansal piyasalar gergin bir dönem geçirdi. Bu gerginlik neredeyse tüm yükselen piyasa ekonomilerini ama özellikle Türkiye’yi olumsuz yönde etkiledi. Döviz kuru ve faiz önemli ölçüde sıçradı. 18 Eylül’de ABD Merkez Bankası’nın (FED) o korkulan parasal sıkılaştırma kararını ertelediğini açıklaması ile göreli bir rahatlık oluştu. Buna rağmen, şu anda, yarısı euro, yarısı da dolardan oluşan döviz kuru mayıs ortasına kıyasla yüzde 13 oranında daha yüksek. Keza gösterge faizde de üç puanı biraz aşan bir yükseliş var. Güven endeksi artıyor Cuma günü ekim ayına ilişkin önemli bir veri açıklandı. Merkez Bankası’nın Türkiye’nin en büyü [Devamı]
    Şu dershaneleri kapatma işini bir daha düşünsek?
    Güven Sak, Dr. 29 Ekim 2013
    Ben her zaman 'Yerine koyacak daha iyi bir fikriniz yoksa olanı bozmak iyi fikir değildir' düsturuna inanırım. Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğu açısından önde gelen ülkelerden bir tanesi. Yalnızca 2008 yılı itibariyle çocuk yoksulluğunda ilk dört arasında değiliz, aynı zamanda 1990-2008 arasında çocuk yoksulluğu oranının en fazla arttığı dört OECD ülkesinden de bir tanesiyiz. Ben yıllar önce bu rakamlara baktığımda, artık eğitim söz konusu olduğunda bir yeni yol açmamız gerektiğine karar vermiştim. Geçen hafta Amerikan düşünce kuruluşu Brookings, yoksul ailelerden gelen çocukların iyi bir okula giderek hayatta başarılı olabildiklerine ilişkin bir çalışma yayımladı. Çalışma Amerikan verileri ile yapılmış. Amerika da çocuk yoksulluğu açısından önemli ülkelerden biri [Devamı]
    Şangay metrosu tam 500 kilometre
    Güven Sak, Dr. 28 Ekim 2013
    Merhaba, bu benim DÜNYA Gazetesi’ndeki ilk yazım. Bugün, hem tanışalım, hem de sohbete başlayalım. Ankara’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ)’nde çalışıyorum. Bursa’da doğdum ama Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’nde okumak için Ankara’ya geldiğim 1979 yılından beri buradan hiç ayrılmadım. Ben, 1960’lı yılların başında doğdum. Doğduğumda bu ülke nüfusunun yüzde 70’i kırlarda yaşıyordu. Hep birlikte köylerdeydik. Artık nüfusumuzun yüzde 75’i kentlerde yaşıyor. Ben doğduğumda Türkiye’yi bir tek Türkiye’yle kıyaslardık. 1950’lerin Türkiye’sine göre bugün artık neredeyiz diye bakardık. 1923’ten beri kaç kilometre yol yaptık. Ne kadar köye elektrik gitti diye bakardık. Türkiye’nin bugününü Türkiye’nin dünü ile kıyaslamak esastı. Haya [Devamı]
    Fiyat balonları
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ekim 2013
    Nobel Ekonomi Ödülü, hisse senedi gibi mali varlıkların fiyat hareketlerini anlamamıza yaptıkları katkılar nedeniyle üç kişiye verildi. Geçenlerde bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü’nden söz ediyordum. Ödül, hisse senedi gibi mali varlıkların fiyat hareketlerini anlamamıza yaptıkları katkılar nedeniyle üç kişiye verildi. Bu üçlüden Fama’nın görüşlerine bir hafta önce yer vermiştim. Sıra, Fama’nın zıddı Shiller’de. Zıtlık şuradan kaynaklanıyor: Herhangi bir mali varlığın, mesela hisse senedinin ya da döviz kurunun bugünkü fiyatının iki bileşenden oluştuğunu göstermek mümkün: İktisadi temeller ile kimi zamanlar fiyatta bir balon oluşmasına yol açabilecek olan mali varlığın ilerideki fiyatı hakkında beklenti. Mesela hisse senedi için iktisadi temel deyince kastedilen o hisseyi çıkaran ş [Devamı]
    Yoksa Karatay Diyeti'ne mi başlıyoruz?
    Güven Sak, Dr. 25 Ekim 2013
    OVP'de kamu tasarrufları artmamaktadır. Kamu gelirleri az da olsa artarken kamu tasarrufu neden artmaz? Kamu harcamaları arttığı için. Geçenlerde “Orta Vadeli Program’ı okudum. Aklımda bir hem yiyelim hem de zayıflayalım televizyon programı tadı kaldı” diye yazdım. Öyle ya, metne göre hem daha fazla harcayıp, iç talebe dayalı olarak büyüyecek hem de daha çok tasarruf edecektik. Sohbetin sonunda, onun için, “Galiba okurken, bir şeyleri kaçırdım. Ben en iyisi bu metni bir daha okuyayım” dedim. Hani kenarda köşede bir reform programı var ama ben mi göremedim kabilinden. Metni yeniden okudum. Bu arada Meclis’teki Gelir Vergisi Kanunu tasarısını gördüm. 2014 yılı bütçe kanunu tasarısı da açıklandı. Onu da okudum. Önce bir reform havası sezinledim ve “Yoksa Karatay Diyeti’ne mi başlı [Devamı]