Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Madem mesleki eğitim bu kadar önemli, Amerika nasıl böyle iyi?
    Güven Sak, Dr. 19 Aralık 2013
    Memlekette at izi it izine yine karıştı. 2014 yılı belirsizlik kaynaklı zorluklar açısından Şah’tı, artık Şahbaz oldu. Ben en iyisi azıcık yurt dışında oyalanayım: Dikkatinizi başlıktaki soruya yeniden çekebilir miyim, lütfen? Hemen bir açıklama yapayım. Soruyu ben sormuyorum. Çinliler merak ediyor. Çin bugünlerde bir mesleki eğitim sistemi altyapısı oluşturmaya çalışıyor. Biz mesleki eğitimi manasız ideolojik tartışmalara hala meze yapmaya devam ederken Çin arkadan gelip bir yeni sistem tasarlıyor. Not edeyim. Çinliler bu iş için sağa sola heyetler gönderiyor. Amerikalı uzmanlarla buluşan bir Çinli, öyle düşmanca bir tavırla değil, tamamen meraktan böyle sormuş: “Madem mesleki eğitim bu kadar önemli, o vakit Amerikan ekonomisi nasıl böyle iyi bir performans sergileyebiliyor?”  [Devamı]
    'Büyük rüşvet' operasyonu ve ekonomimiz
    Fatih Özatay, Dr. 19 Aralık 2013
    Türkiye'nin şu andaki ekonomik yapısı 2001 krizi öncesindeki gibi olsaydı, hiç şüpheniz olmasın ekonomimiz büyük bir deprem yaşardı. Bu günlerde Türkiye’yi sarsan bir soruşturma yapılıyor. Her şeyin hukuka uygun biçimde yürütülmesi ve varsa suçluların ortaya çıkarılması en büyük dileğimiz. Bu doğal vatandaş dileği bir tarafa, bu köşe açısından önemli olan soru şu: Böyle sarsıcı bir operasyonun ekonomimize etkisi ne olabilir? Önce geçmişe gidiyorum. Türkiye, 2000’in son aylarında başlayan ve Şubat 2001’de tam anlamıyla patlak veren kriz sonrasında önemli bir sarsıntı geçirdi. Neydi tetikleyici unsurlar? ‘Finansal Krizler ve Türkiye’ kitabımdan alıntı yapıyorum (Doğan Kitap, sayfa 92-93, 2013, dördüncü baskı): “2000 programının iyileştirme çabalarına karşın makroekonomik açıda [Devamı]
    Doğru karşılaştırma istihdam oranı ile
    Fatih Özatay, Dr. 18 Aralık 2013
    Çalışabilir yaştaki kurumsal olmayan nüfusumuzun (15 yaş ve üzerinde ve mesela askerde ve hapishanede olmayanlar) oldukça düşük bir oranı işgücüne katılıyor. Dolayısıyla, işgücüne katılım oranımız çok düşük. Bu, asıl olarak kadınlarımızın işgücüne katılımının son derece düşük olmasından kaynaklanıyor. Şöyle bir hesap yapalım: Bir anda çalışmak isteyen ve dolayısıyla işgücüne katılan sayısı artsın. Acaba işsizlik oranımız ne olurdu? [Devamı]
    İnatçı olan sadece enflasyon değil
    Fatih Özatay, Dr. 17 Aralık 2013
    İşsizlik oranımız da enflasyona benziyor; inatçı ortalamadan kalıcı olarak kurtulamıyoruz. Dün eylül dönemi işgücü verileri açıklandı. Çalışabilir yaştaki nüfusun çalışan kısmının oranı (istihdam oranı) kriz sonrasında yükselmeye başlamıştı. Yükseliş nisan ayında durdu; şimdi yüzde 46’nın az altında seyrediyor. İşsizlik oranı ise beklendiği gibi yükselme eğilimi gösteriyor. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı 2012 ortasında en düşük değeri görmüştü: Yüzde 8,9. O tarihten bu yana artış eğilimi sergiledi. Bu, ilk başlarda dalgalı bir seyirken şubattan bu yana kesintisiz yükseliyor. Eylül döneminde yüzde 10,2 oldu. Bu düzey, küresel kriz öncesinde Türkiye’nin ne yazık ki alışageldiği düzey. Kısacası, az gittik, uz gittik, dere tepe dolaştık, sonuçta yine ‘ortalamaya geldi [Devamı]
    Arsa rantı ne zaman haramdır?
    Güven Sak, Dr. 17 Aralık 2013
    Dün, Turgut Bey'in dağıttığı arsa rantı helaldi, milyonlara dağılıyordu. Kapsayıcıydı. Bugün öyle değil. Taksim Meydanı sözde yaya bölgesi haline geldi. Yaya bölgesi deyince aklınıza ne geliyor? Sanki yayalar için bir nevi hoş bir iş yapılmış oluyor. Bir nevi “Bakın bu alanı biz doğrudan size ayırdık, artık burada araba filan olmayacak. İstediğiniz gibi gülün oynayın, hayatın tadını çıkartın” durumu. Ben size söyleyeyim: Siz öyle sanın. Neden mi? Gelin anlatayım. Aslında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş birkaç kere “Siz şimdi öyle göründüğüne bakmayın. Biz orayı daha ağaçlandıracağız. Kenar süsü yapacağız. Üstüne cila da çekeceğiz” filan derken şüphelenmeliydim. Şüphelenmemişim. Sonra yazılanlara da bakmamışım. Taksim sözde yaya bölgesi düzenlemesini gördü [Devamı]
    Bisiklet Konya’ya yakışıyor
    Güven Sak, Dr. 16 Aralık 2013
    Bu yıl Kalkınma Bakanlığı 5. İzmir İktisat Kongresi’ni düzenledi. Epeydir göremediğim pek çok dostumu gördüm. En çok neden etkilendim? Galiba en çok aklımda katılımcıların çeşitliliği kaldı. Her görüşten, hayatın her alanından insanlar bir aradaydı. İzmir İktisat Kongresi’nin bir tek akademik iktisatçılara bırakılamayacak kadar değerli olduğu kanaatindeyim ben. Onun için bu çeşitliliği çok sevdim. Düzenleyicilerin doğru yaptıklarını düşündüm. İşte bu çeşitlilik içinde Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Akyürek’i de gördüm. Konya’da tüm yol ihalelerine bir de bisiklet yolu şartı eklediğini söylüyordu. Doğrusu ya, aklımda kaldı. Yol ihalesine bir de bisiklet yolu şartı eklemek, sözleşmenin maliyetini yükseltmek demek. Sonunda bu da bir kamu yatırımı kararı. Bizim memle [Devamı]
    2014'te ekonomimiz (3)
    Fatih Özatay, Dr. 14 Aralık 2013
    Bu yılın ilk on ayında geçen yıla göre yüzde 6,3 oranında yükseliş var altın dışı ihracatımızda. 2012'deki artış oranı, bunun yarısı kadardı. 2014’te Türkiye’yi etkileyecek dışsal unsurlara ilişkin temel senaryom özetle şöyleydi: ABD Merkez Bankası (FED) üçüncü parasal gevşemeyi bu yılın sonunda ya da gelecek yılın ilk aylarında kademeli olarak azaltıp sıfırlayacak. Cumhuriyetçilerle Demokratlar maliye politikası konusunda her seferinde ‘kavga’ etseler de eninde sonunda uzlaşacaklar (ilk uzlaşma haberi perşembe günü geldi). Avrupa Merkez Bankası’ndan yeni bir parasal genişleme gelmeyecek ama faizini sıfıra düşürebilecek. Avrupa Birliği ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesi geçen yıla göre daha yüksek bir oranda büyüyecekler. Ham petrol fiyatları 2013 ortalamasının çok az altında [Devamı]
    Demokrasi Açığı – 2*
    13 Aralık 2013
    1. Katılımcı Demokrasi ve Yerelleşme İlişkisi Demokrasi sadece iktidarın nasıl ele geçirileceğini değil ele geçirildiğinde de nasıl kullanılacağını belirleyen süreçtir.  Demokrasi düşüncesi zaman içinde evrilmiş, toplumsal mücadeleler ve tekliğin-tek olmanın yaşattığı felaketler demokrasi fikrinin gelişmesine yol açmıştır. Özelikle, bireysel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması, azınlıkların haklarının korunması, farklılıklara saygı duyulması, katılımlı süreçlerin yaygınlaşması, iktidarın kötüye kullanımını sınırlandıracak fren ve denge mekanizmalarının etkinleşmesi demokratik karar alma süreçlerinin daha katılımcı ve müzakereci olması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Bir nevi çokluğun demokrasisi giderek hakim bir yönelim haline gelmiştir. Ancak hala gündelik genel kullanımda ikt [Devamı]
    Türkiye - İsrail ilişkileri nereye?
    Nihat Ali Özcan, Dr. 13 Aralık 2013
    Türkiye İsrail ilişkileri yakın zamana kadar oldukça gerilimli günler yaşadı. Çoğu zaman iç politika malzemesi haline dönüşen gerilim şimdilerde düşmüş görünüyor. Gerilimli dönemde değişime uğrayan yalnızca iki ülke ilişkileri değildi. Küresel ve bölgesel dinamiklerde de etkileri uzun yıllar hissedilecek önemli değişiklikler yaşandı. Her iki taraf da bunu görmekte ve yeni dönem politikalarına dair değişimin ipuçlarını vermekteler.    Hatadan dönme erdemi mi, gerçeklerle yüzleşme zamanı mı? Elbette, “Mavi Marmara olayı” Türk tarafında önemli psikolojik kırılmalara neden oldu. İsrail tarafı şapkayı önüne koyup olayı yeniden ele aldığında, bunun bir hatalar dizisi olduğunu gördü ve saklamıyor. Operasyon baştan sona amatörce yürütüldü ve sonuçları da öngörülenden ağır oldu. Bozulan ilişkiler [Devamı]
    Sivil siyaset anayasa yapmayı neden beceremedi?
    Güven Sak, Dr. 13 Aralık 2013
    Öncelikle ilk sivil anayasa yapma girişimimizin başarısızlığına bakarken bu süreçte somut olarak ne yapıldığı ile ilgilenmemek gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki, 2011 yılı sonunda başlayan yeni anayasa yapma süreci şimdilik yarıda kaldı. 1789 Fransız devriminden beri, 806 anayasa yapma girişiminden rasgele seçtiği 148’ine bakan Levent Gönenç Hocamız, ortalama anayasa yapma süresinin 16 ay olduğunu söylemişti. Sivil siyaset yaklaşık 25 ay uğraştı, didindi ama ilk denemesinde anayasa yapmayı beceremedi. Umarım bu iş Myanmar Anayasası gibi olmaz. Orada askerler tam 17 yıl uğraştılar bir anayasa çıkarmak için. 2012 başındaki ‘Anayasa Vatandaş Toplantıları’nda milletin yüzde 75’i darbe anayasasını beğenmiyordu. Ama siyasetçiler bunu kaldırıp yerine yenisini koyamadılar. Ne yapalım, m [Devamı]