Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Gazetecilerin değil, asıl reklamcıların işi zor
    Güven Sak, Dr. 20 Haziran 2014
    Radikal’de de durum benzer. Okuyucunun internet okuryazarlığı ne kadar yüksekse, gazeteyi kâğıt üzerinde satmak da o denli zor. Ben, 1996 yılında Radikal’de ekonomi yazıları yazmaya başladım. O zaman dünya bir başkaydı. Dünyamız daha çok ”Hazine bu hafta borcunu döndürebilir mi, döndüremez mi?” etrafında dönerdi. Yalnız benim değil, o vakit, iktisat muhabbetlerinin konusu da öyleydi. Şimdi Türkiye değişti; kamu borç stoku 2000’lerin başındaki yüzde 100’lerden yüzde 30’lu rakamlara geriledi. Ekonomi sütunlarının sohbet konusu faiz-kur-borsa üçgeninin dışına çıkabildi. Ben pek memnun oldum. Doğrusu bu değişikliğin tadını çıkarıyorum. 1996’dan beri Türkiye olumlu yönde değişti. [Devamı]
    Ruhu olmayan ordu, millet olamayan halk
    Nihat Ali Özcan, Dr. 20 Haziran 2014
    Obama askerle-rini Irak’tan çekerken güvenlik konusu çokça tartışıldı. Ama o yeni orduya dair istatistikleri göstererek sorunların üstesinden gelineceğini ileri sürdü. Gerçekten kâğıt üstünde oldukça kalabalık, farklı özellikte güvenlik birimlerinden oluşan uzunca bir liste vardı. Sınır muhafızlarından polise, boru hatları koruma birimlerinden silahlı kuvvetlere kadar. Maaş alan 932 bin kişi. Teorik olarak “muazzam” bir güvenlik cihazı vardı. Güruh ne zaman ordu olur? Kısa süre sonra ordunun ciddi sorunlarının olduğu dile getirilmeye başlandı. En önemlisi, yeni ordunun ruhu yoktu. Oluşturulmaya çalışılan profesyonellik, ehliyet, yetenek işe yaramıyordu. Saddam dönemi ordunun kötü ruhları kışlaları ele geçirilirken, ülkenin fay hatları da orduyu istila etmişti. Etnik, mezhepsel b [Devamı]
    Almanya’da yıllık yüzde 0,04 faiz neden iyi haber değildir?
    Güven Sak, Dr. 19 Haziran 2014
    Geçen gün, televizyondaki haber kanallarından birinde, “Almanya’da Hazine rahat borçlandı, faiz oranı rekor düşüşte” diye bir haber vardı. Merak ettim. Almanya’da bir yıllık bono faizi yüzde 0,04 seviyesinde. Enflasyon da esasen oralarda yer alıyor. Bu ne demek? Reel faiz sıfır çekiyor demek. Şimdi bu, Alman ekonomisi için, hatta orada da bırakmamayım, Avrupa ekonomisi için iyi bir haber midir? Ben bu düşük faizin Avrupa ekonomilerinin toparlanma süreci açısından bir felaket haberi olduğu kanaatindeyim. Şimdi bu ne demektir? En iyi faiz, en düşük faiz değil midir? Değildir. Gelin bakın, kazın ayağı neden öyle değildir. [Devamı]
    Bu kadar da miyop olunmaz ki...
    Fatih Özatay, Dr. 19 Haziran 2014
    Hani, enflasyon hedefi yüzde 7 olsa anlarım ya da enflasyon 2015 içinde yüzde 5'e düşecek olsa yine anlarım. Hedef yüzde 7 değil yüzde 5. Son günlerde medyada Merkez Bankası’nın önümüzdeki toplantıda alacağı karar hakkında yapılan açıklamaların beni oldukça eğlendirdiğinden söz etmiştim. Son zamanlarda Türkiye’nin risk priminin düştüğü -bunu yurtdışından borçlanma faizinin azaldığı şeklinde de okuyabilirsiniz, bu nedenle Merkez Bankası’nın ölçülü bir faiz indirimine gideceği (gitmesi gerektiği) konuşuluyor. Irak’taki gelişmeler nedeniyle ya da bu satırlar yazılırken henüz toplanmamış ama siz bu yazıyı okurken açıklanmış olacak ABD Merkez Bankası’ndan bir sürpriz karar çıkması halinde finansal piyasaların karışabilir. Bu ihtimaller dışında, kuvvetle muhtemel ki, Merkez Bankası gelecek hafta [Devamı]
    Hepimizin arzusu
    Fatih Özatay, Dr. 18 Haziran 2014
    Çalışma yaşında olan nüfusa oranla çalışan sayımızın ne kadar az olduğunu hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor işgücü verilerine bakarken. Kısaca ‘istihdam oranı’ olarak adlandırılan bu oran şu sıralarda yüzde 49 düzeyinde. Farklı bir ifadeyle, çalışma yaşındaki nüfusun yarısı bile çalışmıyor. Bir kısmı çalışmak istemediği ya da çalışması engellendiği için, bir kısmı çalışmak istemesine karşın iş bulamadığı (işsiz) olduğu için, bir kısmı da çalışma umudunu yitirdiği için. [Devamı]
    Şimdi Türk malı yüklü konteynırların geçişini ne kolaylaştırır?
    Güven Sak, Dr. 17 Haziran 2014
    Avrupalı taksiciler, internet üzerinden araç çağırmaya imkân veren Uber ve benzeri programları protesto ediyorlardı. Türkiye nasıl şizofrenik bir ülke olmasın, Allah aşkına? Bakın, yine bir kavganın tam ortasındayız. Batımızda, Avrupalı taksiciler gelecekle kavgaya tutuşmuşlar. Hadise 21’inci yüzyıla ait bir mesele. Doğumuzda, Irak kabileleri din savaşı kisvesi altında bir iktidar mücadelesindeler. Aynı 19’uncu yüzyıl. Arada Türkiye. Nasıl bir Türkiye? Sanayi malları ihracatı artık 130 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye. Türkiye, sanayi malları ihracatının yüzde 42’sini Avrupa’ya gönderiyor. Avrupa geleceğiyle yüzleşmekte zorluk çekiyor. Sanayi malları ihracatının yüzde 50’sini ise Orta Doğu’ya gönderiyor. Kamyonlar doğrudan savaş bölgesine gidiyor. Ortadoğu kendi geçmişiyle hesaplaşmaktan [Devamı]
    Bir başka açıdan IŞİD
    Nihat Ali Özcan, Dr. 17 Haziran 2014
    Yüz yıl sonra Orta-doğu’da taşlar yeniden yerinden oynuyor. Fay hatları geçmişten daha derin. Yaşananlar 21. yüzyıl için ürkütücü. İşin kötü tarafı, düzen getirebilecek tüm otoriteler ya fikir yoksunu ya da sütre gerisine çekilmiş durumdalar. Dengelerin yeniden kurulması ve istikrarın sağlanması için ihtiyaç duyulan zamanı kimse kestiremiyor. Düzelmenin kısa sürede olmayacağı ise kesin. Bizi böylesine olumsuz bir hükme sevk eden iki önemli neden var. Birincisi, IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) niteliği. Diğeri ise Irak devletinin acınacak hali. IŞİD’e odaklanmak Bölgedeki siyasi gelişmeleri ve güvenlik ortamını öngörebilmek için IŞİD’e odaklanmak iyi bir başlangıç olabilir. Onu güçlü kılan nedenlerin başında “ideolojisi” geliyor. El Kaide ile ideolojik benzerlikleri bir yana, yer [Devamı]
    Türkiye’nin problemi büyüme değil, büyümenin kalitesidir
    Güven Sak, Dr. 16 Haziran 2014
    Bugünlerde kafamda bir La Fontaine kıssası var. 2014 yılının ilk çeyrek büyüme rakamları açıklandığından beri hiç aklımdan çıkmıyor. IŞİD, Musul Konsolosluğumuz’ bastığından beri yerini sağlamlaştırdı. Kıssayı kesin bilirsiniz. Küçücük bir kurbağa, bir gün, bir çayırda bir öküze rastlar. Onun gibi iri yarı, onun gibi endamlı olmak, onun gibi durmak ister. Özendikçe şişinir. Şişindikçe şişinir. Kimseleri dinlemez. Şişindikçe, eşine “oldum mu?” diye sorar. “Hadi canım” cevabını aldıkça şişinir ve sonunda patlar. Kıssanın hissesini La Fontaine şöyle özetler: “Dünya böyle sersemlerle doludur. Her bakkal han hamam yaptıracak, her küçük çobanın uşakları olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak. Ondan sonra da çat diye çatlayacak”. Her ülke kendi kapasite kısıtları ile mutlaka [Devamı]
    Beypazarı ilçesi de çakma saat kulesine kavuştu!
    Güven Sak, Dr. 13 Haziran 2014
    Türkiye’de büyükşehir belediyesi sayısı Aralık 2012 öncesinde 16’ydı. Şimdi bu sayı 30’a çıktı. Dün büyükşehir belediyeleri memleket toprağının yüzde 6’sını kontrol ediyordu. Bugün bu oran yüzde 51 oldu. Dün bu yüzde 6'lık coğrafyada nüfusun yaklaşık yüzde 80’i yaşıyordu. Şimdi bu oran yüzde 91’e çıktı. Dün, 16 büyükşehir belediyesi kentin ve kentleşmenin sahibiydi. Şimdi 30 büyükşehir belediyesinde köyler mahalle oldu, büyükşehir belediyesinin sorumluluğu altındaki alan il sınırına doğru genişledi. Peki, ne oldu? Artık Ankara’nın Beypazarı ilçesi de çakma saat kulesine kavuştu. Peki, bu yeni kentleşme gündemi için yeterli midir? Hayır. Gelin bir anlatayım. [Devamı]
    Savaşların değişen karakteri
    Nihat Ali Özcan, Dr. 13 Haziran 2014
    Günü-müzde savaşlar /çatışmalar çoğunlukla devletler ile devlet dışı aktörler aracında cereyan ediyor. Terör saldırıları, iç savaş, ayaklanma gibi. Bu tablo devletler arası savaşların sona erdiği anlamına da gelmiyor. Suriye iç savaşı, Ukrayna’daki çatışmalar, Irak’ta IŞİD eylemleri, içeride PKK bunun canlı örnekleri. Eski çatışmaların yeni dinamikleri Ne var ki savaş/çatışmalardaki değişimin dinamikleri yeterince anlaşılmış değil. Bu nedenle kurumlar, kamuoyu, medya, siyasi/askeri karar alıcılar çeşitli sorunlar yaşıyor. Yeni durumu, devletlerarası savaş ve çatışma parametreleri, değer yargıları, ölçü ve kurallarıyla anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyoruz. Devletle devlet olmayan aktörler arasında ki güç mukayesesini asker, tank, top sayısı ile yaparak beklentileri ve öngörülerimi [Devamı]