Yine Arjantin ve yine Türkiye
07 Ağustos 2014
Türkiye ve Arjantin 2001 yılı kardeşidir. 2001 yılında Türkiye bankacılık krizi ile cebelleşiyordu. Biz onu hala son derece naif bir biçimde “Cumhurbaşkanı anayasa kitapçığı attı, Türkiye’de kriz oldu” diye anlatıp duruyoruz. Ama aynı yıl Arjantin de krizdeydi. Türkiye ve Arjantin arka arkaya aynı küresel dalgayla sarsıldılar. İkisi de kırılgandı. İkisinde de borç krizi çıktı. Türkiye, borçlarını ödeyebildi. Arjantin ise ödeyemedi. O günün meselesi fon akımlarının ani hareketiydi. Finansal piyasalar, bir tarafta ettikleri zararı başka bir taraftaki karla kapatmaya çalışıyorlardı. Zaman, Amerikan merkez bankası Fed’in yine tam da şimdiki gibi faiz arttırmaya başladığı bir zamandan sonraydı. Tam da o faiz artışı ile NASDAQ’ta teknoloji balonunun patladığı zamanların ertesiydi. Merkezdeki zar
[Devamı]
Kriz...
07 Ağustos 2014
Yanlış anlamayın. Kriz konusunu ele almamın nedeni döviz kurunun iki gündür yükselmesi değil. Mesele, bu kafayla devam edilirse, yeni kriz makaleleri için ortalığa yeni malzeme saçılacak olması.
[Devamı]
Kendini zor durumda bırakmak
06 Ağustos 2014
Merkez Bankası’nın kendisini bu kadar zor durumda bırakmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu bir ülkede, son üç yılın ortalama enfl asyonu yüzde 8’in üzerinde seyrederken, son açıklanan temmuz ayı enflasyonu yüzde 9.2 iken ve çoğu uzmanca iyimser bulunan yıl sonu tahmini bile yüzde 7.6 düzeyindeyken, Merkez Bankası peşi sıra politika faizini düşürmeye başladı. İki gerekçeyle: Birincisi, 2015 sonunda enfl asyonun yüzde 5’e ineceğini belirtti. İkincisi, haziran ayından itibaren enflasyonun düşmeye başlayacağını açıkladı.
[Devamı]
Sorun THY’nin beceriksizliği midir, yoksa vesayet simgesi VIP Salonu uygulaması mı?
05 Ağustos 2014
Birkaç hafta önce Türk Hava Yolları (THY)’nın Ankara Esenboğa-İstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki uçuşlarında hizmet kalitesinin nasıl düştüğünden bahsetmiştim. Bu hat üzerinde THY dışında ne yerli ne de yabancı başka şirketlere uçuş imkanı tanınmıyor. O gün, vaziyeti, rekabet olmazsa, rehavet olur diye anlatmıştım. İstanbul Atatürk-Ankara Esenboğa uçuşlarındaki THY vesayetinin sektörde önemli bir rekabet kısıtı oluşturduğunu düşünüyorum. THY’nin bir dizi imtiyazla sürekli büyüyebilmesine imkan tanınmasının da hata olduğu kanaatindeyim. Ankara Esenboğa-İstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki uçuşlar, bu imtiyazlı durumun yalnızca bir örneğidir. Bu durum rekabete aykırıdır. Zaten doğal da değildir. Tabiatta, hiçbir kısıt olmaksızın sürekli büyüme diye bir durum yoktur. Büyüyen hücreler bö
[Devamı]
Güneyde kalıcı kaos
05 Ağustos 2014
Güneyi-mizde dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. İsrail, ne olduğu tam anlaşılmayan “politik hedeflerini” gerçekleş-tirmek için saldırılarını sürdürüyor. Gazze’de çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Hamas ise sıkı hazırlandığı belli olan asimetrik savaşta tahminlerin ötesinde direnç gösteriyor.Mısır, Sina’da güvenlik sorunuyla karşı karşıya. Irak-Suriye-Lübnan hattı oldukça karışık ve kaygı verici. Siyasi sınırlar askeri manada kevgire dönmüş durumda.Lübnan-Suriye-Irak hattıLübnan, milyondan fazla mülteciye, Hizbullah gibi devlet dışı grupların Esad rejimini takviyesine ve Sünnilerin isyancıları desteklemesine rağmen, Suriye iç savaşını sınırlarının dışında tutmayı başardı. Ne var ki El Nusra’nın son saldırıları “beladan uzak durma” politikalarının sonu olabilir. Öte yandan, Irak’ı Sur
[Devamı]
Piketty, yeni Marx ise, ona bir de Mao lazım.
01 Ağustos 2014
Ben Thomas Piketty’nin ülke içi artan gelir eşitsizliğinin dinamikleri konusunda bakış açımızı zenginleştirdiği kanaatindeyim. Kullandığı verilerle ilgili İngiliz Financial Times gazetesinde gündeme getirilen eleştirilerin ise, haklı olmadığını düşünüyorum. Bugünlerde, Branko Milanovic’in yazdıklarına baktıkça eğer Piketty yeni Marx ise, şimdi ona bir de Mao lazım diye aklımdan geçiriyorum. Gelin isterseniz bir anlatayım.
[Devamı]
İsrail’in bitmeyen savaşı
01 Ağustos 2014
İsrail, Gazze operas-yonunun başladığı ilk günlerde bazı yedek askerlerini göreve çağırdı. Operasyondan neredeyse üç hafta sonra, ordu ilave bir grubu daha göreve çağırmak zorunda kaldı. Askeri açıdan manzara, Gazze’de işlerin öngörüldüğü biçimde ilerlemediğini, yeni sorunların çıktığını gösteriyor. Aslında İsrail, sivil kayıpların yüksekliğine ve savaşta ki yıkıma rağmen, tarihte hiç olmadığı kadar rahat şartlarda operasyonlarını sürdürüyor.Öncelikle Batılı başkentler olup bitenlere ciddi bir tepki vermiyor. Tersine, İsrail’e Hamas’ın şahsında; “radikal İslamcı/cihadist teröristlerle” mücadelede elini çabuk tut! der gibiler. Ayrıca devlet dışı bir aktörle askeri mücadelenin teorik, teknik ve saha tecrübelerini paylaşmak için sabırsızlanıyorlar. Arap ülkeleri ise siyasi bölünmele
[Devamı]
Türkiye için imtihanın biri bitmeden öteki başlıyor
31 Temmuz 2014
Artık meşrebinize kalmış, nasıl istiyorsanız öyle niteleyin. İsterseniz ilginçliğin biri bitmeden öteki başlıyor deyin, isterseniz imtihanın biri bitmeden diğeriyle sınanıyoruz diye bakın. Her durumda benim bugün anlatacaklarım açısından sonuç değişmiyor. Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Gidişat öyle gösteriyor ki durum daha da zorlaşacak.
[Devamı]
Talihsiz bir açıklama
31 Temmuz 2014
Bir merkez bankası yöneticisi açısından yapılabilecek en talihsiz açıklama (mealen) şu olsa gerek: "Uzun süredir enflasyon bir türlü düşürülemiyor. Yeni önlemler aldık. Bu önlemlerle de düşmezse artık arkasında yapısal nedenler olduğuna karar vereceğiz. Dolayısıyla, (enflasyon yeteri kadar düşmezse) gelecek yılın (yıl sonunun) enflasyon hedefini daha yüksek bir düzeyde açıklayabiliriz"...
[Devamı]
Önemli olan o Rolex’i, o bileğe nasıl taktığınızdır.
29 Temmuz 2014
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), 2014 yılı İnsani Gelişme Raporu’nu geçenlerde yayımladı. Raporun konusu bu kez korunmasız (vulnerable) olanlardı. Bir nevi, işler ters gittiğinde ilk ve en çok kaybedecek olanlar. Ben bu bayram günü etrafımızdaki kimsesizleri hatırlayarak, herkesin kendi payına utanması gerektiğini düşünüyorum. Utanmak son derece insani bir durum. Üstelik bir insanın ne zaman utanması gerektiğini bilmesinde de fayda var. 2014 yılı İnsani Gelişmişlik Raporu’nda, Çin’in bilge devlet adamı Konfüçyüs’ten, tam da bu konuda, ne zaman utanmak gerektiğine dair güzel bir alıntı vardı. Doğrusu ya, Konfüçyüs’ten her alıntıyı tutmam ama bu tam yerine oturuyor: “İyi yönetilen bir ülkede, yoksul olmaktan utanmak gerekir. Kötü yönetilen bir ülkede ise servet sahibi olmaktan
[Devamı]