Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Ekonomimizin toparlanma gücünü artıracak tedbirlere odaklanalım
    Güven Sak, Dr. 01 Aralık 2014
    Arada sanki öyle değilmiş gibi yapsak da, Arap Baharı sonrasında, içinde bulunduğumuz coğrafya hiç de iç açıcı değildir. Güneydeki komşularımız Suriye ve Irak’tır. Kuzeydeki Ermenistan ile zaten diplomatik ilişkimiz bile yoktur. İran daha dünya ile barışık değildir. Geçen gün Irak ile ticaretimizi anlatan yandaki grafiğe bakıyordum. Irak eskiden bizim ikinci büyük ticaret ortağımızdı. İlk Amerikan harekâtından sonra ticaretimiz yok oldu, Orta Doğu kapısı bir süre kapandı. İkinci Amerikan harekâtı kapıları yeniden açtı. Grafik, ortadaki deseni pek güzel özetliyor. Irak’ta hayatını kaybeden sivillerin sayısı ile Türkiye’nin Irak’a olan ihracatı arasında negatif bir ilişki var. Irak’ta hayatını kaybeden sivil sayısı azaldıkça ticaret artıyor. Hayatını kaybedenlerin sayısı arttıkça ticaret aza [Devamı]
    Suriye iç savaşının sessiz aktörü: İsrail
    Nihat Ali Özcan, Dr. 28 Kasım 2014
    Ortadoğu tartışmalarında İsrail’e yer vermeyen bir analiz ya da yorum işitemezsiniz. İlginçtir, son zamanlarda Suriye hakkında yapılan analizlerde İsrail faktörü gittikçe silikleşmeye ve hatta yok gibi davranılmaya başlandı.Oysa Suriye krizi başladığından en fazla kaygı duyan ülkelerden biri İsrail’di. Birkaç defa Suriye ordusunun Hizbullah’a füze sevkiyatını engellemeye yönelik hava saldırısıyla Golan’da bazı hedefleri vurmanın dışında tamamen düşük profilli bir tutum izlemeye devam ediyor. [Devamı]
    İsteyen 2003-2007 ile avunadursun biz gerçek duruma bakalım
    Fatih Özatay, Dr. 28 Kasım 2014
    Ekonomideki her bir puanlık büyüme için ihtiyaç duyulan borçlanma çok arttı. Bu yolla sağlanan büyüme, Türkiye'nin riskini arttırıyor. Dolayısıyla, bu büyüme artışı kalıcı olmuyor. [Devamı]
    Japonya, Kore ve Tayvan’ı birbirine bağlayan nedir?
    Güven Sak, Dr. 27 Kasım 2014
    Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilmesinin ilk şartı nedir? Öncelikle kişi başına milli gelirimizin şimdiki 10 bin dolar düzeyinden 25 bin dolar düzeyine çıkması gerekir. Türkiye, 2006 yılından beri 10 bin dolar barajına takılmış, ileriye doğru adım atamıyor. Olduğu yerde debeleniyor. Sayın Başbakan o dönüşüm programlarını tam da memleket debelenmekten kurtulsun diye açıklamadı mı? Aslında herkes içinde bulunduğumuz halin kalıcı olmadığının farkında. Bu refah düzeyini bu halde, bu değişen dünyada sürdürebilme şansımız yok. Ya daha mütevazı bir yaşama hazırlık yapacağız, ya da daha fazla zenginleşeceğiz. Ama benim bugünkü konum tam da bu değil doğrusu. Dönüşüm programları değerlendirmesine giden yolda, bu işi bizden daha önce yapanlara, bu yoldan daha önce geçenlere ş [Devamı]
    Çok daha fazla dış borç, çok daha yavaş büyüme ve yatırımlarda düşüş
    Fatih Özatay, Dr. 26 Kasım 2014
    Tablodaki değerler çok çarpıcı. İktidardaki partinin işbaşına geçtiği 2003 yılından bu yana gerçekleşen büyüme oranları ile özel yatırım harcamalarındaki artış oranlarını alt dönemler itibariyle karşılaştırıyor bu değerler. Ayrıca, cari işlemler açığının ve net dış finansmanın (net dış borçlanmanın) milli gelire oranları var tabloda. Oldukça basit ama ekonomimizin içinde bulunduğu sorunları anlamak açısından çok yararlı bir tablo. [Devamı]
    Enerji savaşları ve Türkiye
    Nihat Ali Özcan, Dr. 25 Kasım 2014
    Batı ile Rusya arasında gerilim gittikçe artarken, niyetlerini ve stratejilerini açık etmeye başladılar. Rus Dışişleri Bakanı S. Lavrov, geçen hafta yaptığı bir konuşmada uluslararası ilişkilerin geçiş dönemi yaşadığını ifade etti. Ardından, Rusya, bu yeni “çok kutuplu sistemin” merkezlerinden biri olarak mevzilerini sağlamlaştırmak için tüm olanaklara sahiptir dedi. Rusya’nın bu bakışı Ukrayna krizi ile birlikte ele alındığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.Rejim değişikliği mi?Lavrov, Batı’nın Ukrayna krizi sonrası Rusya’ya uyguladığı yaptırımların amacının, “politikalarının değişmesini sağlamak değil rejimi yıkmak olduğunu” belirterek gelişmelerden ne anladığını iyice ortaya koydu. Batı’nın “ekonomiyi yıkarak halkı sokaklara dökmeyi ve rejimi değiştirmeyi amaçladığını” iddia [Devamı]
    Çin’den ev almakla, Türkiye’den ev almak aynı şey değildir.
    Güven Sak, Dr. 25 Kasım 2014
    Geçtiğimiz Cuma günü Amerikan The Wall Street Journal gazetesinde, sonu “Ben Çin’de sarının yalnızca kalkınmanın değil, aynı zamanda batan güneşin rengi de olduğunu öğrendim” diye dramatik bir biçimde biten bir makale yayımlandı. Yazarı tam 4 yıl Pekin’de yaşamış olan gazeteci Bob Davis’di. Makale, Çin mucizesinin, borca dayalı gayrimenkul balonu ile yolsuzluğa dayalı kamu harcamalarından ibaret olduğunu anlatıyordu. Büyümenin yüzde 10’lardan yüzde 7’ye gerilemesini ise kıyamet alameti olarak gösteriyordu. Yazı ayrıca son 50 yıl içinde hızlı banka borcu biriktiren Brezilya, İsveç, İrlanda ve İspanya gibi ülkelerin hep krize girdiğinin altını çizip, şimdi de sıranın Çin’de olduğunu ima ediyordu. Doğrusu ya, ben Çin’de 4 yıl filan yaşamadım. APEC Zirvesi için 6 gün orada kaldım. Yani Çin’in [Devamı]
    Çin, Türkiye’ye baka baka kararıyor
    Güven Sak, Dr. 24 Kasım 2014
    Bundan birkaç yıl önce Dünya Bankası’nın İstanbul’da düzenlediği bir toplantıdaki Çinli katılımcının ne dediğini bugünlerde daha iyi anladım. Benim hatam. O vakitler, Dominique Strauss Kahn daha IMF başkanıydı. New York Times gazetesi her hafta mutlaka Türkiye’ye övgüler düzen bir haber ya da makale yayımlardı. Farklı zamanlardı. İşte o toplantıda da, Çin’deki büyümenin sürdürülebilir olmadığına ilişkin eleştirileri dinleyen Çinli katılımcı sonunda, “Biz bugüne kadar siz ne derseniz onu yaptık. Bugün ortaya çıkan sonuçlar kötüyse, siz de oradaydınız. Ben sizleri gördüm. Şimdi buradan nasıl çıkacağımızı da birlikte düşünelim” demişti. Çin hızla büyüdü. Yaklaşık 700 milyon kişiyi yoksulluk sınırının üzerine çıkardı. Çin’in düzenli dönüşüm sürecinde bir dönem böylece geride kaldı. Türkiye ile [Devamı]
    Mühendisler için tek başına kurtuluş yoktur
    Güven Sak, Dr. 21 Kasım 2014
    Son günlerde, 2013 yılında kabul edilen 10.Kalkınma Planı ile 2014 yılında yayımlanan OECD Türkiye Araştırması (Economic Survey of Turkey 2014)’nda gözüme çarpan şirketler arası verimlilik farklarına bakıyorum. Görünen hal şudur: Birincisi, Türkiye’de küçük işletmelerle büyük işletmeler arasında bir verimlilik uçurumu vardır. Bu uçurum başka ülkelerde bizdeki kadar derin değildir. Küçük işletmelerimizde çalışanların emeği sanki daha az bereketli gibi durmaktadır. İkincisi, yabancı sermayeli işletmelerde çalışanlar, yerli sermayeli işletmelerde çalışanlara göre daha verimlidir. Bakın bu da gariptir. Hepsi aynı toprağın mahsulüdür. Ama ortada sistematik bir bozukluk vardır. [Devamı]
    Stratejik bir araç olarak ‘terörizm’
    Nihat Ali Özcan, Dr. 21 Kasım 2014
    Terör önemli bir sorun olarak gündemin tepelerinde yer almaya devam ediyor. Korku, kaygı üretmesi, aksiyon içermesi onu gündemde tutuyor. Yine terör saldırılarının ve kurbanların sayısında da dikkat çekici bir artış var. Sonuçta terörizmin politik taleplerin gerçekleşmesinde etkili bir “strateji” olduğu inancının yaygınlaşmasının yanı sıra teröristlerin etki yaratma kapasitesi her geçen gün artıyor.Irak mı, Suriye mi?Nitekim merkezi Avustralya’da bulunan Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün yeni yayımladığı rapora göre 2013’te terör saldırıları nedeniyle tüm dünyada 17 bin 958 kişi yaşamını yitirdi. Bu, bir yıl öncesine göre 7 bin kişiden fazla artış anlamına geliyor. Oysa Arap Baharı öncesi istatistikler terör eylemleri ve kurbanlarının sayısında önemli düşüşler olduğunu gösteriyordu. [Devamı]