Yerel ‘dini referanslı terör’ ve yeni küreselleşme dalgası
Nihat Ali Özcan, Dr.
30 Ekim 2015
Türkiye’nin etnik, ideolojik ve dini referanslı terör tarihinin zengin olduğunu biliyoruz. Bu günlerde geçmişten farklı, karmaşık ve yeni terör tecrübeleri ediniyoruz. Özellikle de dini referanslı terörizm alanında.Türkiye’nin dini referanslı terörle tanışması 1970’lerin sonunda, yerel örgütlerin yerel hedeflere odaklı eylemleriyle oldu. Sovyetler’in Afganistan’ı işgali ve İran İslam devrimi bu meselede elbette özel bir yere sahip. Öte yandan bugünü anlamak için Türkiye Hizbullah’ına yakından bakmakta yarar var.Tüm dini referanslı örgütler gibi, dünyayı, siyasal sistemi ve yerel rakiplerini “dini değerlerle” açıklayan örgütlerden söz ediyoruz. Bu kavrayış ve rekabetin Kürtler arası çatışmaya nasıl dönüştüğü ise ayrı bir tartışma konusu. Bununla birlikte, etkilerini bu günlerde de görebiliy
[Devamı]
Sürdürülebilir büyüme oranımız düştü mü?
Fatih Özatay, Dr.
28 Ekim 2015
2012 yılına gelene değin Türkiye’nin son 60 yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4.8 düzeyindeydi. Bu kadar uzun bir zaman diliminin ortalama büyüme oranını, yaklaşık olarak ‘sürdürülebilir büyüme oranı’ kabul etmek yanlış değildi; biz de yazıp çizerken öyle yapıyorduk. Ama 2012’den bu yana yaşananlar sürdürülebilir büyüme oranımızın daha düşük bir düzeye indiğini düşündürtüyor. Bunun çeşitli nedenleri ve göstergeleri var.Birincisi, köyden kente önemi bir göç oldu. Tarımda ‘çalışır görünen’ ama aslında tarımsal üretime katkısı yok denecek düzeyde olan çok sayıda çalışma yaşındaki insanın kente göçü tarımsal üretimi olumsuz etkilemedi. Buna karşılık, bu insanların bir kısmı kentte iş bulup çalışmaya başlayınca üretmeye de başlamış oldular. Hem üretimi hem de kişi başına üretim düzeyini (verim
[Devamı]
Suriye kavşağında Rusya ve PKK
Nihat Ali Özcan, Dr.
27 Ekim 2015
Rusya’nın Suriye’de varlığını artırması sadece politik ve askeri dengeleri değiştirmedi. Aynı zamanda istihbarat örgütlerinin geçmişin “örtülü operasyon” defterlerini de açtı.
[Devamı]
Türkiye’de her yeni kurulan 40 şirketten 1’i artık Suriyeli
Güven Sak, Dr.
26 Ekim 2015
2010 yılında Suriye’ye yapılan ticaretin lideri İstanbul’du. O yıl, Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı ihracat zirve yaparak 1,9 milyar dolara ulaşmıştı. Bu tutarın üçte biri İstanbul kaynaklı ihracattı. 2014 yılında Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracat hala 1,8 milyar dolar civarında. Ancak bu tutarın yalnızca altıda biri İstanbul kaynaklı. İstanbul’dan Suriye’ye yapılan ihracat, Türkiye’nin Suriye’ye olan ihracatının üçte birinden altıda birine geriledi. İstanbul, Suriye ihracatında artık lider değil.
[Devamı]
Erdoğan, Putin, Obama ve Merkel Antalya’da ne konuşacaklar?
Güven Sak, Dr.
23 Ekim 2015
Bu yıl Kasım ayının ortasında G20 Türkiye’ye geliyor. Biliyorsunuz G20’nin başkanlığını bu yıl Türkiye yapıyor. Dünya liderleri üç hafta sonra Antalya’da buluşacak ama ben hala etrafta bir heyecan filan görmüyorum. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Amerikan Başkanı Barack Obama da Antalya’da olacak. Almanya Başbakanı Angela Merkel de üç hafta sonra Türkiye’ye yeniden gelecek. Onları Cumhurbaşkanı Erdoğan ağırlayacak. Peki, ne yapacaklar Türkiye’de? Ne konuşacaklar?
[Devamı]
Rusya ve Esad’ın geleceği üzerine düşünceler
Nihat Ali Özcan, Dr.
23 Ekim 2015
Suriye’de gelişmeler hız kazandı. Bir yandan Rusya, öte yandan ABD, kış gelmeden askeri sahada mesafe almak için uğraşıyor. ABD Suriye operasyonunun hazırlıklarını yaparken, Irak cephesini de boş bırakmak istemiyor. Rusya ise hava saldırılarını sürdürerek, Esad’ın ordusuna karada ilerleme imkânı yaratıyor.
[Devamı]
Düşük büyüme, yüksek cari açık vadisine hoş geldiniz
Güven Sak, Dr.
22 Ekim 2015
Türkiye ekonomisi artık yeni bir döneme girdi. Hala haberiniz yoksa bugün size ben anlatayım. Bundan bir süre önce düşük büyüme, yüksek cari açık dengesinde daha önce hiç yaşamadığımızı söylemiştim. Sene 2012 idi. O zaman mesele TEPAV Finans Enstitüsü raporlarında bir eğilim olarak dile getirilmişti. Şimdi artık vakıa olarak izleyebiliyoruz. Hadise somut bir olgu olarak karşımızda. Biz daha önce hiç böyle bir ortamda şirket yönetmemiştik. Ama hayatta her şeyin bir ilki vardır. Türkiye ekonomisi bir süredir istikrarlı bir düşük büyüme, yüksek cari açık sarmalına girmiş bulunuyor. Nereden çıktı bu? Bu sürdürülebilir bir durum mudur? Kur böyle bir ortamda ne olur? Buradan çıkmak için şans nerededir? Vakıa ile kavga edilemeyeceğine göre, bu durum nasıl idare edilir?
[Devamı]
Beşiktaş şampiyon olursa yatırımlar artar mı?
Fatih Özatay, Dr.
21 Ekim 2015
Vaktiyle orta gelir grubunda olup da zamanla gelişmiş ülkelerin kişi başına gelir düzeylerine hızla yaklaşan az sayıda ülke var. Akademik çalışmalar bu ülkelerin üç ortak özelliği bulunduğuna dikkat çekiyor: 1) Yatırım düzeyleri yüksek. 2) Eğitimli bir nüfusa sahipler. 3) Yüksek teknolojili ürün üretip yurtdışına satabiliyorlar.Grafik 1’de 2011’den bu yana Türkiye’de özel sektörün yaptığı yatırım harcamalarının gelişimi gösteriliyor. 2015 için ilk yarı değeri var. Onu yıllık göstermek için 2014’ün ikinci yarısındaki yatırım harcamaları değerini ekledim. Muhtemelen bu nedenle 2015 yatırım harcaması gerçekten biraz fazla görünüyor. Zira aşağıda değineceğim gibi içinde bulunduğumuz koşullar yatırım yapmaya elverişli koşullar değil.Neyse; bu haliyle bile grafik oldukça çarpıcı ve temel mesaj ç
[Devamı]
Ben zaten Nobel Ödülü’nden ziyade Mo İbrahim Ödülü’nü tutuyorum
Güven Sak, Dr.
20 Ekim 2015
Bu aralar 2015 yılının Nobel ödülleri sahiplerini buluyor. Bu yıl Türkler için güzel bir yıl. 2006’da Nobel Edebiyat Ödülü Orhan Pamuk’a gitmişti. 2015 yılında ise Nobel Kimya Ödülü’nü paylaşan üç bilim insanından biri bir başka Türk, Prof. Dr. Aziz Sancar oldu.
[Devamı]
PKK sorununun yakın geleceği
Nihat Ali Özcan, Dr.
20 Ekim 2015
PKK sorununun yakın geleceği kısa vadede üç temel faktöre bağlı. Seçim sonrası kurulacak hükümetin kompozisyonu, Ortadoğu’daki gelişmeler ve PKK’nın durumu. Seçim sonrası kurulacak yeni hükümeti bekleyen bir dizi sorun var. Ekonomiden dış politikaya, güvenlikten eğitime kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. PKK sorunu yeni hükümetin en önemli meşguliyetlerinden biri olacaktır.Bu çerçevede, Ak Parti tek başına veya CHP ile koalisyon kuracak olursa, “buzdolabında” duran müzakereler yeniden başlayacaktır. Ancak önceki safahat ve müzakerede gelinen aşama dikkate alındığında, “çözüm” için köklü bir anayasa değişikliği gerekeceği de açık. Yeni hükümetin bir yandan PKK’yı, öte yandan seçmenin çoğunluğu tatmin edecek bir anayasa değişikliği gerçekleştirmesi ise ciddi çaba gerektiren ve kriz po
[Devamı]