Türkiye’de işler neden hep böyle tersine gidiyor?
25 Şubat 2016
Petrol fiyatlarını arada izliyor musunuz? Varil başına ham petrol fiyatı, 2014 yılının ortalarında 112 dolar civarında bir zirvedeydi. 2015 yılı tamamlandığında, 40 dolar civarına gerilemişti. Şimdilerde ise 30 dolar civarında yatay seyir izliyor. Ne oldu? 2014 yılında neredeyse yarı yarıya azalmıştı. 2015 yılında yine yarı yarıya azaldı. 2014 ortasından bugüne gerileme, oran olarak bakarsanız yüzde 70’i geçti. Ne oldu? Ham petrolün varil başına fiyatı yüzde 70 azaldı.
[Devamı]
Enflasyonun sorun olarak algılanmamasının maliyetleri
24 Şubat 2016
Geçen hafta derste sıra enflasyonun nedenlerini tartışmaktaydı. 2001-2006 Merkez Bankası dönemi bir tarafa bırakıldığında, 1995’ten bu yana ders veriyorum ve her dönem birkaç saati bu konuya ayırıyorum. Uzun bir süre, verdiğim makroiktisat ve parasal iktisat derslerinin öğrenciler açısından en eğlendirici konularından biriydi enflasyon ve nedenleri. Oysa birkaç yıldır öğrencilerin enflasyona ilişkin ilgilerinin azaldığını görüyorum.Elbette bunun bir nedeni, o eskinin yüksek enflasyon oranlarının artık gözlenmemesi; hem yurtta hem de cihanda. Hele küresel krizden sonra çoğu gelişmiş ülke için enflasyonun değil de deflasyonun ana tartışma konusu olduğu dikkate alındığında bu ilgisizliğin bir başka nedeni daha ortaya çıkıyor. Merkez Bankası’nın, enflasyonun yıllardır etrafında gezindiği düzey
[Devamı]
Terörün zirvesi: Canlı bomba
23 Şubat 2016
Geçen hafta PKK’lı bir teröristin Ankara’da gerçekleştirdiği terör eyleminde çok sayıda asker ve sivil şehit oldu. Çok sayıda da yaralı var. Terör saldırısının tipi, intihar eylemlerini bir defa daha gündeme getirdi.İntihar eylemi yeni bir saldırı tipi değil. Tarihi oldukça eski. Her ne kadar canlı bomba saldırıları sadece “dini” referanslı örgütlerin işiymiş gibi görünse de etnik ve ideolojik terör örgütleri de aynı yöntemi kullanmaya devam ediyorlar. Nitekim Sri Lanka’da Marksist Tamil Kaplanları’nın, Lübnan’da Şii Hizbullah’ın, Çeçen eylemcilerinin ve PKK gibi etnik Marksist hareketlerin sıklıkla başvurduğu bir yöntem oldu.11 Eylül terör saldırılarıyla intihar eylemleri yeni bir ivme kazandı. Afganistan ve Irak’ın işgalini takip eden dönemde karakteri değişti ve Arap Baharı ile yoğunluğ
[Devamı]
Türkiye’de reform yapmak neden bu kadar zor?
22 Şubat 2016
1980’de Türkiye’de kişi başına gelir 1500 dolar civarındaydı. 2010’da 10 bin dolara ulaştık. Hala aynı yerdeyiz. Neden? 1500 dolardan 10 bin dolara her ne yaparak geldiysek, buradan 25 bin dolara aynı işleri, aynı biçimde yaparak çıkamayız. Nitekim çıkamıyoruz da. Bu ne demek? 10 bin dolardan 25 bin dolara çıkabilmek için Türkiye’nin reform yapması lazım. İş yapma biçimimizi radikal bir biçimde elden geçirmemiz lazım. Her sektörde aynı anda verimlilik artışlarına yol açacak bir teknolojik yenilenmenin kapısını aralamamız lazım. Eğitim sistemimizi, vergi sistemimizi ve de adalet sistemimizi gözden geçirmemiz lazım. Dün 1500 dolardan 10 bin dolara işgücünü ucuzlatarak geldik. Şimdi adaleti ucuzlatmamız, eğitimi ucuzlatmamız, yolsuzluk yapmayı pahalılaştırmamız lazım. Bütün bunları biliyoruz.
[Devamı]
Terörle mücadele ve istihbarat
19 Şubat 2016
Ankara’da gerçek-leştirilen menfur terör saldırısını tartışmaya devam ediyoruz. Terör, insani yönümüzü hedef alıyor. Korkularımızı, endişelerimizi tetikliyor. Sisteme olan güven duygularımızı zedeliyor. Benzer saldırıların kurbanı olmak istemiyoruz. Hepimiz, değerli olan hiçbir şeyimizin tehdit altında olmasını istemiyoruz. Kısacası, “güvenliğe” ihtiyacımız var. Devletten de bunu sağlamasını bekliyoruz. Devletin öncelikli görevinin bu olduğu konusunda da şüphemiz yok.
[Devamı]
Türkiye sosyal uyum endeksinde 155 ülke arasında 120’nci.
19 Şubat 2016
Türkiye OECD’nin sosyal uyum (social cohesion) endeksinde 155 ülke arasında 120’nci sırada yer alıyor. Bu endeksle ülkelerin barındırdığı farklı sosyal kimlikler arası uzlaşı, farklı kimliklerin topluma dahli, toplumsal kutuplaşma gibi veriler ölçülüyor. Sıralama, Türkiye’nin sosyal sermayesinin hayli zayıf olduğunu gösteriyor. Türkiye bölünmüş bir toplum. Diyeceksiniz ki, biliyoruz. Ama ben bugün bu eksikliğin, Türkiye’nin başına dünden daha fazla dert olacağını düşünüyorum. Neden?
[Devamı]
Venezuela’yı gördükten sonra, şikayetimi geri alıyorum
18 Şubat 2016
Geçenlerde OECD’nin Governance At A Glance 2015 (Bir Bakışta Devlet 2015) raporuna bakmıştım. Metinde “Türkiye” kelimesinin geçtiği yerleri aratmaya başladığınızda, karşınıza hep “bu konuda Türkiye’ye ait veri bulunamamıştır” çıkıyordu. Benim de moralim bozulmuştu ve “Nedir bu Türkiye’nin kamudan çektiği” demiştim. Şimdi, Venezuela’yı görünce halimize şükretmemiz gerektiğine karar verdim ve şikayetimi geri alıyorum
[Devamı]
Durum değerlendirmesi
17 Şubat 2016
Ekonomideki gidişata ilişkin önemli istatistikler açıklandı son günlerde. Bugün bu verileri topluca değerlendirmek istiyorum.Sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde belirgin biçimde artması, 2015 GSYH büyümesinin tahmin edilenden yüksek çıkacağı beklentisi oluşturdu. Son üç yılın sanayi üretimi artış oranları (yüzde olarak) şöyle: 2013: 3,1; 2014: 3,6 ve 2015: 3,2. GSYH büyümesi ise daha farklı seyretti. Dönemin en düşük GSYH büyümesi en yüksek sanayi üretimini gözlendiği 2014’te: Yüzde 2,9. En düşük sanayi üretiminin gerçekleştiği 2013’te ise GSYH yüzde 4,2 oranında arttı.Altın ve enerji dışı ithalatı da GSYH büyümesi hakkında önemli fikir veriyor. Son zamanlarda yaptığım gibi euro-dolar kurundaki oynamalardan arındırarak inceliyorum bu veriyi. Durum şöyle: 2014’te yüzde 0,1 oranında azal
[Devamı]
Dördüncü sanayi devrimini kaçırmamak lazım, derim ben
16 Şubat 2016
Torunlarımız, bizim bilmediğimiz, hatta tahayyül edemediğimiz mesleklerin erbabı olacaklar. Ben çocukken Bursa’da mahalle aralarında dolaşan hallaçlar vardı. Yatak teknolojisi o zamanlar böyle değildi. Bir torbanın içine doldurulmuş pamuğun üzerinde yatılırdı. Her yıl bahar temizliğinde, o pamuk dışarı çıkarılıp yıkanırdı. Yıkanan pamuk birbirine yapışır ve iyice katılaşırdı. Bu nedenle, pamuğu atmak, birbirine dolaşan lifleri ayırmak gerekirdi. Yatak, böylece ilk günkü gibi yumuşak olurdu yeniden. Sonra yatak teknolojisi değişti. Hallaçlar yok oldu. Bugün bildiğimiz mesleklerin önemli bir bölümü de önümüzdeki 20 yılda ortadan kalkacak.
[Devamı]
Milli araba geyiğini bırakın, dijital devrime odaklanın
15 Şubat 2016
Buhar gemisinin Endonezya’ya gelmesi için tam 160 yıl gerekmiş. Elektriğin Kenya’ya gelmesi tam 60 yıl sürmüş. Bilgisayarların Vietnam’a gelişine 15 yıl yetmiş. Cep telefonları ve İnternetin dünyaya yayılması ise birkaç yılda olmuş. Dijital devrim bir anda dünyanın her tarafını sarmış. Rakamlar öyle söylüyor. Bütün bu malumat, Dünya Bankası’nın 2016 yılına ait Dünya Kalkınma Raporu’ndan. Raporun adı “Dijital Temettü.”
[Devamı]