Arşiv

  • Temmuz 2024 (1)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Türklerin yarısı, bir önceki gün hiç gülmemiş
    Güven Sak, Dr. 18 Mart 2016
    Amerikan kamuoyu araştırma şirketi Gallup, her yıl bir Küresel Duygular Raporu (Global Emotions Report) yayımlıyor. Araştırmanın 2016 yılı sonuçları daha yeni açıklandı. Gallup araştırmacıları 140 ülkeden 147 bin kişiye sormuşlar: “Dün hiç gülümsediniz mi ya da doya doya güldünüz mü?” İyi haber şu: Bu soruya cevap verenlerin yüzde 72’si 2015 yılında anketin yapıldığı günden 1 gün önce gülümsemiş ya da doya doya gülmüş. Bu oran yalnızca 7 ülkede yüzde 50 ya da daha düşük çıkmış: Ukrayna, Irak, Türkmenistan, Nepal, Sırbistan, Suriye ve de Türkiye’de. Bu soruya Türklerin yalnızca yüzde 50’si, “Evet, bir gün önce gülümsedim ya da doya doya güldüm” diye cevap vermiş. Ne diyeyim? Türklerin yarısı, bir önceki gün hiç gülmemiş. Gallup anketi böyle diyor. [Devamı]
    Suriye krizi, Soğuk Savaş’tan beri Türkiye’nin başına gelmiş en iyi şeydir
    Güven Sak, Dr. 17 Mart 2016
    Bugünlerde milletçe moralimiz son derece bozuk. Başkent Ankara’da son 5 ayda 3 büyük terör saldırısı oldu. Canımız çok acıdı. Ama asıl ruhsal olarak çok yıprandık. Diyarbakır’dan gelen ölüm haberleri ve Halep görüntüleri zaten içimizi acıtıyordu. Ülkenin her tarafında iktisadi aktivitenin azalıyor olması da cabası. Bu aralar bütün felaketlerin arka arkaya bizi bulduğunu düşünüyoruz bir nevi. En azından ben etrafımda öyle bir ruh hali görüyorum. Bütün bu olup bitenlerden ise en çok Suriye krizini sorumlu tutuyoruz. Memleketteki coşku eksikliğinin önemli bir nedeni, bu felaketler arka arkaya bizi buluyor sendromu bana sorarsanız. Bugün bu nedenle, size aynı hadiseye farklı bir açıdan bakmanın da mümkün olduğunu anlatmak istiyorum. Böyle bakınca doğrusu ya, olaylar bir başka perspektife oturu [Devamı]
    6 milyar eurodan çok daha değerli
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mart 2016
    Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Suriyeli mültecilere ilişkin görüşmeler sürüyor. AB tarafının öncülüğünü Almanya’nın yaptığı görüşmelerin önemli maddelerinden biri Türkiye’de kalacak mültecilere harcanmak üzere AB’den alınacak parasal yardım. Basındaki haberlere göre daha önce sözü edilen üç milyar euroluk yardımın altı milyar euroya yükseltilmesini teklif etmiş Türkiye.Altı milyar euro Türkiye’nin bir yıllık milli gelirinin yüzde 1’i bile değil. Sayısı üç milyona yaklaşan mültecilerin önemli bir kısmının okul yaşındaki çocuklar olduğunu dikkate alın. Bu çocuklara Türkiye’de kalacakları uzunca bir süre için eğitim verilmesi gerektiğini de yazın bir kenara. Altı milyar euronun (AB kabul ederse) birkaç yıla yayılarak ödeneceğini düşünün. Bu çocukların salt eğitim masrafları için bil [Devamı]
    Bu Milli Eğitim ile Sanayi 4.0 bizi kasıp kavurur
    Güven Sak, Dr. 15 Mart 2016
    Doğrusu ya, ben Dünya Bankası’nın bu yılki Dünya Kalkınma Raporu’nu daha fazla tartışacağımızı zannediyordum. Öyle olmadı. 2016 yılı Dünya Kalkınma Raporu’nun adı “Dijital Temettü” (Digital Dividends) idi. Çalışma, üretim süreçlerinde artan dijitalleşmenin verimlilik ve iktisadi refah üzerine olası etkilerine değiniyordu. Nedir bu üretimdeki dijitalleşme? Makinelerin makinelerle dorudan konuşmasını, pek çok işin artık insan emeği yerine doğrudan makinler tarafından yapılmasını, bilgi ve iletişim teknolojisinin bildiğimiz üretim sürecini dönüştürmesini dijitalleşme olarak niteleyebiliriz. [Devamı]
    Terörizm ve medya: İki ucu keskin kılıç
    Nihat Ali Özcan, Dr. 15 Mart 2016
    Pazar günü Ankara’da gerçekleşen terör saldırısı yine çok sayıda yurttaşımızın hayatına mal oldu. Yeni haftaya şaşkın, üzgün, endişeli ve bir o kadar da öfkeli başladık. Kendince “ulvi” bir amaçla hareket eden terörist ve onu motive edenler hamlelerini duygularımızı şekillendirme üzerine kurdular. Stratejilerin çalışması, başrolünde oynadıkları tiyatronun mümkün olduğunca büyük kitleler tarafından izlenmesine bağlı. Özellikle de siyasi amaçlarının yayılması, yaratılan dehşetin sürekli üretilmesiyle. Aslında, internet ve televizyondaki tekrarlarla ideolojilerini, yarattıkları dehşeti ve vahşeti satmak için basit bir pazarlama tekniği kullanıyorlar. [Devamı]
    Göçmen stratejisi olmadan ileri teknoloji filan olmaz
    Güven Sak, Dr. 14 Mart 2016
    Türkiye’nin mülteciler arasında ayrım yaptığını biliyor muydunuz? Avrupalı mültecilerle Avrupalı olmayan mültecileri birbirinden ayırıyoruz. Avrupalı olan ve Avrupalı olmayan mülteciler arasındaki ayrımı en etkin şekilde uygulayan tek ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor Uluslararası Af Örgütü. İsteyenler 2009 tarihli “İki Arada Bir Derede: Türkiye’deki Mültecilere Koruma Sağlanmıyor” başlıklı rapora bakabilir. Türkiye, Batılılara insan gibi davranıyor, Doğuluları sevmiyor. Onlara hak vermiyor. Kağıt üzerinde vaziyet böyle. Türkiye, bir nevi Avrupalıdan daha fazla Avrupalı gibi davranmayı seçmiş görünüyor. Üstelik de dünyada tek ve bir numara. [Devamı]
    Dört soruda AB-Türkiye müzakereleri
    Timur Kaymaz 11 Mart 2016
    Ege Denizi AB için neden önemli? Kısa cevap: [Devamı]
    Davul-zurnadan orkestraya nasıl geçilir?
    Güven Sak, Dr. 11 Mart 2016
    Ben doğduğumda Türkiye nüfusunun yalnızca yüzde 30’u şehirlerde yaşıyordu. Şimdilerde şehirlerde yaşayan nüfusun oranı yüzde 75. Hayatımın ilk 50 yılında, Türkiye’deki büyümenin yüzde 70’i bu daimi hareketlilikten geldi. İnsanlar köyden kente gelip, tarımdan hizmetler ve sanayiye geçtikçe verimlilikleri üç kat arttı. Türkiye bu hareketlilik nedeniyle zenginleşti. [Devamı]
    PKK’nın ‘çocuk askerlere’ bağlanmış ‘zafer’ arayışı
    Nihat Ali Özcan, Dr. 11 Mart 2016
    İçişleri Bakanı bazı şehirlerde “hendek” operasyonlarının bittiğini, sokakların temizlendiğini ilan etti. Bu “fiziki” temizlik boyunca çok sayıda “terörist”in etkisiz hale getirildiğini öğrendik. Şehirler harabeye dönerken sırasını bekleyenlerde endişe, korku ve kasvetli bir hava hâkim. Açıklama yapan PKK’nın lider kadroları ise önümüzdeki günlerde saldırı ve çatışmaların artacağını, eylemlere yeni boyut kazandıracaklarını söylüyorlar. Bir yandan da insanları sokaklara çağırıyorlar. Hikâyelerini, İçişleri Bakanı’nın tersine, “fiziki” mekânlar yerine “insanlar” üzerine kurdukları görülüyor. [Devamı]
    Faizsiz bol kaynak imkânı
    Fatih Özatay, Dr. 09 Mart 2016
    1980’lerde başladı, geçen yüzyılın sonlarına doğru iyice yoğunlaştı. Küresel krizden önceki yıllarda ise bir tabuya dönüştü. Merkez bankalarının kamu kesimi açıklarını para basarak finanse etmelerinden söz ediyorum. Bir merkez bankasının bağımsız olup olmadığının en önemli göstergelerinden biri, ülkesinin hükümetinin bütçesinin iki yakası bir araya gelmiyorsa, gelmesini sağlamak üzere devlet harcamaları ile gelirleri arasındaki farkı para basarak kapatmaya çalışıp çalışmadığı. Para basılıp hazine finanse ediliyorsa, o ülkenin merkez bankasının bağımsızlığından söz etmek mümkün değil.Çoğu piyasa ekonomisinde bu tür ‘açık’ finansman yasak. Türkiye de 2001 krizinden sonra Merkez Bankası kanununda yaptığı değişiklikle bu kervana katıldı. Banknot matbaalarına fazla mesai yaptıran bu tür finansm [Devamı]