Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Bulun şu işin dibini artık
    Güven Sak, Dr. 21 Mayıs 2018
    Çok değil, bundan on yıl kadar önce, 2007’de 1 lira yaklaşık 75 cent’ti geçen hafta itibariyle 22 cent oldu. Nedir? Lira son 10 yılda yüzde 70 değer kaybetti. Bundan 10 yıl önce, Amerikalılar, bir Türk Lirası almak için 75 Amerikan kuruşu ödüyorlardı; geçen hafta itibariyle, 22 Amerikan kuruşu veren bir Türk Lirası edinebilir hale geldi. Bizim oralarda eskiler buna, para pul oldu derlerdi. Nitekim Türk Lirası hakikaten pul oldu. Şimdi akıllardaki sorulara bakalım. Türk Lirasına yeniden itibar kazandırmak mümkün müdür? Evet. Türkiye, tek başına, Türk Lirasına itibar kazandırabilir mi? Evet. Peki, neden yapmıyor? Bilmem. Yapmalı mıdır? Geç bile kaldı. Gelin anlatayım. [Devamı]
    Matüridilik bir ulus devlet projesi midir?
    Hilmi Demir, Dr. 18 Mayıs 2018
    Matüridiliğin Türkiye’de gündeme gelmesi ve tartışılıyor olması bazı çevreleri rahatsız etmişe benziyor. Bu rahatsızlıklarını, Matüridiliğin Cumhuriyet öncesi Osmanlı kültüründe çok da bilinmeyen ve önemsenmeyen bir kimlik olduğunu iddia ederek dillendiriyorlar. Bu çevrelerin bazı iddialarını şöyle sıralayabilirim: “Matüridilik Türk milliyetçilerinin ve laik seküler cumhuriyet ideolojisinin bir inşasıdır”; “Osmanlı uleması kendisini Matüridi olarak tanımlamamıştır”; “Osmanlı’nın daha çok Eş’ari olduğunu söylemek gerekir...” [Devamı]
    Kurumsal şirketler İzmir'in yeşil teknoloji startuplarıyla buluştu
    Selin Arslanhan Memiş 18 Mayıs 2018
    Geçtiğimiz günlerde UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) yeni raporunu açıkladı.2018 raporunun konusu hiç şaşırmayacağınız gibi teknoloji ve inovasyon. Raporda yeni teknolojilerin sürdürülebilir kalkınma üzerine etkisi vurgulanıyor. Bu etkinin işlevsel hale gelmesi için ön koşul olarak da, farklı aktörler arasında işbirliklerinin kurulması belirtiliyor. İnovasyon, aktörleri tek tek ekosistemde yerine yerleştirmekle ortaya çıkmıyor. Aktörler arası ilişkiler işlevsel hale gelmeden inovasyon ekosistemi etkin çalışmıyor. UNCTAD raporunda da, ekosistemdeki aktörlerin tek tek, yeni teknolojilerin sürdürülebilir kalkınma için önemini benimsemesinin yetmediği, bunun işlevsel hale gelmesi için aktörler arası işbirliklerinin gelişmesine ihtiyaç duyulduğu uzun uzun anlatılıyor. [Devamı]
    İsrail’in ‘tırpanlama’ stratejisi ve Filistin
    Nihat Ali Özcan, Dr. 18 Mayıs 2018
    Trump’ın ülkesinin büyükelçi-liğini, Filistinliler için matem, İsrail için zafer anlamına gelen bir günde Kudüs’e taşıması büyük olaylara ve tartışmalara neden oldu. Özellikle İsrail askerlerinin Filistinli göstericilerden altmışını katletmesi ve binlercesini yaralaması bu tarihsel trajediyi bir daha hatırlamamıza vesile oldu. Büyük sayıda kayıplara rağmen, İsrail yönetiminin rahatlığı, dünya kamuoyunun büyük bölümünün sessizliği, öfke, hayret ve bir dizi soruyu da beraberinde getiriyor. Örneğin, İsrail ordusuna mensup keskin nişancıların, hiçbir vicdani ve ahlaki kaygı duymaksızın, seçilmiş hedefleri vurmaları, gösterileri bastırmakla görevli komutanın şahsi kararı mı yoksa İsrail’in değişen “ayaklanmayı bastırma” stratejisinin bir sonucu mu? Cevabı aranan diğer soru da şu:  İsrail bu “st [Devamı]
    Tarihten bir yaprak daha
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mayıs 2018
    Son yazımda 2001 krizine giden süreçte kamu bankalarının bilançolarındaki tahribatın oynadığı role değinmiştim.1990’ların başlarında topladıkları fonların maliyetinin çok altında faizler ile kredi açma görevi verilmişti bu bankalara. Normal koşullarda devlet bütçesinden sağlanması gereken bu destekler, kamu bankaları yoluyla bütçe dışına çıkarılmış oluyor, kamu bankalarında oluşan zararlar nedeniyle bu bankalara karşı doğan Hazine borcu ise zamanında ödenmiyordu. Kamu bankaları, bilançolarının varlık tarafında “görev zararları karşılığı kamudan alacak” gösteriyorlardı. Bu uygulama 1990’ların ilk yıllarında başlamış, 1999 yılının sonuna gelindiğinde ise doruğa ulaşarak bu tür alacakların birikimli değeri milli gelirin yüzde 13’ünü aşmıştı. Sonuçta kamu bankalarının bilançoları çarpıcı biçim [Devamı]
    İsrail’in ‘cezalandırıcı seri suikastları’
    Nihat Ali Özcan, Dr. 15 Mayıs 2018
    Arap Baharı Ortadoğu’da öncelikler kadar gündemi de değiştirdi. Geleneksel anlaşmazlıkların ve yöntemlerin yanına yenileri eklendi. Suriye, Irak, Yemen ve Libya’da devletler çöktü. DAEŞ, PKK/PYD, terörizm, mülteci sorunu, sınır güvenliği ve vekâlet savaşları öncelikli konular haline geldi.Bu hengâme de gözden ırak kalmayı, gündemden düşmeyi başaran İsrail ise pür dikkat yeni gelişmeleri izlerken, eskileri de asla göz ardı etmedi. Elbette Filistin-İsrail sorunundan söz ediyoruz. Öyle ki İsrail, dikkatini dağıtacak hiçbir şeye izin vermedi/vermiyor. Ekonomik, siyasi, psikolojik, askeri, teknik kapasitesini seferber ederek “demirbaş” sorununa çok hızlı müdahale ediyor.Sadece önleyici değil, aynı zamanda cezalandırıcı operasyonlara da girişiyor. Örneğin, Suriye’de fiziki hedeflere yönelik hava [Devamı]
    Sanayi 4.0 stratejisi olmayan Türkiye, AI için ne yapsın?
    Güven Sak, Dr. 14 Mayıs 2018
    Türkiye’de yeni teknolojik devrimin herhangi bir unsuru ile ilgili bir oturum düzenlendiğinde, konu dönüp dolaşıp hep aynı soruya geliyor. Devlet, bu konuda ne yapmalı? Doğrusu ya, ben, akla ilk gelen sorunun “Şimdi devlet bu konuda ne yapsın?” olmasından öncelikle derin bir tedirginlik duyuyorum. Ayrıca bu soruya verilen cevabın hemen “eğitim şart” genelliğinde olması tedirginliğimi daha da artırıyor. [Devamı]
    İran, Trump ve hoş geldin bela...
    Nihat Ali Özcan, Dr. 11 Mayıs 2018
    Kuzey Kore’ye geri adım attırmayı başaran Trump diğer konularda olduğu gibi İran konusunda da şaşırtmadı. Ülkesinin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Şimdi tüm Ortadoğu olabilecekler konusunda kafa yormaya, nasıl bir pozisyon alacaklarını kestirmeye çalışıyor.Trump’a göre, ABD, İran ile tarihinin en kötü antlaşmasını yapmıştı. Çünkü anlaşma eksik ve zayıftı. İran, uranyum zenginleştirme teknolojisini muhafaza ettiği gibi, balistik füze kapasitesini geliştirmeyi de sürdürdü. Trump’a göre, Tahran terörü ve bölgedeki vekâlet savaşlarını desteklemeye devam ediyor. Elindeki füze kapasitesiyle Yemen’de Suudi Arabistan’ı hedef aldırıp, Lübnan’da ve Suriye’de İsrail’i tehdit ediyor.Trump, konuşmasında, İran’ın terörizme destek verdiğini ve vekâlet savaşında önemli rol oynad [Devamı]
    Önce dümen başında, kendinden emin bir kaptan pilot görmek gerekir
    Güven Sak, Dr. 10 Mayıs 2018
    Amerikan başkanı, İran ile uygar dünya arasında imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıkladı. Halbuki o anlaşma, İran’ın, 1979’dan beri içinde saklandığı paralel evrenden aramıza geri dönüşünün yolunu açmıştı. Bu durum Türkiye’nin de içinde yer aldığı bölgenin istikrarı için iyi olmadı. Ama artık oldu. Vakıa ile kavga olmaz. Hadiseyi serinkanlılıkla değerlendirmek ve ülkemiz için sonuçlar türetmek gerekir. Ne gördüğümü anlatmak isterim. Zira artık çok alametler belirdi. Bütün bu olup bitene bir mana vermek için bana kalırsa yeterli delil birikti. Gelin yapbozu bir araya getirmeye başlayalım. [Devamı]
    Tarihten bir yaprak
    Fatih Özatay, Dr. 09 Mayıs 2018
    Bugün geçmişe, 2001 krizi öncesine dönmek istiyorum. Krize giden süreçte bankacılık sektöründeki bozukluklar giderek artmış ve sonuçta krizin önemli nedenlerinden biri hem özel bankalardaki hem de kamu bankalarındaki önemli sorunlar olmuştu. Ancak, bankacılık sektörüne bir bütün olarak bakmak, o dönemdeki sorunların olanca çıplaklığıyla ortaya çıkmasını engeller. Zira kamu bankaları ile özel bankalar arasında önemli bir ayrışma gerçekleşmişti.Özel bankaların ilk temel ayırt edici özelliği repo cinsinden çok kısa vadeli borçlarının bilançodaki ağırlığıydı. Bu bankaların ikinci ayırt edici özellikleri ise döviz cinsinden mevduatlarının lira cinsinden mevduatlara kıyasla yüksek düzeyiydi. Açık ki özel bankalarda önemli bir bilanço bozukluğu vardı: Kur ve faiz yükselişlerine çok daha fazla duy [Devamı]