Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    TEPAV Finansal Baskı Endeksi
    Fatih Özatay, Dr. 23 Nisan 2013
    TEPAV Finansal Baskı Endeksi, herhangi bir çeyrek yıldaki ekonomik küçülme olasılığını iki ila üç ay önceden haber verebiliyor. GSYH verileri gecikmeli bir biçimde yayımlanıyor. 2013’ün ilk çeyreğinde ne kadar büyüdüğümüzü ancak haziranın ortasında öğrenebileceğiz. Oysa ekonomik faaliyet düzeyinin nasıl geliştiği herkes için önemli. Her piyasa ekonomisinde büyüme oranı dalgalanıyor. Büyüme oranının zaman içindeki hareketlerine baktığınızda, testere ağzı gibi bir hareketten çok, düzgün sayılabilecek, yukarıya doğru dört-beş çeyrek yılı aşan yönelmeler, sonra da tam tersini gözleyebiliyorsunuz. Mesela, Türkiye ekonomisinin yıllık büyüme oranı 2011’in ilk çeyreği ile 2012’nin son çeyreği arasında kalan dönemde sürekli düştü. Bu yılın ilk çeyreğinden itibaren ise tekrar yükselişe geç [Devamı]
    IMF'nin raporundaki görünüm Türkiye'yi nasıl etkileyecek?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Nisan 2013
    Finansal koşullara ilişkin olumlu hava sürerse büyüme açısından Türkiye'yi sınırlayabilecek ana unsur, zayıf ihracat performansı olur. Perşembe günü IMF’nin yılda iki kez yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunun kısa dönemli gelişmeler açısından önemli gördüğüm noktalarını özetledim. Kısa dönemde olabilecekler açısından IMF’nin son yıllardaki en iyimser raporu olarak göze çarpan raporda, ABD’de ve Avrupa’da özellikle 2012’nin ikinci yarısında alınan kararların uluslararası finansal gerginliği azalttığı vurgusu var. Ancak IMF, 2013’e ilişkin olarak ekim ayında verdiği büyüme öngörülerini aşağıya çekti. Avrupa Birliği’nin büyüme tahmini 0,2 puan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu Bölgesi’ninki ise 0,3 puan düşürüldü. 2013’ün büyüme açısından ikinci yarısının daha iyi olacağı öngörüsü [Devamı]
    Kısa dönem açısından Dünya Ekonomik Görünümü raporu
    Fatih Özatay, Dr. 18 Nisan 2013
    Avrupa Birliği'nin büyüme tahmini 0,2 puan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesininki ise 0,3 puan aşağıya çekiliyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) yılda iki kez yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunun ilkinin bütün bölümleri açıklandı. IMF önce teknik bölümleri, birkaç gün sonra da asıl merak edilen ilk iki bölümü günışığına çıkarıyor. Bu rapor, kısa dönemde olabilecekler açısından IMF’nin son yıllardaki en iyimser raporu olarak göze çarpıyor. Önemli gördüğüm birkaç noktaya değinmek istiyorum. Dağılma önlendi Kısa dönemde risklerin önemli ölçüde azalması iki ana nedene bağlanıyor. Birinci neden, 2012’nin son aylarında Avrupa’da Euro Bölgesi’nin dağılmasını önleyen kararlar alınması. Hatırlarsanız, o dönemde şunlar yaşanmıştı: Avrupa Merkez Bankası, sorunlu ülkelerin satm [Devamı]
    Nisan ayı Para Politikası Kurulu kararları
    Fatih Özatay, Dr. 17 Nisan 2013
    Merkez Bankası'nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) nisan ayı toplantısını dün yaptı. Alınan kararlar şöyle: Faiz koridorunun üst ve alt sınırları ile politika faizi 0.50 puan aşağıya çekildi. Ayrıca lira cinsinden zorunlu karşılıkların lira cinsinden değil de istenirse döviz olarak MB'de tutulmasına imkân veren olanağın kullanılması halinde MB'de tutulması gereken döviz miktarı artırıldı. Teknik deyimiyle rezerv opsiyon katsayısı yükseltildi. [Devamı]
    Para Politikası Kurulu toplanıyor
    Fatih Özatay, Dr. 16 Nisan 2013
    Politika faizi düşürülür mü? Koridor aşağıya çekilirse 0,25 puan düşürülebilir ama böyle bir hareketi anlatması zor olur. Bugün Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) nisan ayı toplantısını yapacak. MB’nin hedeflediği değişkenlerdeki gelişmeler şöyle: Enflasyon: Şu andaki gidişat, enflasyon hedefi ile uyumlu değil. Buna karşın, enflasyon açısından nisan ayı için iki olumlu nokta var. Birincisi, ham petrol fiyatları MB’nin enflasyon tahminlerinde kullandığı ortalama 108 dolar düzeyinin biraz altında. İkincisi, geçen yılın nisan ayında enflasyon oldukça yüksekti. Bu nisanda yıllık enflasyonu ölçerken o yüksek enflasyon hesap dışında kalacak. Yıllık enflasyonu aşağıya itecek bir unsur bu. Tüm bunlar bir tarafa, MB önemli raporlarında enflasyondaki gelişmelerin hedefl [Devamı]
    Reel kuru hedeflemek ve kur oynaklığını azaltmak
    Fatih Özatay, Dr. 13 Nisan 2013
    Döviz kuru rejimi neredeyse 'önceden açıklanmış artış hızı sabit bir kur rejimi' haline geliyor. Bu da kısa vadeli sermayeyi cezbediyor. Veri bombardımanından önce önemli bir ekonomik hastalıktan söz ediyordum. Tüm kesimlerin bilançoları toplulaştırıldığında, döviz cinsinden borçların döviz cinsinden alacaklara göre yüksek olduğu ekonomileri inceliyordum. Farklı bir ifadeyle, tam olarak ‘normalleşememiş’ ekonomileri. Türkiye de böyle. Bu tür ekonomilerde ekonomi politikası tasarlayanların ve yürütenlerin temel bir açmazı var. Önce iki nokta... Bir: Kısa vade açısından bakıldığında bu tip ekonomilerde kurun enflasyonun altında kalmasının (yerli paranın reel olarak değerlenmesinin) olumlu etkileri ağır basabiliyor. Ama vade uzadıkça paranın reel olarak değer kazanmasının doğurdu [Devamı]
    Fazla malumata dikkat
    Fatih Özatay, Dr. 11 Nisan 2013
    Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verileri kullanırken 'fazla heyecan'a kapılmamakta yarar olduğunu vurgulamak istiyorum. Geçen yazımda, fazla ‘malumat’ın malumatı yorumlamaya çalışanlar açısından kimi zaman sorun yaratabileceğini söylemiştim. Mesela sanayi üretimi için hem ham veri hem takvim etkisinden arındırılmış veri hem de mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veri açıklanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her üçünü de yayımlıyor olması güzel aslında. Ama sanayi üretiminin bu üç ‘hali’ dikkatli kullanılmadığında hatalı yorum yapmaya itebiliyor yorumcuyu. [Devamı]
    Son haftanın gelişmeleri
    Fatih Özatay, Dr. 10 Nisan 2013
    Son yazımda yılın ilk çeyreğindeki ekonomik faaliyet hacmine ilişkin bir değerlendirme yapmıştım. Ilımlı bir toparlanmanın başlamadığını gösteren veriler olduğu gibi başlamış olduğunu gösteren veriler de vardı. Dün yeni bir veri daha açıklandı. Şubat ayında sanayi üretimi (takvim etkisinden arındırılmış) bir yıl öncesine kıyasla yüzde 4.4 oranında arttı. Böylelikle ilk iki aydaki ortalama yıllık üretim artışı yüzde 3.2 oldu. Bu oran geçen yılın ikinci çeyreğindeki yıllık üretim artışı haricindeki çeyrektekilerden daha yüksek. Ayrıca geçen yılın ortalama sanayi üretim artışı olan yüzde 2.5'in de üzerinde. Dolayısıyla ılımlı bir toparlanmanın başlamış olabileceğine dair bir veri daha yayınlanmış oldu. Birkaç noktaya dikkat çekmek isterim: Birincisi, 'toparlanma' değil 'ılımlı to [Devamı]
    Sinyaldeki parazit azalmaya başladı mı?
    Fatih Özatay, Dr. 09 Nisan 2013
    Şubat ayı sanayi üretiminin de devreye girmesiyle 'ılımlı toparlanmanın başladığı' yönünde işaret veren veriler biraz daha ağır basıyor. İlk çeyrekte ekonomide bir toparlanmanın başlayıp başlamadığı, ‘an’a ilişkin son zamanların en merak edilen sorusu. Dün yeni bir bilgi daha geldi. Şubat ayı sanayi üretimi açıklandı. Nedenini daha ayrıntılı olarak araya başka bir konu girmezse gelecek yazımda ele alırım; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere bazı haller dışında bakmıyorum. Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla sanayi üretimi nasıl gelişmiş onunla ilgiliyim. Bu amaçla da takvim etkisinden arındırılmış veriye bakıyorum. Şubat ayında yüzde 4,4 oranında artış var takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminde. Dün veriler açıklandığında bir miktar karışıklık oldu. F [Devamı]
    Alınacak daha çok yol var
    Fatih Özatay, Dr. 06 Nisan 2013
    Tüketici enflasyonunun yüzde 5 dolaylarına düşmesi için temel enflasyonun yüzde 3 civarında kalması gerekiyor. Perşembe günü enflasyondan söz açmışken sürdüreyim. Ekonominin potansiyelinin çok altında büyüdüğünün öğrenildiği bir haftada enflasyon üzerine iki yazı fazla gibi görünebilir. Değil oysa. İlla büyüme aleyhine olması gerekmiyor enflasyonun düşmesinin. Bu konuda çeşitli akademik çalışmalar var. Ben birkaç rakam vermekle yetineyim. Yıllık ortalama enflasyonlar şöyle: 2007: 8,8; 2010: 8,9; 2012: 8,9. Aynı yıllarda büyüme oranları da şöyle: 2007: 4,7; 2010: 9,2; 2012: 2,2. Bu üç yılın ortalama enflasyonu aynı. Buna karşılık, büyüme oranları çok farklı. 2007’de potansiyelimize yakın bir düzeyde büyüyoruz. 2012’de potansiyelin çok altında, 2010’da ise potansiyelin çok üzerinde [Devamı]