Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Kredi-mevduat farkının açılması
    Fatih Özatay, Dr. 30 Mayıs 2013
    Mevduat artış oranının, kredi artış oranının temposuna yetişememesi neticesinde, bankalar yurtdışı borçlanmalarını arttırıyor. Mevduat faizinin enflasyonun altında seyretmesine son yazılarımda tasarruf oranı açısından baktım. Tüketimi özendirici olan, tasarrufların bir kısmını gayrimenkule, altına ya da yabancı mali varlıklara yönelten bir politika bu. Tasarruf oranının düşüklüğünden şikâyet ettiğimiz bir ortamda doğru politika değil kısacası. Ocak 2011’de önemli bir konferans düzenliyor merkez bankalarının bankası konumundaki BIS. Konferansın başlığı şöyle: ‘Makro sakıngan (makro ihtiyatlı) politika ve düzenleme’. İki ana açış konuşmacısı var. İsveç Merkez Bankası Başkanı ve Princeton Üniversitesi profesörlerinden Hyun Song Shin. Shin, öncelikle ekonomiler hızla büyürken oluşan [Devamı]
    Tüketim artıyor, yatırımda kıpırdanma henüz yok
    Fatih Özatay, Dr. 28 Mayıs 2013
    Ekonomide şu andaki bilgiler ışığında, 2013 için yüzde 4 büyüme oranı ulaşılabilir görünüyor. Bir süredir ekonomimizdeki kırılganlıklar ve doğurdukları riskler üzerinde duruyorum. Birkaç yazı daha yazacağım bu konuda. Ancak önemli verilerin açıklandığı bir döneme girdik. Bu nedenle, bugünlük kırılganlıklar ve riskler konusundan uzaklaşıp güncele dönüyorum. Dün, mayıs ayına ait reel kesim güven endeksi (RGE) ve kapasite kullanım oranı (KKO) verileri açıklandı. Her iki gösterge de ekonomik faaliyet düzeyi hakkında önemli bilgiler veriyor. RGE ile özel yatırım harcamaları arasında güçlü bir ilişki var. Üstelik RGE’nin yıllık değişimlerindeki dalgalanmalar, yatırımların yıllık değişimlerinin dalgalanmalarının öncü göstergesi. Durum şöyle: Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla RGE [Devamı]
    Henüz geç değil
    Fatih Özatay, Dr. 25 Mayıs 2013
    Bol övgü, krize karşı bağışık kılmıyor ülkeleri. Bu, kanımca alınması gereken önemli bir ders. Meşhur Meksika krizini, namı diğer ‘Tekila krizini’ hatırlıyor musunuz? 1994’ün ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş boy göstermeye başladı. Aralık 1994’te hükümet yüzde 15’lik devalüasyon yaptığını açıklıyor. Kriz de patlıyor. Mart 1995 gibi doların peso karşısındaki değeri iki katına çıkıyor. Elbette iş bu kadar basit değil; bu yazı için önemli değil. On sekiz yıl önceki Meksika krizi şimdi nereden çıktı derseniz, bir hatırlatma yapayım: Krizin patlak vermesinden birkaç ay önce, ABD basınında Meksika’nın ekonomi yönetiminin nasıl da parlak ekonomistlerden oluştuğuna ve Meksika ekonomisinin harikalar yarattığına ilişkin yazılar çıkmış. 1997 yılının ortasında Tayland’da kriz patlak [Devamı]
    Hadi hayırlısı
    Fatih Özatay, Dr. 23 Mayıs 2013
    Zaten çok düşük olan tasarruflarımızın bir kısmını başka ülkelere aktaracağız. Hadi hayırlısı. Mealen şunları son zamanlarda sık sık işitiyor ya da okuyoruz: “Gelişmiş ülkelerde faiz çok düşük. Yükselen piyasa ekonomileri de düşük faiz kervanına katıldı. Bu nedenle bizde de faizin çok düşük olması çok doğal. Faizin enflasyonun altında kalması bu nedenle sorun değil.” Şüphesiz bazı kesimler için enflasyonun altında bir faiz sorun değil. Mesela yabancı fon yöneticisi açısından hiç sorun olmadığı açık. Onu Türkiye’deki enflasyon neden ilgilendirsin ki? Fonun parasının bir kısmını getirecek, Türkiye’de tahvil ve hisse senedi gibi mali varlıklar satın alacak, getirisini elde ettikten sonra da tahvili ya da hisse senedini satıp elde ettiği parayı dövize çevirip ülkesine götürecek. Son [Devamı]
    FED beklenenden önce sıkılaştırırsa
    Fatih Özatay, Dr. 22 Mayıs 2013
    Amerika Merkez Bankası (FED) 2012'nin sonuna doğru, sürdürmekte olduğu para politikasını koşullar değişmezse 2015'in sonlarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Enflasyonda bir yükselme olmadıkça, şu anda yüzde 7.5 düzeyinde olan işsizlik oranının, normal addedilen yüzde 5.5-6 aralığına doğru yöneldiğinden emin olana kadar sürdüreceği anlamına geliyor bu politikayı. Dikkat: İlla işsizlik oranının bu düzeye düşmesi gerekmiyor. Gidişatın o yönde olması da yeterli FED için. [Devamı]
    Ölüm bir kez, oysa...
    Fatih Özatay, Dr. 21 Mayıs 2013
    Sonuçta bir kez ölünüyor. Bu politikanın riski, elbette rekabet gücümüzün bir süreliğine aşınmasına yol açması. Gelişmiş ülkelerin çok düşük faiz politikası ve bol kepçe etrafa saçtıkları para bizim gibi ülkelerin başına önemli sorunlar açıyor. Türkiye’nin bir de özel durumu var. Kredi notu iki kurum tarafından yatırım yapılabilir düzeye çıkarıldı. Böylelikle bol miktarda fon (dış kaynak-sermaye) girişi oluyor. Bu akımı iki gelişme durdurabilir: Birincisi, geçenlerde Güney Kıbrıs’ta yaşananlara benzer bir sorun Avrupa’da tekrar yaşanırsa o sorunun yaşandığı dönem boyunca sermaye girişi olmaz. Hatta sorunun şiddetine bağlı olarak net sermaye çıkışı da olabilir. İkincisi, Suriye’deki olan bitenin Türkiye topraklarına giderek artan ölçüde taşınması halinde, yine fon akımı olumsuz et [Devamı]
    Alternatif bir politika gerekiyor mu?
    Fatih Özatay, Dr. 18 Mayıs 2013
    İkinci bir kurumun daha notumuzu arttırması, hem borçlanma maliyetlerimiz hem de alınabilecek borç miktarı açısından olumlu bir gelişme. İki iyi haber geldi bu hafta. IMF’ye olan borcumuz bitti ve Moody’s kredi notumuzu ‘yatırım yapılabilir’ düzeye çıkardı. Fitch’ten sonra ikinci bir kredi değerlendirme kurumunun daha notumuzu arttırması hem borçlanma maliyetlerimiz hem de alınabilecek borç miktarı açısından olumlu bir gelişme. Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz politikası ve parasal genişleme sürüyor. Üstelik parasal genişleme kervanına Japonya da katıldı. Son aylarda yüksek miktarda yabancı fon girişi vardı Türkiye’ye. Not arttırımının böyle bir ortamda gerçekleşmesi, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gelecek yabancı fon girişlerinin daha da artabileceği anlamına geliyor. Elbette ul [Devamı]
    Dengesizlik dengesinde dengeye gelmemek gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mayıs 2013
    Büyümeden feragat etmeyecekse yüksek cari açık vermek durumunda olan bir ülkede, faiz oranının enflasyonun altına düşmesi, ne anlama geliyor? Geçenlerde Gürcistanlı bir iktisatçı ile konuşuyordum. ABD’de doktora yapmış, uzun bir süredir orada çalışıyormuş. Bu arada iki yıl kadar ülkesinde de çalışmış. Gürcistan’da çoğu iktisatçının, bazı hap gibi ezberleri olduğundan yakınıyordu. Onlara göre oldukça basitmiş hayat: Her şeyi piyasaya bırak, vergi oranlarını düşür, devletin ekonomideki rolünü küçült, falan... [Devamı]
    İleride IMF'ye başvurmak zorunda kalmamak daha önemli
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mayıs 2013
    IMF'ye dün itibariyle borcumuz kalmadı. Avrupa'nın sorunlu ülkeleri borç üzerine borç alırken hoş bir gelişme. Şüphesiz daha önemli olan şu: IMF'den bir daha borçlanmamıza yol açmayacak duruma getirdik mi ekonomimizi? [Devamı]
    Çok amaçlı olmamak da amaç olsa?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Mayıs 2013
    İstemediğimiz kısa vadeli sermaye girişleri giderek arttı. Oysa kur oynaklığı yok. Ama reel kur 121 düzeyinde. Enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez bankalarının şöyle bir avantajı var: Tutturmakla yükümlü oldukları sadece bir hedef açıklıyorlar: Enflasyon hedefi. Ancak aslında sadece enflasyona değil en azından iki değişkene odaklanıyorlar. Enflasyonu hedeflenen düzeye yakınlaştırmaya çalışırken aynı zamanda büyüme oranının da potansiyel büyüme oranından sapmasını önlemeye çalışıyorlar. Tek başına enflasyonun hedefe yakın olması yeterli değil onlar için; büyüme oranı mesela potansiyelin altında ise faiz indiriyorlar. Bunun bir ‘avantaj’ olduğunu söyledim, nedenini ise açıklamadım. Şu anda Türkiye’de uygulanan para politikası ile karşılaştırıldığında bu avantaj daha iyi anlaşı [Devamı]