Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    2013'ten ne öğrendik?
    Fatih Özatay, Dr. 31 Aralık 2013
    Sorun listesinin başında 'el parası'na muhtaç olmak var. Gelirimizin önemli bir kısmını tüketiyoruz. 2013 bize çok sayıda sorunumuz olduğunu gösterdi. Sorun listesinin başında ‘el parası’na muhtaç olmak var. Gelirimizin önemli bir kısmını tüketiyoruz. Farklı bir ifadeyle yetersiz tasarruf yapıyoruz. Bu durumda iddialı olmayan bir yatırım düzeyi için bile yurtdışından borçlanmak zorunda kalıyoruz. Çeşitli nedenlerle yurtdışından borçlanma olanakları azalırsa büyüme oranımız da düşük bir düzeyde kalıyor. Kısacası, büyüme oranımızın ne düzeyde belirleneceği büyük ölçüde yabancı yatırımcıların insafına kalmış durumda. El parasına muhtaç olmak öte yandan kur ve faiz gibi iki önemli değişkende aşırı oynaklıklara yol açabiliyor. Ortalık güllük gülistanlıkken bol kepçe döviz giriyor ülkeye. Bu dur [Devamı]
    Tanzim döviz satışı
    Fatih Özatay, Dr. 28 Aralık 2013
    'Onca döviz satışına rağmen kur yine de arttı!' algısı iyi bir algı değil. Bu algının yaygınlaşması ile panik hareketler yaygınlaşıp kur daha da artabilir çünkü. Bugün yaşanan deprem kadar olmasa da oldukça şiddetli bir sarsıntı geçirdi Türkiye 2002’nin yaz aylarında. Krizden sonra kamu borcu sıçramış, beraberinde faiz ve kur gökyüzüne doğru seyahate başlamışlardı. Bankacılık sektörü ise batmanın eşiğindeydi. Tüm bu gelişmeleri önce durdurmak, sonra da tersine çevirmek amacıyla Mayıs 2001’de çok güçlü bir ekonomik program devreye sokuldu. O felaket ortamdan çıkabilmenin tek yolu programın aksamadan uygulanmasıydı. [Devamı]
    Merkez Bankası'na yılın son eleştirisi
    Fatih Özatay, Dr. 26 Aralık 2013
    Merkez Bankası'nın her gün döviz satarak iktisadi temellerden kaynaklanan hareketlerin önüne geçme çabasını beyhude bir çaba olarak görüyorum. Bugün Merkez Bankası’nın (MB) para politikasına bakmak istiyorum. Ne yapıyor MB? Ocak ayının sonuna kadar her gün en az ne kadar dolar satışı yapacağını açıkladı. Ayrıca bankaları MB’de  daha az dolar, daha fazla lira tutmaya özendirecek bir aracı devreye soktu. Bir de kısa vadeli faizin, MB’nin şu anda yüzde 7,75 düzeyinde olan gecelik borç verme faizine çok yakın bir düzeyde belirgin bir oynaklık göstermeden seyretmesini sağlayacağını vurguladı. Ek olarak enflasyon önemlidir falan dedi. [Devamı]
    Artan risk, para politikası ve ekonomimiz
    Fatih Özatay, Dr. 25 Aralık 2013
    ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı kararlar çerçevesinde Türkiye’nin de aralarında bulunduğu beş ülkenin belirgin biçimde olumsuz etkilenmesi bekleniyordu. Olumsuzluktan kasıt, daha az net sermaye girişi ve dolayısıyla daha yüksek kur ve faiz ile daha az kredi. FED düğmeye bastı ve bu olumsuzlukların gerçekleşmesinin önünü açtı. Ancak son günlerde olan bitenler bunlara tuz biber ekti ve olumsuzlukların artması olasılığını yükseltti. Türkiye’ye ilişkin risk algılaması arttı. Kur ve faizde belirgin bir yükseliş oldu. [Devamı]
    Sakal mı kol mu?
    Fatih Özatay, Dr. 24 Aralık 2013
    Teşbihte hata faslı: Ha, derseniz ki 'Ne kolu, kesile kesile kol mu kalmıştı ki!'; el hak düşündürtürsünüz insanı. Teşbihte hata olmaz faslı: Önce kaptan-ı derya, sonra da sadrazam olan Sokullu Mehmed Paşa, Venedik elçisine şöyle demiş: “Biz sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yenmekle sadece sakalımızı kestiniz. Unutmayın ki kol bir daha yerine gelmez ama sakal eskisinden de gür çıkar.” ‘Derin’ tarih eğitimimden arta kalan birkaç sözcüğü internette aratınca bu cümle çıktı karşıma. Üç aşağı beş yukarı, yani sakal aşağı göğüs kılları, sakal yukarı bıyık, doğru olsa gerek. Son günlerde sıkça duyuyoruz, çoğunlukla da yetkili ağızlardan çıkıyor bu işittiklerimiz. Şu: Türkiye’deki son yolsuzluk operasyonu nedeniyle borsada işlem gören şirketlerimizin değerinde [Devamı]
    2014'te ekonomimiz (4)
    Fatih Özatay, Dr. 23 Aralık 2013
    Kötümser senaryomun 'temel senaryo' haline dönüşmesi olasılığı belirdi. Son günlerde Türkiye'yi sarsan deprem nedeniyle giderek de artıyor bu olasılık. On gün önce yazmış ama yayımlamayı ileriye ertelemiştim aşağıdaki paragrafları. Türkiye’de bazen koşullar nasıl da süratle değişiyor! Gelin, bir bakın aşağıdaki iyimser ve kötümser senaryoma. Bir sözcüğünü bile ellemiyorum on gün önce yazıp sakladığım yazının; şöyle:  “2014 için iyimser bir senaryo ne olabilir? Daha önce verdiğim temel senaryoyu iyimserleştirecek üç unsur ön plana çıkıyor: Birincisi, ABD Merkez Bankası (FED) parasal sıkılaştırmayı oldukça geciktirir ve alım miktarındaki azaltmayı çok sınırlı yapar. İkincisi, FED parasal sıkılaştırmaya başlasa bile finansal piyasalar çok sınırlı bir şekilde etkilenirler. Üçüncüs [Devamı]
    'Büyük rüşvet' operasyonu ve ekonomimiz
    Fatih Özatay, Dr. 19 Aralık 2013
    Türkiye'nin şu andaki ekonomik yapısı 2001 krizi öncesindeki gibi olsaydı, hiç şüpheniz olmasın ekonomimiz büyük bir deprem yaşardı. Bu günlerde Türkiye’yi sarsan bir soruşturma yapılıyor. Her şeyin hukuka uygun biçimde yürütülmesi ve varsa suçluların ortaya çıkarılması en büyük dileğimiz. Bu doğal vatandaş dileği bir tarafa, bu köşe açısından önemli olan soru şu: Böyle sarsıcı bir operasyonun ekonomimize etkisi ne olabilir? Önce geçmişe gidiyorum. Türkiye, 2000’in son aylarında başlayan ve Şubat 2001’de tam anlamıyla patlak veren kriz sonrasında önemli bir sarsıntı geçirdi. Neydi tetikleyici unsurlar? ‘Finansal Krizler ve Türkiye’ kitabımdan alıntı yapıyorum (Doğan Kitap, sayfa 92-93, 2013, dördüncü baskı): “2000 programının iyileştirme çabalarına karşın makroekonomik açıda [Devamı]
    Doğru karşılaştırma istihdam oranı ile
    Fatih Özatay, Dr. 18 Aralık 2013
    Çalışabilir yaştaki kurumsal olmayan nüfusumuzun (15 yaş ve üzerinde ve mesela askerde ve hapishanede olmayanlar) oldukça düşük bir oranı işgücüne katılıyor. Dolayısıyla, işgücüne katılım oranımız çok düşük. Bu, asıl olarak kadınlarımızın işgücüne katılımının son derece düşük olmasından kaynaklanıyor. Şöyle bir hesap yapalım: Bir anda çalışmak isteyen ve dolayısıyla işgücüne katılan sayısı artsın. Acaba işsizlik oranımız ne olurdu? [Devamı]
    İnatçı olan sadece enflasyon değil
    Fatih Özatay, Dr. 17 Aralık 2013
    İşsizlik oranımız da enflasyona benziyor; inatçı ortalamadan kalıcı olarak kurtulamıyoruz. Dün eylül dönemi işgücü verileri açıklandı. Çalışabilir yaştaki nüfusun çalışan kısmının oranı (istihdam oranı) kriz sonrasında yükselmeye başlamıştı. Yükseliş nisan ayında durdu; şimdi yüzde 46’nın az altında seyrediyor. İşsizlik oranı ise beklendiği gibi yükselme eğilimi gösteriyor. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı 2012 ortasında en düşük değeri görmüştü: Yüzde 8,9. O tarihten bu yana artış eğilimi sergiledi. Bu, ilk başlarda dalgalı bir seyirken şubattan bu yana kesintisiz yükseliyor. Eylül döneminde yüzde 10,2 oldu. Bu düzey, küresel kriz öncesinde Türkiye’nin ne yazık ki alışageldiği düzey. Kısacası, az gittik, uz gittik, dere tepe dolaştık, sonuçta yine ‘ortalamaya geldi [Devamı]
    2014'te ekonomimiz (3)
    Fatih Özatay, Dr. 14 Aralık 2013
    Bu yılın ilk on ayında geçen yıla göre yüzde 6,3 oranında yükseliş var altın dışı ihracatımızda. 2012'deki artış oranı, bunun yarısı kadardı. 2014’te Türkiye’yi etkileyecek dışsal unsurlara ilişkin temel senaryom özetle şöyleydi: ABD Merkez Bankası (FED) üçüncü parasal gevşemeyi bu yılın sonunda ya da gelecek yılın ilk aylarında kademeli olarak azaltıp sıfırlayacak. Cumhuriyetçilerle Demokratlar maliye politikası konusunda her seferinde ‘kavga’ etseler de eninde sonunda uzlaşacaklar (ilk uzlaşma haberi perşembe günü geldi). Avrupa Merkez Bankası’ndan yeni bir parasal genişleme gelmeyecek ama faizini sıfıra düşürebilecek. Avrupa Birliği ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesi geçen yıla göre daha yüksek bir oranda büyüyecekler. Ham petrol fiyatları 2013 ortalamasının çok az altında [Devamı]