Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    FED'in zamanlaması manidar...
    Fatih Özatay, Dr. 20 Şubat 2014
    FED benzer kararları 2010'da alacak olsaydı, şüpheniz olmasın Türkiye ne kadar da kırılgan diye daha o dakika konuşulmaya başlanırdı. 2009 sonunda ya da 2010 başında Türkiye’ye yurtdışından gelecek net sermaye miktarının (net dış borç ya da kibarca net dış kaynak miktarının) azalmasından korkuyor muyduk? Bizi boş verin; hadi yoğun propaganda altındayız, uluslararası finansal piyasalar Türkiye’nin kırılganlığından şikâyetçiler miydi? Bırakın şikâyet etmeyi, Türkiye üzerine övgüler düzülmüyor muydu? Hani, dört yıl öncesini hatırlamayabiliriz; arada çok şey yaşadık çünkü ama istatistikler orta yerde duruyor; bakabiliriz onlara.Durum şu: 2010 yılında Türkiye’ye gelen net sermaye miktarının milli gelirimize oranı tam yüzde 7.8. 2010 yılı itibariyle tüm zamanların rekoru. Demek ki bir risk görmü [Devamı]
    Hatada ısrar etmemek gerekir…
    Fatih Özatay, Dr. 19 Şubat 2014
    Dün Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı vardı. Nerdeyse hiçbir yorumcu PPK’nin faiz oranlarında bir değişiklik yapmasını beklemiyordu. Öyle de oldu. Politika faizi yüzde 10 düzeyinde sabit tutuldu. Dikkatinizi çekerim: Ocak sonundaki gece yarısı olağanüstü toplantısı sonucunda artık bir politika faizinden net biçimde söz edebiliyoruz. ‘Ama’ falan demiyoruz; ‘bir de şu faiz vardı’ diye hatırlatmıyoruz da. Tek bir faizin düzeyini söylemek yeterli şimdi. Onca karmaşadan sonra bu azımsanılacak bir kazanç değil. [Devamı]
    Ayinesi 'işe yarayan istatistiktir' kişinin...
    Fatih Özatay, Dr. 18 Şubat 2014
    Kişi başına milli gelir artış oranı, büyükten küçüğe doğru sıralandığında 'kırılgan beşli' arasında 11'inci sıradayız. Buna karşılık oynaklık sıralamasında 1'inciyiz. Uzun dönemli eğilimler açısından bakıldığında Türkiye’nin iyi bir yerde olmadığı ortada. Zengin ülkelerle aramızdaki gelir farklılığı çok yüksek ve dahası herhangi bir kapanma eğilimi göstermiyor. Bu nedenle, hükümet yetkilileri bu tür karşılaştırmalardan kaçınıyorlar. “Avrupa’ya kıyasla son zamanlarda nasıl da büyüdük, işsizlik oranımız İspanya’dan ne kadar düşük, kamu borcumuz Avrupa’ya kıyasla çok az, enflasyonu 2003 öncesi ile karşılaştırılamayacak ölçüde düşürdük, inşallah 20123’te onuncu büyük ekonomi olacağız…” falan gibi bir söylem tutturuyorlar. Ne var ki elalemin ağzı torba değil; büzemezsin. Onlar ‘işlerine gelen’ [Devamı]
    Zorunlu intibak
    Fatih Özatay, Dr. 15 Şubat 2014
    Net sermaye girişleri ne ölçüde azalırsa, o ölçüde daha az tüketim ve yatırım yapmak ve o ölçüde daha az büyümek zorunda kalacağız. Çeşitli raporlara göre, dış borcundan doğan yükümlülükleri nedeniyle 2014 yılında Türkiye’nin 160 milyar doların üzerinde ödeme yapması gerekiyor. Bu değer, 2013 ya da 2012’de ödediğimize kıyasla fazla fark etmiyor. Sorun başka: En az bu kadar yeni dış borç bulmalıyız ki, Merkez Bankası’nın (MB) rezervlerini eritmeden cari işlemler açığı verebilelim. Mesela bu yıl geçen yılki kadar cari açık verecek olursak, 160 milyar doların üzerine 65 milyar dolar daha bulmamız gerekiyor. Ya da şöyle düşünebiliriz: Tüketim ve yatırım harcamalarımızı gelirimizin üzerinde tutmaktan vazgeçmedikçe ve aradaki farkı geçen yılki düzeyde tuttukça, ‘sadece’ 160 milyar dolar yeni bor [Devamı]
    Ekonomi politikası hataları (5)
    Fatih Özatay, Dr. 13 Şubat 2014
    'Alo Fatih' olayının yaşandığı bir ülke zengin ülkelerle arasındaki gelir uçurumunu kapatabilir mi? Aman ha, ‘Alo Fatih’ ile bir ilişkim yok; isim benzerliği sadece. Olası yanlış anlamaları giderdiğimi umarak hemen şu soruyu sorayım: ‘Alo Fatih’ olayının yaşandığı bir ülke zengin ülkelerle arasındaki gelir uçurumunu kapatabilir mi? Ya da şu soru: Yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkmasına karşın, yolsuzlukların güvenilir bir biçimde soruşturulacağına ve soruşturma sonucunda yargıda adaletli bir karar verileceğine hemen hiç kimsenin inanmadığı bir ülke, zengin ülkelerle arasındaki gelir uçurumunu kapatabilir mi?Bizim üniversitede ‘zor soru sorup herkesi çaktıran’ hocaya çıktı adım. Bu nedenle, fırsat bulabilirlerse verdiğim dersleri başka öğretim üyelerinden almaya çalışıyor bizim öğrenciler. [Devamı]
    Çok sayıda hata yapıldı…
    Fatih Özatay, Dr. 12 Şubat 2014
    2012-2013 yılında ortalama büyüme oranımız yüzde 3, ortalama enflasyonumuz yüzde 8.2, ortalama cari açığımız milli gelirimizin yüzde 6.8’i ve ortalama işsizlik oranımız yüzde 9.4 düzeyinde. İyi bir performans değil bu. 2014 tahminlerinin iyimser olanlarını dikkate alsak bile, bu rakamların olumsuz yönde değişecekleri ortaya çıkıyor. Daha düşük bir büyüme, daha yüksek bir enflasyon ve işsizlik oranı. Cari açığın düzeyi ise büyüme oranı tarafından belirlenecek. Yurtdışından borçlanma olanaklarımız ne kadar kısıtlı olursa o kadar az büyüyecek ve cari açık vereceğiz. Bu ortamda döviz kuru ve faiz yüksek olacak. Ayrıca yukarıya doğru yönelme eğilimi göstermeleri riski var. İçinde bulunduğumuz olumsuz ekonomik koşullara durup dururken gelmedik. Çok sayıda ekonomi politikası hatası yap [Devamı]
    Ekonomi politikası hataları (4)
    Fatih Özatay, Dr. 11 Şubat 2014
    Beklenen enflasyon hedefin çok üzerinde. Gerçekleşen enflasyon da öyle. Bu önemli bir hata. Hatalar listesinin dördüncü sırasında ‘liraya değer kaybettirme politikası’ var. ‘Ters ayakta yakalanmak’ sözcüğü, futbolda bir kalecinin kalenin bir tarafına doğru hamle yaparken (adım atarken), topun aniden ters tarafa yönelmesiyle başladığı hamleyi tersine çevirememesi ve dolayısıyla kaleye girmekte olan topu engelleyememesi sonucunda gol yenilmesine deniliyor. Finansal piyasalarda anormal koşullar sürerken, farklı bir ifadeyle, Türkiye’ye gelen dış kaynak (dış borç) miktarını her an keskin biçimde değiştirebilecek gelişmelerin yaşanması mümkünken, liraya değer kaybettirme politikasının da her an ‘ters ayakta yakalanması’ olasılığı vardı.Öyle de oldu; Merkez Bankası son yıllarda sıkça ters ayakta [Devamı]
    Ekonomi politikası hataları (3)
    Fatih Özatay, Dr. 08 Şubat 2014
    Dolayısıyla artık ortada iki temel neden var: FED kararı ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasındaki gelişmeler. Son iki yazım üç hataya dikkat çekiyor: Birincisi, dış finansman olanaklarının azalmasının beklendiği bir dönemde cari işlemler açığını düşürmek üzere kamu tasarrufunu artırıcı bir adım atmadık. Mesela kamu harcamalarının artış oranını düşürmedik. Üstelik aksine 2013’ün ilk yarısında bu oranı yükselttik. İkincisi, ithal mallara olan tüketim talebini sınırlı ölçüde de olsa azaltabilecek tüketici kredilerinin artış oranını düşürücü kararları çok geciktirdik. Bu kararlar demeti, onca aydan sonra ancak her gün kurun belirgin biçimde arttığı, neredeyse bir ‘panik’ havasının oluştuğu bir ortamda, ‘ters’ denilebilecek bir ortamda devreye girdi. Zaten cari işlemler açığına [Devamı]
    Ekonomi politikası hatası (2)
    Fatih Özatay, Dr. 06 Şubat 2014
    Büyüme oranımız ancak yüzde 4 gibi olacak 2013'te. Kısacası, son iki yıldır 'yüksek cari açık-düşük büyüme' gibi bir derdimiz var. Sıra ‘ekonomi politikası hataları’ dizisinin ikinci yazısına geldi. Hatırlarsanız ilk yazıda, ‘an’dan geriye doğru filmi sarıp, ekonomimiz açısından önemli gördüğüm gelişmeleri sıralamıştım. O çerçevede ele almakta yarar var hataları. İlk darbe, 22 Mayıs gecesi o zamanki ABD Merkez Bankası (FED) başkanı Bernanke’den gelmişti. Bernanke, piyasaya verdikleri ek para miktarını azaltmaya başlayabileceklerini açıklamıştı. Bu süreç tamamlandıktan bir süre sonra ise faiz yükseltme operasyonu başlayacaktı. Açıklamayla birlikte Türkiye’de döviz kuru ve faiz sıçradı. Türkiye, giderek artan sayıda raporda, FED’in yeni politikasından en çok etkilenecek ülkelerin ilk iki sır [Devamı]
    Faiz arttı, kur neden düşmedi?
    Fatih Özatay, Dr. 05 Şubat 2014
    Merkez Bankası bir hafta önce politika faizini artırdı. Artış, yaklaşık 2 puan düzeyinde oldu. ‘Yaklaşık’, çünkü eski politika faizinin ne düzeyde olduğu biraz karışıktı; sayısı bilinmeyen bazı günler yüzde 7.75 ve yine sayısı bilinmeyen bazı günler yüzde 9 düzeyindeydi. Şimdi yüzde 10 oldu; bir belirsizlik yok; her gün böyle. Faiz artışı kararı öncesinde dolar kuru neredeyse 2.40’a dayanmıştı. Oysa çok değil beş iş günü öncesi 2.24 düzeyindeydi. Karar sonrasında, öncesindeki bu çılgın artış durdu ama dolar kuru hâlâ yüksek bir düzeyde. Mesela bu satırların yazıldığı anda 2.27 civarındaydı. [Devamı]