Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Başa güreşememek hastalığı
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mart 2010
    Krizin Türkiye ekonomisini derinden sarstığı açık. Hem üretim, hem de işsizlik verileri bu olguyu pek de tartışmaya yer bırakmayacak biçimde gösteriyor. Zirveye ulaştığı mart 2008'den dibe vurduğu mart 2009'a kadar olan dönemde sanayi üretimi yüzde 20.5 oranında azaldı. Bu tarihten sonra üretimde belirgin bir toparlanma oldu. Ancak son üç ayda (kasım-ocak) tekrar bir duraklama göze çarpıyor.Daha önemlisi, kriz öncesindeki zirve üretim düzeyi ile karşılaştırıldığında, bugünkü üretim düzeyinin yüzde 9.3 oranında daha az olduğu görülüyor. Farklı bir ifadeyle, zirve noktasından bu yana 24 ay geçmiş olmasına karşın, hâlâ zirve noktasının uzağındayız. Öte yandan, 2009'da işsizlik oranı 2008'e göre üç puan artarak yüzde 14'e sıçradı. Tarım dışı işsizlik oranı dikkate alındığında ise işs [Devamı]
    Hangi kurumlar?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Mart 2010
    Güney Kore'nin 1960'ların, İrlanda ve Çin'in ise 1980'lerin başlarından itibaren çok dikkat çekici bir başarı öyküleri var. Oysa giderek fakirleşen ülkeler de var: Afrika'dan çok sayıda örnek verilebilir. İki taneyle yetineyim: Etiyopya ve Nijerya. Bir de büyüyen, ama büyüme performansları zenginlerle aralarındaki uçurumu kapamaya yetmeyen ülkeler mevcut. Farklı bir ifadeyle bazı ülkeler (göreli olarak) yerlerinde saymışlar. Mesela Türkiye: 1960'ta ABD'ye kıyasla kişi başına gelir düzeyimiz yüzde 17. 2007'de ise söz konusu oran neredeyse hiç değişmemiş: Yüzde 17.8. Aralardaki yılları alsanız da durum değişmiyor; aynı olgu geçerli.Neden ülkeler arasında büyük gelir farklılıkları var? Neden bazı ülkeler gelişmiş ülkeler ile aralarındaki gelir farklılıklarını sürekli azaltabilirken, [Devamı]
    IMF 2010'da değil 2008 sonunda gerekliydi
    Fatih Özatay, Dr. 11 Mart 2010
    Artık IMF-Türkiye ilişkileri konusunda herhangi bir şey yazmamak orucumu bozabilirim. IMF yetkililerinin bir açıklaması çarşamba sabahı ekonomi kanallarında yer aldı. Buna göre Türkiye ile yeni bir 'stand-by' anlaşması konusu artık görüşülmüyordu. Böylece artık iyice bıktırıcı bir hale gelen IMF anlaşması konusu da açıklığa kavuşmuş oldu.Peki, yeni bir IMF anlaşmasına gerek var mıydı? İçinde bulunduğumuz an itibarıyla bu sorunun yanıtı, küresel finansal piyasalar yeniden karışmazsa 'olsa da olurdu, olmasa da olurdu' şeklinde. Üstelik önümüzde dönemde çok sayıda seçim olduğu dikkate alındığında, böyle bir anlaşma yapılsa bile sürdürülebilirliği de şüpheliydi.IMF ile asıl anlaşma yapılması gereken zaman küresel krizin patlak verdiği zamandı. Bu 'fırsatı' ne yazık ki kaçırdık. Neden [Devamı]
    Mali danışma kurullarının gerekliliği
    Fatih Özatay, Dr. 08 Mart 2010
    Siyasilerin işbaşında kalmak amacıyla ekonomik istikrarı bozucu uygulamalara gidebileceklerini biliyoruz. Bunu gösteren çok sayıda kuramsal ve uygulamalı çalışma var. Üstelik bu tür politikaların gelişmiş demokrasilerde de yürürlüğe konulduğunu gösteren sayısız bulgu mevcut. Türkiye'deki deneyimimizden de özellikle seçim öncelerinde bu tür istikrarı bozucu politikaların uygulanabildiğini biliyoruz.İktisatçılar bu tür uygulamaları en aza indirecek çözümler peşindeler. Para politikası açısından getirilen çözüm 1990'lı yılların başlarından bu yana uygulamada: Bağımsız merkez bankaları. Oysa aynı uygulamaya maliye politikası açısından gitmek mümkün görünmüyor. Bağımsız bir merkez bankasının para politikasını bağımsız biçimde yürütmesi gibi, bağımsız bir maliye politikası kurumunun bü [Devamı]
    Gelişmişlik farklılıkları ve kurumsal yapı
    Fatih Özatay, Dr. 07 Mart 2010
    İkinci dünya savaşından sonra Kore ikiye ayrılıyor. Bölünmenin Güney'de yapılan seçimle fiilen gerçekleştiği 1948'de, iki ülkenin kişi başına gelir düzeyi yaklaşık aynı. Süreç içinde iki ülke çok farklı politik ve ekonomik kurumlar oluşturuyor. Şu anda Güney Kore, Kuzey Kore'nin yaklaşık yirmi katı daha zengin. Bu ülkeler açık ki aynı kültür ve coğrafyayı paylaşıyorlar. Bu durumda, bu müthiş büyüme farklılığını, oluşturulan kurumlardaki farklılıkta aramak gerekiyor.Daron Acemoğlu son yazılarımda sözünü ettiğim kitabında (Modern Ekonomik Büyüme, 2009, Princeton Üniversitesi Yayını), ülkeler arasındaki büyüme farklılıklarının temel nedeninin kurumlardaki farklılıklar olduğuna ikna olmak için bu örneğin yeterli olmadığını belirtiyor. Çünkü sonuçta Kore örneği tek bir gözlem oluşturu [Devamı]
    Bağımsızlık, kural ve inandırıcılık
    Fatih Özatay, Dr. 04 Mart 2010
    Demokrasi-lerde işbaşındaki hükümetlerin bir daha seçilmeleri kaygıları var, doğal olarak. Politik iktisat alanında yapılan çalışmalar gösteriyor ki, yeniden seçilme amacı ekonomik istikrarı bozucu uygulamalara yol açabiliyor. Hem ekonomik istikrarı bozan, hem de muhalefet aleyhine olan bu tür uygulamaları demokrasi çerçevesinde kalarak en aza indirecek kurumsal düzenlemeler iktisatta yoğun biçimde tartışılıyor.Merkez bankalarının temel amaçları olarak fiyat istikrarının belirlenmesi, kamuya kredi açmalarının yasaklanması, yönetimlerinin atama ve görevden alınmalarında siyasi etkileri azaltacak şekilde düzenlemelere gidilmesi, kısacası merkez bankalarının bağımsızlığı bu tartışmalardan çıkan bir doğal sonuç oldu. Özellikle 1990'lardan başlayarak, çoğu demokratik ülkenin merkez ba [Devamı]
    Bütçenin saydamlığı
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mart 2010
    Mali kural geçen hafta içinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ekonomi editörleri ile yaptığı toplantıyla birlikte yeniden gündeme geldi; ekonomi sayfalarında önemli yer kapladı. Hatta büyük puntolara formüller de verildi. Bu köşede bazı yazılarda grafik ve tablo bolluğundan sıkılan okurlarım mutlaka vardır; lütfen not etsinler: Bu satırların yazarı, eğer hafızası yanıltmıyorsa onu, hiç o kadar ileri gitmedi; x, y gibi simgelerle herhangi bir formül hiç yer almadı bu köşede. Lütfen bu köşenin (geçici) sahibinin bu insaflı tavrı göz ardı edilmesin.Takdir edeceğinizi umduğum bu insaflı tavrı mali kural konusunda da sürdürmüş olmamın temel nedeni şu: Formül, mali kurala ilişkin önemli hususlar sıralandığında en başta yer almıyor. 'Daha önemli' olduklarını düşündüğüm noktaları bu k [Devamı]
    Gelişmişlik farklılıkları coğrafyaya ve kültüre mi bağlı?
    Fatih Özatay, Dr. 28 Şubat 2010
    Ülkelerarası gelir karşılaştırmasını veren tabloyu tekrar ve de tekrar vermekten hiç bıkmamak gerekiyor. Etkileyici çünkü. 1950'lerden bu yana, bizden önceki kuşaklarla bizim kuşağın performanslarını güzel bir şekilde özetliyor. Bizden sonrakilerin farklı davranmaları gerektiğini de gösteriyor. Zira gelişmiş ülkelerin performansına kıyasla elli yıldır Türkiye'nin göreli bir iyileşme yaşamadığının altını çiziyor bu tablo. Aramızdaki gelir farklılığının ne azaldığını, ne de arttığını vurguluyor. Kısacası, yerimizde saydığımızı gösteriyor. Geçen pazar verdiğim tabloyu, yalnızca bizim beceremediğimizi beceren ülkeleri içerecek şekilde kısaltarak bir daha veriyorum. Daha önceki tabloda göreli durumları giderek kötüleşen ülkeler de yer alıyordu. O çerçevede bakınca fazla moral bozmaya [Devamı]
    Hangi AB?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Şubat 2010
    Hangi AB'ye girmek istiyoruz? İki hatırlatma: Ekonomi alanı ile sınırlı bu yazı. İkincisi de ben AB uzmanı falan değilim. Tam tarihini hatırlamamakla birlikte, olsa olsa 2003 falan gibi ufaktan merak duymaya başlamışımdır AB konularına. O zaman bu konuda neden yazıyorsun diye sorabilirsiniz. Cahil cesareti işte.Bu cesaretle şu soruyu da sorayım: Ortada bir gariplik yok mu? Avro bölgesinde yer alan ülkeler için Avrupa Merkez Bankası tarafından tek elden yürütülen bir para politikası var. Buna karşın, her ülkenin farklı maliye politikası var; hiçbir ülke bu egemenlik hakkından vazgeçmemiş.Lisans düzeyindeki makroekonomi ve parasal iktisat derslerinde anlatılır genellikle; maliye politikasından bağımsız para politikası olmaz diye. Belirtilmek istenen şudur: Maliye politikası alıp ba [Devamı]
    'Derin' sorunumuz ve 2015
    Fatih Özatay, Dr. 22 Şubat 2010
    Son güzel haber Standard ve Poors'dan geldi; kredi notumuz yükseltildi. AB üyesi olan, üstelik de avro bölgesinde bulunan bazı ülkeler ciddi sorunlarla yüz yüze gelmişken Türkiye'nin bu performansı elbette sevindirici. Türkiye'ye yönelik not artırımının arkasında büyük ölçüde küresel krizde finansal sektörde sorun yaşamamamız var. Özellikle 1990'lar dikkate alındığında, istikrar açısından geldiğimiz nokta küçümsenmemeli. Küresel krize zayıf bir bankacılık sektörü, yüksek kamu borcu ve yüksek bütçe açığı ile yakalansaydık oldukça kötü günler geçireceğimiz sanırım yeteri kadar açık.Buraya kadar her şey güzel. Şimdi pişmiş aşa su katayım. Pişmiş aşa üç ölçü su koymakla yetineceğim. Birinci ölçü şu: IMF'nin ocak sonunda güncellediği verilere göre 2009'da dünya ekonomisinin yüzde 0.8 [Devamı]