Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Yanlış zamanda zorunda kalmak
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ekim 2012
    Düşük büyüme-yüksek cari açık-yüksek dış kaynak ihtiyacı' Türkiye için yeni bir olgu. Yeni ve önemli bir sorun. Son iki yılda ekonomi politikasında hatalar yapıldı. Birincisi maliye politikasına ilişkin: 2010’un ikinci yarısı ile 2011’in ilk yarısını kapsayan dönemde temel kaygı çok yüksek düzeye çıkan cari işlemler açığı idi. Ek olarak bu yüksek açıktan doğan döviz ihtiyacı ağırlıklı olarak kısa vadeli dış borçlanma ile karşılanıyordu. Böyle bir ortamda, üstelik Türkiye büyüme rekorları kırarken maliye politikası bir türlü frene basmadı. Hızlı büyümeye bağlı olarak vergi gelirlerimiz arttı ama harcamalarımızı da arttırdık. Daha az harcama artışı olsaydı, çok hızlı büyüme, yerini hiç ‘hızlı’ büyümeye bırakacak ve cari açığımız ‘çok yüksek’ yerine ‘yüksek’ olacaktı. Şimdi düşen bü [Devamı]
    Orta vade mi sonsuz vade mi?
    Fatih Özatay, Dr. 06 Ekim 2012
    Sorun şu ki o orta vade nasıl bir şeyse bir türlü gelmiyor, 'sonsuz vade'ye dönüşüyor. Neme lazım, ne olur tüm sevdiklerimden uzak olsun, tanımadığım için ‘tüm sevdiklerim’ arasına açık ki girmeyen onca güzel insandan da elbette ırak olsun, hedef olmamak gerekir. “Hedef olmaktansa hedef sahibi olmak daha iyidir” desem anlamlı bir söz olmaz; farklı anlamlar yüklüler, ne şüphe, evla olan elbette hedef sahibi olmaktır. Evladır da sadece kısa vadeli hedefleriniz olursa, miyop neyin diye eleştirirler, gerçi miyop olmayan şurada kaç kişi var, ayrı mesele. Sadece uzun vadeli hedefiniz olursa, bu sefer de toprağı bol olsun, üstat Lord Maynard Keynes’in “Uzun dönemde hepimiz ölmüş olacağız” özlü sözü akla gelir, zaten ‘toprağı bol olsun’dan bellidir, uzun yıllar önce bu diyardan göç etmi [Devamı]
    Çocuk oyuncağı
    Fatih Özatay, Dr. 04 Ekim 2012
    Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Hazine bürokratlarının Merkez Bankası'nı bilgilendirmemeleri mümkün olabilir mi? Dün enflasyon açıklandı. Çok kısaca durum şu: Beklendiği gibi tüketici enflasyonunda bir miktar artış var. Yine beklendiği gibi (son zamanlarda zam yapılan ürünleri kapsamayan) temel enflasyonda ise düşüş. Dolayısıyla son yazımda belirttiğim gerekçelerle Merkez Bankası (MB), faiz koridorunun üst sınırını bir miktar daha aşağıya çekebilir. Bir süre para politikası ve Merkez Bankası üzerine yazmak istiyorum. Türk Lirası cinsinden yükümlülükleri için bankaların Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları karşılıkların bir kısmının yabancı para olarak tutulmasına Merkez Bankası’nın izin vermesi üzerine hiç yazmadım. Önümüzdeki günlerde ele alacağım konulardan bi [Devamı]
    Para politikası için senaryolar
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ekim 2012
    Yılsonuna ilişkin yakın zamana kadar yüzde 6.5 dolaylarında olan enflasyon tahminleri peşi sıra yükseltiliyor. Vergi artışları sonrası yüzde 7 telaffuz edilmeye başlanmıştı. Doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlardan sonra yüzde 8'ler konuşuluyor. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu dikkate alındığında ve 2011 sonunda enflasyonun yüzde 10.5 düzeyinde gerçekleştiği hatırlandığında, bunun olumlu bir gelişme olmadığı açık. Bugün, vergi artışları ile son zamlara para politikası cephesinden bakacağım. [Devamı]
    Zamlar ve Merkez Bankası
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ekim 2012
    Merkez Bankası'nın fonlama maliyetini döviz kurunda aksi bir gelişme olmadığı sürece politika faizi düzeyinde tutacağını düşünüyorum. Önce bazı mal ve hizmetlerden alınan vergilerde artışa gidildi. Arkasından benzin ve motorine zam geldi. Dün de elektrik ve doğalgazın fiyatı yaklaşık yüzde 10 yükseltildi. Bu gelişmelere son yazımda istikrar ve büyüme pencerelerinden ayrı ayrı bakmıştım; bugün enflasyon ve Merkez Bankası’nın (MB) para politikası açısından bakmak istiyorum. Enflasyon 2011 sonunda yüzde 10,5 düzeyindeydi, ağustosta ise yüzde 8,9 oldu. 2012 sonu için hedeflenen enflasyon ise yüzde 5. Merkez Bankası, yakın zamana kadar enflasyonun yıl sonunda yüzde 6,2 düzeyinde gerçekleşeceğini öngörüyordu. Bu kadar rakamı, elektrik ve doğalgaza yapılan zamların boyutunu daha iyi o [Devamı]
    İhracat düşüşü neden mali kuralı hatırlatıyor?
    Fatih Özatay, Dr. 29 Eylül 2012
    Sadece 'an'a odaklanırsanız istikrar adına doğru adımlar. Ama dinamik çerçevede baktığınızda doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Büyüme hızımızın düşmesinde iki temel unsur rol oynadı. Birincisi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Haziran 2011’de kredi arzı artış hızını azaltmaya yönelik bazı etkili adımlar attı. İkinci unsur ise Avrupa’daki sorunlardı. 2011’in ikinci yarısında Avrupa’da durumun çok belirsizleşmesi risk alma iştahını azalttı. Bankalarımız ve şirketlerimiz yurtdışından borçlanmakta güçlüklerle karşılaştılar. Ayrıca aynı ortamda yatırım yapma iştahı da azaldığından yurtiçi kredi talebi azaldı. Ek olarak, Avrupa’nın büyümüyor olması ihracatımızı olumsuz etkiledi. Dikkat ederseniz, bu unsurların sadece ilki son günlerin moda deyişiyle ‘frene basmak’ ile ilgil [Devamı]
    Merkez'in bir suçu yok
    Fatih Özatay, Dr. 27 Eylül 2012
    Suç ve suçlu bulmaya meraklıyız ya, artık bunun 'suçlusunu' da sonra birlikte ararız. Ekonomik büyümenin yılın ilk yarısında yüzde 3,1’e düşmesi nedeniyle Merkez Bankası’nı (MB) suçlayanlar oldu. Ortada bir suç yok. Ama illa bir suç olduğu düşünülüyorsa bunun faili kesinlikle MB değil. Kredi arzında 2010’un son yedi ayı ile 2011’in ilk yedi ayında gözlenen ‘çılgın’ artış hızı, finansal istikrar açısından tehlikeliydi. Araştırmalar, dünyada yaşanan finansal krizlerin yarıya yakınından önce hızlı kredi genişlemesi olduğunu gösteriyor. Hızlı kredi genişlemesi ile finansal krizler arasındaki yakın ve tehlikeli ilişkinin en temel nedeni sanıyorum açık: Ekonomiler hızla büyürken ekonomik birimler son derece iyimserleşiyorlar. Arz ve talep patlaması Ortalığın hep öyle güllük gülista [Devamı]
    Büyüme açısından olumsuz gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 26 Eylül 2012
    Dışarıya ilişkin üç önemli riskten söz etmiştim son yazımda. İkisi Avrupa, sonuncusu ise ABD ile ilgiliydi. İlk olarak İspanya ve İtalya gibi ülkelerin Avrupa'nın kurtarma fonlarına başvurmaları gerekiyor ki, Avrupa Merkez Bankası devreye girerek bu ülkelerin devlet tahvillerini satın alarak faizlerini makul düzeylere düşürebilsin. Oysa İspanya'nın henüz ne yapacağı belli değil; şimdilik ayak diriyorlar ve dolayısıyla piyasalar tedirgin. Bu nedenle, ortadan en önce kalkması beklenen risk, bir süre daha bizimle birlikte olacak. İkinci olarak Avrupa'da bu yaşananların bir daha yaşanma olasılığının en aza indirilmesi ve şu sırada İspanya gibi ülkelerden yoğun miktarda kaçıp Avrupa'nın sorunsuz ülkelerine doğru akan para (banka mevduatının mesela) olgusunun ortadan kalkması için ort [Devamı]
    Merkez'in haberi olmaması mümkün mü?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Eylül 2012
    Merkez'in son kararlarını önlemlerin alınacağını bilmeden almış olması ihtimali yüzde sıfır değilse bile sıfıra milim yakın Son vergi düzenlemelerine birkaç farklı pencereden bakmak mümkün. En başta söylenmesi gereken şu: Maliye politikasında disiplin adına doğru bir adım atıldı. Sonuçta maliye politikasında gevşemenin, hele bir de süreklilik kazanırsa, başımıza ne dertler açtığını yaşayarak çoktan öğrendiğimizi gösteriyor bu karar. Bozulan ve daha da bozulma eğilimi gösteren bütçe dengelerini tekrar yerli yerine oturtmaya çalışıyor. Bu pencere, ‘olumlu görünüm penceresi’. Şimdi ‘olumsuz görünüm pencerelerini’ teker teker açayım. Birinci olumsuzluk, başımız sıkıştığında yine ‘kalitesiz’ önlemlere yönelmemiz. 2001 krizinden hemen sonra ortaya çıkan büyük yangını söndürmeye çalış [Devamı]
    Merkez Bankası kararlarının etkileri
    Fatih Özatay, Dr. 22 Eylül 2012
    Yılın son çeyreğinde ve bir ölçüde yeni yılın ilk çeyreğinde iç talepte ani bir 'u' dönüşü beklememek gerekiyor Merkez Bankası (TCMB) iki ayı aşkın bir süredir bankalara borç verdiği paranın faizini düşürüyor. TCMB’nin asıl politika faizi olan ve ‘ortalama fonlama maliyeti’ olarak adlandırılan bu faizin, yılın ilk altı ayındaki ortalaması yüzde 8,7 düzeyindeydi. Sonraki aylarda aldığı ortalama yüzde değerler şöyle: Temmuzda 8,0, ağustosta 6,8 ve eylülde 6,2. Giderek artan oranda kademeli bir düşüş olduğu açık. [Devamı]