Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    2013 büyüme hedefi: Artan soru işaretleri
    Fatih Özatay, Dr. 27 Şubat 2013
    Büyüme oranımız 2011'in ilk çeyreğinde yüzde 12.1 gibi çok yüksek bir düzeye ulaşmıştı. Sonra aşağıya doğru bir eğilim izledi ve 2011 yılının son çeyreğinde yüzde 5'e kadar düştü. Büyümede düşüş 2012'de de sürdü. 2012'nin üçüncü çeyreğinde yüzde 1.6'ya kadar indi. Farklı bir ifadeyle, nüfus artış hızı dikkate alındığında kişi başına nerdeyse hiç büyümedik üçüncü çeyrekte. Son çeyrek verileri henüz açıklanmadı. Ancak yayınlanan diğer veriler, özellikle son çeyreğe ilişkin sanayi üretimi verisi büyüme oranının üçüncü çeyrektekinden de düşük bir düzeyde gerçekleşmiş olabileceğini söylüyor bize. Bu durumda 2012'de yüzde 2.3 civarında bir büyüme oranı gerçekleşmiş olmalı. [Devamı]
    Yüzde 4 giderek risk altına giriyor
    Fatih Özatay, Dr. 26 Şubat 2013
    KKO verileri, 2013'ün ilk çeyreğinde, 2012'nin 4. çeyreğine kıyasla sınırlı bir toparlanma yaşanmış olabileceğini söylüyor. Türkiye ekonomisindeki gidişat hakkında önemli bilgi veren iki değişkenin şubat ayı değerleri cuma günü açıklandı. Bu değişkenlerden ilki kapasite kullanım oranı (KKO). Aralık ayında mevsim etkisinden arındırılmış KKO kasım ayına göre arttı. Bu olgu, aralık ayında ekonominin toparlanmaya başladığının temel kanıtlarından biri olarak gösterildi. Oysa KKO mevsim etkisinden arındırılarak değil de basitçe bir yıl öncesine kıyasla ne kadar değişti diye incelenseydi on bir aydır aşağıya doğru bir eğilim gösterdiği hemen görülecekti. Üstelik son aylarda bu eğilim daha da belirginleşmişti. KKO’nun ve sanayi üretiminin bir yıl öncesine kıyasla gösterdikleri değişimler [Devamı]
    Ekonomide toparlanma başladı mı? Şubat ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi verileri ne gösteriyorlar?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Şubat 2013
    Türkiye ekonomisinin gidişatı hakkında önemli bilgi veren iki değişkenin şubat ayında aldıkları değerler açıklandı. Kapasite kullanım oranı bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla yüzde 1 oranında azaldı. Düşüş sürüyor, ancak düşüş oranı son yedi ayda gözlenenin en düşüğü. Güven endeksi ise geçen şubattakinin yüzde 0.2 üzerinde: Artış oranı çok düşük ama hiç olmazsa aralık ve ocak ayında gözlenen iyileşme tersine dönmedi, sınırlı da olsa sürdü. [Devamı]
    'Sıcak' parayı özendiriyor muyuz yoksa?
    Fatih Özatay, Dr. 21 Şubat 2013
    Yanıtını aradığım soru, amaca uygun mu hareket ediyorsunuz yoksa amacınıza ters düşen işler mi yapıyorsunuz? Türkiye’ye kısa vadeli fon getirip lira cinsinden finansal varlık almaya niyetleniyorsunuz diyelim. Gelişmiş finansal piyasalardaki çok düşük faiz düzeyi dikkate alındığında, Türkiye’deki en düşük faiz düzeyi bile oldukça yüksek kalıyor. Mesela Merkez Bankası’nın faiz koridorunun alt sınırını alın. Salı günü yüzde 4,75’ten yüzde 4,5’e düşürüldü. Yüzde 4,5 iyi bir oran. Ama yabancı fon yöneticisi olarak sizin dikkate alacağınız tek değişken lira cinsinden faiz oranı değil. Şu andaki döviz kurunun düzeyi ile lira cinsinden mali varlığınızı satıp elde ettiğiniz liraları dövize çevirmeyi düşündüğünüz tarihteki döviz kuru da önemli. Kısa vadeli fon girişlerinin finansal istik [Devamı]
    Merkez Bankası'nın son kararları
    Fatih Özatay, Dr. 20 Şubat 2013
    Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) şubat ayı toplantısını dün yaptı. Alınan kararlar şöyle: 2011'den bu yana geçen sürenin önemli bir kısmında anlamını önemli ölçüde yitiren politika faizi değiştirilmedi. Yüzde 5.5 olan ve haftalık vadede Merkez Bankası'nın bankalara borç verme faizini gösteren politika faizinin içinde kaldığı faiz aralığının üst ve alt sınırı ise 25 baz puan aşağıya çekildi. Yeni oranlar şöyle: Merkez Bankası'nın bankalardan gecelik borç alma faizi yüzde 4.5. Merkez Bankası'nın bankalara gecelik borç verme faizi ise yüzde 8.5. Hem lira cinsinden hem de döviz cinsinden zorunlu karşılık oranlarında çok sınırlı bir artışa gidildi. Bir yıla kadar vadeli mevduatlarda karşılık oranı artışı 25 baz puan oldu. Buna karşılık, benzer vadedeki döviz cinsi mevduat [Devamı]
    Biz yaptık, oldu
    Fatih Özatay, Dr. 19 Şubat 2013
    Adil olmayan, adil olmadığı gibi eğitim düzeyimiz açısından kötü olan eski sisteme benzer bir sisteme dönüldü bu sene. Çocuğunuz iyi bir eğitim alsın diye bir dolu masrafa katlanıyorsunuz. Şu Anadolu lisesi, yok bu fen lisesi, hayır oradaki özel okul; illa bir tanesi olmalı. Diyelim ki kazanıyor o okulu çocuğunuz ve eğitim görmeye başlıyor. Ama sonra başınıza bir taş düşüyor; dört yılı tamamlamadan onca para dökerek kazansın diye uğraştığınız okuldan çocuğunuzu çekip alarak ‘sıradan’ bir okula yerleştirme arayışına giriyorsunuz. Sıradanlığı bulmak için Türkiye’de zahmet çekmeye gerek bile olmadığı açık; mevzuat hazretleri nedeniyle okul değiştirebilmek için bir miktar uğraşabilirsiniz ama sonuçta önünüzde çok sayıda alternatif var. Eğitim düzeyi yetersiz Hatırlıyorsunuzdur; be [Devamı]
    Tasarruf oranını arttırmak: Nasıl?
    Fatih Özatay, Dr. 16 Şubat 2013
    Türkiye'yi bir üst lige sıçratacak yolun kayıtdışı ile mücadeleden de geçmek zorunda olduğu görülecek. 'Sürdüreceğim’ sözcüğünü en son kullandığımda üç hafta önceydi; büyüme kısıtları ve pazar listeleri üzerinde duruyordum. Kısmet bugüneymiş. Son zamanlardaki kısıtlı iyileşmeye karşın kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla düzeyimiz ABD’ninkinin yüzde 30’u kadar. Arada büyük mesafe var ve son on yılda gerçekleştirdiğimiz ortalama büyüme oranı bu mesafeyi kapatmak için yeterli değil. Büyüme oranımızı arttırmamızın önündeki birinci engel düşük tasarruf oranımız. Daha önce BRIC ülkeleri ve Kore ile karşılaştırmıştım tasarruf oranımızı: Bu grubun bu açıdan en kötüsü olan Brezilya’dan bile düşüktü. Hangi ölçüte başvurursanız başvurun, gelirimize kıyasla çok düşük bir oranda tasarruf [Devamı]
    Hangi 5? Hangi 6?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Şubat 2013
    Hiçbir ülke sürekli olarak, mesela on yıl boyunca, bu düzeyde bir cari açık veremez. Yurtiçi tasarruf oranı son derece düşük bir düzeyde olunca ister istemez cari işlemler açığına finansman tarafından bakmak önem kazanıyor. Elbette böyle bir açıdan bakmak, dış pazarlardaki rekabet gücümüzü göz ardı etmek oluyor. Mesela, verimlilik, üretim maliyeti ve kur gelişmeleri dikkate alınmıyor. Keza, ihracat pazarlarımızdaki ekonomik durum (gelir artışı) ve yurtiçi talep gelişmeleri de analize dahil edilmiyor. Ama açık ki finansman tarafından bakmak, tüm bu çok önemli ‘diğer’ unsurların önemsiz oldukları anlamına gelmiyor. Sonuçta bir köşe yazısında bunların hepsini birden dikkate almaya da olanak yok. [Devamı]
    Zorunlu karşılık kararı zorlaşıyor
    Fatih Özatay, Dr. 12 Şubat 2013
    Sanayi üretimindeki son gelişmeler Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıkları arttırma kararı almasını güçleştirebilir. 2012’nin son çeyreğinde sanayi üretimi bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla sadece yüzde 0,3 oranında arttı. Oysa büyüme açısından yılın en kötüsü olduğu düşünülen üçüncü çeyrekteki sanayi üretim artışı yüzde 2,7 düzeyindeydi. Büyüme oranımız açısından bunun anlamı şu: İlk dokuz ayda yüzde 2,6 oranında gerçekleşerek potansiyelinin çok altında kalan büyümenin, yılın tümü dikkate alındığında yüzde 2,3 civarında gerçekleşmesi olasılığı var. Üstelik bu olasılık az değil. Belirsizlikler azalacak Avrupa ve ABD’ye ilişkin belirsizliklerin azalması, risk algılamasını bir süredir belirgin biçimde azalttı. Ara sıra gelen olumsuz haberlerin bu havayı bozabilmesine karşı [Devamı]
    Güzellemelerin zararları
    Fatih Özatay, Dr. 09 Şubat 2013
    Sanayi üretiminin en az arttığı çeyrek, son çeyrek oldu. GSYH artışı daha düşük olabilir. Aralık ayı sanayi üretimi açıklandı: Bir yıl öncesine kıyasla yüzde 3,8 düşüş var. Oysa kasım ayında yüzde 11,3 oranında artmış ve beraberinde neredeyse “Üretim kanatlandı” yorumlarını getirmişti. Türkiye’deki ekonomik gelişmeler için bazen öyle ilginç yorumlar yapılıyor ki insan hayrete düşüyor. Yok, hata yapmaktan söz etmiyorum. Açıklanan bir veri üzerine yapılan ‘ilginç’ yorumlar ile derdim. Bunlara belki ‘güzellemeler’ (halk edebiyatındaki coşku dolu, övgü içerikli sözler olarak alın lütfen) demek gerekiyor. Şu satırlar 29 Ocak tarihli yazımdan alınma: “Geçen hafta ocak ayına ait iki önemli veri yayımlandı: Kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi. Hatırlarsanız, kasım ayı s [Devamı]