Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    2018-2019 krizinden alınacak ders
    Fatih Özatay, Dr. 07 Ağustos 2020
    2018’in yaz sıcağında patlayan kriz oldukça ilginç bir kriz. Ekonomideki daralmanın boyutu ve GSYH’nin kriz öncesindeki son tepe noktasına geri dönmesi için geçen süre daha önceki krizlerimizdekilerle karşılaştırıldığında, oldukça “ılımlı” bir kriz gibi. Ama öte yandan çarpıcı bir istihdam düşüşü yaşanıyor; bu açıdan şiddetli bir kriz. Ekonomimiz ne 1994 ne de 2001 krizlerinden önceki dönemlerdeki kadar bozuk ne de küresel krizdeki gibi dünya finans sistemi çöküyor ve sermaye girişleri duruyor. Maliye politikasına ilişkin göstergeler kriz öncesinde büyük çoğunlukla iyi durumdalar. Kamu borcunun GSYH’ye oranı hem uluslararası düzeyde düşük hem de geçmiş krizlerimiz öncesinde ulaştığı değere kıyasla düşük. Bütçe açığı kabul edilebilir düzeyde. Faiz dışı bütçe dengede. Borçlanma vadesinde bir [Devamı]
    İktisatçıların hiç hazzetmedikleri göstergeler ve gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 05 Ağustos 2020
    Makroiktisatçılar, özellikle de dünyada yaşanan ekonomik krizleri anlamaya ve açıklamaya çalışanlar bir dizi göstergeden ve gelişmeden hazzetmezler. Bunlardan ilki, yüksek kamu bütçesi açığı ve bu açığın ağırlıklı olarak merkez bankası kaynağı ile finanse edilmesidir. Bu olgu, azımsanmayacak bir süre devam ederse o ülkenin kırılganlığı artar. Zira sisteme talep edilmeyen para çıkmaktadır, bu para dövize çevrilmek istenir; kur yükselir. O ülkenin merkez bankası sabit ya da ‘sabitimsi’ bir döviz kuru rejimi uyguluyorsa ya da kurun yükselmesinden rahatsız ise döviz satar; rezervlerini eritir. Bütçe açığı ve parasal genişleme ile finansman sürdükçe, kur artışı ve rezerv erimesi sürer. Bu süreçte, ülkenin riski de yükseldiğinden döviz talebi katmerlenerek artar, yerli mali varlıklardan çıkış ba [Devamı]
    Dahiyane çözüm arayışındaki zihniyetin anlamadığı
    Fatih Özatay, Dr. 22 Temmuz 2020
    Uzun süre hiç ilgilenmedim Twitter'la. Ocak ayında katıldım. Eğlenceliymiş. Son yazımı iliştirdiğim tweete ilginç mesajlar geldi. Hatırlarsanız, son yazıda doktora programlarının kalitesini artırmayı amaçlayan iki bacaklı bir reform önermiştim. İlk bacakta mümkün olduğunca çok sayıda öğrenciyi yurtdışına yollamak vardı. Karşılaşabileceği önemli bir engel, yurtdışındaki kaliteli programlara yoğun talep nedeniyle yer bulmanın kolay olmamasıydı. Bu aşamada reformun ikinci bacağı devreye giriyordu: Her bilim alanı için doktora verebilecek kısıtlı sayıda üniversite belirlemek ve geriye kalan üniversitelerin sadece lisans eğitimine odaklanmalarını sağlamak. Etkin bir doktora eğitimi için ortak programların tasarlanabileceğim, yüz yüze eğitimin yanı sıra çevrimiçi eğitim de yararlanılabileceğini [Devamı]
    Somut bir yapısal reform önerisi
    Fatih Özatay, Dr. 17 Temmuz 2020
    Araya pazartesi açıklanan sanayi üretimi ve cari işlemler dengesi verileri girdi; salı günkü yazımda onların ışığında son durumu değerlendirdim. Öncesindeki iki yazıda eğitim düzeyimiz üzerine bazı gözlemlere yer vermiştim. Özetle şöyleydi: Yapılan çalışmalar gelişmiş ülkeler ligine terfi eden ülkelerin ortak özelliklerinden biri olarak yüksek beşeri sermaye düzeyine sahip olmalarına işaret ediyorlardı. Türkçesi, eğitim düzeyleri yüksekti. Bu çerçevede, Türkiye'de lisansüstü eğitim hakkındaki temel bir sorun üzerinde durdum: Azımsanmayacak sayıda üniversitenin çoğu bilim alanındaki doktora programlarında derin bir kalite sorunu olduğunu ileri sürdüm. Konuya uzak olanlar için bunun en basit kanıtı, söz konusu programların çoğunda ağırlıklı olarak lisans düzeyinde kitapların okutulmasıydı. [Devamı]
    Son veriler ışığında durum
    Fatih Özatay, Dr. 15 Temmuz 2020
    Son yayımlanan veriler ışığında 2020’nin ikinci çeyreğinde ne ölçüde küçülmüş olabileceğimiz konusuna yeniden dönmek istiyorum. İlk ele alacağım veri sanayi üretimi. Haftanın ilk günü mayıs ayı değerlerini öğrendik. Herhangi bir filtreden geçmemiş (arındırılmamış) veri dikkate alındığında, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre sanayi üretimi %30,6 oranında azalmış. Bu değer nisan ayında %31,2 idi. Takvim etkisinden arındırılmış veride küçülme oranı daha az ama ikinci çeyreğin büyüme oranı ile ilgili olduğumdan arındırılmamış veriye bakmam daha doğru. [Devamı]
    Nedenle değil sonuçla uğraşmak
    Fatih Özatay, Dr. 10 Temmuz 2020
    Vaktiyle gelişmekte olan ülke ligindeyken zamanla gelişmiş ülkeler ligine terfi eden ülkelerin ortak özelliklerinden biri de beşeri sermayelerinin yüksek olması. Yani, eğitimli bir nüfusa sahipler: Hem alınan ortalama eğitim yılı sayısı yüksek hem de eğitimleri kaliteli. Bu köşede bu iki gösterge açısından Türkiye’yi başka ülkelerle çok karşılaştırdım. Bugünlük sadece Kore ve Türkiye karşılaştırması yapmakla yetineyim. [Devamı]
    Nasıl bir rektör isterdiniz?
    Fatih Özatay, Dr. 08 Temmuz 2020
    İşin bir de şu tarafından bakın. Bir devlet üniversitesinde rektörsünüz. Fakültelerden araştırma görevlisi, doçent, profesör atamaları için kadro istekleri geliyor. Üniversite olarak karar vermeniz söz konusu değil. Karar veren makamlara meramınızı anlatmanız gerekiyor. Tam bu toplantıya hazırlanırken, üniversitenin personel ve öğrenci servisleri için gereken ödemelere üniversite bütçesinde imkân kalmadığını öğreniyorsunuz. Acil çözmeniz gereken bir sorun. Bu arada dekanı aradı; tıp fakültenizin radyoloji bölümünün hanidir isteyip durduğu cihazlar için bütçe ödeneği bulmalısınız. Buldunuz diyelim; ihalesi var. Hadi ihale aşaması geçildi ama bir süre sonra öğrendiniz ki ihaleyi kazanan firma batmanın eşiğine gelmiş; cihazı temin edemiyor. Bu arada, üniversitenin kanalizasyon sisteminin ifla [Devamı]
    Vazgeçmek gereken politika
    Fatih Özatay, Dr. 03 Temmuz 2020
    DÜNYA’da, Güven Sak ile birlikte COVID-19 salgınının ekonomimize olumsuz etkilerini ve bu etkileri azaltmak üzere yapılabilecekleri tartışan dört yazı yayınlandık. 23 Mart, 31 Mart, 13 Nisan ve 8 Mayıs tarihli yazılarda özenle vurguladığımız temaların başında şu geliyordu: Olağanüstü bir dönem olağanüstü önlemler gerektirir. Bu kaçınılmaz önlemleri (destekler nedeniyle bütçe açığının ve kamu borcunun artması, parasal genişleme gibi) alırken, önlemlerin yaratacağı riskleri en aza indirmeyi hedefleyen politikaların da açıklanması şarttır. [Devamı]
    Hangi politikayı tercih ederdiniz?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Temmuz 2020
    Ekonominiz daralıyorsa, maliye politikasında manevra alanınız varsa, iç talebi bir nebze olsa da harekete geçirmek amacıyla maliye politikasını gevşetirsiniz. Ekonominiz normal büyüme oranını yakaladığında ise bütçenize çeki düzen verirsiniz. Bir yandan bu politika değişikliği diğer yandan normale dönen ekonomi nedeniyle artan vergi gelirleri ve azalan (işsizlik yardımları gibi) transfer harcamaları, maliye politikasını gevşetmeniz nedeniyle yükselen kamu borcunun makul bir düzeye inmesini sağlar. Böylelikle, ihtiyaç duyulduğunda kullanabileceğiniz bir maliye politikası manevra alanına tekrar sahip olursunuz. Bu ‘genel’ doğrunun yanı sıra, ekonominiz daralıyorken attığınız maliye politikası adımlarının hangi amaçla atıldığı da çok önemlidir. Yurtiçi talebi en çok artıracak ve en çok ihtiya [Devamı]
    TCMB’nin zor faiz kararı
    Fatih Özatay, Dr. 27 Haziran 2020
    Bu satırları 14’te açıklanacak faiz kararından önce yazıyorum. Karardan beş dakika önce başlayacak bir TV programına katılacağım ve çok büyük ihtimalle programın yöneticisi “sizce faiz kararı ne olacak?” diye soracak. Ne cevap verilebilir? Normal koşullar altında olsaydık ve Merkez Bankası (MB) enflasyon hedeflemesi uygulasaydı, yanıt basitti: Faizi artırır demek gerekirdi. Zira şu anda politika faizi %8.25. Gerçek politika faizi (ortalama fonlama maliyeti) %7.5. Yılsonu enflasyon beklentisi %9.5, bir yıl sonrası için ise %9. Yani, reel faiz negatif. Tek derdi enflasyon olan bir merkez bankası açısından kabul edilebilir bir durum değil. [Devamı]