Bir başka kırılganlık göstergesi
Fatih Özatay, Dr.
21 Ekim 2020
Bugün sıra, banka dışındaki kaynaklardan dış borçlanma ile bankalardan dış borçlanmanın karşılaştırılmasında. Bankalardan borçlanma verisi yine Uluslararası Ödemeler Bankası’ndan (BIS) alınma. Banka dışı kaynaklardan borçlanmayı ise BIS’in bir raporunda önerilen yöntemle hesapladım; kesin değil, yaklaşık bir değer bulunabiliyor.
[Devamı]
Hem olumsuz görünen hem de olumsuz bir ayrışma
Fatih Özatay, Dr.
16 Ekim 2020
Son yazımın başlığı “Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma” şeklindeydi. BIS verilerini kullanarak hem yükselen ekonomilerin hem de o grupta yer alan Türkiye’nin dış borçlanmalarını karşılaştırmıştım. 2018’e kadar eğilimler kabaca aynıyken, 2018 ortalarından itibaren iki farklı eğilim gözleniyordu. Yükselen piyasa ekonomilerinin borçları eskisine kıyasla daha yavaş bir tempoda artarken Türkiye’ninki azalmaya başlıyordu. Daha az borçlandığımız için olumlu olarak görülebilecek bu ayrışma aslında olumlu değildi. Zira ayrıştığımız dönem, işsizliğin arttığı, ekonominin çok yavaş bir tempoda büyüdüğü ve hatta bir ara küçüldüğü bir dönemdi. Aynı süreçte makine ve teçhizat yatırımları da azalmıştı.
[Devamı]
Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma
Fatih Özatay, Dr.
14 Ekim 2020
Son günlerde, merkez bankalarının merkez bankası konumundaki Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) finansal istikrara ilişkin raporları ve istatistikleri ile haşır neşir oldum. Küresel finansal krizden bu yana özellikle bir sorunu ön plana çıkarıyorlar ve o sorunu farklı cephelerden inceleyen raporlar yayımlıyorlar: Hızla artan küresel likidite, küresel borçlanma ve ülkelerde hızlı kredi genişlemesi. Özellikle yükselen piyasa ekonomilerinin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduklarına dair önemli çalışmaları var. Bu çalışmalar BIS raporları ile sınırlı değil. Son zamanlarda akademik yazında hızlı kredi genişlemesinin finansal krizlere dönüşebileceğini gösteren çok sayıda makale çıktı. Bu çalışmalarda bu genişlemeye yol açan uluslararası nedenler de araştırılıyor. Aralıklarla da olsa bir
[Devamı]
“Gerekene” göre ne durumdayız?
Fatih Özatay, Dr.
07 Ekim 2020
Daha önce hem bu köşede defalarca yer alan hem de son iki ay içinde Karar ve Cumhuriyet gazetelerine verdiğim mülakatlarda belirttiğim “gerekli” ekonomik programa ne kadar uzakta olduğumuz ile ilgiliyim bugün. Daha fazla okumak istemeyenler için sonuç şu: “Bazı adımlar atılmakla beraber gerekenin oldukça uzağındayız”. Vaktiyle önerdiğim programı madde madde belirterek ve her madde için neler yapıldığını/yapılmadığını vurgulayarak devam ediyorum.
[Devamı]
Yeni Ekonomik Program
Fatih Özatay, Dr.
02 Ekim 2020
Bir ekonomik programın sağlaması gereken asgari koşullar var. Birincisi, elbette içsel tutarlılığı olması. Salı günü açıklanan program önemli bir içsel tutarlılık sorununa sahip. Birkaç örnek vereyim:
[Devamı]
Aktif rasyosu tümden kalkmalı
Fatih Özatay, Dr.
30 Eylül 2020
Yüksek hızda kredi artışı finans sisteminin sağlığı açısından iyi bir şey değil. Dünyada yaşanan finans krizlerinin yaklaşık yarıya yakınından önce hızlı kredi genişlemesi olduğuna dair ikna edici bulgular var.
[Devamı]
Vergi mükellefinin artan riski
Fatih Özatay, Dr.
25 Eylül 2020
Döne döne benzer konuları ele almak oldukça can sıkıcı. Aslında “ele almak” değil de “ele almak zorunda kalmak” demek daha doğru olacak. Sıkıcılığı hem kendim için hem de sizler için mümkün olduğunca azaltabilmek için farklı biçimlerde incelemeye çalışıyorum “ele almak zorunda kaldığım” konuları.
[Devamı]
Bir şey olmaz
Fatih Özatay, Dr.
23 Eylül 2020
Pandemide içeriye kapanmak bahçe özlemi uyandırınca yazın bahçeli bir eve taşındık. Şu sıralar evin dış su yalıtımı işleri var. Geçen bir geceliğine park etmiş bir “kepçe (ekskavatör)” bile vardı bahçede. Bayağı da “havalı” duruyor komşulara karşı. Herkesin arabası varsa bizim de kepçemiz var durumu. Hava kısmı bir tarafa, ekonomik faaliyet hacmine katkıda bulunduğumuz için ailecek gururluyuz da.
[Devamı]
Neden tek bir politika faizine ihtiyaç var?
Fatih Özatay, Dr.
18 Eylül 2020
Merkez Bankası’nın (MB) karmaşık mekanizmalarla piyasaya fon aktarması yerine, tek bir faizden -politika faizi olması gereken repo faizinden- fon aktarmasının içinde bulunduğumuz koşullar altında elzem olduğunu daha önce belirttim. Dolayısıyla ortalama fonlama faizi (bankalara verdiği çok kısa vadeli borcun ortalama faizi) denilen bir kavrama ihtiyaç kalmayacak ve bankaların kendi aralarında yaptıkları işlemlerde ortaya çıkan faiz (piyasa faizi) ilan edilen repo faizine “milim” yakın bir düzeyde belirlenecekti. Bu faiz de mevduat ve kredi faizini etkiyecekti. Böylelikle mesaj net olacaktı. MB mevduat ve kredi faizlerinin düşmesini istiyorsa tek bir faizi düşürecek, yok yükseltmek istiyorsa tek bir faizi artıracaktı.
[Devamı]
İnceledikçe ilginçliği artan kriz: 2018-2019
Fatih Özatay, Dr.
16 Eylül 2020
Bir süredir Ağustos 2018’de patlak veren ekonomik kriz üzerine yazıyorum. “Şu andaki durumu bırakıp neden iki yıl önceye gidiyorsun” diye sorabilirsiniz. Gayet de haklı olursunuz. Şu sıralar “Finansal Krizler ve Türkiye” adlı kitabımın yeni baskısı için -ne yazık ki- yeni bölümler yazıyorum. Bitti gibi. Ancak işin içine girince ne denli ilginç bir kriz olduğu daha çok belirginleşiyor. Bu nedenle bu köşeyi sık sık bu krizle meşgul etmeye başladım.
[Devamı]