Arşiv

  • Temmuz 2024 (8)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    İflas riski ve güven
    Fatih Özatay, Dr. 12 Kasım 2007
    Bankaların ekonomide oynadıkları temel rol, tasarruf eden kesimlerin ellerindeki fonları, bu fonlara ihtiyaç duyan kesimlere aktarmak biçiminde oluyor. Şüphesiz, bu işlevin yerine getirilebilmesi için hem bankalarda aktarılabilecek fon olmalı, hem de bu fonları talep edenler.2001 Mayısı'nda uygulanmaya başlanılan "Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın temel başarısı da burada yatıyor: Bir yandan mali ve parasal disiplin, diğer yandan da yapısal reformlar ile olumlu yönde değiştirilen kurumsal yapı yatırımcı ve tüketici güvenini son derece artırdı.Grafik 1'de Hazine'nin 'kredi riskinin' bir ölçüsü olan EMBI getiri farkı (spread) ile TCMB'nin yayımladığı reel kesim güven endeksinin 2001'den bu yana hareketleri yer alıyor. Getiri farkı (embi), Hazine'nin çıkardığı uzun vad [Devamı]
    Bebelerle maç yapmaya ne dersiniz?
    Fatih Özatay, Dr. 11 Kasım 2007
    Her okul sabahı bir çırpıda giyinip kahvaltıya inen küçük oğlum Deniz, çarşamba sabahı bırakın giyinme eyleminin yakınından geçmeyi, yatağını terk etmeye bile pek niyetli değildi. Aslında her zamanki gibi erkenden kalkmıştı. Ne olduysa salı akşamı oynanan Beşiktaş-Liverpool maçının sonucunu öğrenince oldu. O uykuya teslim olup yatmaya gittiğinde Beşiktaş 2-0 gerideydi.Her zamanki gibi erkenden kalkar kalkmaz geldi, maçın sonucunu sordu. 8-0'ı duyunca önce inanamadı, sonra yatağına geri döndü ve yorganı çekti. Annesi yanına gittiğinde 'Bugün okula gitmesem olur mu?' biçiminde bir pazarlığa girişti. Odasından, bu isteğinin arkasındaki nedenin ne olduğuna dair bir sorgulamanın sesleri geliyordu. Ailecek pek meraklıyızdır da arka plandaki temel nedenleri, ana eğilimleri anlamaya...D [Devamı]
    Tam sayfa ilan yerine, mesela... (2)
    Fatih Özatay, Dr. 08 Kasım 2007
    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu 25 Nisan 2001 tarihinde yapılan değişikliklerle bugünkü şeklini aldı. Yasanın 'temel görev ve yetkileri' başlıklı dördüncü maddesinden bazı alıntılar yapıyorum. Önce bu maddenin ana hükümleri:'Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler. Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.'Aynı maddenin 'bankanın temel yetkileri' başlıklı ikinci fıkrasında yer alan hükümlerden birisi de şu: 'Banka, hükümetle birlikte enflasyon hedefini tespit eder, buna uyumlu olarak para politikasını belirler. Banka, para politikasının uygulanması [Devamı]
    Tam sayfa ilan yerine, mesela...
    Fatih Özatay, Dr. 05 Kasım 2007
    Ekim ayı enflasyonu sanırım Merkez Bankası'na bir faiz indirimi daha yapma olanağı sunmuyor. Kaldı ki enerji fiyatları yükseliyor, uzun bir süredir ertelenen fiyat ayarlamaları yapılmaya başlandı ve dahi vergi gelirlerini artırıcı birtakım önlemler de devreye giriyor. Bunların bazıları fiyatları bir defalık artıracak. Bazıları ise üretimde kullanılan girdilerin maliyetlerini yükseltecek ve dinamik bir fiyat yükselmesi süreci başlatabilecek. Enflasyon açısından yine zor birkaç ay daha bekliyor bizi.Dün bu köşede Merkez Bankası'nı faiz indirimine zorlamak için tam sayfa ilan vermek yerine, bu ilana harcanacak kaynakların uluslararası rekabet gücümüzü artırıcı araştırmalara ayrılmasını salık vermiştik. Faiz indirimi istemek mevcut enflasyon hedefi ve enflasyondaki gelişmeler çerçev [Devamı]
    Tam sayfa ilan yerine ne yapılabilir?
    Fatih Özatay, Dr. 04 Kasım 2007
    Eylül ayı için açıklanan enflasyon değeri olumlu yönde yorumlanmıştı. Muhtemelen cuma günü açıklanan ekim ayı enflasyonu olumsuz olarak değerlendirilecek. Geçtiğimiz yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya yükseldi ekim ayındaki enflasyon. Dolayısıyla da yıllık enflasyonda bir yükselme gerçekleşti ve tekrar yüzde 8'e yaklaşan bir değer gördük (yüzde 7.7).9 Eylül tarihinden başlayarak art arda üç yazı yazmıştım enflasyon ve Merkez Bankası'nın olası faiz kararı üzerine. O yazıların temelindeki vurgu yılın son üç ayının enflasyon açısından zorlu geçeğiydi. Özellikle de ekim ayı enflasyonunun. 2004 ve 2005 yıllarında yıllık enflasyon oranlarının ortalaması sırasıyla yüzde 8.6 ve 8.2 düzeyinde gerçekleşti. Buna karşılık 2006 yılında bir yükselme oldu ve bu oran yüzde 9.6'ya çıktı. Bu nede [Devamı]
    Değişen şartları tasarladık mı?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Kasım 2007
    'Anı' unutup ileriye bakmaya çalışalım: Paramızın değeri açısından ne görüyoruz?Türkiye hem önemli bir ülke hem de büyük bir ekonomi. 2001 krizinden bu yana sağlanan makroekonomik istikrar, bastığımız zemini güçlendirdi; sıçramaya müsait hale getirdi. Bu sağlam zemin AB perspektifi ile birleştiği için giderek artan miktarda yabancı sermaye çekiyoruz. Sadece miktar değil artan, kalitesi de artıyor; daha uzun vadeli oluyor. Zaman içinde mevcut kırılganlıklarımızın azalacağını düşünebiliriz. Bu durumda şu andaki miktarın çok üzerinde yabancı sermaye akımına uğrayabiliriz.Bu tür sermayenin işi faiz geliri elde etmek olmayacak. Üretim yapmaya ya da hizmet sunmaya gelecek (geliyor da). Bu üretim ve hizmet sunumu hem yeni yatırımlarla kurulan şirketlerde hem de mevcut şirketlerin serma [Devamı]
    Enflasyonu düşürerek işsizliği azaltabiliriz
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ekim 2007
    Dünkü soru şuydu: TÜSİAD'ın bu ayın 19'unda yayımladığı 'Ekonomik görünüm ve politikalar' raporunda üstü örtük biçimde ima edildiği gibi artık enflasyonla mücadele için büyümeden ödün vermek gereken bir durumda mıyız? Yani, o kritik eşik enflasyon değerini geçtik mi?Bu tür tartışmalara 'balıklama atlamadan' önce durup bir düşünmek gerekiyor: Her türlü 'eşik' bir tarafa, neden enflasyonla mücadele ederken büyümeden feragat etmemiz gerektiği düşünülüyor? Düşünülüyor, çünkü enflasyonla mücadele belli bir dönemdeki büyüme hızını potansiyel büyüme hızının altına düşürmeyi gerektirebilir. Yaygın şekliyle; iç talebi kısarak, talebin fiyatlar üzerinde yarattığı artış baskısını azaltmak amaçlanabilir. Sonuçta, iç talep azalınca, daha az üretim olacak ve büyüme hızı da düşecek.Bir merkez [Devamı]
    Eşik enflasyonu aşmadık ki...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Ekim 2007
    Şunla başlayayım: Özellikle kamu borcunun yüksek düzeylerde olduğu ülkelerde enflasyon belli bir eşiğin üzerinde ise enflasyonla mücadele etmek ekonomik büyüme hızını da artırıcı bir işlev görür. [Devamı]
    Dalgada sürüklenmek
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2007
    Bazı önerileri dile getirirken insan çok tereddüt ediyor. Bu öneriler bir analiz sonucunda ortaya konuluyor. O analiz dikkate alınmadan sadece sonuçla, yani salt öneriyle ilgilenilirse tehlikeli yanlış anlamalar ortaya çıkabiliyor.Yanlış anlaşılmasından korktuğum iki önerim var: Birincisi üzerinde kapsamlı bir şekilde 18 Mart tarihli yazımda durmuş ve yazıya 'Faiz dışı fazla hedefini milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürebiliriz' başlığı atmıştım. Mart ayından önceleri de bu tür indirim yapılabileceğine değinen yazılar yazdığımı hatırlıyorum.İkinci önerimi ilk 2006'da dile getirdim. En son da geçen haftanın yazılarını bu konuya ayırdım. O öneri de Merkez Bankası'nın uygun bir zamanlamayla daha esnek bir enflasyon hedeflemesine geçebileceğiydi. Daha esnekten kastedilen ise rekabet gü [Devamı]
    Büyük bir fırsatı kaçırmak üzereyiz
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2007
    2008 yılı için açıklanan faiz dışı fazla hedefi, kriz sonrasındaki hedeflerin bir puan altında açıklandı. Milli gelirin yüzde 5.5'i olarak açıklanan bu hedef yeterli mi? Şüphesiz bu soru "Neye göre yeterli?" sorusunu da beraberinde getiriyor.Bunun tek bir yanıtı var: Kamu borcunun milli gelire oranını (borç oranı) düşürüp, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını azaltarak daha güvenilir bir ekonomi yaratıp daha hızlı büyüyebilmemizi sağlayacak sağlam bir zemin oluşturmak için.Geçmişteki yüksek kamu borcunun başımıza açtığı sayısız bela var. Sicili temiz olmayan ülkelerin yüksek kamu borcu ile birlikte yaşayabilmeleri oldukça zor. Aynı düzeydeki borç oranı gelişmiş ülkelerde sorun yaratmazken, bizim gibi ülkeleri bir krizden ötekine sürüklüyor. Dün bunun iki nedeni üzerinde durmuş [Devamı]