Merkez'in şapkadan çıkardığı tavşan
04 Ekim 2010
Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı yeni döviz alım sistemine ilişkin kararını dün bu köşede açıklamaya çalıştım. Bugün sıra bu kararın kur açısından ima ettiklerine geldi. Her şeyden önce, istenilirse, yeni sistemin döviz piyasasına sürpriz sayılabilecek müdahaleler yapmak olanağı verdiğinin altını çizmek gerekiyor.
[Devamı]
Saf dalgalı kur rejiminden bir miktar uzaklaşılıyor
03 Ekim 2010
Merkez Bankası cuma günü döviz alım ihalelerine ilişkin önemli bir karar açıkladı. Eski sistemde günlük en fazla 80 milyon dolar satın alınabiliyordu. Açıklamada, "Yurtiçine sermaye akışının güçlü seyretmesi durumunda döviz alımlarının hızlandırılabilmesi için Merkez Bankası düzenli döviz alım ihalelerinde alımı yapılan tutarı artırabilecektir" deniliyor. Devam ediliyor: "...karar verilmesi durumunda herhangi bir hafta içerisinde ilave alımı yapılabilecek en fazla tutar haftanın ilk işgününde... ilan edilecektir."
[Devamı]
Uzun vadede değerli ulusal para hepimizin çıkarınadır
01 Ekim 2010
Otuz yılı aşkın bir süre yüksek enflasyonla haşır neşir olan bir ülkedesiniz. Makroekonomik istikrarsızlık neredeyse bir kural haline gelmiş. Bu otuz yılda birkaç tane ekonomik kriz yaşanmış. Tüm bunların doğal sonucu olarak paranız hep değersiz olmuş ve vatandaşlarınız başka ülkelerin paralarına rağbet etmiş.
[Devamı]
Merkez Bankası'nın yapabileceği pek bir şey yok
30 Eylül 2010
Sermaye hareketleri çoğu ülkede uzun bir süredir serbest. Her gün, inanılmaz boyutlarda döviz alım satımı oluyor. Farklı paraların alım ve satımı, o paralar cinsinden tutulması planlanan mali varlıkların beklenen getirilerine bağlı.
[Devamı]
Hızlı kredi genişlemesi ve TCMB kararları
29 Eylül 2010
Küresel krizin olumsuz etkilerinden bir tanesi de bankacılık sektörümüzün açtığı kredi miktarında görülmüştü. Hem tüketici kredileri, hem de diğer krediler eylül 2008'den itibaren (reel olarak ölçüldüklerinde) azalmaya başlamışlardı.
[Devamı]
Zorunlu karşılıklara faizin öyküsü
27 Eylül 2010
TCMB'nin perşembe günü açıkladığı kararlarından en çok dikkat çekeni, lira cinsinden zorunlu karşılıklara ilişkin faiz ödenmesi uygulamasına son verilmesi oldu. Konuya uzak olan okuyucular açısından kısa bir not:
[Devamı]
Dövize müdahale neden sadece TCMB'nin yetkisinde olsun ki?
26 Eylül 2010
Uzun zamandır elim bir türlü gitmiyordu yazmaya. Hazır döviz kuru üzerinde ahkâm kesiyorum, hazır perşembe sabahı ekonomi kanallarının sabah haberlerine düştü; sırasıdır. Haber, Japonya'nın döviz piyasasına yaptığı müdahale ile ilgili. Sanal âlemde hem bu müdahale hem de öncekilerle ilgili çok sayıda haber yer alıyor. 15 Eylül tarihli bir banka haberinin raporundan alıntı yapayım:
[Devamı]
Kurun artması için faiz ne kadar düşmeli?
23 Eylül 2010
Son yazım "Döviz piyasasındaki bu 'korkunç' alım-satım trafiğinin arkasında, ithalat ve ihracattan kaynaklanan döviz alım ve satım ihtiyacı yoksa, ne var?" sorusuyla bitmişti. Uluslararası sermaye hareketleri miktar olarak çok önemli düzeylerde olduğuna göre, yanıt için en büyük aday şu:
[Devamı]
Döviz ticaretinin arkasında ne var?
20 Eylül 2010
Döviz kuruna ilişkin bir diziye başlamıştım; araya büyüme rakamları ve son faiz kararı girdi. Gündemde ihracatçılarla TCMB'nin buluşması ve döviz rezervlerinin 100 milyar dolara çıkarılması önerisi var. Bunlar diziyle yakından ilişkili; en iyisi kaldığım yerden devam etmek. Dizinin ilk iki yazısını kısaca özetleyeyim.İktisat teorisinin zayıf taraflarından birisi döviz kurunun nasıl belirlendiğinin açıklanması. Bu dikkate alındığında, kur şu ya da bu düzeyde olsun demenin bilimsel hiçbir anlamı yok. Bu birincisi. İkincisi, kurun düzeyine ilişkin söylenenler, 'çuvallayan' kur teorilerinin en zayıflarından birine dayanıyor. Buna göre, döviz kuru yurtiçi enflasyon ile yurtdışı enflasyon arasındaki fark kadar artmalı.Üçüncüsü, bu basit teori -ki satın alma gücü paritesi teorisi olarak
[Devamı]
Yorumlananı önce okumak gerekmez mi?
19 Eylül 2010
Son faiz kararı genellik-le yanlış yorumlandı. TCMB'nin faiz indirdiği söylendi ve TCMB'nin saygınlığını zedeleyecek yorumlar yapıldı. Oysa TCMB politika faizini değiştirmedi. Yanlış ve haksız yorumlar, TCMB'nin bankalardan borç alma faizini indirmesinden kaynaklandı.Bankaların çeşitli nedenlerle ellerinde tuttukları çok kısa vadeli para miktarının tek bir havuzda toplandığını düşünelim. Buna 'günlük su kullanım havuzu' diyelim. Bir süre öncesine kadar bu havuz taşıyordu. Taşkın etrafa (enflasyona) zarar vermesin diye TCMB havuzdan su çekiyordu. Çektiği suya da bir bedel ödüyordu. Su çekme bedelinin teknik adı 'borç alma faizi'.Oysa artık günlük su kullanım havuzunda su yok. Günlük kullanım için havuza su koyabilecek tek kurum var: TCMB. Şimdilerde TCMB o havuza su aktarıyor. Akt
[Devamı]