Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Şirketlerimiz neden kurla ilgili uyarılara kulak asmıyor
    Güven Sak, Dr. 02 Eylül 2008
    Rakamlar şirketler kesiminde yabancı para cinsinden açık pozisyonların giderek yükseldiğini gösteriyor. Bu ne demek? Bilançosunun pasifinde yabancı para cinsinden borcu bulunanın, bilançosunun aktifinde yabancı para cinsinden varlığı olmaması demek. Bu durum şirketi kur riskine açık hale getiriyor. Merkez Bankamız her seferinde "Aman ha, döviz geliri olmayan döviz cinsinden borçlanmasın" diyor. İşte aslında bunu diyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da (BDDK) benzer uyarılarda bulunuyor. Ama sonuç değişmiyor. Şirketlerimiz yabancı para cinsinden borçlanıp, pozisyon açmaya devam ediyorlar. Peki, neden böyle oluyor? Şirketlerimiz neden ortadaki uyarılara kulak asmıyorlar? Bu işin çözümü nerededir? Gelin bir daha bakalım. Aslında şirketlerimiz uyarılara kulak asmıyor değ [Devamı]
    Afrika'ya akan doğrudan yatırım tutarı insani yardımları geçti
    Güven Sak, Dr. 30 Ağustos 2008
    Bu yıl ağustosun 18'i ile 20'si arasında İstanbul'da Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi yapıldı. Siyasi liderlerin katıldığı bu toplantının yanı sıra yine aynı tarihlerde Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) tarafından bir Türkiye-Afrika Ekonomik İşbirliği Toplantısı gerçekleştirildi. Hatta bu toplantının sonunda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Afrika Odalar Birliği arasında imzalanan bir anlaşma ile Türkiye-Afrika Odası (TAC) da kuruldu. Şimdi söyler misiniz? Türkiye, yaklaşık 50 adet Afrika ülkesinden gelen heyetleri İstanbul'da neden topladı? Neden böyle bir toplantı düzenledi? Buyurun 4 şıktan birini işaretleyin bakalım. Birincisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliği için oy desteği sağlamak üzere, Afrika ülkelerinin temsilcilerine bir İstanbul gezisi [Devamı]
    En fazla kâr, en çok pozisyon açana giderse durum iyi midir?
    Güven Sak, Dr. 29 Ağustos 2008
    İstanbul Sanayi Odası (İSO) büyük bir hizmet yapıyor. 40 yıldır Türkiye'nin büyük şirketlerinin yıllık performansı ile ilgili bir çalışma yayımlıyor. Önce 500 büyük şirket çalışması vardı. Sonra buna ikinci 500 büyük eklendi. Kurumsallaşmanın son derece zayıf olduğı bir ülkede, böyle bir hizmeti uzun soluklu götürebilmek İSO hakkında bir fikir veriyor herhalde. İSO memleketimizin az sayıdaki kurumundan bir tanesi. İSO'nun yayımladığı çalışmalar sayesinde memleketin en büyük şirketlerinin performansını her yıl analiz edebilmemiz mümkün oluyor. Bu aslında ülke ekonomisinde işlerin nasıl gittiğini analiz etmek anlamına geliyor. İSO Başkanı Sayın Tanıl Küçük, bu yıl İSO'nun açıkladığı rakamların sanki bir uyarı vermekte olduğunu sürekli vurguluyor. Aslında aynen başlıktaki gibi sor [Devamı]
    Jackson Hole Konferansı, uluslararası kriz için bilinenleri tekrarladı
    Güven Sak, Dr. 26 Ağustos 2008
    Jackson Hole, ABD'nin Wyoming eyaletinde bir vadi. Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) Kansas City Şubesi, Jackson Hole'da, her yıl tüm merkez bankacıları bir araya getiren bir toplantı düzenlemeyi artık âdet edindi. Konu "değişen finansal piyasalarda istikrarı korumak" olarak saptanmıştı. Bu yılın Jackson Hole Konferansı bilinenleri tekrarladı. En ilginç olan ise eski bir önerinin yeniden dirilmesiydi. Bu yılJackson Hole'da kimse, "Uluslararası kriz artık bitti, bunlar artçı sarsıntılar" demedi. Bizi en fazla ilgilendiren haber ise şöyleydi: "Bankacılar krizin çözümü için bir süper yatırım fonu öneriyorlardı." Uluslararası bankacılık krizi ile ilgili 15 Temmuz 2008 tarihli yazımızda "ABD'den gelen değil, gelmeyen haberler daha dikkat çekicidir" demiştik. Hiçbir krizin kaynak dağ [Devamı]
    Türkiye'nin bir tekstil politikasına ihtiyacı var (2)
    Güven Sak, Dr. 23 Ağustos 2008
    Bu hafta sonu bir değişiklik yapalım ve cuma günü başladığımız tekstil sohbetini şimdilik bir sona bağlayalım. Neydi mesele? Türkiye'de tekstil ölmemişti. Rakamlar başka sektörlerde, örneğin, tv üretiminde rekabet gücü kaybettiğimizi ama tekstilde daha böyle bir gelişme olmadığını gösteriyordu. Tekstildeki rekabet gücü tişörtten tufte halılara doğru geçmeye başlamamızla yakından alakalıydı. Tekstil bir tek endüstri değil, bir endüstriler toplamıydı. Rekabet gücü kaybettiğimiz alanlardan yeni alanlara doğru geçiyorduk. Tekstilin bu ülkede ölmeyeceğini kanıtlıyordu. Şimdi zaman bir tekstil politikası geliştirme zamanıydı. Çıkan kısmın özeti tam da böyleydi. Peki, ne yapacağız? Nasıl düşüneceğiz? Esasen durumu şöyle de izah edebilmek mümkün: Bildiğimiz tişört pazarında, ucuz işgü [Devamı]
    Türkiye'nin bir tekstil politikasına ihtiyacı var (1)
    Güven Sak, Dr. 22 Ağustos 2008
    Geçen hafta "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu"na yeniden kayıt düşmeye başlamıştık. Hurafemiz son derece reeldi. "Türkiye'de tekstil bitti abi" önermesi üzerine düşünmeye başlamıştık. Tekstili hazırgiyimden ayrı düşünmüyorduk. Vardığımız sonuç şuydu: Türkiye'de tekstil bitmezdi. Tekstil, hazırgiyimle birlikte ele alındığında, tek bir endüstri değil, bir endüstriler toplamıydı. Türkiye'nin Çin'den yükselen dalga nedeniyle ucuz işgücüne dayalı rekabette şansını yitirmiş olması, Türkiye tekstilinin bittiği anlamına gelmezdi. Türkiye tekstilde geniş bir küresel pazarlama ağına ve deneyime sahipti. Şimdi yapılması gereken tekstil-hazırgiyim değer zinciri içinde, katma değeri yüksek, hangi alanlara odaklanacağımıza karar vermekti. İlk yazıda geldiğimiz nokta böyleydi. Bugün müsaadenizl [Devamı]
    Ekonomi politikası olmayanın aktif dış politikası olamaz
    Güven Sak, Dr. 19 Ağustos 2008
    Rus birliklerinin Gürcistan'a girmesi ile birlikte yeni bir dönem başlamıştır. Adına ne derseniz deyin, askeri birliklerin sınırı geçmesi iyi değildir. Şimdi ne olmuştur? Rusya, oyuna geri dönmüştür. Daha düne kadar kendi iç meselelerine odaklanmış görünen Rusya, şimdi kendine çekidüzen verdiğine karar vererek, âleme nizam vermek üzere geri dönmüştür. Bu iyi ya da kötü değildir, vakıadır. Vakıa ile kavga edilmez, ne olduğunu anlamak için düşünülür. Şimdi karar verilmesi gereken konu sayısı ikidir. Birincisi, geri dönen Rusya, yirminci yüzyılın son çeyreğinde imparatorluğunun dağılmasının getirdiği travma sonrası stresi atlatmış mıdır? Yeni dönemin gerçeklerinin farkında mıdır? İkincisi, Türkiye'nin bu yeni gelişme karşısında, kolaylıkla uyarlanabilecek, bir dış politika stratej [Devamı]
    Önceden planlanmayan sonuçlar önemlidir: Gebze-İstanbul hattı nasıl doğdu
    Güven Sak, Dr. 16 Ağustos 2008
    Tarihte "istenmeyen sonuçlar" her zaman için önem taşımıştır. Derler ki, Versailles Antlaşması'nın, Almanya için son derece katı koşullarının, "istenmeyen sonucu" 2. Dünya Savaşı'dır. Aynı şekilde, Çin'in Batı sermayesi ile hızla küresel ekonomiye entegre edilmesinin "istenmeyen sonucu" da Rusya'nın, petrol ve emtia fiyatlarındaki artış dolayısıyla hiçbir mesnedi yokken güçlenmesidir. Kaba kuvvet dışında başka bir öncü gücü olmayan bir kuvvetin yirmi birinci asırda ne şansı olabilir? Tartışmalıdır. Bugünlerde Gürcistan'da olanlar bu çerçevede bir "istenmeyen sonuç" olarak düşünülebilir. Peki, sanayinin İstanbul dışına özellikle Gebze'ye doğru yayılmasına da hiç bu gözle baktınız mı? Aslında o gelişme de planlanmış değil, başka başka alanlarda alınmış bir dizi kararın etkisi ile [Devamı]
    Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu 1: Türkiye'de tekstil bitti abi
    Güven Sak, Dr. 15 Ağustos 2008
    Müjdeler olsun, "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu" geri dönüyor. Katalog aslında 2001 yılı kıyameti öncesinin, iktisadi açıdan, karanlık çağında kalmıştı. Sonunda kıyamet kopmuştu. Doğrusu ya, biz o defteri bir daha açmak zorunda kalmayacağımız konusunda son derece umutluyduk. Ama öyle olmadı, Türkiye iktisadının karanlık çağı yeniden başladı. Türkiye ne yapmaya çalıştığını unutup, yalpalamaya başlayınca, her zamanki gibi önce kafalar karıştı. Hedef ya da hedefin inandırıcılığı kaybolunca her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Etrafı bir dizi "laf olsun, manşet dolsun" kabilinden yapılmış "açıklama olmayan açıklama"lar sardı. Alametler belirip, vakit eriştiğinde, biz hep "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu"nu açıp kayıt düşeriz. Eskiden o karanlık çağda Radikal'de yazarken hep böyle ya [Devamı]
    Sanayi politikası ihtiyacı artıyor
    Güven Sak, Dr. 12 Ağustos 2008
    Geçen hafta artan ulaştırma maliyetlerinden bahsetmeye başlamıştık. Artan maliyetler birdenbire "pazara yakınlığı" yeniden önemli bir kavram haline getirmeye başlamıştı. Ancak maliyet artışı her sektörü aynı biçimde etkilemiyordu. Asimetrik etkinin kaynağı, üretilen malın kilo başına değeri ile yakından alakalıydı. Üretilen malın kilo başına değeri azaldıkça, ilgili sektörün değer zinciri içinde taşımacılık maliyetinin payı artıyordu. Otomotiv, seramik, mobilya gibi sektörleri bunlara örnek olarak vermiştik. Artan taşımacılık maliyetleri ile birlikte bu tür sektörlerde "pazara yakınlık" yeniden önemli bir kriter haline geliyordu. Yakın geçmişin "Değer zincirini kürenin dört bir tarafına yayarım, üretimimi etkinleştiririm yaklaşımı" yerini yeniden "pazara yakınlık"a bırakıyordu. [Devamı]