Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    G-20 Zirvesi'nin açtığı fırsat alanı kullanılmalıdır
    Güven Sak, Dr. 18 Kasım 2008
    Dünya ticaretinin yüzde 80'ini, dünya milli gelirinin yüzde 90'ını oluşturan gelişmiş ve gelişmekte olan ülke liderleri G-20 Zirvesi için hafta sonu Washington'da bir araya geldi. Doğrusu ya, "topal" Bush yönetimi ile bu zirveden fazla bir sonuç beklememek gerekiyordu. Gelin bu gün Washington'da bu hafta sonu "ne oldu?" ve de daha önemlisi "ne olmadı?" diye bir bakalım. Bize kalırsa asıl G-20 Zirvesi ciddi bir gündemle Nisan 2009'da toplanacak. İlk zirve esasen ikinciyi hazırlamak için bir araya geldi. Merkez bir hasar kontrolü yaptı ve "gereksiz hareketlerden kaçınmak" üzere bir uzlaşma çerçevesi oluşturdu. İsterseniz "Ne oldu" diyerek başlayalım: Öncelikle, küreselleşme sürecinin kesintisiz devamına karar verildi. Ortadaki krizin bir kopuşa yol açmaması için görüş birliği te [Devamı]
    Daha demokratik bir küresel yönetişim yapısı mümkündür
    Güven Sak, Dr. 15 Kasım 2008
    G-20 toplantısının Türkiye benzeri ülkelerde yaşayanları umutlandırması gerekiyor. Ancak biz bugünlerde son derece temkinliyiz. Öyle kolay kolay umutlanıvermek istemiyoruz. G-20'de ne olur deyince, başlangıçta burun kıvırma eğiliminde olmamız galiba bundan. Bugün müsaadenizle cuma günü bıraktığımız yerden alalım ve G-20 sürecini şöyle daha salim bir kafayla gözden geçirelim. Forbes dergisinin son sayısında yaşı artık 94'e gelmiş bir Bretton Woods Konferansı katılımcısından bahsediliyordu. Jacques Polak, 1944'te Bretton Woods New Hampshire'daki Mount Washington Oteli'ndeki orijinal konferansa katılmıştı. Polak, Hollanda delegasyonunda konferansa katılmıştı. Amaç, küreselleşme sürecinin dayanacağı temel iktisadi ilkeleri belirlemekti. Bugün dünyanın önde gelen 20 ülkesinin lider [Devamı]
    G-8 artı 5 değil G-20 olması başarıdır
    Güven Sak, Dr. 14 Kasım 2008
    Bu aralar herkes mucizelerden çare bekler oldu. Günün son mucizesini, 15 Kasım 2008'de Washington'da toplanacak olan G-20 Zirvesi'nden bekliyoruz. G-20, ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Kanada, İtalya, Japonya, Rusya ve AB'den oluşan G-8'in (AB'ninki ile birlikte 9 temsilciden müteşekkil) gelişmekte olan ülkeleri de içeren, genişletilmiş bir versiyonu. Toplantı aslında G-8 artı 5 için olacak gibi duruyordu ama ibre sonunda G-20'yi gösterdi. Artı 5, Brezilya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Meksika'dan ibaretti. Ama 8 artı 5 yerine 8 artı 11 oldu. G-20 olunca, Arjantin, Avustralya, Endonezya, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Türkiye saydıklarımıza eklenmiş oldu. Bunu Türkiye için bir başarı olarak not etmekte fayda var. Mesela İspanya çok istemesine rağmen sistemin içine gi [Devamı]
    Kriz, Tuzla tersaneleri meselesini kendi kendine çözüyor
    Güven Sak, Dr. 12 Kasım 2008
    Bu yıl en çok konuştuğumuz konulardan biri neydi? Tuzla tersanelerindeki iş kazalarının sıklığıydı. Ölümlü iş kazalarının sıklığı ciddi bir iş güvenliği tartışması başlatmıştı. Ama bakın artık bu konuyu tamamıyla unutmuş gibi duruyoruz. "Ateş, düştüğü yeri yakar" dedikleri bu olmalı. Ancak kriz galiba Tuzla meselesini kendi kendine çözüyor. Uluslararası piyasalardaki gelişmeler nedeniyle 2009 yılında Tuzla tersaneleri diye bir problemimiz olmayabilir. Ortadaki çözümün biçiminden de problemin kendisi kadar hoşlanmayabilirsiniz. Ne yapalım ki, tedbir ortada olmayınca, en kolay olabilecek olan oluyor. Gelin bakın, küresel ticaret ne kadar hızlı bir biçimde daralıyor? Bu daralma, gemi inşa sanayiini bir bütün olarak nasıl etkiliyor? Ülkeler nasıl tedbir almaya çalışıyorlar? Türkiye [Devamı]
    Obama ile 'Uzay Yolu' kuşağı ilk başkanını çıkardı
    Güven Sak, Dr. 08 Kasım 2008
    Barack Hussein Obama, 4 Ağustos 1961'de doğdu. Şimdilerde Amerika Birleşik Devletleri'ne(ABD) başkan seçildi. Görevi ocak ayının sonuna doğru devr alacak. Bu aralar her yerde onun hayatı ile ilgili yazılar okuyoruz. Yazılarda Bush sonrası yeni dönemin nasıl olabileceğine dair öngörüde bulunulmaya çalışılıyor. Gelin bugün aynı konuya daha farklı bir açıdan bakalım. Siz, Obama'nın, ABD'nin ilk "Uzay Yolu" kuşağı başkanı olduğunun farkında mısınız? Üstelik Mart 2008'de Hillary Clinton'a karşı başkan adaylığı yarışını yürütürken gittiği Wyoming eyaletinde tam da şöyle demişti: "Ben bir Uzay Yolu izleyicisiyim. Son sınıra inanırım. (I am a Star Trek fan. I believe in the final frontier.)" Doğrusu ya, ben bunun son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Gelin bakın neden öyle düşünüyoru [Devamı]
    2009 bütçe tasarısı TBMM'de güçlendirilmelidir
    Güven Sak, Dr. 04 Kasım 2008
    Bugünlerde dünyamız olağanüstü bir dönemden geçiyor. İktisadi sistemimizin kalbinde yangın var. Yangının kendisi halen kontrol altına alınmadı ama gidişat öyle gösteriyor ki, yakında alınacak. Ancak iş orada bitmeyecek. Yangının yol açtığı hasar bir süre daha herkesi etkilemeye devam edecek. Türkiye yangından doğrudan etkilenmedi ama dolaylı olarak etkilenecek. Şimdilerde her ulus devlet kendi ekonomisini yangının ikincil etkilerinden korumak için tedbir üzerine tedbir düşünüyor. Şimdi zaman ülkenin üretim kapasitesini bu olağanüstü dönemden en az hasarla çıkaracak tedbirleri alma zamanıdır. Burada alınacak önlemlerin, öyle hemen en kolay akla geliverdiği gibi, para politikası alanı ile bir alakası yoktur. Yapılması gerekenler doğrudan maliye politikasıyla, bütçe ile alakalıdı [Devamı]
    Neredeyiz?
    Güven Sak, Dr. 01 Kasım 2008
    Türkiye hâlâ IMF ile ne yapacağına karar vermiş gibi görünmüyor. Her kafadan IMF ile anlaşma konusunda bir laf çıkıyor. Söze, genellikle "Türkiye'nin şimdilik IMF'nin parasına ihtiyacı yok ama..." diye başlanıyor sonra neden bir anlaşmanın iyi olduğu gayet incelikli bir biçimde vurgulanıyor. Söze şöyle bir "Türkiye ekonomisi aslında gayet sağlam durumda" diye başlanıyor sonra bir "..ama.." eklenip yola devam ediliyor. Argüman böyle başlayıp devam edince, hükümetin IMF ile neden bir anlaşma yapması gerektiği bir türlü tam olarak anlaşılamıyor. Bu arada Sayın Başbakanımız, bir yandan, "IMF'ye ümüğümüzü sıktırmayız" diyor ve özellikle vurguluyor, "bize, klasik anlaşma önermeyin" diyor, öte yandan ise "Biz IMF düşmanı değiliz" diye özenle altını çiziyor. Gelin bugün isterseniz şu I [Devamı]
    ABD Merkez Bankası neden bizi seviyor
    Güven Sak, Dr. 31 Ekim 2008
    Eskiden hayat bu kadar karmaşık değildi. Şirket ve banka bilançoları bu kadar iç içe geçmemişti. Kriz dediğiniz bir dizi çevre ülkede olurdu. Etkisi yerel kalırdı. Bu algılamayı sorgulattıran ilk uluslararası finansal kriz 1997 yılındaki Asya kriziydi. İşte o kriz, iktisat literatürüne "bulaşma etkisi" diye bir kavram sokmuştu. Krizlerin ortada hiçbir mesnedi yok iken, yalnızca bilançolar iç içe geçmiş diye bir ülkeyi etkileyebileceğini bize ilk Asya krizi gösterdi. 2007-08 krizi ise bizim ilk küresel krizimiz. Bunun böyle olduğunu artık biliyoruz. Daha doğrusu bildiğimizi düşünüyorduk. Ama evvelki gün ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bir dizi ulusal merkez bankasına kısa vadeli dolar kredisi açmak için oluşturduğunu açıkladığı mekanizmaya ne diyorsunuz? IMF de aynı anda kendisinin [Devamı]
    Merkez Bankası'na yeni bir görev düşmektedir
    Güven Sak, Dr. 28 Ekim 2008
    Bu kriz, öncekilere benzemeyen, bir krizdir. Öncekiler deyince, niyetimiz, işi, kapitalist üretim tarzının başlangıcına kadar filan götürmek değil. Niyetimiz son derece operasyonel. Bu kriz, 2004 yılındaki, 2006 yılındaki çalkantılara hiç ama hiç benzemiyor. Daha ciddi. Ciddi kriz deyince, kolektif hafızamızda yer eden 2001 krizidir. Bu kriz, 2001 krizi benzeri sonuçlara yol açabilecek potansiyele sahip bir krizdir. Öncelikle üzerinde mutabakat sağlanması gereken iki mesele vardır: Bunlardan ilki işin ciddiyeti ile ilgilidir. İş ciddi ise üzerine ciddiyetle eğilmek gerekir. Bu kriz, ciddiyetle ele alınması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir krizdir. Bu ilk noktadır. İkincisi ise ortada 2001 krizi benzeri sonuçlara yol açabilecek potansiyel bir tehdit vardır. İş, 2001 yılındaki [Devamı]
    Güney Kore hükümeti krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
    Güven Sak, Dr. 21 Ekim 2008
    Güney Kore hükümeti, Kore bankalarının dışarıdan yabancı para cinsinden temin ettiği yaklaşık 100 milyar dolar tutarındaki krediyi, 30 Haziran 2009'a kadar devlet garantisi altına aldığını açıkladı. Bu arada bankalara 30 milyar dolarlık likidite imkânı temin edileceğini ve KOBİ'ler için Kore Kalkınma Bankası'na 750 milyon dolarlık bir kaynak aktarılacağını da belirtti. Güney Kore hükümeti, bizim gibi ülkelere yayılma aşamasına gelen krizi geriden takip etmeyi değil, krizin önünden gitmeyi tercih etti. Doğruyu yaptı. Bize kalırsa Güney Kore hükümeti gelişmekte olan ülkeler arasında proaktif yolun nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Biz bu eğilimin giderek yaygınlaşmasını bekliyoruz. Birkaç gündür, Türkiye'de, tam da böyle proaktif politikalara geçiş zamanı olduğunun altını çizi [Devamı]