Çay Partisi ne kadar devam eder?
06 Kasım 2010
'Çay Partisi şimdi şikâyetten kaynaklanan enerjisinin politika önerilerine dönüşmesini bekliyor.' Amerika'da Çay Partisi'ne nasıl bakmak lazım? Ben 2 Kasım'daki Kongre kısmi yenileme seçimlerinden üç sonuç çıkardım. Birincisi; ekonomi, seçimlerde her zaman önemli bir rol oynar. İkincisi; bu kez ortada bir nevi 'Mr. Smith goes to Washington' havası vardı. Üçüncüsü ise Çay Partisi güçlü bir seçmen mobilizasyon mekanizmasıdır. Şimdilik Cumhuriyetçiler'in işine yaradı ama ille de onlara yarayacak diye bir kesin sonuca da varmamak lazım. Merak edenleri aşağıya beklerim efendim.
[Devamı]
Şimdi bu internet neden ucuzlamadı
05 Kasım 2010
Yalın ADSL uygulanmasına ilişkin karar BTK ile Maliye Bakanlığı bürokrasisi arasında kayboldu. Türkiye'de hiç internet ücretlerine baktınız mı? Türkiye'de ortalama internet kullanım ücreti, saniye cinsinden bakarsanız, mesela, Kore'nin yaklaşık on katıdır. Bu hep böyledir. Facebook'a giren milyonlar bu yüksek internet ücretlerine rağmendir. 1 Kasım'da azıcık ucuzlayacaktı. Ama olmadı. Peki neden? Merak edenleri bekleriz, efendim.
[Devamı]
Deng Şiaoping nasıl yanıldı?
30 Ekim 2010
Deng Şiaoping, Çin'de, reform sürecini başlattığında hedefi çok açıktı. Yirmi yılda Çin ekonomisini dört kat büyümek istiyordu. Bu yıllık ortalama yüzde 7,2'lik büyüme anlamına geliyordu. O dönemde, pek çok kişi bunun bir "mission impossible" olduğu kanaatindeydi. Çin deneyimi herkesi ve bu arada Deng Şiao Ping'i de yanılttı. Bugün size Lin Yifu'yu tanıtayım ve Çin'in Deng'i nasıl yanılttığına bir bakalım.
[Devamı]
Üç Türk zar zor bir Fransız'a bedeldir
29 Ekim 2010
Türkiye'nin tempolu büyümesinin yolu kentlerde iş gücü verimliliğini artırmaktan geçiyor Buyrun bakalım. Lafa nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Bu günlerde öyle, pat diye, 'Türk' demek, pek de siyaseten doğru kabul edilmiyor. Etnik kimliklerimizi keşfetme çağındayız. Ben çocukken böyle değildi. Ama anlatacağımı başka türlü anlatamam. Benzetmeyi yaparken kırdığım cevizler için peşin peşin özür dilerim. Neme lazım şimdi durduk yerde.
[Devamı]
Büyümede değişenin farkında mısınız?
26 Ekim 2010
Ekonominin büyümesini sağlayan bir faktör artık ya devreden çıkmak üzere ya da yakında çıkacaktır.Ben doğduğumda sene 1961'di ve Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 32'si şehirlerde yaşıyordu. O vakit şehirler bu kadar kalabalık değildi. Bugün ben elli yaşıma basmak üzereyim ve artık Türkiye nüfusunun yüzde 70'i şehirlerde yaşıyor. Şehirde yaşayan nüfus açısından İtalya'yı geçmiş bulunuyoruz. Bunun ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Türkiye'nin ihtiyacı daha akıllı bir iktisat politikası yönetimidir. Bakın neden böyledir?
[Devamı]
Amerika yapınca iyi de Çin neden kötü?
23 Ekim 2010
Alışık olmadığımız bir döneme geçiyoruz: Kur savaşından, ham madde savaşına! Çin'in Japonya'ya siyasi baskı uygulamak için, bu ülkeye nadir metaller ihracatını engellemesi birden günün konusu oldu. Nadir metaller (rare earth minerals) tartışmasını izliyor musunuz? Bana pek ilginç geldi.
[Devamı]
ABD'de parti, Fransa'da grev ya Türkiye?
22 Ekim 2010
Okyanusun iki yakasındaki tepkiler zıt gibi dursa da aslında birbirine çok benziyor. Kriz ve sonrasının gelişmeleri okyanusun iki yakasında farklı tepkilere yol açıyormuş gibi duruyor. Amerika'dakiler "Kamu küçülsün, hayatımızdan çekilsin" diye sokakları doldururken Fransa'dakiler "Kamu küçülmesin, hayatımızdan çekilmesin" diye direniyorlar. İlk bakışta, birbirine zıt tepkiler gibi duruyor ama bana kalırsa birbirlerine çok benziyorlar. İşte ben bu durumdan hiç hoşlanmıyorum. Gelin bakın neden hoşlanmıyorum?
[Devamı]
2001'den beri değişen nedir?
19 Ekim 2010
Ben ortada hiç de öyle alternatif, misyon sahibi bir yeni sermaye filan görmüyorum. Ben o eski Radikal'den "Haydi bana müsaade" diyerek ayrıldığımda, sene 2001'di. Zaman 2001 krizi zamanıydı. Dokuz yıllık bir aradan sonra, yeni bir Radikal'deyim. Zaman yine kriz zamanı. Madem yeniden başlıyoruz. Önce bir arayı hatırlayalım. 2001'den bugüne değişeni tespit ederek başlayabilir miyim bugün, müsaadenizle?
[Devamı]
Ramallah'tan Beytüllahim'e kaç saatte gidilir?
16 Ekim 2010
Yukarıdaki sorunun yekten söylenebilecek bir cevabı yoktur. Geçen hafta bizim Musa öyle söyledi. Harita üzerinden bakarsanız, Ramallah'la Beytüllahim'in arası yaklaşık 20 kilometredir. Ancak Ramallah'tan Beytüllahim'e kaç saatte varılabileceğine ilişkin bir sorunun doğrudan cevabı yoktur. Çünkü Ramallah da, Beytüllahim de İsrail işgali altındaki Filistin şehirleridir. Orada hiçbir şey kolay değildir. Her an her şey olabilir. Hiç o topraklarda iş yapmanın nasıl bir şey olabileceğini tahayyül ettiniz mi? İşte bu yazı Filistin'de iş yapmanın nasıl bir şey olduğunu tahayyül edebilmeniz içindir. Filistin'de iş yapmak zordur. Filistin'de sanayiyi geliştirmek de zordur ama imkansız değildir. Aynı geçen gün Diyarbakır için dediğim gibi, iş yapmanın maliyeti fazladır esas olarak. Ama bu kez bakın n
[Devamı]
Gaziantep'te olup da Diyarbakır'da olmayan nedir?
14 Ekim 2010
Siz hiç Gaziantep'i gördünüz mü? Ya Diyarbakır'ı. Diyarbakır yoksul, Gaziantep varsıldır. Bakınca görülür. Ben G.Antep'i ilk gördüğümde kendimi doğup büyüdüğüm Bursa'da gibi hissetmiştim. Zaten bakın bir nevi Bursa gibidir artık. Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sanayi merkezidir. Artık öyledir. Gaziantep, 1980'in serbestleşme reformları sonrasında sanayinin Anadolu'ya nasıl yayıldığına verilebilecek birinci sıradaki örneklerden biridir. Ancak benzer bir gelişme, bakın Diyarbakır'da olmamıştır. Halbuki Gaziantep ile Diyarbakır'ın arası kara yoluyla yaklaşık 3 saattir. Peki ama Gaziantep'e kadar gelen sanayi neden aynı ihtişamla Diyarbakır'a da uğramamıştır? Üç saatte değişen nedir? Bugünlerde Türkiye gündeminin en temel konusu Kürt meselesidir. Bu mesele üzerine düşünür
[Devamı]