Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Eskiden olsa ben bundan daha çok korkardım
    Güven Sak, Dr. 22 Nisan 2014
    Bizim kuşağın Hazine garantisi lafından korkmasının nedeni, Almanların hala 1930'ların enflasyonunu hatırlayıp, enflasyondan korkması gibidir. Ben 1960’lı yılların başında doğdum. 1980’li yılların başlarında kamuda çalışmaya başladım. 1990’lı yılları yaşayarak öğrendim. Bizim kuşak “Hazine garantisi” lafını hiç sevmez. Birincisi, şarta bağlı yükümlülük kötüdür. Bir bakarsınız, kamu borç stokunu uçuruvermiş, siz bakakalmışsınız. Dün gördük. İkincisi ise tarihten gelen bir sebeptir, bugün anlatayım. Geçen hafta haberi hep birlikte duyduk. Kamu-özel sektör ortaklığı ile yapılacak büyük projelere kamu bundan böyle “Hazine garantisi” verebilecekmiş. Hazine garantisi vardı, şimdi sanki genişliyor gibi geldi bana. Bunların yıllık bir bütçe limiti olacakmış. Ayrıca toplam verilen garanti tutarı yı [Devamı]
    Kore özgürleştikçe zenginleşti
    Güven Sak, Dr. 21 Nisan 2014
    Dünyamız ilginç bir yer. Yerküre üzerinde, aynı anda, hem açlıkla hem de obezite ile mücadele programları yürütülüyor. Hepsine ayrı ayrı milyarlarca dolar harcanıyor. Sayısı 7 milyara varan türümüzün bir bölümü yiyecek gıda maddesi bulamadığı için açlıktan ölüyor. Bir diğer bölümü fazla yediği için sürekli şişmanlıyor ve de obez oluyor. İlaç faturası kabarıyor, ölüyor. Böyle bakınca garip duruyor. Ama hakikat bu. Uzaydan biri gelip de baksa, ne yaptığımızı görse, herhalde, “Bu dünyalılar çılgın” derdi. “Gezegen onlara, hepsinin rahat yaşayabilmesi için gereken gıdayı sürekli sağlıyor. Ama bir bölümü az, bir bölümü de çok yemekten ölüyor” [Devamı]
    "Açıyorum barı, tabureleri aldım bile"
    Güven Sak, Dr. 18 Nisan 2014
    Türkiye'de mutluluğun haritası ile umudun haritası birbirine benziyormuş gibi duruyor. Ama aslında farklılar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2002 yılından beri il düzeyinde veri yayımlamıyordu. Geçen gün ilk kez “İl Düzeyinde Yaşam Memnuniyeti Anketi”nin sonuçlarını yayımladı. Seçim sonuçları ile beraber iyi gitti doğrusu. Bir sürü analiz yapabilmek mümkün hale geldi. TÜİK anketörleri 125 bin haneye girmişler ve 18 yaşın üzerinde 196 bin kişiyle konuşmuşlar. Sonuçlara bakınca ben Ömer Vargı’nın 1998 yılında seyrettiğim “Her Şey Çok Güzel Olacak” filmini hatırladım. TÜİK anketörlerinin konuştuğu her 100 kişiden 59’u mutlu olduklarını söylemişler. Ben, asıl önemli olan verinin, ankete katılanların yüzde 77’sinin gelecekten umutlu olmaları olduğu kanaatindeyim. Bu rakamlara bakınca söylenm [Devamı]
    İmalat sanayiinde, ithal girdi kullananlar daha hızlı büyüyor
    Güven Sak, Dr. 17 Nisan 2014
    Eskiden Türkiye’nin bir ödemeler dengesi meselesi olduğundan bahsederdik. Şimdilerde onu cari işlemler açığı meselesi olarak isimlendiriyoruz. Ben artık dolar açığı diyorum. Harcadığımız kadar dolarımız yok. Problemin özü ortada: Türkiye, kendi imkanları ile geçinemiyor. Hayatımızı idame ettirebilmek için yabancı kaynaklara ihtiyacımız var. Bir nevi, ödemelerinin tümünü yapabilmek için, her ay bankadan kredi kullanan tacir gibiyiz. İşimizi dışarıdan gelen kaynakla döndürebiliyoruz. Peki, idarecilerimiz meselenin farkında mı değil? Yok hayır, farkındalar. Ankara’da bu amaçla tasarlanan bir dizi program var. Mesela, imalat sanayiinde ithal girdi kullanımının azaltılması amacıyla tasarlanmış programlar var. Yerli üretim artsın, ithalat gereği azaltılsın istiyoruz. Dışarıdan dolarla [Devamı]
    Reel sektör hapşırırsa, banka nezle olur
    Güven Sak, Dr. 15 Nisan 2014
    Türkiye ekonomisinin 2014 ve hatta 2015 yıllarında yavaşlamasını beklemek gerekmektedir. Türkiye’nin ben bildim bileli hep bir ödemeler dengesi sorunu vardı. Dün vardı. Bugün de vardır. Sorunumuzu en veciz biçimde özetleyen Sayın Süleyman Demirel olmuştu. Sene 1977. Demirel, İkinci Milliyetçi Cephe hükümetinin Başbakanı. İşte o zaman, durumu, “70 cent (Amerikan kuruşu)’e muhtacız” diyerek pek güzel özetlemişti. Bugünlerde cari işlemler açığı meselesi dediğimiz, ödemeler dengesi sorununun özeti budur. Birkaç gün önce yayımlanan, IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu, Türkiye’nin ödemeler dengesi sorununda son elli yıldır hiçbir değişiklik olmadığını pek güzel özetliyor. Mesele aynı meseledir ama sorunun kompozisyonu bu kez farklıdır. Sorun aynı sorundur ama bir nevi kenar süsü farklıdır. Dün [Devamı]
    ‘İşte bu klozetleri hep böyle yapıyorlar, abicim’
    Güven Sak, Dr. 14 Nisan 2014
    Bana Türkiye ekonomisinin en temel beş meselesini söyle deseniz, en başta mutlaka eğitim derim. Eğitim bir türlü halledemediğimiz temel derdimizdir. 1980 yılında Türkiye’de eğitimin ortalama süresi yaklaşık 2,80 yıl civarındaydı. 25 yaşın üzerindekilerin ortalama eğitim süresi 2000 yılının başında 4,8 yıl oldu. Aynı dönemde Kore’de 25 yaşın üzerindekilerin eğitim süresi 6,82 yıl’dan 10,46 yıla çıktı. 2010 yılından beri ise biz 6,5 yılda takıldık kaldık. Neredeyiz? Kore’nin 1980 yılındaki halindeyiz. Ne haldeyiz? Utanılacak bir haldeyiz. 25 yaşın üzerindekilere bakıyorum çünkü derdim çalışabilir nüfusun beceri seti ile alakalı. Nedir? Türkiye, çalışabilir nüfusun beceri seti açısından Kore’nin 1980’deki halindedir. Üzerinde bu kadar konuşulmasına, PİSA testi şu, bu denilmesine r [Devamı]
    Mahalleyi kim öldürdü?
    Güven Sak, Dr. 11 Nisan 2014
    TOKİ kültürü demek, şehrin, birbirine otomobillerle bağlanan, birbirinden kopuk, apartman bloklarından oluşması demektir. Türkiye, Amerika’nın 1970’lerdeki haline çok benziyor. Zaten Amerikalıların o zamanlarda yapabildiklerini, bugünlerde yapabilmeye başlıyoruz diye pek seviniyoruz. Füze atıyoruz, seviniyoruz. Uydu yapıyoruz, seviniyoruz. Henüz motor yapamıyoruz, ama o çok zor zaten. Bazı şeyleri elli yıl sonra bile olsa yapabilmek, hoş bir şey tabii. Ama bu arada Amerikalıların, bizim bebek adımlarıyla bugün yapabildiklerimizi yapmaya, 1970’li yıllarda başlamış olduklarını da unutuyoruz. Üstelik önemli bir ayrıntıyı daha unutuyoruz: Onlar, 1970’li yıllarda yaptıklarını yaparken, daha önce o yaptıklarını yapabilen kimseler yoktu. Bugün biz Amerikalıların 1970’li yıllarda yaptıklarını, onl [Devamı]
    Kamu mal alım ihalelerinin % 93’ünde % 15 kuralı çalışmıyor
    Güven Sak, Dr. 10 Nisan 2014
    Geçenlerde bir dostum, “Yaklaşık 5 milyar dolar para dağıttık ama tık yok.” dedi. Konumuz inovasyon destekleri ve bunların ekonomiye katkısıydı. Son dönemde, hükümetlerimiz, inovasyonu desteklemek için etrafa para saçıyor. Yerli teknoloji gelişsin istiyorlar. Ama bakın hala ses var, görüntü yok. Bu işleri bilen, yetkili dostumun söylediği gibi, “Tık yok.” Neden? İnovasyon sürecinde hükümetlerin rolü yok mu? Bu teknolojik yenilikleri öyle Steve Jobs gibi mitolojik yaratıklar ilham gelince, kendi başlarına mı yapıyorlar? Nedir Türkiye’nin problemi? Bu memlekette Steve Jobs kıtlığı mı var? Yoksa ortada bir yöntem ve de yordam problemi mi var? Ben ortada bir yöntem ve yordam problemi olduğunu düşünüyorum. Kamu ihalelerinde Türk malları lehine getirilen yüzde 15 fiyat avantajı tam d [Devamı]
    Güvenliğinizi Türk mühendislerine emanet eder miydiniz?
    Güven Sak, Dr. 08 Nisan 2014
    Yüksek teknolojili Türk malı ürünler kendi memleketinde parya olunca, dünyada tutunabilir mi? Tutunamaz. Modem, bilgisayarınızın telefon hatlarını kullanarak internete erişiminizi sağlar. Ben uzunca bir süredir, evde, Airties marka bir modem kullanıyorum. Adının böyle olduğunu doğrusu Türk Telekom (TT) sayesinde öğrendim. TT’nin internet servis sağlama hizmeti, bizim oralarda, o kadar kötü ki, sürekli olarak, bir Airties sayfasına düşüyorum. Airties’ın bir Türk şirketi olduğunu ve 2004 yılında kurulduğunu ise daha yenilerde öğrendim. Şöyle bir “Yok yahu, Türk şirketi mi? Yoksa bizim evdeki internet problemleri modemin markasının Türk olmasından mı kaynaklanıyor?” diye aklımdan geçirmediğimi söylersem, yalan söylerim. İşte o zamandan beri, bu iş, aklımda bir mesele olarak kaldı. Bizler Türk [Devamı]
    Keşke faiz düşürebilecek noktada olsaydık, ne hoş olurdu!
    Güven Sak, Dr. 07 Nisan 2014
    Keşke Türkiye’de beklenen büyüme oranı 2014 ve 2015 yılları için böyle yarı yarıya azalarak yüzde 2’lerin altına inmemiş olsaydı, ne hoş olurdu. Öyle değil mi? Keşke Amerikan ekonomisi daha toparlanmamış olsaydı, onların krizi devam ediyor olsaydı. Amerikan ekonomisi yoğun bakım çadırında kalsaydı, yaşam destek ünitesine bağlı Amerikan ekonomisine sürekli likidite desteği sağlanmaya devam ediliyor olurdu. Amerikan Merkez Bankası (FED) dolar basmaya devam edip, Amerikan ekonomisinin kendi kendine dönmeyen çarklarını döndürmeye devam ediyor olsaydı, orada akan likidite buraya da damlamaya devam ederdi, biz de burada kendi payımıza düşen kırıntılarla neşemizi bulmaya devam ederdik. Mucize filan derdik. Ne güzel olurdu. Keşke bu Amerikan ekonomisi şu toparlanma sürecine girmeseydi. [Devamı]