Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Tüketim her zaman üretimi artırmaz
    Güven Sak, Dr. 01 Temmuz 2014
    Wall Street Journal Türkiye’yi izliyor musunuz? Ben bu Türkçe internet sitesini büyük bir zevkle izliyorum. Orada ekonomi gazeteciliği yapılıyor. Size de söylemiş olayım. Son zamanlarda güncel gelişmelerle ilgili olarak iktisatçılarla güzel söyleşiler de yayımlıyorlar. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Fatih Özatay ile yapılan söyleşi pek güzeldi. Geçenlerde ise Bilkent Üniversitesi’nden Refet Gürkaynak ile tam yerine denk gelen bir söyleşi yayımlandı. Sayın Başbakanımız geçen akşam yine ekonomi ile ilgili bir şeyler dedi. Malum bizim burada siyasetçi olmakla, köşe yazarı olmak hep birbirine karıştırılır. Köşe yazarı siyasete yön vermenin misyonu olduğunu sanır, Başbakan başta olmak üzere Bakanlar Kurulu’nun her üyesi de herhangi bir gelişmeyi yorumsuz bırakmanın görev ihlali old [Devamı]
    Uzunköprü dünyanın neresine düşer?
    Güven Sak, Dr. 30 Haziran 2014
    Türkiye yerel meseleler üzerine yerelden başlayarak düşünmeye daha yeni yeni başlıyor. Eski merkezi devlet alışkanlığını değiştirmek kolay değil. Bölgesel Kalkınma Ajansları yerelden başlayarak düşünmeyi öğrenebilmemiz için devrim niteliğinde bir başlangıç noktasıydı. Bana geçtiğimiz on yılın en önemli adımlarından biri nedir diye sorsanız, ilk aklıma gelen kesinlikle bölgesel kalkınma ajansları olurdu. Ancak, her devrim gibi o da bir nevi yarıda kaldı. Merkezin doğrudan temsilcisi olan valiler, bir tasarım hatası nedeniyle bölgesel kalkınma ajanslarının enerjisini boş yere harcamaya başladılar. “İllerde, başında valinin olmadığı bir kaynak dağıtım aracı olmaz” diye düşünülmüş olmalı sanırım. Ben merkezin doğrudan temsilcileri ile yerelde bir iş yapılamayacağına inananlardanım. Yapılabilse [Devamı]
    Büyük ilaç firmalarının devri sona ererken, Türkiye için fırsat doğuyor
    Güven Sak, Dr. 27 Haziran 2014
    Dünya değişiyor. Dün büyük ordular devriydi. Yıldırım savaşı ile zaferler kazanılıyordu. Artık bitti. Şimdi dönem gerilla savaşı dönemi. Artık küçük hücreler biçiminde örgütlenmiş askeri yapılar var. Bunu önce İsrail Gazze’de öğrendi. Şimdilerde inanmayanlar Irak’a bakabilir. IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti), Irak’ta, Irak ordusuna rağmen, hızla ilerliyor. Alan kontrolünü ele geçiriyor. Aynı durum bana kalırsa PKK için de  geçerli. Bunlardan hoşlanmıyorsanız artık yeni şeyler söylemeye başlamanız lazım. Eskisi gibi olmuyor. [Devamı]
    Ve o arada memlekette iyi işler de oluyordu
    Güven Sak, Dr. 26 Haziran 2014
    Türkiye’de her şeyin kötüye gitmekte olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama yapmayın. İyi giden işler de var. En azından ortada bazı iyi niyetli çabalar var. Bugün, etrafta gördüğüm bir kaç olumlu alameti birbirine bağlamak isterim. Bağlayayım ki, ileri teknoloji arayışında kör kuyularda kaybolmamış olduğumuzu siz de bir görün. Bakalım benimle aynı kanıda olacak mısınız? Boşyere mi seviniyorum bilmiyorum ama ben bunların olumlu yönde atılan adımlar olduğunu düşünmeye başladım. Farz edelim, ilki yanlışlıkla oldu. Hadi ikincisine de rastlantı diyelim. Ama üçüncüsü de olunca bana sanki ortaya bir eğilim, bir trend çıkmaya başladı gibi geldi. Ben de haydi hayırlısı demeye başladım. [Devamı]
    Irak’taki çatışmanın bedeli Türkiye için büyük mü olur?
    Güven Sak, Dr. 24 Haziran 2014
    Irak’la ticaretimizin önemli bir parçası doğrudan Kuzey Irak’la olan ticaretimizdir. Irak’ın parçası olan Kürdistan Özerk Bölgesi Türkiye’nin temel ticaret ortağıdır Irak, Türkiye için ne kadar önemlidir? Bugün müsaadenizle birkaç rakam paylaşayım. Irak’ın toplam ihracatı yaklaşık 30 milyar dolardır. Irak’ın dışarıdan aldığı malların üçte biri Türkiye’den gitmektedir. 150 milyar dolarlık ihracatımızda Irak’ın payı normal olarak bakıldığında, o kadar da yüksek değildir.  Giden mallar içinde, demir çelik, çimento, un gibi öyle teknolojik içeriği fazla yüksek olmayan ürünlerin ağırlığı fazladır. Irak’a satılan malların yarıdan fazlası doğrudan Gaziantep’ten yola çıkmaktadır. 10 milyar doların yaklaşık 6 milyar doları Antep kaynaklıdır. Gaziantep’i zaten tarihten gelen nedenlerle Halep’ten a [Devamı]
    Yöneticilerimiz İngilizce meselesini anlamıyor
    Güven Sak, Dr. 23 Haziran 2014
    Geçenlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Oluşturulması” hakkında bir kanun tasarısı gönderildi. Sağlık Araştırmaları ile ilgili enstitü kurulması meselesi dışında, tasarı yüksek öğretim sistemimiz ile ilgili bir dizi değişiklik önerisi içeriyor. Benim Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve üniversitelerimiz ile ilgili bölük pörçük maddelerden çıkardığım üç sonuç var. Birincisi, devletimizin ve de hükümetimizin kafasında kapsamlı bir yüksek öğretim reformu çerçevesi yok. Olsa konu çok daha kapsamlı ele alınırdı. Tasarıdaki maddelere bölük pörçük dememin nedeni bu. Birileri akıllarına gelen bir kaç hususu alt alta yazıvermiş, olmuş kanun tasarısı. Ortada öyle yeni bir sistem tasarımı filan bulunmuyor. Kafalarda fikir olmayınca ne oluyor? YÖK’e yok yere nur ya [Devamı]
    Gazetecilerin değil, asıl reklamcıların işi zor
    Güven Sak, Dr. 20 Haziran 2014
    Radikal’de de durum benzer. Okuyucunun internet okuryazarlığı ne kadar yüksekse, gazeteyi kâğıt üzerinde satmak da o denli zor. Ben, 1996 yılında Radikal’de ekonomi yazıları yazmaya başladım. O zaman dünya bir başkaydı. Dünyamız daha çok ”Hazine bu hafta borcunu döndürebilir mi, döndüremez mi?” etrafında dönerdi. Yalnız benim değil, o vakit, iktisat muhabbetlerinin konusu da öyleydi. Şimdi Türkiye değişti; kamu borç stoku 2000’lerin başındaki yüzde 100’lerden yüzde 30’lu rakamlara geriledi. Ekonomi sütunlarının sohbet konusu faiz-kur-borsa üçgeninin dışına çıkabildi. Ben pek memnun oldum. Doğrusu bu değişikliğin tadını çıkarıyorum. 1996’dan beri Türkiye olumlu yönde değişti. [Devamı]
    Almanya’da yıllık yüzde 0,04 faiz neden iyi haber değildir?
    Güven Sak, Dr. 19 Haziran 2014
    Geçen gün, televizyondaki haber kanallarından birinde, “Almanya’da Hazine rahat borçlandı, faiz oranı rekor düşüşte” diye bir haber vardı. Merak ettim. Almanya’da bir yıllık bono faizi yüzde 0,04 seviyesinde. Enflasyon da esasen oralarda yer alıyor. Bu ne demek? Reel faiz sıfır çekiyor demek. Şimdi bu, Alman ekonomisi için, hatta orada da bırakmamayım, Avrupa ekonomisi için iyi bir haber midir? Ben bu düşük faizin Avrupa ekonomilerinin toparlanma süreci açısından bir felaket haberi olduğu kanaatindeyim. Şimdi bu ne demektir? En iyi faiz, en düşük faiz değil midir? Değildir. Gelin bakın, kazın ayağı neden öyle değildir. [Devamı]
    Şimdi Türk malı yüklü konteynırların geçişini ne kolaylaştırır?
    Güven Sak, Dr. 17 Haziran 2014
    Avrupalı taksiciler, internet üzerinden araç çağırmaya imkân veren Uber ve benzeri programları protesto ediyorlardı. Türkiye nasıl şizofrenik bir ülke olmasın, Allah aşkına? Bakın, yine bir kavganın tam ortasındayız. Batımızda, Avrupalı taksiciler gelecekle kavgaya tutuşmuşlar. Hadise 21’inci yüzyıla ait bir mesele. Doğumuzda, Irak kabileleri din savaşı kisvesi altında bir iktidar mücadelesindeler. Aynı 19’uncu yüzyıl. Arada Türkiye. Nasıl bir Türkiye? Sanayi malları ihracatı artık 130 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye. Türkiye, sanayi malları ihracatının yüzde 42’sini Avrupa’ya gönderiyor. Avrupa geleceğiyle yüzleşmekte zorluk çekiyor. Sanayi malları ihracatının yüzde 50’sini ise Orta Doğu’ya gönderiyor. Kamyonlar doğrudan savaş bölgesine gidiyor. Ortadoğu kendi geçmişiyle hesaplaşmaktan [Devamı]
    Türkiye’nin problemi büyüme değil, büyümenin kalitesidir
    Güven Sak, Dr. 16 Haziran 2014
    Bugünlerde kafamda bir La Fontaine kıssası var. 2014 yılının ilk çeyrek büyüme rakamları açıklandığından beri hiç aklımdan çıkmıyor. IŞİD, Musul Konsolosluğumuz’ bastığından beri yerini sağlamlaştırdı. Kıssayı kesin bilirsiniz. Küçücük bir kurbağa, bir gün, bir çayırda bir öküze rastlar. Onun gibi iri yarı, onun gibi endamlı olmak, onun gibi durmak ister. Özendikçe şişinir. Şişindikçe şişinir. Kimseleri dinlemez. Şişindikçe, eşine “oldum mu?” diye sorar. “Hadi canım” cevabını aldıkça şişinir ve sonunda patlar. Kıssanın hissesini La Fontaine şöyle özetler: “Dünya böyle sersemlerle doludur. Her bakkal han hamam yaptıracak, her küçük çobanın uşakları olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak. Ondan sonra da çat diye çatlayacak”. Her ülke kendi kapasite kısıtları ile mutlaka [Devamı]