Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Nedir bu otomatik pilot mu
    Güven Sak, Dr. 03 Haziran 2008
    Bugünlerde bir Türk Lirası neredeyse bir Amerikan Doları'na eşit olacak. Bir dolar oldu size 1.20 YTL. Yılın başında da bir dolara 1.20 YTL idi bu kur. Şimdi de orada. Halbuki yılın başından beri neler neler oldu? Uluslararası bankacılık krizinin olası etkilerinin üzerine Türkiye'de, tamamen bize özgü, nur topu gibi bir siyasi krizimiz oldu. Normal şartlar altında bu siyasi krizin ekonomi ile derin bir politika belirsizliğine yol açması beklenirdi. Ama kurdaki gelişmeler bir politika belirsizliğine işaret etmiyor. Nedir bu? Piyasa aktörleri, Türkiye'nin nasıl olsa otomatik pilota bağlı olarak başladığı dönüşüm macerasını devam ettireceğini mi düşünüyor yoksa? Türkiye, siyasetle ekonominin birbirinden tamamen ayrıştığı (Türkçeyi katletme pahasına, "decouple ettiği" diyeyim müsaa [Devamı]
    Bir yeni sol dalganın başında mıyız
    Güven Sak, Dr. 31 Mayıs 2008
    Yirminci yüzyılın ikinci yarısı bundan önceki dönemlere hiç benzemeyen bir sıçrama dönemi oldu. Kişi başına gelir açısından bakarsanız, ortalama gelir artışı hiç bu kadar hızlı olmamıştı. 1900'ların başında kişi başına gelir 1000 dolar civarındayken 1950'de bu tutar 2000 dolar civarına yükselmişti. 2000 yılı itibariyle aynı tutar yaklaşık 6000 dolar oldu. Yirminci yüzyılın başında 1 olan sonunda 6 oldu. Ve bu artış esasen yüzyılın ikinci yarısında gözlemlendi. Yüzyılın ilk yarısında birinci küreselleşme dalgası sonrası içe kapanma ve piyasalara küsme modaydı. Yüzyılın ikinci yarısı ise yeni bir küreselleşme dalgasını getirdi. Küreselleşme süreci, ortalama bir gelir artışı yanında, derin eşitsizlikleri de beraberinde getirdi. Ortalama gelir artışı, satın alma gücü paritesi dikka [Devamı]
    Arjun Murti artık petrol dünyasının kâhini
    Güven Sak, Dr. 24 Mayıs 2008
    Arjun Murti bugün 39 yaşında. Kendisi halen Goldman Sachs'ta, bir yatırım bankasında, petrol analisti olarak çalışıyor. 35 yaşında yaptığı bir analiz sayesinde bugünlerde "petrol dünyasının kâhini" olarak ünlendi. Nedeni ise basit: Petrol fiyatlarının talep yönlü bir şokla hızla yükselebileceğini, 2004 yılında yazdığı iki rapor ile "süper kıvılcım" teorisini ortaya atarak ilk o söylemiş. 2005 yılında ise fiyatın 105 dolar olabileceğini açıklamış. Bunu söylediğinde petrol fiyatları daha 55 dolar civarında dolaşıyormuş. Herkes "Yok artık" demiş. Şimdilerde "petrol fiyatları 200 dolar olabilir" deyince, herkes birdenbire kulak kesildi. Hayat işte böyle, bir nevi "madem düşeceğim zamanı bildin, şimdi de öleceğim vakti söyle" durumu kendiliğinden hasıl oluveriyor. Nasrettin Hoca yüz [Devamı]
    Sağcı Erdoğan ile solcu Lula arasındaki fark nedir
    Güven Sak, Dr. 23 Mayıs 2008
    Geçen hafta Brezilya ve Türkiye'nin son dönem performanslarını karşılaştıran bir değerlendirme yazmıştık. Soru şöyleydi: Brezilya ile Türkiye bundan 6-7 yıl önce zor durumdaydı. Bugün ise Brezilya, uluslararası finansal kriz koşullarında, Türkiye'den daha iyi performans gösteriyordu. Brezilya menkul kıymetler borsası indeksi BOVESPA ile İMKB indeksi genellikle birlikte hareket ederken şimdi neden bir farklılaşma ortaya çıkıyordu? Cevap pek kısaydı. Orası iyi, burası ise göreli olarak, daha kötü yönetiliyordu. [Devamı]
    Tuzla tersanelerindeki ölümler mi önemli, 3 çocuklu aileler mi
    Güven Sak, Dr. 20 Mayıs 2008
    Sizce hangi konu Türkiye ekonomisinin tempolu büyüme sürecine ilişkin temel bir probleme işaret ediyor? Tuzla tersanelerindeki işçi ölümleri mi yoksa Türkiye'de ailelerin boyutlarının küçük olması mı? Geçen pazar uzun uzun yazdık: İktisat literatürü, aile başına çocuk sayısının ortalama olarak üçe çıkarılmasının Türkiye'nin güncel ve gelecekteki iktisadi büyüme meseleleri ile bir alakası olmadığını gösteriyor. Ama buna karşın Tuzla tersanelerindeki işçilerin güvenliği meselesi Türkiye ekonomisinin tempolu büyüme sürecinde güncel bir probleme işaret ediyor gibi gözüküyor: Türkiye ekonomisinde AKP iktidarı döneminde gözlemlenen tempolu büyüme süreci bir kapasite kısıtına çarpmış gibi duruyor. Türkiye ekonomisinin büyüme performansı üzerine kafa yoranların giderek görünür hale gel [Devamı]
    Evinde mutlu olan kadınların Türkiyesi büyüyemez
    Güven Sak, Dr. 17 Mayıs 2008
    Sayın Başbakan biliyor mu, bilmeyiz ama "evinde mutlu olup, çocuk yetiştirmeyi hayatının amacı sayan" kadınların Türkiyesi'nin hızlı büyüme şansı yoktur. Bu satırların yazarı bugüne kadar hep "Vallahi de billahi de Türkiye'nin belirgin bir anormalliği yoktur, bizdeki sorunlar esasen her yerde var" ekolüne bağlı kalmıştır. Ama asistanı Senem Dartar'ın zoruyla son günlerde, televizyonda izlemek zorunda kaldığı "evimde mutluyum ben" başlıklı reklam spotu kendisine "Yok artık" dedirtmiştir. Türkiye'de hakikaten bir gariplik vardır. Siz de izlediniz mi bu reklam spotunu? Neyin reklamı olduğu doğrusu ya, ilk bakışta belli olmuyor. Konu temizlik deterjanı, müzik seti, havlu, perde, halı, mutfak eşyası, yatak olabilir. Çünkü reklam filmi boyunca genç, güzel, ince bir hanım kızımız yata [Devamı]
    Hükümetten beklenen hiçbir şey yapmamasıdır
    Güven Sak, Dr. 16 Mayıs 2008
    Acemi yelkencinin el kitabı sert havada seyir için birkaç tavsiyede bulunur. Birincisi şudur: "Sert bir rüzgârla karşılaşıldığında, açık denizde kalmak, dar bir limana girmeye çalışmaktan daha iyidir." İkinci tavsiye ise rüzgârın hızı otüz üç knot'u aşıyorsa ve vaziyet hakikaten kötüyse devreye girmektedir. "Ekip tecrübesiz ise yelkenler indirilmeli ve motorla seyre geçilmelidir." Demek ki nedir? Hava giderek sertleşiyorsa acemi kaptanın öncelikle hayatının en karmaşık manevralarını, hayatında ilk kez yapmaya çalışmaktan kaçınması gerekir. Bunu yapmaktansa hiçbir şey yapmayıp açık denizde fırtınanın geçmesini beklemek daha iyidir. Yelkenler mutlaka indirilmeli. Tüm dikkat tekneyi devirmemeye verilmelidir. Tekne sağlamsa, azıcık sallanmaktan bir şey olmaz. Biz bu tavsiyelerin h [Devamı]
    Brezilya'nın yaptığı ama bizim yapamadığımız nedir
    Güven Sak, Dr. 13 Mayıs 2008
    Bundan çok değil altı-yedi yıl önce Brezilya krizdeydi. Hatırlayın biz de öyleydik. İktidar değişti. Lula üzerine düşenleri yaptı. Burada da öyle oldu. AKP iktidara geldi. Erdoğan üzerine düşenleri yaptı. Buraya kadar gelişmeler paraleldi. Ama bakın artık öyle değil. Geçen hafta uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's (S&P) Brezilya'nın notunu yatırım düzeyine yükseltti. Hatırlayın bizimkini ise indirmişti. İki gün önce Referans'ta haberdi. Ekim 2007'de İMKB endeksi ile ora borsası BOVESPA arasındaki fark yüzde 8 iken şimdi nasıl oldu da yüzde 65'e çıktı. Ne oldu? Tarih bize neden böyle bir şaka yaptı? Brezilya ile bizim paralel giden talihimiz neden son zamanlarda birbirinden ayrıldı? İşler kötü iken beraberdik, iyileşince neden ayrıldık? Gayet basit bir ne [Devamı]
    Cesur yeni dünyaya hoşgeldiniz
    Güven Sak, Dr. 10 Mayıs 2008
    Hindistan ciddi ciddi mal borsalarındaki vadeli işlemleri kısıtlamayı düşünüyormuş. Geçenlerde gazetelerdeydi. Vadeli işlem kontratları bugün değil, ileride teslim edilecek bir malın, bugünkü değil o günkü fiyatını belirlemeyi amaçlıyor. İleride yapılacak bir teslimatın, o günkü fiyatı bugünden belirleniyor. İşte Hintliler bazı gıda maddelerinde işlemleri kısıtlamayı başlamışlardı şimdi bunu genelleştirmeyi düşünüyorlarmış. Amaç gıda fiyatlarında geleceğe yönelik fiyat belirlemeyi hedefleyen, spekülatif işlemleri engellemek. Madrid'deki Afrika Kalkınma Bankası görüşmeleri çerçevesinde yapılan bu açıklamalar son derece ilginç bir eğilimi gözler önüne seriyor: Başı derde giren insan önce içinde bulunduğu durumu inkâr ediyor. Gıda fiyatlarındaki ve de hammadde fiyatlarındaki yapıs [Devamı]
    Yoksa kimse acil gündem ihtiyacını hakikaten görmüyor mu
    Güven Sak, Dr. 06 Mayıs 2008
    Arka arkaya durmadan bir şeyler açıklanıyor. Etrafta bir hareket bir hareket. Ama gelin görün ki, etraftaki bu kadar hareketin getirdiği bir bereket yok. "Sıfıra sıfır elde var sıfır" durumundayız. Etraftaki bu canlılık malumat hazinemizi genişletmiyor. Giderek daha fazla biliyoruz, ama ileride neler olabileceği hakkında kafalarımızda şekillenen bir açıklama, bir hikaye yok. Buna tek istisna Merkez Bankası'nın açıklaması olabilir. Ama bu sizce de garip bir durum değil mi? Acaba neden böyle? Ya, Merkez Bankası hariç, yöneticilerimiz daha neler olup bittiğinin tam farkında değiller, bizleri "dünün gündemi" ile oyalıyorlar. Ya da ortada bizim kavramakta güçlük çektiğimiz bir "benden sonra tufan" havası var. Hangisi doğru bilemeyiz ama müsaadenizle etrafta neler gördüğümüzü bir kıs [Devamı]