Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Şirketler için 'kredin mi var derdin var' dönemi başlıyor
    Güven Sak, Dr. 30 Aralık 2008
    Sayın Tuncay Özilhan, "Ankaralılar, Denizli'de Gaziantep'te olanı hissetmiyor" dedi. Doğru söyledi. Konu dün gazetemizin manşetindeydi. Biz de tam Ankara'nın karar alıcılarına memleket havaları dizisine başlamıştık. Bugün müsaadenizle şirketlerin günlük hayatta karşılaştığı problemleri irdelemeye devam edelim. Konumuz, "Kredin mi var, derdin var"dır efendim. Dünya artık değişti. Dün olumlu gibi gözükenler bugün artık öyle değil. Küresel krizin yol açtığı gelişmelerin öncelikle meselelere bakışımızı değiştirmesi gerekiyor. Göstergelere hâlâ dünkü gibi bakarsak yanlış yapma ihtimalimizi yalnızca artırırız. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu ara dönemin temel özelliklerini iyi tespit etmekte fayda var. Geçen hafta üç hususun altını çizmiştik: Birincisi, ekonomide işlemlerin gi [Devamı]
    Bernard Madoff'a kim yardım etti
    Güven Sak, Dr. 27 Aralık 2008
    Sermaye piyasalarında Bernard Madoff şoku 11 Aralık 2008'de yaşandı. Amerikan Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SEC) web sitesindeki açıklamaya göre Bernard L. Madoff Securities Investment şirketini kuran ve 48 yıldır yönetim kurulu başkanlığını yapan Madoff tutuklandı. Soruşturmanın nedeni Madoff'un, şirkette üst düzey yönetici olan oğullarına yaptığı açıklamalardı. Başarılı işadamımız işte bu yakın çalışma arkadaşlarına "Yaptığımız iş üçkâğıtçılıktan başka bir şey değil, buna yalnızca Ponzi finansmanı denebilir" demişti. Onlar da yememiş içmemiş babalarını ve/veya patronlarını SEC'ye şikâyet etmişlerdi. SEC, şirketi hemen kayyuma devretti ve incelemeye başladı. Şimdi "SEC vs Madoff" davası biçimleniyor. Haberlere göre, aralarında anlı şanlı finansal kurumların da olduğu, bir sürü [Devamı]
    Ne demek piyasada para dönmüyor
    Güven Sak, Dr. 25 Aralık 2008
    Geçen salı "Boş lafı bırakalım, ne yapmak gerektiğine bir bakalım" demiştik. Bu çerçevede, işe şirketler kesiminden başladık. Aslında el atılacak tek kesim şirketler kesimi değil elbette ama geçen hafta buradan başladık artık. Öyle görünüyor ki, içinde bulunduğumuz koşullar öncelikle şirketler kesimini, istesek de istemesek de, üzülsek de üzülmesek de etkileyecek. Bugüne kadar, kibar kibar, teknik teknik "Kredi kanalının tıkanmasını önlemek önemlidir" dedik, kimse bir şey anlamadı. Bu nedenle artık somut somut ne olacağını anlatma zamanı. İlk örneği hatırlıyor musunuz? Sorumuz gayet basitti: "Bankalar şirketlere, 'Aldığınız kredi karşısında verdiğiniz teminatlar artık yeterli değil. Ya ek teminat verin ya da aldığınız kredinin bir bölümünü kapatın' derse ne olur" diye sorduk. İ [Devamı]
    Şirketler kesimine nasıl kaynak aktarılır
    Güven Sak, Dr. 23 Aralık 2008
    IMF İcra Direktörü Dominique Strauss Kahn geçen gün İspanya'da üç noktanın altını çizdi: Birincisi, bankacılık sistemini yeniden işletmek için, koordineli bir biçimde, bankalar yeniden sermayelendirilmeliydi. İkincisi, yaklaşan depresyona karşı, genişletici maliye politikası zamanıydı. Bunu yapabilme kapasitesi olan herkes kamu harcamalarını genişletmeye bakmalıydı. Üçüncüsü, yükselen piyasa ekonomilerine fazla sorup sorgulamadan likidite desteği sağlanmalıydı. IMF İcra Direktörü'nün yukarıdaki açıklaması esasen sırtımızdan aşağıya soğuk ter boşanmasına neden olmalı. Biz IMF'den böyle açıklamalar duymaya alışık değiliz. Ne yapalım ki, alışık olmadığımız şartlar altındayız. Kimsenin sizin yerinize düşünecek vakti olmadığı böyle bir zamanda, herkesin, kendi şartlarını, kendi başı [Devamı]
    IMF, ABD'ye para verir miydi
    Güven Sak, Dr. 20 Aralık 2008
    ABD Merkez Bankası (FED) faiz oranlarını sıfıra indirdi. Ayrıca kendi bilançosundaki büyümenin uzun süreli bir adım olduğunu duyurdu. FED'in bilançosu son bir yılda yaklaşık üç katı arttı. Şimdi bu artışın kısa süreli olmadığı, devam ettirileceği açıklandı. "Bu ne anlama gelir" sorusunu isterseniz şöyle soralım: ABD hükümeti, şu anda yapmakta olduklarını sıralayıp, IMF'ye başvursaydı, bir anlaşma imzalayabilir miydi? Hayır, imzalayamazdı. Peki, ABD hükümeti eğer dolar basmıyor olup da dış finansman için IMF'ye muhtaç olsaydı, bu zor şartlar altında, ne yapmalıydı? Önce bugün yaptıklarını yapmaya başlayıp, sonra IMF'nin kapısını çalmalıydı. Bugünün konusu tam da budur: IMF, bu dönemde akıl almak için hiç de iyi bir adres değildir. Bugünlerde, IMF'ye gidenin ne istediğini baştan [Devamı]
    Chavez, devrimi korumaya çalışmaktan devrim yapmaya vakit bulamıyor
    Güven Sak, Dr. 16 Aralık 2008
    Avila Dağı neredeyse 3000 metre yüksekliğinde. El Avila'nın üzerindeki yolun bir tarafı Karayip Denizi, öte tarafı ise Caracas şehri. Caracas, Venezüella'nın başkenti. Caracas, son 10 yıldır, Chavez'in başkenti. Aslında daha dün gibi geliyor ama Chavez iktidara geleli tam 10 yıl oldu. İktidarının 10. yılında Chavez, bir kez daha, Venezüella anayasasını değiştirmeye çalışıyor. Mevcut anayasaya göre kendisi bir daha başkan seçilemiyor. Halbuki o, "devrimin selameti için" herhalde, 2 seferden daha fazla başkan seçilebilmek istiyor. Venezüella halkı, daha geçen yıl, bu konuda yapılan referandumda, başkana "hayır" demişti. Öyle görünüyor ki, 2009'un başında konu yine referanduma götürülecek. Başkan, bugünlerde dünyadaki ekonomik krizle filan ilgilenmiyor. Venezüella şimdilik meşgul. [Devamı]
    Sorunumuz, boş lafın boş laf olduğunu fark etmiş olmamızdır
    Güven Sak, Dr. 06 Aralık 2008
    Dünya milli gelirinin (Dünya Bankası'nın kalkınma göstergelerine göre) yaklaşık üçte biri iki ülkeden kaynaklanıyor: ABD ve Çin. Geçen 10 yıllık dönemde, ABD ve Çin'in tempolu büyüme performansı sayesinde, dünya ekonomisi, bir bütün olarak, hızlı bir büyüme performansı gösterdi. Ama geçen hafta gelen iki haber, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ortaya koydu. Haberlerin ilki Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu (NBER), diğeri ise Dünya Bankası kaynaklıydı. Bakın ne diyorlardı? NBER, Amerikan ekonomisinin, Aralık 2007'den beri bir daralma sürecine girdiğini "resmen" açıkladı. NBER'nin görevi bu durumda resmi açıklamayı yapmak. Kurum, gerekeni uzun süre beklemeden yaptı. Bu arada Dünya Bankası, Çin ekonomisi hakkında Aralık 2008 tarihli raporunu açıkladı. Buna göre Çi [Devamı]
    2009'u unutun, 2010'a bakın
    Güven Sak, Dr. 29 Kasım 2008
    Günün milyon liralık sorusu tam da şudur: "Bu kriz daha ne kadar sürer ve daha ne kadar derinleşir?" Herkesin kafasında bu soru var. Soru belli de ya cevabı? Elbette bu sorunun daha bir cevabı yok. Ama bakın, üzerinde düşünebilmek mümkün. Gelin bu hafta sonu, bu soruyu biraz irdeleyelim. Cevaba olmasa bile, cevaba ulaşabilmek için nasıl düşünmemiz gerektiğine ilişkin bir çerçeve belirleyelim. Biz 2008'den sonra 2009'un da kayıp yıllar listesine artık rahatlıkla eklenebileceğini, bundan böyle 2010'a odaklanmak gerektiğini düşünüyoruz. O eski, "2009'un 2. yarısı toparlanma olur" varsayımı artık yandı, bitti, kül oldu. Umudumuzu 2011'e kaydıracak olan ise krizin yakın zamanda, daha fazla derinleşmesi olabilir. Dolayısıyla bu kriz derinleştikçe uzar. Gelin bir gazete yazısının verdi [Devamı]
    Bankacılar dünyayı nasıl görüyor?
    Güven Sak, Dr. 25 Kasım 2008
    Bu aralar, sık sık, bankacılar hakkında, en yetkili ağızlardan dedikodu dinliyoruz. Peki, "Bankacılar, bu aralar ne düşünüyor?" diye hiç merak etmiyor musunuz? Merkez Bankamız bankaların kredi yetkililerine bir anket düzenliyor. Banka Kredileri Eğilim Anketi, bir termometre gibi, bankacıların içinde bulunduğumuz ortamda neler hissettiklerini ölçüyor. Anketin Eylül 2008 sonuçları bankacıların, kriz başladığından beri, ilk kez, karamsarlaştıklarını gösteriyor. Anketimiz bankacılara soruyor: "Önümüzdeki dönemde kredi verme standartlarını zorlaştırmayı düşünüyor musunuz?" El cevap: Evet. [Devamı]
    Türkiye, Çin'e karşı ihracat avantajını uzun yıllar korur
    Güven Sak, Dr. 22 Kasım 2008
    Dün Referans'ın manşeti ilk küresel krizimizin ilk fırsatına işaret ediyordu. Aram Ekin Duran'ın haberine göre, küresel kriz nihayet, Türk şirketleri için beklenen fırsatı getirmişti. Avrupalılar, Çin'e milyonluk siparişler yerine, daha küçük montanlı siparişler vermeye başlayınca, Çin'in maliyet avantajı ortadan kalkıyordu. Doğrusu ya, biz bu haberin önemli bir fırsatın, farkında olmamız gereken bir fırsatın, altını çizdiğini düşünüyoruz. Buna göre, dünya artık düz olmayacak. Bu krizle birlikte, küresel işbölümünün dinamikleri önemli ölçüde değişecek gibi duruyor. Hem şimdilik, hem de kalıcı olarak. Türkiye ise, bu süreçte kazananlar arasında yer alabilir. Tabii eğer elindeki kartları doğru oynarsa. Gelin bakın nasıl düşünüyoruz? "Allah bir kapıyı kapatırken, ötekini açarmış" d [Devamı]